Somali’de sözde Şeriat hükümleri ile hükmettiklerini iddia eden,Peygamber uygulamalarını anlayamamış gruplar, (Hizbul İslam ve Şebab Örgütleri) hakim oldukları bölgelerde , İslam ceza hukukunu uygulama adına adeta vahşet saçıyorlar
Sosyal Adaleti sağlamadan, Islahı ve Tebliği hakkıyla yapmadan suç fiillerini işleyenlere karşı hemen Hükümleri uygulama yoluna başvurarak, Kol kesme, Recm ve Kurşuna dizerek öldürme şeklinde uygulamaları hayata geçirerek insanları bu şekilde caydırmaya çalışıyorlar.

Sosyal adalet gerçekleşmeden hukuki adalet olmaz,Hukuki adalet olmadan da hiç bir temel sağlam kalamaz.İslam dini İnsan hayatının tüm yönlerini, bir bütün olarak ele alır,Bu bağlamda Adaleti sağlama adına Hukuki uygulamalar ile dengeli ve uyum halinde,ferdi ve toplumsal konularda sosyal bir adaleti hakim kılmak ister.İnsan fıtratındaki farklılıkları güç ve kabiliyeti dikkate alarak,kimilerinin hırs ve arzularının toplum aleyhine azgınlaşmasını ve toplumun ferdin fıtratı gereği kabiliyetleri aleyhine gelişmesini Adalet ile çelişen tutum ve davranışları ortadan kaldırır.

Sosyal adalet ilkesi her tür hakkın en uygun şekilde dağıtımını sağlayan bir güç ile,İstismarı,sömürücülüğü,zulmü ortadan kaldırır.Belli bir kesimin hakim olmasını ve gücü elinde bulundurmasını önler,Kuran’i hukuk sisteminin uygulanması ancak ve ancak Sosyal adaletin hakim kılındığı bir toplumda uygulanabilir.Erkek ve kadına işlemiş oldukları fiilden ötürü caydırıcı bir müeyyide olarak cezalar uygulanır,Bu suçu işlemiş olan erkek ve Kadın için,Tevbe edip kendisine dönecek ve kendini düzeltecek olan kimseye,mutlaka Merhameti ile Affedendir.

Osmanlı’da Hırsızlık Suçlularına Uygulanan Ceza:
Hırsızlık yapanların cezası ellerinin kesilmesidir. Osmanlı'da hırsızlık suçlarından el kesme cezasının diyetle çözümlendiği.Hırsızlık suçunda davalı,bütünüyle Allah hakkı (kamu hukuku) sayılan hırsızlıktan ve bir kul hakkı (özel hukuk) olan malın bedelinin,sahibine ödettirilmesinden sorumluydu.Zaman aşımı, davalıya hırsızlıktan dolayı el kesme cezasının verilmesine engel olurdu. Ancak bu durum malın tazmini için hukuk davasının açılmasını etkilemezdi.

Şimdi gelelim Somali’deki uygulamaya,Kuran nizamına göre değerlendirmeye:
Hırsızın elini kesme ve kurşuna dizme recm sureti ile Şeraiti uygulama iddiasında bulunmak işe son noktadan başlamaktır.Allah’ın Emir ve Yasaklarına uymak isteyen bir toplumun ilk görevi,Hırsızlığa,Zinaya,Katle yol açan,sebepler üzerinde durarak, Haramları meşru görenlere,adaletsizlik yapanlara tebliğ ve ıslah yapma çalışmaları ile başlamalıdır.Bunları meşru görmüyoruz,lakin bu fiilleri sorgulamadan önce fiillerin oluşumuna sebebiyet veren etkenler üzerinde düşünülmesi gerektiği kanısındayım.
Şeriatın Hükümleri Dini anlayamamış bir toplum içinde Islah ve tebliğ görevi yerine getirilmeyip uygulanmaya başlanırsa,emin olunki bu uygulamalardan en çok zarar görecek olanlar,Fakirler Mazlumlar olacaktır.Eğer bu tür bir uygulama tepeden inme bir anlayış ile yapılmaya başlanırsa,bu kesimleri bir daha kazanmak imkansız hale gelir.

Bu şekilde Islah ve Tebliğ yapılmadan,uygulanacak hükümler,dönüşü mümkün olmayacak şekilde sömürülmüş olan,Fakir ve Mazlumları etkileyecektir.Mal biriktirici'lerin toplumda egemen olan eşitsizlik anlayışları ile toplumu bölme eylemlerine daha güzel bir zemin hazırlayacaktır.

Kanaatimce Bir ülkede veya Toplumda Sosyal Adaleti hakim kılmadan halkı Fakirlikten kurtarmadan önce cezai Müeyyidelerin uygulanması Kuran’ın ruhuna ters düşer.Kuran’ın sosyal adalet ve hükümlerinin uygulandığı bir ülkede,Bireysel Toplumsal,ekonomik,sosyal,hukuksal vs Allah’ın beşer hayatında gerekli olan kanunları ‘’Şeriat’’ hakim olmaya ve uygulanmaya başlanır.Böyle bir Toplumda hırsızlık vs Haramları yapmak için deli olmak lazım,Çünkü belirtmiş olduğum hükümler uygulanırsa böyle Haramlara sevk edecek ihtiyaçlar kendiliğinde yok olmaya başlayacaktır.

İslam dininin Hakikatlerinden taviz verilmeden asrımızın sorunlarına cevap verebilmesi ve yeniden Yeryüzüne Hakimiyeti İki aşamayı kat etmek ile mümkün olur.

1:Batılı Çağdaşlığa Kendi olmaktan ziyade Batıyı Taklid etmek

2:Kuran’ın İlahi mesajını dikkate almayarak Geçmişi Taklid ile yetinmek.

Birinci hususta düşülen en büyük hata Çağın ihtiyaçlarına uygun yaşam şartları gereksinimini almamız gerekir iken farklı algılayıp en kötü şekilde batılılaşma onların anlayışı ile Çağd(ı)aş(ı)lık adı altında Allah’ın emir ve yasaklarına Muhalif yaşam tarzını benimsemek.

İkinci hususta Kuran’ın gör dediği yerden bakmayıp Yeterli görmeyip her şeyi geçmişte arayarak kaybolmadır.Bizler bu asırda yaşıyor isek Bu asra uygun şartları islam çizgisinde yaşayarak İnsani bir bütünlüğün yolunu arayabilmeliyiz.Asrımızda yaşamak gerçek manada İnsani,İlahi bir yaşam sınırlarının bilincinde olan bir İlim, Sosyal hayat,Ekonomik Üretim ve Tüketim,Siyaset,Ahlak vs ilkelerin bilincinde bir inanç gereklidir.

Çünkü İnsan Öz Fıtratı gereği ancak içinde Allah bulunuyorsa İnsandır.

Günümüzde Toplumun eğitimi ve ıslahı gerçekleştirilmeden,Silah zoruyla gelip baskıcı bir rejim ile Sosyal adaleti sağlamadan yaşam şartlarını göz önünde bulundurmayarak,İslam Hukuk kurallarını uygulamak sakat bir İslam anlayışı sunar.
İslam dinini yanlış gösteren her tür uygulama İnsanların İslam'dan uzaklaşmasına sebeptir.

Mevlüt HÖNÜL
Malazgirt
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]