Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/20531-kurani-anlamak-ve-yasamak-zorundayiz.html)

Yitiksevda 29 Aralık 2011 22:40

Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Kur’an’ı Anlamak ve Yaşamak

Kur’ani kerimde Z-K-R Kelimesi 74 hal ve 292 hal anlamı ile… Zikretmek, söylemek, bahsetmek, konuşmak, hatırlamak, anmak, tefekkür ile birlikte hatıra getirmek kadrini bilmek, mükâfatlandırmak, övmek anlamlarına gelen Zikir…

Kur’anın vaadi insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmaktır.

Allah inanç sahiplerine yakındır, onları koyu karanlıktan aydınlığa çıkarır; oysa hakikati inkara şartlanmış olanlara yakınlık gösterenler onları aydınlıktan çıkarıp derin karanlığa iten şeytani güçlerdir: İçinde yaşayıp kalmak üzere ateşe mahkum olanlar da işte böyleleridir. (Bakara-257)

"Allah katında hak din İslam'dır" (Al-i İmran-19) ve "Sizin için din olarak İslam'ı seçtim ve ondan razı oldum" (Maide-3)

Allah ve Elçisi bir konuda hüküm verdikten sonra artık inanmış bir erkek ve kadının kendileriyle ilgili konularda tercih serbestîsi yoktur; (bu, hakkı kendinde görerek) Allah'a ve Elçisi'ne isyan eden kimse, apaçık bir sapkınlığa düşmüş olur.
(Ahzab-36)


‘’SÜNNET’’ kavramının tanımı:

Allah resulü Muhammedin, kendi döneminde, İslam toplumunun,’’Akide’’ ‘‘İbadet’’ ‘’Tebliğ’’ ‘’Eğitim’’ ‘’Ahlak’’ ‘’Hukuk’’ ‘’Siyaset’’ ‘’Ekonomi’’ gibi Toplumu ilgilendiren alanlarda Bireysel-Toplumsal ve Evrensel olmak üzere, hayatın her alanında, yönlendirip, yönetmede ‘’KURAN ‘’ temel kaynak alınarak, bu esaslar ve prensipler dâhilinde, yapılmış olan uygulamaların oluşturduğu, ‘’ZİHNİYET veya DÜNYA GÖRÜŞÜDÜR’’

‘’Ve mey yutiillahe ve rasulehu’’ ‘’Ve eti'ullahe ver rasule’’ ‘’İnnemel mu'minunellezine amenu billahi ve rasulihi ‘’ ‘’Aminu billahi ve resulihi’’ ‘’ minkunne lillahi ve rasulihi ‘’...

Ya eyyuhellezine amenu eti'ullahe ve eti'ur rasule ve ulil emri minkum, fe in tenaze'tum fi şey'in fe rudduhu ilellahi ver rasuli in kuntum tu'minune billahi vel yevmil ahir, zalike hayruv ve ahsenu te'vila.

Siz ey imana ermiş olanlar! Allaha, Peygambere ve aranızdan kendilerine otorite emanet edilmiş olanlara itaat edin ve herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allaha ve Peygambere götürün, eğer Allaha ve Ahiret Gününe (gerçekten) inanıyorsanız. Bu (sizin için) en hayırlısıdır ve sonuç olarak da en iyisidir.
(Nisa-59)


Allah'a ve Elçisi'ne iman edenler...
(Hucurat 15 )

Allah'a ve Peygambere itaat edenler…
(Nur-52)

… Allah'a ve O'nun Resulü’ne yürekten inanırlar…
(Nur-62)

Allah'a ve Elçisi'ne inanın…
(Hadid-7)

…Allah'a ve Elçisi'ne inancınızı ispat etmeniz için (gerekli)dir…
(Mücadele-4)

Allah'a ve Elçisi'ne tabi olun ki rahmete nail olabilesiniz...
(Al’i İmran-132)

Kim Allah'a ve Elçisi'ne tabi olursa…
(Nisa-13)

Allaha ve Peygambere itaat edenler…
(Nisa-69)

…Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse…
(Fetih-17)

… Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse…
(Ahzab-71)

‘’Ey İman edenler! Allah’a itaat Elçiye itaat ve sizden! Olan otorite sahiplerine, eğer bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, Allah’a ve Ahiret gününe inanıyorsanız onu Allah’a ve elçisine arz edin.’’

Şimdi yaşadığımız zaman dilimi içerisinde anlaşmazlıklarımız nasıl Allah’a ve Elçisine arz edeceğiz onun üzerinde durmaya çalışalım:

Eminim ki bu konuda itiraz edecek kişilerin cevabı ‘’Kuran’a arz edin ‘’ olacaktır. Tamam, arz edelim karşımıza hemen Elçisine itaat gelmekte ona itaati nasıl açıklayacaksınız?

Allah resulünün hayatı Kur’an idi ama kişilerin işine gelmeyince neden onun hayatının Kur’ani özeti olan ‘’Sünnet’’ devre dışı bırakılmata? Hani onun hayatı Kur’an idi diyorsunuz ama işinize gelmeyince onun hayatının eseri olan sünnete dahi kılıf bulabilmektesiniz bu nasıl bir mantık eseri oluyor?

İşte çarpık mantık anlayışı olan günümüz Müçtehitleri! Hiçbir bedel ödemeden rahat yaşamlarının vermiş olduğu rehavetten sıkılmışçasına İslam’ın değerlerini bir kelime ile yok sayabilmektedirler. Bu güne kadar bedelini canları ile ödemiş olan ‘’Âlimler Şehidler ve Sadıklar’’ darağaçlarında sallandırılır iken (hâşâ) geri zekâlı idi de sizmi akıllısınız?

Allah’ın yolu için asılan, zulüm gören, hicret eden binlerce Otorite sahibi bunu yaparken boş yere ömürlerini tüketmişler de çarpık anlayışları kendilerine kalkan edinenler nelerine feda etmişler bize bir gösterseler…

Günümüz İslam âlemi özellikle, zikir evratları, zikir meclisleri gibi yerinde oturup hareketsiz bireyler olma çağı değildir. Bu tür yaşamlar tembellik ürünleridirler. Hayat yaşam şartlarına göre bu tür şeyleri önemsiz kılmaktadır.

Feodalizm ortaçağ ürünü olan tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal ve ekonomik örgütleniş biçimidir. Siyasi yapılanması bir piramit gibidir. En üstte Kral vb, altında soylular, bunların altında başka soylular olur. Piramit’in en üst kısmında bulunan kişide mutlak bir egemenlik yoktur. Feodal düzende en üstte bulunan kişinin yetkisi sınırlıdır. Temel üretim aracı olarak toprak, birçok feodal kişi arasında paylaşılmıştır. Ekonomik gücü ellerinde bulunduranlar gerektiğinde en üst kişiye karşı zor kullanarak kabul ettirme gücüne sahiptirler.

Günümüz Feodal yapısını incelediğimizde üst tabaka denen Şeyhler, Dervişler, Hoca efendiler, Vekiller alt tabaka denen Sofu ve Müritler üzerinde yönetici kesim olarak otururlar. Bu sınıf feodal düzende yaşayan nüfusun onda birini oluşturur iken. Üretim yapmaz alt tabakanın yaptığı üretimden pay alarak geçinirler, emeksiz ücret, işsiz gelir alırlar.

Ortaçağda Üst tabaka olmadığı halde nüfuz ve güç sahibi olan kesim Ruhban din sınıfı Keşiş, Papaz ve diğer isimler idi. Günümüz İslam dünyasında aynı nüfuz ve güce sahip olan kesim yine Ruhban din sınıfı oluşumunu sağlayan Şeyhler, Dervişler, Hoca Efendiler, Vekillerdir.

Cemaatsel yapılarını feodal sistem üzere kuran, Ruhban sınıf feodal yapının şekillenmesinde en önemli rolü almıştır. Tekke, Medrese ve Cemaatsel yapı sahipleri hâlihazırda en büyük gelirlere sahiptirler. Çünkü sömürüldüklerini bilmeyen fedakâr karakter sahipleri ölmeden önce servetlerini bırakacakları çocuklarının olmayışı veya onlara en büyük hayrın yapılacağı yerlerin cemaatler, tekke ve medreseler olarak tanıtmaları sayesinde servetlerini o kurumlara bağışlamaktadırlar.

Feodal sistem çarkı içerisinde yer alan bireyler, efendilerinin toprağında veya başka iş alanlarında üretim yapar ve tükettiklerinin haricindeki bütün gelirlerini efendilerine verirler. Bununla da yetinmeyen üst tabaka cennet vaatleri, himmet, şefaat, vesile yalanları ile onları kendi şahsi hizmetlerinde kullanmaktan geri durmazlar.

