Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Dijital kuşak işbaşında-1 (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/26200-dijital-kusak-isbasinda-1-a.html)

EyMeN&TaLhA 18Haziran 2013 10:16

Dijital kuşak işbaşında-1
 
Yeni yüzyılı en farklı kılan, şaşırtıcı derecede değiştiren ve insanı mutsuz ve çatışmacı yapan temel özellik bilim ve teknoloji üstünlüğüdür. Mesafenin, yeni keşiflerin ardı sıra paradigmaları yerle bir ettiği, tezgahların tuzla buz olduğu bir çağı yaşıyoruz.

Gerçeği değil algıyı yöneten medya, taraflı araştırma stratejileri, devletlerin elektronik yönetim ve denetim sıkılığı karşısında birey oldukça zayıf düşmektedir. Hatta yalnızlaşmaktadır. Bilgi bombardımanı altında ezilmektedir. Savunmasız ve korumasız her türlü etkiye açıktır.

Tahrik alanları, kışkırtıcı lokalizasyonlar ve bölgesel farklılıkların yerel kıskacı içinde uyarıldığı zaman her an bir “bomba etkisi” yapacak etkileşimlere ve iletişimlere açık hale gelmektedir.

Çünkü bilişim sistemleri hız kesmeden yeni teknolojilerle yazılımları beslemekte ve inanılmaz aşınmalar ve eşik atlamalara sebebiyet vermektedir.

Sınır, kontrol, klasik bakış, durgunluk, temkin ve uzun süreli hesap-kitap tutumları karşısında siber savaşçı bir kuşak var ki, tabiri caizse ortalığı duman etmekte, her şeyi yeniden sorgulamakta ve silkelemektedir.

Sosyal sarsıntıların, sosyal tatminsizliğin ve eşit düzlemde yatayda gelişen sosyal medya organizasyonlarının plan dışı bir planla ve arkası belirsiz bir hamleyle oluşan kümeleri ve dalgaları yönetmeye hevesli arka plan tezgahçıları sonradan oluşabilmektedir.

Bir lamba için yakılan fitil niyetine çakmağını tutan bir genç, farkında olmadan organizeli bir meçhul alanın bahçesinde gezinebilmektedir.

Sosyal medya böylesi mayınlı ve her türlü komplikasyona, yönlendirilmeye, gerilime ve doğru/yanlış bilgilendirmeye açıktır.

İşte çağın dijital devrimi ve dijital düşünceleri, dijital hızda kısa ve öz etkilenen ama arkası gelmeyen yeni bir dil ve yeni bir fitilleme mekanizması bulmuştur.

Gençliği anlamak için dijital kuşağın anlama ve algı sistemi üzerinden düşünmek gerekir. Bunlar dikey davranışları sevmezler. Dağınıklık hem bir zenginlik ve yayılma, hem de disiplini sorgulayan kendini ispatlamaya dönük ve yönlendirildiği konularda teyakkuz halinde bir tepkiciliktir.

Dijital çağ, mahremiyeti zorlamaktadır. Hırsların pençesine davet eden bir eylem biçimi vardır.

Gençlikte bunalımlı, anlaşılmaz, biraz da boş vermişlik tepkisi içinde davranınca dijital kuşak oluşmaktadır.

Dijital çağın yeni okuma biçimi yeni kuşakların yaklaşımlarından çözülebilir. Onlarda kariyer, gelecek, istihdam, başarı, mutluluk maddi-manevi donanımlar konusunda oldukça zor ve aşılması güç hendekler ve kavşaklardan geçmektedirler. Gerginlikleri, sevdaları, sevgiyi tüketme biçimleri, sevme/nefret dalgalarında ultra haller birer potansiyeli beslemektedir. Bu potansiyellerin/risk alanlarının örgütlenme biçimi, eskisi gibi aşırı illegal, tek düze ve aynı tornadan çıkmış bir klasik cepheleşme şeklinde olmamaktadır. Taraflar, tercihler, oluşumlar ve ifadeler farklılıkların yatayda buluştuğu bir zeminden kaynaklanmaktadır. Bu zemin dijitaldir. Diğer anlamıyla sanal ve algı üzerinden gerçeği tahrip etme gücüne sahiptir. Uluslararası bir diyalogun yerel kavalı gibi herkesin her şeyi görebildiği dijital bir mücadele/müzakere, hatta cihat söz konusudur.

