Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Dört Büyük Melek (Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil) ve Allah’ın El-Câmi’ Güzel İsmi (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/19916-dort-buyuk-melek-cebrail-azrail-mikail-israfil-ve-allahve8217in-el-camive8217-guzel-ismi.html)

muhsin iyi 17 Eylül 2011 21:32

Dört Büyük Melek (Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil) ve Allah’ın El-Câmi’ Güzel İsmi
 
Allah (c.c.) evreni yaratmadan önce görevli meleklerini yaratmıştır. Dört büyük melek bunların başında gelir: Cebrail, Azrail, Mikail, İsrail. Zaten el-Câmi’ (dağınık şeyleri biraraya toplayan; parçaları, gönülleri birleştiren) güzel ismi de bu meleklerin Arapça isimlerinin baş harfinden meydana gelmektedir.

Bu meleklerin görevleri ve işleri, evrenin yapısına ışık tuttuğu gibi insanın yaşamında neye öncelikli olarak değer vermesi gerektiğini de göstermektedir. Çünkü evrendeki ve insandaki her önemli olay ve olgu bu meleklerin görevlerinde ve işlerinde toplanmaktadır. Kuşkusuz Allah (c.c.) bu melekler olmadan da onların görevlerini ve işlerini doğrudan yapardı. Ama bunların yaratılmasında türlü hikmetler gözetilmiştir. İnsan bu meleklerin görevleri ve işleri üzerinde düşündüğü zaman Allah’ın (c.c.) büyüklüğünü; yaratılmış olan şeylerin özellik ve niteliklerden beri olduğunu; kötü zan ve düşüncelerden münezzeh bulunduğunu; tüm bunlara, özellikle evrendeki her varlık, olay ve olgunun çeşitli hikmetlere dayalı olarak birtakım kusur ve eksikliğine karşın yine de Allah’ta (c.c.) toplandığını (el-Câmi’ oluşunu) kavrar. İşte bu büyük melekler, Allah’ın (c.c.) şanını yücelttikleri gibi dünya imtihanı gereği yaşanan her türlü haksızlıklar, yanlışlıklar, küfür ve isyanlar için de perde olmaktadır.

Evrendeki en büyük olay, Allah’ın (c.c.) bizi yalnız bırakmadığıdır; meleği Cebrail (a.s.) vasıtasıyla seçtiği peygamberlere insanlara ulaştırması için mesajlar göndermesidir. Allah’ın şanı yücedir. O’nun bir insanla doğrudan konuşması yerine meleği Cebrail aracılığı ile kitaplar indirmesi şanına daha çok yaraşır. Bu açıdan ilahi kitaplar haktır. Ama bazıları insan eliyle tahrif edilmiştir, özgünlüklerini yitirmişlerdir. Kuran-ı Kerim tek harfi bile değişmeden zamanımıza kadar gelmiştir. Allah (c.c.) sözüdür. En büyük gerçektir. Evrenden bile daha gerçektir. Çünkü evren ve içerisindekiler mahluk (yaratılmış) iken Kuran-ı Kerim Allah’ın ezeli sözüdür. Kim Kuran-ı Kerim’i orijinalinden okursa büyük nimetlere erer. Kuşkusuz meal okumanın da yararları vardır. Okuduğunun anlamını bilmek kişiye çok şey kazandırır. Ama orijinal Kuran-ı Kerim anlamı bilinmeden de okunsa yine manasının özünü kulun kalbine bir ilim ve hikmet olarak yerleştirir. Allah sözü okunmaya başlandığı anda nura dönüşür. Nur ruhun gıdasıdır. Yani Kuran-ı Kerim anlamı bilinmeden okunsa da bir terapi değerine sahiptir. Bunu ancak Kuran-ı Kerim’i çokça okuyanlar anlayabilirler. Her sure bir maddi ve manevi hastalığın şifasıdır. Âlimler Kuran-ı Kerim’in hakkının yılda en az iki kere hatim olduğunu bildirmektedirler. Her harfine on sevap verildiği hadis-i şeriflerde vurgulandığı gibi kıyamet günü de şefaat etme yetkisinin bulunduğu belirtilmektedir.