Çünkü cemaatten kopmayı onlara, dini terk etmek gibi lanse ediyorlar. Bizim cemaate gelen başka cemaate gitmemeli kafası karışır maazallah küfre girer gibi sahtekârlıklar ile saf beyinleri hizmetlerine almaktadırlar. Kendi kutsadıkları kitaplar dışındaki İslam’a aykırı aklınızı karıştırır söylemleri ile saf dışı eden beyler Kur’an’ı anlayamazsınız anlayışı ile onları istedikleri gibi tekellerine almakta büyük hüner sahibidirler. Aman ha Kur’an bizim babamızın malı sizin onunla yaşama hakkınız yok!

Kur’an’ı anlayamayız anlayışı onlara az gelmiş olacak ki, size okuduğumuz kitaplarıda siz bizim kadar anlamazsınız bizim gözetimimizde okumanız lazım!

Velhasıl avare dervişleri, miskin şeyhleri yedirip içiren onlara tahakküm gücü veren anlayış feodalitedir. Çünkü yoksulluk ve hırsızlığın had safhada olduğu toplumlarda halkın aldatılması ve sömürülmesi için en güze araçtır. Lakin bu araca/Feodalizme savaş açan İslam insanların sömürülmesine karşı bu düzenleri meşru kılan anlayışları çalışmaya ve adam olmaya yöneltmektedir.

İslam’ın özü toplum inşaasını esas alır, güçlüden/zenginden alır, mazlum/yoksul/miskin olan çaresizlere verir, İnfak ya da diğer insani değerle ile toplumun ihtiyacı olanı hakkı olanı adil bir çerçevede alır aldığını da toplumun inşaası için kullanır. Güç odaklarının tekelleşmesine meydan okuyarak mazlum kesimin öne alındığı bir harcama şekline dönüştürür.

Bu şekil bir düzenleme esas alındığında, üst tabaka olmaya alış(tırıl)mış olanlar toplumun efendiliğine soyunamayacaklar, aksine adam gibi adam olmaya karar kılıp suistimaller ile elde ettikleri haksız kazanç usullerini değiştirerek toplum fertleri gibi çalışmazlar ise toplumun en aşağılık en değersiz en iğrenç insanları durumuna düşeceklerdir.

‘’KURAN’’ inancına göre Mehdi denen bir olgu yoktur. Hurafe ve zulümlerin yaygınlaştığı bir dönem neticesinde, birer umut olarak kurtarıcı bekleme anlayışının uydurmalarından başka bir şey değildir. Çünkü 1400 yıl önce Allah tarafından Hatemül Enbiya’nın Zuhuru ile Nasıl tüm İnsanlık esas duruşa geçip teslim olmamış ve kendi inançlarından kopmamış iseler. Günümüzde, Mehdi ile Dünyanın Adaletle dolacağını iddia edenler, Mehdiyi Allah Resulünün üstünde gördüklerinin farkına varmalıdırlar.

Çünkü O Mümtaz Rehber Canlı Kuran Örneği Olan, Allah Resulünün (MUHAMMED) (s.a.a)’in Tebliğ esası önce yaşa sonra anlat idi.Bu kadar üstün bir mevkie sahip iken, çektiği çile, ızdırab, zulümlere karşı insanların çoğunluğu Hakk dine İslama girmemiş iken. Bir ‘’MEHDİ ve MESİH’’ inancı ile Her Tarafın Adaletle dolacağını iddia etmek, Mehdi denen yanlış inancı Allah Resulünün üstünde görmek olur.

Hurafe ve Bidatlerin kökeni, her zaman İslam’ın özüne zarar veremeyen, Kur’an’a ilişemeyen kesimler tarafından, İslam’ın içine serpiştirilerek insanları uyuşturma ve kurtarıcı bekleme siyasetleri ile Halis Dinden uzaklaştırmaktır.

Mürşit Rabıtası:
‘’Üstadı gayet azametli ve heybetli olarak hayal etmek gerekir. Sofi şeyhin kendisini reddetme korkusu ve kabul etme ümidi ile medet isteyen bir kalple mürşit’ini rabıta eder. Kendisini Mürşit’inin huzurunda tasavvur eder. Mürşidin şeklini (Ruhaniyetini) hayalen göz önüne getirir. Hayâlında canlandırdığı mürşit’inin iki kaşı arasından çıkan çok beyaz şeffaf süt gibi nurun ve feyzin kalbine veya ağzına aktığını sonra genişleyerek o nurun ve feyzin bütün vücudunu kapladığını düşünür’’...

İBADET VE İTAAT'IMIZ ALLAH'A MI ! YOKSA ?


De ki: "Ben, dini yalnızca O'na halis kılarak Allah'a ibadet etmekle emrolundum."
(Zümer 11)


Öncelikle ibadet kavramının ne olduğunu ele alalım:


İbadet kişilerin İnançları doğrultusunda, inandıkları değer yargıları uğrunda yaptıkları, İtaat ettikleri her şeyi kapsamaktadır. Lakin günümüzde özünde bütün bir hayatı kapsayan, İbadet kavramı daraltılmış ve sınırlandırılmış belli başlı şeyler için kullanılmaya başlanmıştır.


Namaz, Oruç, Hac, Zekat vs kavramlar etrafında şekillendirilmeye başlanmıştır. Bu anlayış ile İbadet kavramı belli kesimlerin inancı haline dönüştürülmüştür, Bizler Mümin’ler olarak İbadet kavramının gerçek değerini anlamadıkça, İslam’ın bir bütün olarak yaşanmasını beklememiz hayalden ibaret olur. İbadet’i Allah’ın kulları olarak her şeyimizi borçlu olduğumuz Allah’a has kılmadıkça ve gerçek manada yönelmedikçe yanlış yoldayız demektir.



Bu yönelişimizde yaşamımıza ait ne varsa, Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmeyi ilke edindiğimiz vakit, Müslüman’lar olarak yaptığımız her şey İbadet kavramı içine girer. Bu temel ilkeler doğrultusunda Allah’ın razı olacağı her şey ibadet’tir. İslami emir ve yasakları hayat biçimine dönüştürmeyen, İslam’ın yeryüzüne hakimiyeti doğrultusunda hareket etmeyen, yaşam tarzını gelenekler atalar vs inancı üzere inşa edenlerin İbadet’lerinin hiçbir değeri olamaz.



Yaptığımız şeylerin İbadet hükmünde sayılabilmesi için, Ana hedefimiz Yeryüzünden fitnenin kalkması ve Dinin yalnızca Allah’a ait olması hedefini taşımalıdır. Yani gayesiz yapılan bir işin karşılığını ne kadar bekleyebiliriz. Yaptığımız işlerin iyi veya kötü olması bu sonucu değiştirmez. İbadetlerimiz de en hassas noktalardan biri olan RİYA’DAN uzak durmak vazifemizdir, Çünkü RİYA ibadeti öldürmekle beraber, Şirke sapmaya dahi yol açar, İbadetlerimizde Şirk’ten ve Riya’dan uzak durabilmeliyiz.



Müslüman'lar sırf Dindar görünmek için İbadeti Atadan, babadan, geleneklerden efendilerinden aldıkları bir anlayış ile yapmaları boş bir uğraştan başka bir şey değildir. Günümüz İslam dünyasında belli başlı yapılan şeyleri İbadet olarak görmek, Allah’ın bizden istemiş olduğu Kulluk tanımını anlayamamışlığı ortaya çıkarır. Bu aynı zaman da ibadettin de çemberini daraltıp belli başlı bazı hareketlere indirgemek olur ki bu büyük bir kavram katliamıdır. Kulluğu anlayabilmek için her anlayışımızda olduğu gibi İbadette de Tevhidi inancımızı korumak ile mükellefiz. İbadeti Yalnız ve Yalnız Allah’a has kılmak için Allah’ın dışında hiç bir şeye boyun eğmememiz gerekir.



Allah c.c bizden istemiş olduğu kulluk hususunda şöyle buyurmaktadır.