Aklı keskin, kalbi açık olanlar bu fırtınadan daha az yarayla kurtulabilirler.

Acaba gençleri ve dijital kuşağı anlamak için Gezi Parkı mı olmalı? Her hanede farklı ton ve gerekçelerle, farklı niyet ve fikirlerle de olsa evi birer Gezi Parkı’na çeviren ve kendi kurgularının macerasına sonuna kadar bağlı ve kuşak çatışmasında aileyi veya işi/fişi, olanı/olmayanı rehin alan, bunu psikolojik baskılama ile karşılıklı gazsız gaza dönüştüren tepkiler dinamiği ve sarsıntılar mozayiğinde yaşamıyor muyuz?

Dijital çağı doğru okumak, yeniden düşünmek ve artık yeni dip dalgaları kolaydan sadece komplolarla izah etmek, realitenin bir parçası olsa da fotoğrafı anlamaya yetmemektedir.

Veballi kuşak 40’ın üstündekilerin ekseriyetidir. Oldukça seküler bir modda, nasihatçi, sosyal realitelerden kopuk, elindeki yetki/etki silahını fütursuzca kullanan, istediğini yok sayan bir de buna kutsal gerekçeler izafe ederek dijital kuşağa direnen ve gençleri anlayan kendi kuşağındakilere de komplolar kuran üst kuşakların çok ciddi veballeri var.

Herkes iki elinin arasına başını koyup, sessizce ve kendi başına vicdanını kanatacak itiraf ve sorgulamalarla yeniden düşünmeli ve davranış biçimini gözden geçirmelidir.

Olayların siyasi, sosyal, ekonomik boyutları birer sonuçtur. Esastan sorgulamakta fayda var.

Konuya devam edelim inşallah.

alıntıdır

İsmail BERK

EyMeN&TaLhA 18Haziran 2013 10:28

Cevap: Dijital kuşak işbaşında-1
 
Dijital kuşak işbaşında-2


Gençleri çatıştırmadan diyalogları sıklaştırmak

Gençliği doğru anlamak, tepkilerini doğru okumak, ona bir şeyler söylemek, bazen de söylememek, kıvılcımlarını görmek, ateş pare zekalarına dokunmak, umutlarını fitillemek, müspete yönlendirmek, başlı başına bir yenilenme senaryosudur.

Gençliği anlamak için epey ders çalışmamız lazım. Bir müşahedemle kendimden örnek vermek istiyorum. Düşüncelerimin ve duygularımın onları anladığı zamanlarda bile davranışımın ve altyapımın yetmediğini görmek, kuşağım adına sorumluluklarımızı iyileştirme yönünde ciddi bir veri olmaktadır. Bunu her kes kendi aleminde sorgulamalıdır.

Düşüncelerimizin, iyi niyetimizin ve yaklaşımlarımızın doğru olması yetmiyor. Gençler, öncelikle anlamak yerine algılamakla işe başlıyorlar. Algı, her zaman gerçeğin kendisi ile örtüşmediğine ve gerçek olmadığına göre, takdim, tehir, biçim/form, şefkat, sabır, kademeli yansıtma, üsul/üslup, duyarlılık ve birlikte uygulama süreçlerinde arkadaşlık/rehberlik önem kazanıyor.

Gençliğin potansiyel eğilimlerini önceden fark etmek, koruyucu sağlık gibi koruyucu ruh sağlığı ile hakiki beslenme ünitelerini doğru devreye sokmak gerekir. Bu üniteleri; İman,ahlak,tefekkür ve tecdit içinde tezahür eden davranışlardır. Bunların model olarak sunulması, birlikte düşünme iklimi ve beraber uygulama eşitliği ile ancak köprülerimizi sağlam atabiliriz.

Tahkiki imanla beslenen üniteler kendi ikliminde rahatlıkla çiçek açabilir.
Zor, karmaşık, çok bilinmeyenli bir denklemin çözüm metotları olsa bile denklemle uğraşmak ve çözmek çok ciddi zihin yoğunlaşması ister. Mutlaka tefekkür penceresinden, hayatın içinden emek vererek ve gayret ederek sorumluluk üstlenilmelidir. Kazanmayı bilen, helal-haram dengesinde ilerleyen, makul, insaflı ve mütevazı olup kendini merkeze koymayan orta ve genç kuşağın kendilerinden sonraki alt kuşaklarla ciddi köprüler kurmaları şarttır. Otuz yaşın altındaki yeni nesil kuşağın eline verilen malzeme ve elde edilen sonuçlar ile doğru tercihleri hakkında sağlıklı yaklaşımlar ortaya konulması icap eder.