Evrendeki ikinci büyük olay ölümdür. İnsanda ebedi yaşam arzusu bulunmasına karşın ölüm gerçeği önünde aşılmaz bir engel olarak durur. Bu işle Azrail (a.s.) görevlendirilmiştir.

Allah öldürür. O canları alır. Çünkü O el-Mümit’tir. (Öldüren Allah’tır.) Ama Azrail’i buna perde kılmıştır. Azrail’e de yaşlılık, kaza ve hastalıkları perde yapmıştır. Böylelikle insanlar bu acı olayda perdelere takılıp yüce Allah’ı içinde bulundukları halet-i ruhiye ile suçlamayacaklar, O’na isyan edemeyecekler. O’nun şanına yakışmayan sözleri söyleyemeyeceklerdir.

Doğa olaylarının işleyişinde, hayvanların ve rızıkların yaratılmasında vesile olan Mikail (a.s.) bize canlıların yaşamlarında ve yaşam mücadelelerinde çeşitli sıkıntılarla karşılaşılsa da bir güvenceyi hissettirmektedir. Evrendeki üçüncü büyük olay, bütün canlı varlıkların Allah (c.c.) tarafından beslenmesidir. Bu yüzden bu konudaki yaşanan acılardan insanoğlu Mikail perdesini görerek yüce Allah’ı şanına yakışmayan şeylerden tenzih edecektir.

İsrafil (a.s.) bütün evrenin yok oluşunu gerçekleştirecek olan meleğin adıdır. Evrenin faniliği onun varlığı ile gerçekleştirilecektir. Bütün evreni yıkacak, atomları parçalarına ayırarak yokluğa, Allah’ın (c.c.) emrine ulaştıracaktır. Bu da evrenin dördüncü büyük olayı olan kıyamettir. Evrenin yıkılması ile büyün canlı ve cansız varlıkların varlığı sona erecektir. Bunun için bir meleğin görevli olması Allah’ın şanını yüceltmektedir. Bu meleğin suru ikinci kez üfürmesi ile sorgu ve hesap için canlıların ve insanların dirilmesi de yüce Allah’ın şanına uygun düşen işlerdendir.Eğer madde Allah (c.c.) ile doğrudan ilgili olsaydı ezeli ve ebedi olacaktı, ama Allah (c.c.) ebediyet için yarattığı İsrafil ile bunların varlık ve yokluklarına yönelmiş ve bunları birer fani olarak yaratıp yok edecektir.

Allah (c.c.) tüm insanları ölümünden sonra diriltecek, mahşer meydanında hesap için toplayacaktır. Onun el-Câmi’ güzel ismi mahşer meydanında dünya yaratılalı beri gelip giden tüm insanları biraraya toplamasıyla da tecelli edecektir.

İnsan ya kendisini sever ya da Allah’ı (c.c.) sever. Bunun dışında başka bir seçeneği yoktur. Çünkü insan kendisini seven nefisten ve Allah’ın emrinde olan ruhtan meydana gelmiştir. Diğer varlıkları ve insanları da sevmesi aslında insanın kendisini sevmesinin bir parçasıdır. Çünkü bu sevgilerde de mutlaka birtakım çıkarlar vardır. Tabii biz bu sevginin bir işe yaramadığını, yanlış olduğunu ifade etmiyoruz. Yaşam için bu sevgi de gerekli kılınmıştır. Buna nefsi sevgi diyebiliriz. Bir anne bu sevgiyle evladını sever, insanlar genellikle birbiri ile bu sevgi ile evlenirler, arkadaşlıklar kurarlar. Ama bir de iman kardeşliği vardır ki bundaki sevgi adeta bir mucizenin gerçekleşmesidir.