(Rabbimiz!) yalnız sana kulluk etiğimiz için. Yalnız senden yardım isteriz! (Fatiha /4 )



Siz Ey iman edenler! Sadece (Allah’ın huzurunda)eğilin! Onun sizin için koyduğu yasaya tabi olun ve yalnızca Rabbinize kulluk edin! Birde hayırlı işler yapın ki ebedi kurtuluşa nail olasınız!
(Hac Suresi/ 77)




Şüphesiz, sana bu Kitabı hak ile elbette biz indirdik; öyleyse sadece zatına hasredilmiş saf ve samimi bir borçluluk bilinci ile Allah’a kulluk et!
(Zümer Suresi, 2)



Söz konusu edilen itaat sadece ve sadece Allah’a has kılınmış bir ibadet olgusudur ve bu ibadet olgusunun çerçevesi tüm hayatı kuşatmıştır.

Ancak Günümüzde İbadet kavramı belli başlı davranışlarımızın karşılığında kullanılmaya ve algılanmaya başlanması ile Allah’ın emir ve yasaklarını Heva ve hevesleri uğrunda kullananlar başgöstermiştir.

Zahir’de Allah’a yöneldiklerini gösterseler de gerçekte Atalar dininin temsilcisi oldukları aşikardır. İbadeti sadece sakal, tespih, takke, cüppe, tövbe alıp verme rabıta, tevessül, sözde Salihler ile beraber olma gibi vb şekilselciliğe hasredilen bir ibadet anlayışı ile ibadet kavramını katleden zihniyetler kuranı asıl amacından saptırıp kendilerince oluşturdukları atalar yolu din anlayışları ile sadece kendilerini değil masumane yaklaşımlar ile dini öğrenmek isteyen insanların da islamın özünden uzaklaşmalarına sebep olmaktadırlar.



Bu geleneksel atalar yolu yaklaşımı sadece ibadeti ifsat etmekle kalmayıp. ekonomik, Kültürel, Sosyal, Hukuksal, Toplumsal, Evrensel vb İslamın emrettiği ne varsa kendi yaşamlarında dejenere ederek ortaya koydukları şekilci yaklaşımları ile dini yaşanmaz hale getirerek dini ibadethanelere hapseden ruhban din sınıfı oluşturmuşlardır.



İbadetin kime yapıldığı hususunda soracağımız soru karşısında. Müslüman’ların şüphesiz olarak söyleyeceği Allah’a yapmaktayız, eylemsel olarak hayat biçimlerine baktığımızda Allah ile birlikte birçok şeye İbadet edildiği görülmektedir. Şunu da belirteyim bilinçli olarak hiç bir Müslüman Allah dışında birine İbadet etmeyi kabul etmez.



Mesela (onlar hahamlarını ve papazlarını rabler edindiler ) ayeti inince buna adiy bin hatem itiraz eder ve der ki. Ey Allah’ın resulü biz onlara tapmıyorduk. Efendimiz ise ey adiy siz onların her dediklerine şüphesiz itaat etmiyor muydunuz? Oda evet ya Resulullah dedi efendimiz ise işte tapınmak budur diyerek. Her halukar da sorgusuz ve sualsiz itaatin tapmak olduğunu ifade etmişlerdir.



Cehaletleri sebebiyle İbadet kavramını iyice anlayamamış kişilikler, Şu hususu kavrayabildiklerinde İtaatin Allah’a ibadet olduğunu benimsediklerin de doğru yolu bulmuş olurlar. Allah’ın emir ve yasaklarını Her şeyin üstünde gören Müminler Hükümleri tereddütsüz bir İman ile uydukları vakit İbadeti Allah’a has kılmış olurlar.


Tevhidi bir inancı özümsemiş olan Müminlerin inançlarında Hüküm ve İtaatin Yalnızca Allah’a yapılması gerektiği hususunda yapılması gerekenleri kur’anın bak dediği yerden bakarak öğrenmek zorundadırlar,


Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, Allah onları içerisinde yerleşip kalacakları tabanından ırmaklar çağlayan cennetlere koyar; işte muhteşem kazançta budur.(Nisa Suresi, 13)



Gerek dini kaynaklarda ve gerekse tarih ile sabit olan hakikat şu ki: Her dönem dine karşı duranların yine din ehli olduğu, Kuran’ın beyanı ile Bela’m-Samiri- İncilin beyanı ile Ferisi Papazlar, Tevrat’ın beyanı ile Hahamlar gibi din ehli olupta insanları kendi heva hevesleri ve dünyevi çıkarları uğrunda yanlışa sevk eden anlayış sahipleri, her daim Hakkın tezahürüne karşı kendi mevcut olan dini statükolarını ve vurgunculuklarını korumak adına Hakk adına Hakk ile mücadele etmişlerdir.



Batıl olarak zuhur eden din anlayışları asla dinsizlik değildir, Hakk olan dinin temel kavramlarından yararlanma sureti ile dini motifler ile süslenerek sunulan zehir şerbetleridirler. Dinlerin ortaya çıkışı mevcut olan bir dine karşı olmuştur. Bu çıkışa ilk itiraz eden taife statükocu din anlayışı üzere saltanat kuranlar olmuştur. Bunlara örnek verecek olursak İlahi kaynakların tümünde ve Peygamberlerin hayatlarında bu güruhlara karşı amansız mücadele ettikleri görülecektir.




MEVLÜT HÖNÜL
MALAZGİRT

bilinmez 30 Aralık 2011 12:56

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
evvela kaleminize sağlık...

sayın yitik sevda, size bi sorum olacak,Allaha itaat,KURAN,rasulullaha itaate SÜNNET midir.

Yitiksevda 30 Aralık 2011 17:11

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Peygambere itaat Kur'ana itaattir Sünnet geleneksel anlayış olarak değilde Allah Resulünün peygamberliği süresince Kur'anın canlı örnekliğidir İkisi bir birinden bağımsız değildir...

bilinmez 30 Aralık 2011 17:15

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Abi müvvahidler için çok ince bi çizgi bu, aslında bu konu hakkında ilerde karşılıklı soru cevaplı bi çalışma yaparız inşaallah.çünkü toptan kabul ve red tevhidlede ters bi durum arz edebiliyor ,sıkıntı çıkarabiliyor yani..

Yitiksevda 30 Aralık 2011 17:17

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Tamam bra ne zaman istersen istişare ederiz...

Muvahhid25 05 Ocak 2012 06:25

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Selamun Aleyküm ehi
Kelamların en güzeli bismillahirrahmanirrahim ile başlarım.
Öncelikle bu konunuza ve emeğinize teşekkürü bir borç bilirim kardeşim. Konunuzu okudum lakin makalenin girişinden sonuna kadar bir tutarsızlık ve konu farklılıklarının bir arada lanse edildiğini fark ettim. Bu sebeple kafama takılan bazı sorular oluştu. Sakın yanlış anlamayın amacımız sizi rencide etmek ve başka gayeler gütmek değil, bir kardeşin olarak ve yazdığın konuyu okuyucu olarak bende oluşan bazı noktaların izahını istemektir.

Demişsiniz ki

Günümüz İslam âlemi özellikle, zikir evratları, zikir meclisleri gibi yerinde oturup hareketsiz bireyler olma çağı değildir. Bu tür yaşamlar tembellik ürünleridirler. Hayat yaşam şartlarına göre bu tür şeyleri önemsiz kılmaktadır.

Diyerek içtihad ediyorsunuz hem de kuranın emirlerinin evrensel olduğu gerçekliliğini hiçe sayarak. Öyle ise beni anın ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin" (Bakara 152).

Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret ve gafillerden olma. (Araf 205)

Gibi ilahi emirler geçmişin ürünüdür zamanın şartları buna müsait değildir hükmü kalkmıştır mı diyorsunuz? Aynı mantıkla o zaman birileri de dese zikrin en büyüğü olan namazda bu zamanın şartlarına uymuyor işlerin en yoğun olduğu saatlerde kaç defa işlerimizi terk etmek gerekiyor vs. kuranda namazın kullanılan diğer manalarından duayı tercih edelim sadece dua edelim yeter namaz gibi fazla zaman ayrılmamış olur işlerimiz fazla aksamaz derse ne diyeceksiniz?
Sakın Efendimiz (s.a.v) den asrı saadetten örneklendirme yapmayın çünkü o dönemde hem efendimiz (s.a.v) hem sahabe (Rıdvanullahi ecmain) bu emrin her şeklini yapardı. hem hareketsiz olma çağı değildir derken asrı saadeti de içine aldığı cümlenizden açıkça anlaşılıyor o yüzden o dönemin örneklendirilmesi cümlenize terstir. Hem Efendimizin (s.a.v) kuranın emrine uygun zikirle alakalı çok tavsiyesi vardır bunlar malumunuzdur. Deseniz ki namaz islamın temel prensiplerindendir kuranın açık emridir. O zaman o birileri sizinde konunun girişinde yazdığınız kuranda türevleriyle beraber 292 yerde geçen zikir kuranda 100 yerde geçen salat tan dahamı değersizdir ki siz kurmuş olduğunuz hatalı cümlelerle nassı hafife alıyorsunuz derse ne diyeceksiniz? Ben kaş yapalım derken göz çıkaran Müslümanlardan bir şey anlayamıyorum kuranda emredilmiş olmasına rağmen her iki ibadetten birini görmezden gelmek hafife almak ama bilerek ama hata en çağdışı addetmek ibadet kulluk ve muvahhidlik kavramlarıyla ne kadar bağdaşıyor derse ne diyeceksiniz? İşte ehli kitabında ilahi vahiyleri tahrif etmeleri kitaplarından hoşlarına gitmeyenleri tahrif ederek başladı emirlerin bazısını bazısına tercih etmelerinden kitaplar tahrif oldu sizde farkına varmadan ayrım yaparak buna kapı açıyorsunuz derse ne dersiniz?

Hem devamla yukarda belirttiğiniz aşağıda ki şu bölümler:


Alıntı
De ki: "Ben, dini yalnızca O'na halis kılarak Allah'a ibadet etmekle emrolundum."
(Zümer 11)

Öncelikle ibadet kavramının ne olduğunu ele alalım:

İbadet kişilerin İnançları doğrultusunda, inandıkları değer yargıları uğrunda yaptıkları, İtaat ettikleri her şeyi kapsamaktadır. Lakin günümüzde özünde bütün bir hayatı kapsayan, İbadet kavramı daraltılmış ve sınırlandırılmış belli başlı şeyler için kullanılmaya başlanmıştır.

Namaz, Oruç, Hac, Zekat vs kavramlar etrafında şekillendirilmeye başlanmıştır. Bu anlayış ile İbadet kavramı belli kesimlerin inancı haline dönüştürülmüştür, Bizler Mümin’ler olarak İbadet kavramının gerçek değerini anlamadıkça, İslam’ın bir bütün olarak yaşanmasını beklememiz hayalden ibaret olur. İbadet’i Allah’ın kulları olarak her şeyimizi borçlu olduğumuz Allah’a has kılmadıkça ve gerçek manada yönelmedikçe yanlış yoldayız demektir.



Bu yönelişimizde yaşamımıza ait ne varsa, Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmeyi ilke edindiğimiz vakit, Müslüman’lar olarak yaptığımız her şey İbadet kavramı içine girer. Bu temel ilkeler doğrultusunda Allah’ın razı olacağı her şey ibadet’tir. İslami emir ve yasakları hayat biçimine dönüştürmeyen, İslam’ın yeryüzüne hakimiyeti doğrultusunda hareket etmeyen, yaşam tarzını gelenekler atalar vs inancı üzere inşa edenlerin İbadet’lerinin hiçbir değeri olamaz.


ilk alıntı yaptığım cümlenizle ters düşmüyor mu? Siz Kuranın bine yakın emrinin daraltıldığını söylerken ibadetin tam bir bütünlük içinde olduğuna vurgu yaparken ve geniş yelpazede zikir gibi emirlerde varken biraz aşağıda siz ifadelerinize zikir bu çağa uygun değildir derken ataların daralttığını iddia ettiğiniz emirleri daraltmayı sizde yapmış olmuyor musunuz dese ne derdiniz? Hem verdiğiniz ayetin hakikatinde nefsi bütün kötü hasletlerinden arındırıp bütün emirlere uyacak hale sokup heva hevesinden uzak tutarak bütün emirlerini kuranın yapmaya teşvik ve has kılmanın muhlis olmanın şartında, nefsin şeytanın kurana aykırı bütün emirlerden uzak durup kuranın tavsiye ettiklerini yapmakla başarılacağına, siz kuranın emirleri arasında daraltma yaparak nasıl ulaşacaksınız ve sergilediğiniz üslup bir birine ters değilmidir derse ne diyeceksiniz?

Alıntı
Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmeyi ilke edindiğimiz vakit, Müslüman’lar olarak yaptığımız her şey İbadet kavramı içine girer. Bu temel ilkeler doğrultusunda Allah’ın razı olacağı her şey ibadet’tir.

Derken zikirde bu ibadetlerden biri değil midir derse ne diyeceksiniz?



Alıntı
Tevhidi bir inancı özümsemiş olan Müminlerin inançlarında Hüküm ve İtaatin Yalnızca Allah’a yapılması gerektiği hususunda yapılması gerekenleri kur’anın bak dediği yerden bakarak öğrenmek zorundadırlar,


Derken kuranın türevleriyle beraber 292 yerde geçen zikir gibi bir ibadeti yok saymak hafife almak kuranın penceresinden bakmak mıdır derse ve tavsiye etmenize rağmen siz bakmıyorsunuz yaşamadığınız halde tavsiye ediyorsunuz önce yaşayın sonra tavsiye edin. Tebliğ metoduna tevhidin özümsenmesine nefis de yaşayarak başlanır kişi dini muhlis olarak riya, öfke, gazap, şehvet, dedikodu, kin, haset, şirk, küfür, ucub, kibir, bildiğine amel etmemek, faiz, kul hakkı, gasp, su-i zan vs. yüzlerce emirden bazılarını yapıp bazılarını yapmıyorsa gerçek bir muvahhid olamaz bu kurana muhlisliğe ters değil midir. Bunları yapmayanların olgun mümin olmadığı kuran penceresinden bakıldığında muhakkaktır. Karşısındaki kişiler gibi kendide kusurlu olanın edep gereği kardeşlerim önce nefsime sonra sizlere de tavsiyem şudur diyerek ve Müslümanların bu günkü sıkıntılarını çözümleme yaparken islamın bazı emirlerini alıp bazılarını reddetmeden Müslümanların bazılarını överken bazılarını reddetmeden ve ithamlarda bulunmadan, hepimizin kullukta eksiklikleri var kardeşlik hukukundan dolayı ben yaşadıklarımı size, yaşamadıklarımı nefsimle beraber yine sizlere tavsiye ederim şeklinde bir üslup daha kuran ahlakına uygun düşmez mi derse ne diyeceksiniz?

Alıntı

Ortaçağda Üst tabaka olmadığı halde nüfuz ve güç sahibi olan kesim Ruhban din sınıfı Keşiş, Papaz ve diğer isimler idi. Günümüz İslam dünyasında aynı nüfuz ve güce sahip olan kesim yine Ruhban din sınıfı oluşumunu sağlayan Şeyhler, Dervişler, Hoca Efendiler, Vekillerdir.
kuran penceresinden bakan birinin şeyh, derviş, hoca vs. diye adlandırılan ama Müslüman oldukları bilinen kişileri, Müslüman olmayanlarla keşiş papaz vs. bir tuttuğunuzun ve şuan bırakın dünyayı sadece bu ülkede bu vasfa haiz binlerce müslümana hakaret ettiğinizin cümlenizin onları da kapsadığının farkın damısınız? Kuran penceresi müslümanım diyenlerin kalplerini açıp bakmadığın imani derecelerinin hakkın katında ki derecelerinin ne olduğunu bilmediğin insanlara bu ithamları yapmağımı emrediyor derse ne dersiniz?


Alıntı
İşte çarpık mantık anlayışı olan günümüz Müçtehitleri! Hiçbir bedel ödemeden rahat yaşamlarının vermiş olduğu rehavetten sıkılmışçasına İslam’ın değerlerini bir kelime ile yok sayabilmektedirler. Bu güne kadar bedelini canları ile ödemiş olan ‘’Âlimler Şehidler ve Sadıklar’’ darağaçlarında sallandırılır iken (hâşâ) geri zekâlı idi de sizmi akıllısınız?