Peygamberimiz (s.a.s) Medine’ye hicret etmeden önce orada bulunan Araplar kabile hayatı yaşıyorlardı. Kabileler arasında da her zaman düşmanlık ve savaş eksik olmuyordu. Allah (c.c.) indirdiği kitapla, yeşerttiği imanla kalpleri nasıl birleştirdiğini, onları bir devlet çatısı altında nasıl topladığını, bu sayede el-Cami’ güzel isminin nasıl tecelli ettiğini şu ayet-i kerimede bildirmiştir: “Allah müminlerin kalplerini birbirine ısındırıp birleştirdi. Şayet sen dünyada bulunan her şeyi sarf etseydin bile yine de onların kalplerini birleştiremezdin. Fakat Allah onları birleştirdi. Çünkü O Azîz ve Hakîm’dir (Enfal suresi, ayet 63). ”

İşte buçeşit bir sevginefisten kaynaklanmaz.Allah (c.c.) sevgisinden güç alır. Nefsi değil, ruhidir. Böyle bir sevgi ile peygamberimiz (s.a.s) muhacirlerle (Mekke’den gelenlerle) ensar (Medine yerlileri) arasında mümin kardeşliğini ilan etmiştir. Bu kardeşliğin sonucu meydana gelen olayları insanın akıl ve mantığıyla izah etmesine, anlamasına imkân yoktur. Çünkü birbiriyle kardeş ilan edilen Müslümanlar her şeylerini de paylaşmışlardır: Evini, tarlasını, bahçesini, parasını… Hatta iki eşi olan, birisini boşayıp mümin kardeşiyle evlendirmiştir. Bu dünya tarihinde eşi benzeri görülmeyen büyük bir olaydır. Bu, kardeşini Allah (c.c.) sevgisiyle sevmektir.

Mümin kardeşliği dışındaki birliktelikler nefse dayandığı için çıkarlar çatıştığında veya değiştiğinde bozulur. Aslında bunlar görünüşte biraraya gelmelerdir; gerçekte kalpler ancak Allah’ın (c.c.) izniyle ve imanla biraraya gelebilir. Kalpleri buluşturmak iki dağı biraraya getirmekten zordur. Allah (c.c.) Kuran-ı Kerim’de inanç öğesi dışındaki birlikteliklerin, guruplaşmaların, dayanışmaların içyüzünü şöyle açıklamaktadır: “Kendi aralarındaki çatışmaları pek şiddetlidir. Sen dışarıdan onları birlik içinde sanırsın. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır (Haşir suresi, ayet 14).”

Allah’a (c.c.) ibadet edilen mekanlara da Allah’ın (c.c.) bu güzel ismine uygun olarak câmi’ denmiştir. Buralarda Müslümanlar hem Allah’a (c.c.) ibadette biraya gelmekte hem de birbiriyle kaynaşmaktadırlar.

Din ve inanç birliği insanlar arasında en güçlü bağdır. Kardeşlik duygularını en ileri derecelere taşır. Din dışındaki diğer bağlar o kadar güçlü değildir. Hatta aynı ana-babadan doğan kardeşler birbirinden kopuk bir hayat yaşayabilirler. Ama din ve inanç birliği tıpkı muhacirlerle ensar arasında olduğu gibi yürekten bir bağlılık sağlayabilir. Câmi’ gibi bir mekanda toplanmadan önce kalpler imanla aynı noktada biraraya getirilebilir.

İslam dini, tüm dünya insanlığını Allah’a (c.c.) kulluk gibi evrensel bir olguda birleştirmek üzere gönderilmiştir.

İslam dininin bir şartı da hacdır. Hac dünya Müslümanlarının biraraya geldikleri büyük bir ibadettir. Allah’ın el-Câmi’ güzel isminin tecelli ettiği devasa bir organizasyondur. Zaten haccın bir rüknü olan Arafat meydanında toplanma ile adeta mahşer günü Arasat meydanında toplanma anı yaşatılmak ve ölmeden önce Allah’a (c.c.) hesap verme bilinci oluşturulmak istenmiştir.

El-Câmi’ güzel ismi ile kula düşen görev, nefsin bir çıkar olmadan diğer bir insanla biraraya gelememesine karşın Müslümanların Allah (c.c.) rızası için toplanmalarını, buluşmalarını, ibadet yapmalarını Allah’ın (c.c.) bir lütfu ve ikramı olarak görüp O’na şükretmektir.
Muhsin İyi
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


SAAT: 17:05

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306