Derken daha sonra bu övdüğünüz insanları rahipler keşişlerle bir tutarak kendi benliğinizde ki çelişkiyi okuyucuya sunduğunuzun farkın damısınız derse, ve alimler şehitlerin içerisine itham ettiğiniz şeyhler hocalar dervişler hiç mi yoktur tarih bunun örnekleriyle doludur derse ne diyeceksiniz? Ve burada övüp sonra itham ettiğiniz o şeyhler, dervişler daha açık şekilde soracak olursak Abdulkadir geylani, Mevlana Halidi bağdadi, İmamı Gazali, Caferi sadık (r.a.) Cüneydi bağdadi vs. daha çok sayabiliriz, bunlar o ithama dahil midirler, veya övdüğünüz guruba dahil midirler?
Son olarak sizin Müslümanların bu günkü aymazlıkları günahkar birer kul olmaları, hakka gerçek anlamda muvahhid kul olabilmeleri için, Şeyhler, Alimler, hocalar vs. den uzak mı durmaları gerekiyor bunların dizinin dibinde İslam ilimlerini öğrenmemelerimi gerekiyor ki buna ilahiyat hocaları da dahil. O zaman bütün problemler bitecek mi? Hem siz bu bilgiye sadece kendiliğinizden mi geldiniz hiç mi bir hocanın dizinin dibine oturmadınız bu ifadeleri kullanırken eğer varsa sizin hocalarınızın da bu cümlelere dahil olduğunu mu vurguladınız. Soruları çoğaltmak mümkün.Evet, sorduklarımın ve aşağıdaki ayetlerde ifade edilen nefsini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez ayetinden ve sizden olan ulul emr den ne anladığınızı ve tam olarak tevbe 31 ayetinden de ne anladığınızı izah ederseniz sevinmiş olur ve faydalanmış oluruz. Eğer sizi incitecek cümleler varsa yazdıklarımda şimdiden hakkını helal et hocam bizim aciz ve cahilliğimize ver derdimiz doğruyu öğrenmektir.Vesselam

Şüphesiz ki, bir kavim nefsini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur. (Rad 11)

Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir. (Nisa 59)

(Yahudiler) Allah’ı bırakıp, hahamlarını; (hıristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rab edindiler. Oysa, bunlar da ancak, bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır. (Tevbe 31)

kamer34 05 Ocak 2012 09:17

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Sayın muvahhid25 nckli üyemiz islamda elbetteki zikir vardır dua vardır,halvet vardır buna kimsenin itirazı yok. Fakat bir meclis oluşturarak deli danalar gibi kafayı bir sağa bir sola sallayıp yogo yapmak yoktur elbette.


Allah'ı “hu” kelimesiyle ifade edip dinde aslı astarı olmayan güyya zikir adı altındaki tüm ibadet şekillerine itiraz vardır. Araf suresi 26. Ayette belirtilen rabbini zikir et gafillerden olma ayeti emin olun sizin tasavvufta yaptığınız gibi deiğldir.

Birde mevlanacıların bir etek giyerek lunaparklardaki dönen eğlence makinaları gibi dönmeleri hiç değildir.

Yitiksevda 05 Ocak 2012 10:30

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Muvahhid Kardeşim hoşgeldiniz öncelikle : Yazıda çarpıklık olarak gördüğünüz kısımlar aslında ayrı ayrı konulara verilmiş cevaplardır Sitede var olan Tasavvuf tarikat tartışmalarına cevap niteliğinde yazılmıştır....Sormuş olduğunuz sorulara cevapları verecem inşaallah selametle kalın...

Muvahhid25 05 Ocak 2012 19:38

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Alıntı:

kamer34 Üyemizden Alıntı (Mesaj 150443)
Sayın muvahhid25 nckli üyemiz islamda elbetteki zikir vardır dua vardır,halvet vardır buna kimsenin itirazı yok. Fakat bir meclis oluşturarak deli danalar gibi kafayı bir sağa bir sola sallayıp yogo yapmak yoktur elbette.


Allah'ı “hu” kelimesiyle ifade edip dinde aslı astarı olmayan güyya zikir adı altındaki tüm ibadet şekillerine itiraz vardır. Araf suresi 26. Ayette belirtilen rabbini zikir et gafillerden olma ayeti emin olun sizin tasavvufta yaptığınız gibi deiğldir.

Birde mevlanacıların bir etek giyerek lunaparklardaki dönen eğlence makinaları gibi dönmeleri hiç değildir.


sayın kamer bu sizin görüşünüzdür yitiksevda kardeşte sizinle aynı fikirdemidir. eğer aynı fikirde ise, sorduğum ilgili yerde bunu sizin dediğiniz gibi belirterek izah ederek yazmış olsaydı okuyucunun kafasında bir soru işareti kalmazdı kardeşim biz zikre karşı değiliz zikir yapırlırken edepsizliklere karşıyız yoksa edebiyle zikir eden dinde haramlık ve mekruhluğa gidilecek hareketleri yapmayan zikir erbabına bir diyeceğimiz yoktur notunu düşmek zormudur. saniyen hu lafzı ile Allahı (c.c) zikretmek dinde aslı astarı yok derken sanırım sizler kuranı okurken vereceğim örneklerde ki ayetlerde olduğu gibi huve lafzının zata baktığını zatı kast için kullanıldığı görmemişsin buda sizlerin ne kadar yüzeysel kuran sevdalısı ve kuran bilginizin olduğunu gösterir. şimdi bu ilgili ayetlerde geçen hu lafızlarıyla birileri Rabbini zikretmiş olsa kuranda yoktur böyle bir zikir islamda yoktur demeniz kurana ve Allaha (c.c) karşı bir terbiyesizlik olmazmı? ben kuranda rabbimizin ayetlerini okurken hu lafzının zatı kast için kullanıldığını gördüm bana bu bir mesaj olabilir diğer isimleri gibi kendini hu niteleyen bir zatı bende hu diye zikredeyim derse buna kim mani olabilir derse ne derdiniz?



وَاِلٰـهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّحٖيمُ

Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir. (Bakara 163)


اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَیُّ الْقَيُّومُ
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Diridir, kayyumdur. Aliimran 2

لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ
Ondan başka ilah yoktur enam 102
قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ
De ki: “O, Allah bir tektir.” İhlas 1

Muvahhid25 05 Ocak 2012 19:46

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 150449)
Muvahhid Kardeşim hoşgeldiniz öncelikle : Yazıda çarpıklık olarak gördüğünüz kısımlar aslında ayrı ayrı konulara verilmiş cevaplardır Sitede var olan Tasavvuf tarikat tartışmalarına cevap niteliğinde yazılmıştır....Sormuş olduğunuz sorulara cevapları verecem inşaallah selametle kalın...

hoşbulduk kardeşim evet bende yazının girişinde onu vurguladım ayrı konular olmasına rağmen birleştiripte bazı şeyleri inkar etmek yazıya uygun düşmemiz demekki hem fikiriz. hem bu verdiğiniz cevabtan şunuda mı anlamamız gerekiyor ayrı konular halindeyken o sorduğunuz sorularda ki şeyleri ifade etmeye çalıştım zikri yok saydım hafife aldım mı? anlamayız. cevabınızı bekliyecem kardeşim aydınlatırsanız müteşekkir olurum.vesselam

kamer34 05 Ocak 2012 21:37

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Güzel abim konuyu anlamamak için neden bu kadar çaba sarf ediyorsunuz anlamıyorum.
Ben zikir yoktur demedimki bilakis islamda zikir vardır diyorum.

Fakat zikir yanağına şiş batırıp diğer taraftan çıkarmak değildir,yada halkalar oluşturup kendinden geçercesine bağırıp çaığırıp kafayı sallamak ta değil,hele etek giyip saatlerce dönmetde değil.

Bu zikirleri allahın rasulundan sahabeden okudunuzmu hiç. Allahı anmak, ona ibadet etmek, ona tevekkül etmek,ona sığınmak,Allah’ın rızası doğrultusunda çalışmak hepsi zikir sayılır.

Benim merak ettiğm şey şu bizler neden hz.peygamber (sav) i örnek almıyoruz. Hz. Rasulullah’ın allahı zikir ederken hu dediğini okudunuzmu bunu delillendirirmisiniz.

“”Sonra onların izi sıra peygamberlerimizi ardarda gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik. Ona İncil’i verip, ona tabi olanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Onların uydurdukları ruhbanlığı ise biz farz kılmadık. Yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak için yaptılar. Fakat ona da hakkıyla riayet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmıştır....”””Hadid/27

Bazı insanlar kendi kendilerine bir din icat ettiler onada gereği gibi iman etmediler. Olay bu.

Güzel daha evvelde çok yazdık ve çok anlattık tasavvuf bir dindir bu dinin islam dini ile hiçbir alaksı yoktur.
Çünkü islam dini temelini vahiyden alır ve dinin sahibi eşi benzeri olmayan yüce Allah’tır.

Tasavvuf dini çeşitli dinlerin karışımından meydana gelmiş temelini henüz abdest almasını bilmeyen beşer insanların beynine dayalı bir dindir.
Bu dini red etmek halis din olan islamı kabul etmek gerekir. Aksi takdirde müslüman olmamız mümkün değildir.

Beşer aklına dayalı dinler ideolojiler çelişkiler ve adaletsizliklerle doludur. Daha evvelde söyledik kalplerinde hastalık olanlar ayetlerin müteşabbih ayetlerinin arkasına sığınırak islam dinini dejenere etmek için çok çaba sarf etmektedirler.

Tevhid ehli bir insan bu tür uydurma dinlere asla itibar etmez ve şeytanın tuzağına düşmez. Tevhid dinini anlamamış falan zatlar olmazsa bizler hidayeti bulamazdık falan zatlar olmazsa bizler Allah’ın inayetine kavuşamzdık gibi safsatalarla bu dinlere itibar ederler.

Allah hidayet nasip etsin diyorum başka ne diyeyim

Allah’a emanet olunuz

Muvahhid25 06 Ocak 2012 01:45

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Alıntı:

kamer34 Üyemizden Alıntı (Mesaj 150543)
Güzel abim konuyu anlamamak için neden bu kadar çaba sarf ediyorsunuz anlamıyorum.
Ben zikir yoktur demedimki bilakis islamda zikir vardır diyorum.

Fakat zikir yanağına şiş batırıp diğer taraftan çıkarmak değildir,yada halkalar oluşturup kendinden geçercesine bağırıp çaığırıp kafayı sallamak ta değil,hele etek giyip saatlerce dönmetde değil.

Bu zikirleri allahın rasulundan sahabeden okudunuzmu hiç. Allahı anmak, ona ibadet etmek, ona tevekkül etmek,ona sığınmak,Allah’ın rızası doğrultusunda çalışmak hepsi zikir sayılır.

Benim merak ettiğm şey şu bizler neden hz.peygamber (sav) i örnek almıyoruz. Hz. Rasulullah’ın allahı zikir ederken hu dediğini okudunuzmu bunu delillendirirmisiniz.

“”Sonra onların izi sıra peygamberlerimizi ardarda gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik. Ona İncil’i verip, ona tabi olanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Onların uydurdukları ruhbanlığı ise biz farz kılmadık. Yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak için yaptılar. Fakat ona da hakkıyla riayet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmıştır....”””Hadid/27

Bazı insanlar kendi kendilerine bir din icat ettiler onada gereği gibi iman etmediler. Olay bu.

Güzel daha evvelde çok yazdık ve çok anlattık tasavvuf bir dindir bu dinin islam dini ile hiçbir alaksı yoktur.
Çünkü islam dini temelini vahiyden alır ve dinin sahibi eşi benzeri olmayan yüce Allah’tır.

Tasavvuf dini çeşitli dinlerin karışımından meydana gelmiş temelini henüz abdest almasını bilmeyen beşer insanların beynine dayalı bir dindir.
Bu dini red etmek halis din olan islamı kabul etmek gerekir. Aksi takdirde müslüman olmamız mümkün değildir.

Beşer aklına dayalı dinler ideolojiler çelişkiler ve adaletsizliklerle doludur. Daha evvelde söyledik kalplerinde hastalık olanlar ayetlerin müteşabbih ayetlerinin arkasına sığınırak islam dinini dejenere etmek için çok çaba sarf etmektedirler.

Tevhid ehli bir insan bu tür uydurma dinlere asla itibar etmez ve şeytanın tuzağına düşmez. Tevhid dinini anlamamış falan zatlar olmazsa bizler hidayeti bulamazdık falan zatlar olmazsa bizler Allah’ın inayetine kavuşamzdık gibi safsatalarla bu dinlere itibar ederler.

Allah hidayet nasip etsin diyorum başka ne diyeyim

Allah’a emanet olunuz

alıntı
Güzel abim konuyu anlamamak için neden bu kadar çaba sarf ediyorsunuz anlamıyorum.
Ben zikir yoktur demedimki bilakis islamda zikir vardır diyorum.

Fakat zikir yanağına şiş batırıp diğer taraftan çıkarmak değildir,yada halkalar oluşturup kendinden geçercesine bağırıp çaığırıp kafayı sallamak ta değil,hele etek giyip saatlerce dönmetde değil.


Güzel kardeşim ben anlamamak için değil bilakis iyice anlamak için soruyorum sorduğum sorunun cevabı bu değilki siz daha önceki mesajınızda bunları demiştiniz

Alıntı
Allah'ı “hu” kelimesiyle ifade edip dinde aslı astarı olmayan güyya zikir adı altındaki tüm ibadet şekillerine itiraz vardır. Araf suresi 26. Ayette belirtilen rabbini zikir et gafillerden olma ayeti emin olun sizin tasavvufta yaptığınız gibi deiğldir.

Birde mevlanacıların bir etek giyerek lunaparklardaki dönen eğlence makinaları gibi dönmeleri hiç değildir.

Bizde size sordukki: sayın kamer bu sizin görüşünüzdür yitiksevda kardeşte sizinle aynı fikirdemidir. eğer aynı fikirde ise, sorduğum ilgili yerde bunu sizin dediğiniz gibi belirterek izah ederek yazmış olsaydı okuyucunun kafasında bir soru işareti kalmazdı kardeşim biz zikre karşı değiliz zikir yapırlırken edepsizliklere karşıyız yoksa edebiyle zikir eden dinde haramlık ve mekruhluğa gidilecek hareketleri yapmayan zikir erbabına bir diyeceğimiz yoktur notunu düşmek zormudur.

Aynı mesajımda şunları da sordum:

saniyen hu lafzı ile Allahı (c.c) zikretmek dinde aslı astarı yok derken sanırım sizler kuranı okurken vereceğim örneklerde ki ayetlerde olduğu gibi huve lafzının zata baktığını zatı kast için kullanıldığı görmemişsin buda sizlerin ne kadar yüzeysel kuran sevdalısı ve kuran bilginizin olduğunu gösterir. şimdi bu ilgili ayetlerde geçen hu lafızlarıyla birileri Rabbini zikretmiş olsa kuranda yoktur böyle bir zikir islamda yoktur demeniz kurana ve Allaha (c.c) karşı bir terbiyesizlik olmazmı? ben kuranda rabbimizin ayetlerini okurken hu lafzının zatı kast için kullanıldığını gördüm bana bu bir mesaj olabilir diğer isimleri gibi kendini hu niteleyen bir zatı bende hu diye zikredeyim derse buna kim mani olabilir derse ne derdiniz?




وَاِلٰـهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّحٖيمُ

Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir. (Bakara 163)

اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَیُّ الْقَيُّومُ
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır.O Diridir, kayyumdur. Aliimran 2

لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ
Ondan başka ilah yoktur enam 102
قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ
De ki: “O, Allah bir tektir.” İhlas 1




bu sorunun karşılığında sizin verdiğiniz cevap sorunun asıl cevabı değil açık ve net bir şekilde söyleyin islamda hu zikri yoktur derken ve ayetlerde bu zikrin var olduğunu size sorarken neden açıkça cevap vermeyip konuyu kaydırıyorsunuz ve diyorsunuz ki zikir yanağa şiş sokmak değildir tamam bizde aynını zaten birinci mesajımızda yazdık harama gitmeyen kerahate gitmeyen bir zikre kimsenin itirazı yok hem fikiriz sıkıntı senin hu diye islamda zikir yoktur sözünün yanlışlığını kabul etmemendir anladınmı güzel kardeşim. Bunu açıkca cevapla kaydırma yapmadan ki gerçekten bilelim takiye yapıp yapmadığını. Yanlışlıkla yazmışta olabilirsin bu kınanacak bir şey değil hatadan dönmek erdemdir hatada ısrar etmektir kötü olan yok eğer buna rağmen cümlenin tashihini yapmazsan vebale gireceksin ben ihvanlık hukukuna binaen sizi uyarıyorum.

Güzel abim konuyu anlamamak için neden bu kadar çaba sarf ediyorsunuz anlamıyorum.
Ben zikir yoktur demedimki bilakis islamda zikir vardır diyorum.

Fakat zikir yanağına şiş batırıp diğer taraftan çıkarmak değildir,yada halkalar oluşturup kendinden geçercesine bağırıp çaığırıp kafayı sallamak ta değil,hele etek giyip saatlerce dönmetde değil.





Bu zikirleri allahın rasulundan sahabeden okudunuzmu hiç. Allahı anmak, ona ibadet etmek, ona tevekkül etmek,ona sığınmak,Allah’ın rızası doğrultusunda çalışmak hepsi zikir sayılır.

Benim merak ettiğm şey şu bizler neden hz.peygamber (sav) i örnek almıyoruz. Hz. Rasulullah’ın allahı zikir ederken hu dediğini okudunuzmu bunu delillendirirmisiniz.



Kardeşim birkere şunda mutabakat sağlayalım hu diye zikredenler allahı zikretmişmidir değil midir bu kurana uygun mudur değil midir mevzu budur. Mevzu Efendimizin (s.a.v) yapıp yapmaması değildir Ona bakarsan Efendimizin yapmadığı ama fıkıhta günün maslahatlarına uygun dini hükümlere verilen fetva ve içtihadlar vardır bunların hepsini kaldırıp atalım mı? Bu gün camilerin süslü olması efendimizin mescidine benzememesinden tutunda ezanın hopörlerle okunması insanların sarık cübbeden kaçması bıyıkları kısaltmayıp sakalı uzatmamaları Cuma günleri ezanın ikidefa okunması selaların verilmesi, namaz sonrasında cematın tesbihatla meşgul olmaları, bu gün hastalık ve hastanelerin kullanılması, ilaçların alkol ve narkoz gibi maddelerin kullanılması bunlar varmıydı? evlerinizin yaşantınızın hiçbir şeklinin Efendimizin (s.a.v) yaşantısıyla kullandıklarıyla bir alakası var mı şuan? Bunun gibi yüzlerce soru sorulabilir bu yapılanların adını ne koyacağız?






“”Sonra onların izi sıra peygamberlerimizi ardarda gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik. Ona İncil’i verip, ona tabi olanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Onların uydurdukları ruhbanlığı ise biz farz kılmadık. Yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak için yaptılar. Fakat ona da hakkıyla riayet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmıştır....”””Hadid/27

Bazı insanlar kendi kendilerine bir din icat ettiler onada gereği gibi iman etmediler. Olay bu.



Verdiğin ayet ehli kitapla alakalı bir ayettir malumun ama bunu vermekle sen tasavvufu sonradan uydurulmuş din iddianın zeminini hazırlamak ve iddianı sağlamlaştırmak için vermişsin. Bizler sizin gibi topyekun bir şeyi reddetmeyiz bu akılcı değildir. bazı şeylerin doğrusunu eğrisinden ayırmak lazımdır budur kuranın ahlakı tasavvuf içerisinde olup da bu ümmet için nice hizmet etmiş ulema vardır sana göre o zaman bunların hepsi yeni din uydurmuşlardır. Eğer tasavvufun yanlışlarını kast için kullandıysan cümleni sadece o yanlışları söyle bizde sizi taktir edelim beraber çözümler üretelim buna kimsenin itirazı olmaz ama senin sergilediği topyekun ithamla sen tasavvufun içinde nefsin pis hasletlerini temizleme çabası ve batını fıkıhı ki gazap öfke kin haset şirk şehvet heva nefse uyma su-i zan gıybet vs. kuranın kaçınılması gerektiği emirlerini de reddetmiş olursun. Bunlar sadece tasavvufculara değil herkese farzdır kaçınması şimdi bu doğrularında öğretildiği ama içinde bazı yanlışlarında karıştığı bir ekolü ne ye dayanarak topyekun reddedersin? Bir müslümanın yaptığı bir hatadan bütün Müslümanların itham edilmesi ne kadar abesse buda aynen böyle değil midir?

bilinmez 06 Ocak 2012 11:37

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
sayın muvvahhid 25,zikirin islamda olduğunu ve nasıl olması gerektiği hakkında bizleri biraz bilgilendirirmisiniz KURAN VE SÜNNET ışığnda..Ben zikrin kuranın kendi beyanı olduğunu ve insanlar içinde kuranın ayetlerinin beyan edilmesi olduğuna inananlardanım bunuda kuranın zikir ile ilgili ayetlerinin tümündeki açıklamadan ve rasulullahın hayatındaki tebyininden anlıyorum.örneğin size bi tane ayetle zikrin bu gün ki tasavvufun yaptığı fiili bi toplu kafa sallama ve,tek başınada mürşidine rabıta yaparak şeyh silsilesinin içerisindeki bi hava ile yapılmanın tamda aksi olduğunu Kurandaki ve rasulullahtaki zikrin kuranın tebyini ve hatırlatması olduğunu delillendi,reyim sizde,tasavvuftaki toplu ayin ve tekli şeyhini düşünerek rabıta ile oldupğunu kuran ve hadislerle açıklayın,bakalım hangimiz doğru yol üzerindeyiz,hangimiz sapkın yol üzerindeyiz..

hicr süresi..9..ZİKRİ BİZ İNDİRDİK VE KORUYUCUSUDA BİZİZ...

Başka bi ayette,BU KURAN Bİ ZİKİR[öğüt],VE YOL GESTERİCİDİR.

bilinmez 06 Ocak 2012 11:47

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Yitiksevda ve kamer34,lütfen muvvahhid 25 e yapmasını rica ettiğim açıklamaya yapmadan konuya bir şey yazmayın,bakalım nasıl bi hak ile veya zikirden anlamak gereken nedir kendi delilleriyle anlayalım da ona göre belki hepimizinde kabul ettiği şekildedir onunda zikir anlayışı....selam ve saygılar..

Muvahhid25 06 Ocak 2012 13:45

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Alıntı:

la diyebilmek Üyemizden Alıntı (Mesaj 150562)
sayın muvvahhid 25,zikirin islamda olduğunu ve nasıl olması gerektiği hakkında bizleri biraz bilgilendirirmisiniz KURAN VE SÜNNET ışığnda..Ben zikrin kuranın kendi beyanı olduğunu ve insanlar içinde kuranın ayetlerinin beyan edilmesi olduğuna inananlardanım bunuda kuranın zikir ile ilgili ayetlerinin tümündeki açıklamadan ve rasulullahın hayatındaki tebyininden anlıyorum.örneğin size bi tane ayetle zikrin bu gün ki tasavvufun yaptığı fiili bi toplu kafa sallama ve,tek başınada mürşidine rabıta yaparak şeyh silsilesinin içerisindeki bi hava ile yapılmanın tamda aksi olduğunu Kurandaki ve rasulullahtaki zikrin kuranın tebyini ve hatırlatması olduğunu delillendi,reyim sizde,tasavvuftaki toplu ayin ve tekli şeyhini düşünerek rabıta ile oldupğunu kuran ve hadislerle açıklayın,bakalım hangimiz doğru yol üzerindeyiz,hangimiz sapkın yol üzerindeyiz..

hicr süresi..9..ZİKRİ BİZ İNDİRDİK VE KORUYUCUSUDA BİZİZ...

Başka bi ayette,BU KURAN Bİ ZİKİR[öğüt],VE YOL GESTERİCİDİR.

kardeşim evvelen siz bu ifadenizle Kur’ân-ı Kerim’de türevleriyle beraber 292 yerde geçen. Sadece “zikr” kelimesi ise, 76 yerde geçen. Sadece emir halinde 37 yerde geçen. Bir kavramı sadece kuranı tebliği olarak anlayarak daraltmış olmazmısın? Hem bunu yapmakla Diğer kavramlarını da reddetmiş olmazmısın?
“Zikr” kelimesi, Kur’an’da 30'un üzerinde farklı anlamlarda kullanılmaktadır: Zikir kelimesiyle ifade edilen bu anlamlar: Zikretmek, söylemek, bahsetmek, konuşmak, hatırlamak, hatırlatmak, anmak, gereğini yapmakla birlikte hatıra getirmek, kadrini bilmek, tefekkürle birlikte hatıra getirmek, mükâfatlandırmak, övmek, şükrünü edâ etmek, tekbir getirmek, telbiye, duâ ve yakarış, söz, laf, kıssa, haber, Kitab, Kitab indirme, Kur’an, Kur’an dışında ilâhî kitaplar Tevrat, Peygamber, şân, şeref, şeref verici husus, nasihat ve düşünceye sevkeden husus, düşünce, ikaz ve nasihat, delil, hatırlamaya (ibrete) sevkeden vaaz ve öğüt anlamlarına gelir. (Mahmut Çanga, Kur’ân-ı Kerim Lügatı, Timaş Y. s. 193-195)

Saniyen yukarda kamer ve yitik sevda kardeşlere yazdığım soruyu iyi okusaydın ayetle zikrin bu gün ki tasavvufun yaptığı fiili bi toplu kafa sallama ve,tek başınada mürşidine rabıta yaparak şeyh silsilesinin içerisindeki bi hava ile yapılmanın tamda aksi olduğunu ifadesini kullanmazdın yukarda yazdıklarımı lütfen oku kardeşim sonra sor inşallah konuşuruz. vesselam

Muvahhid25 06 Ocak 2012 13:47

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Alıntı:

la diyebilmek Üyemizden Alıntı (Mesaj 150563)
Yitiksevda ve kamer34,lütfen muvvahhid 25 e yapmasını rica ettiğim açıklamaya yapmadan konuya bir şey yazmayın,bakalım nasıl bi hak ile veya zikirden anlamak gereken nedir kendi delilleriyle anlayalım da ona göre belki hepimizinde kabul ettiği şekildedir onunda zikir anlayışı....selam ve saygılar..

kardeşim bence o sorulara cevap versinler mesele hallolacak zaten. merak etmeyin yukarda yazdıklarımı okusaydın benim kuran ve sünnete uymayan zikirle işim olmadığını anlardır.vesselam

bilinmez 06 Ocak 2012 17:54

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
SAYIN MUVVAHİD 25,siz neye inanıyorsunuz onu yazın o zaman bakalım sizce islama göre meşru olan nedir.

Muvahhid25 06 Ocak 2012 18:52

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Alıntı:

la diyebilmek Üyemizden Alıntı (Mesaj 150604)
SAYIN MUVVAHİD 25,siz neye inanıyorsunuz onu yazın o zaman bakalım sizce islama göre meşru olan nedir.

bir üstteki mesajımda dediğim halde kuran ve sünnete uymayan diye hala bu soruyu sormanız tuhaf siz yazıları okumuyorsunuz yada anlayamıyorsunuz yazıları.vesselam

Yitiksevda 06 Ocak 2012 22:42

Cevap: Kur'an'ı anlamak ve yaşamak zorundayız
 
Cevap: Değerli kardeşim İslam geçmişten ders alarak geleceğe sağlam adımlar atmayı emreder. Zikri reddetmek Kur’anı reddetmek ile aynı değerdedir… Zikir kavramında vurgulamak istediğim olay Zikir kavramının daraltılmasıdır... Kur’an’i Kerim’de…

‘’Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında Allah'ı anar, (ve) göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler: "Ey Rabbimiz! Sen bunları(n hiç birini) anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!"
(A’li İmran-191)

Gerçek şu ki, Allah'ı ve Ahiret Günü'nü (korku ve umutla bekleyen) ve O'nu her daim anan kimseler için Allah'ın Elçisi güzel bir örnek teşkil eder.
(Ahzab-21)

Ki böylesi, Rabbinin ismini hatırlayan ve (O'na) ibadet edendir.
(A’la-15)

Ve dileyen herkes ondan ders alabilir.
(Müdessir-55)

Ve dileyen herkes ondan ders alabilir.
(Abese-12)

Allah kimin gönlünü İslam'a açmışsa o, Rabbinden gelen bir nur üzere olmaz mı? Kalpleri Allah'ı anmak hususunda katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık sapıklık içindedirler.
(Zümer-22)

Bu ve benzeri birçok ayette Allah’ı anma, tefekkür etme, ibadet vb emirleri reddetmek için Kur’andan hiçbir şey anlamamış olmak lazım… Zikir olarak addedilen lakin Kur’an ve Canlı Örneği Muhammed (s.a.a) hayatında olmayan uygulama ve yöntemlere karşıyımdır… Müslümanların en büyük hatası her daim parçacı yaklaşımlar ile Dini yaşamaya çalışmaktır. Birileri Tevhid derken Zühtü unutmakta Birileri Züht derken Tevhidi unutmakta Ama Kuran Dinin bir bütün olarak hepsinin iç içe yaşanmasını emreder…

Zikir olarak günümüzde sayı ile Allah’a ulaşmayı din olarak satanlara, Allah sayıya mı bakacak aman efendim şunu 100 kere okumam gerekiyordu 99 okudum kabul olurmu olmazmı… Kapitalizmin el attığı sayı makineleri çevşen nalını şerif vb Maddiyat elde etmek amaçlı olanlar…

Sonra da namazı tamamlayınca artık Allah'ı ayakta oturarak yan yatmışken anın Sonra sükûnet bulduğunuzda da namazı tam bir biçimde yerine getirin Namaz müminler üzerine vakitlenmiş bir farz olmuştur
(Nisa 103)

Kitaptan sana vahy edileni oku ve namazı da kıl. Şüphesiz ki namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ı anmak daha büyüktür. Allah yaptığınız şeyleri bilir.
(Ankebut 45)

Dini tahrif eden kesimler ZİKİR kavramı istedikleri şekilde yorumlayarak kullanılmıştır. Bu kullanıma uygun halk arasında ZİKİR HALKALARI ZİKİR ŞEKİLLERİ ZİKİR ALETLERİ, Bazı tarikat şeyhlerinin müritlerin vücutlarına ŞİŞ Müritlerine FLORESAN yedirme, Müritlerin kafasına ŞİŞ çakmalar, Küçük çocukların dillerine ŞİŞ batırmalar vs Hurafeler.

Sözde ZİKR yapıyorlar! İSLAM adına bürünerek yapılan Hurafeler, İSLAM’A en büyük zararları vermektedir. ZİKİR kavramının yanlış algılandığının farkında olan İSLAM düşmanı güçler binlerce senedir sürdürdükleri faaliyetleri ile Müslümanların daha fazla uyuşturulmalarını, daha çok perişan edilmelerini, daha derin bir sapkınlığa düşürülmelerini sağlamaya çalışmışlardır. Bilerek ya da bilmeyerek bu istismara alet olanlar, bu Hurafelerin faziletlerini anlatan kitaplar yazarak bunları Müslümanlara satmışlardır. KURAN’ın birçok ayetinde ZİKRULLAH (Allah'ın anılması) olgusundan bahseder.

Allah kuluna yetmez mi? Seni ondan başkasıyla korkutuyorlar.
(Zümer- 36)

"Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır."
(Enam 153)

İbni Abbas'tan şöyle dediği rivayet edilmiştir:

"İnsanların başına öyle bir zaman gelecek ki bidati icat edecekler, sünneti öldürecekler. Hatta o kadar ki bidatler dirilecek, sünnetler ölecek."

(el-Meârif, 123; Takrîb, 1/425; Tezkiratu'l-Huffâz, 1/40; el-Cerhu ve-t-Tadîl, 5/116; Siyeru A'lâmin-Nubelâ, 3/331)

Şimdi sorayım Zikir adı altında yapılan bu bidatler Sünneti öldürmemişimdir?

İslam dinini en iyi anlayıp bizlere aktaran Peygamber efendimiz ve sahabeleri Ayeti kerimlerde verilen mesajları günümüz Tarikat, Cemaat tekke vs oluşumlar gibi algılamayıp o tür uygulamalarda bulunmamışlardır.

Zikri belirli bir sayı gibi görüp tekrarlama işini yapmamışlardır. Yani tarihi kaynaklara baktığımızda Günümüzde ZİKR adı altında yapılan uygulamalar onların hayatlarında yoktur daha sonradan icat edilmişlerdir. Peygamber efendimiz ve yarenlerinin hayat tarzları ve ömürleri İlim öğrenerek Allah için mücadele ile geçirmişlerdir. Zikrullah günümüzdeki anlaşılan tarzda değil yani dil ile Belirlenen sayılar adedince kelimeleri tekrar etmek değildir.

Tam aksine ALLAH’IN bizlere bahşetmiş olduğu nimetleri düşünüp ALLAH’A karşı olan sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmektir, eksiklerimizi bilerek verdiği nimetlere nankörlük etmeyerek Daima ALLAH’A şükrederek Bizden istemiş olduğu İlayı kelimetullahı Yeryüzüne hâkim kılmaktır.

Peygamber ve Sahabe hayatına baktığımızda Hiçbiri yerinde oturup tespihler çekerek dinin yayılmasını beklememişlerdir. Kendileri bizzat ALLAH’IN dininin yayılması için Mücadele etmişlerdir. Günümüzde ise yerinde oturarak Suya sabuna dokunmayan zihniyetler Allah’ın dininin hâkim olmasını bekliyorlar bu Bekleyişleri ancak bir kuruntudur, Kendilerini kandırmaktır.

Kısacası Kardeşime: Kur’an emri ve Allah resulünün yaşamında var olan zikre asla ve asla karşı değiliz… Biz zikir adı altında yapılan hurafe, bidat, haramlara karşıyız yoksa Allah zikri emreder düşünüp ibret almak ders çıkarmak elbette olması gerekenlerdir…


SAAT: 04:19

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320