Onlarla el ele inşa edilecek bir gelecekte, beraberliğin tadı huzur getirir. Sadece ekonomik kıstaslar ve kariyer rahatlığı değil aynı zamanda bir fikir ve aksiyon insanı profilini ortaya çıkarmak ve buna göre başarıları pekiştirmek gerekir.

Seçimden, geçimden, unvandan başka bir şey düşünmeyen bunları da ömür boyu hep vatan-millet için isteyen yorgun insanlar acaba yeni bir enerji transferi ile gençlere kılavuzluk verebilirler mi? Kendisi sosyal sendromlarla boğuşan, hayatı düze çıkaramayan zayıf bakış açıları ile hangi uzak menzile ışık tutabilirsiniz? Vizyon ve ufuk yetersizliği geleceği ve bilhassa gençleri nasıl kuşatabilir?

En çok yeniden dirilişin ruhi zevkine muhtaç olan ve şefkat isteyen dijital kuşağın, yaralarını görmeden nasıl merhem olunabilir? Sathi bir nazar, problemleri çözmeye ve sızıları dindirmeye yetmez.

Yaşlı kuşak, kemale eren vasıflarını ve emanetlerini artık yeni kuşağa bırakmalıdır. Kemalatları varsa, onu yaşatacak ruhlara ortam ve altyapı hazırlamalıdır. Statükoculuktan kurtulup yeni kuşağa inisiyatifi devretmeli ve yol vermelidir. Emanetçi kuşak, onları anladığı ve göz göze geldiği diyaloglarında, hakikat dışı tutum ve durumlara düşürecek yanlışlıklardan uzak durarak güven tesis etmelidir. Sadece doğruyu söyleme, yalan söylememe yönünde sorumluluk taşıdıklarının idrakinde olmalıdırlar.

Gençlerle konuşurken, kişileri tezyif eden, gıybet ve iftiraya yol açan ucuz ve saplantılı beyan ve değerlendirmelerden uzak durulmalıdırlar. Böyle bir telkin ve miras, soğuk savaş dönemlerinin sermayesi olarak maalesef ajitasyon ve taraftar kızışması yapmaktadır ki, arada birkaç nesil –özellikle gençler ve çocuklar- ezilmektedir. Üst kuşakların tribünden ve güverteden bakan bir mizansenle kendini tatmin saikiyle boğuşmalardan medet uman tavırları aşırı politik kümelere ve bölünmelere sebebiyet verir. Toplumun ve alt kümelerin yaşadığı birçok sıkıntının kaynağı budur. Güvertedekine Kendine bir güvence sağlayan bu menhus haller, nefsin ve şeytanın insana kendini önemseten oyunları birlikte perişan sonuçlara sebebiyet vermektedir. Zihni dumura uğratan akıl tutulmaları bu süreçle beraber gemedir ki, diyalog/şefkat/temkinli olma ve empati tamamen devre dışı kalmaktadır.

Tarafgirlik asabiyeti ve inadın gör gözü artık devrededir. Kurtarıcılarımız olan öncekiler ise dümeni çatışmacı alana kırıp artık “Giden gider kalan sağlar bizimdir.” misali nefret tohumları yeşerecek şekilde ekilmiştir. 12 eylül öncesi kuşak,70’lı yıllarda bunu çok yaşadı. Hala şahsi/fikri/sosyal/etnik çatışmaların cephesine gençleri sürmek doğru/yanlış tercihlerle fanatizme dönüşecek sertleşmelere kapı açmak ciddi bir vebaldir. Ailelerde bile aile içi fertler arası ekilen ve büyüklerin telkini ile şablon oluşturan tarafların yıllar yılı tamir edilemediğini bilmekteyiz. Buna rağmen bu hastalığın, yani husumet hastalığının bu kadar revaç görmesi ciddi patlamaların tetikçisi olmaktadır.

İşte burada savunmasız olan gençlerdir. Aldıkları her negatif telkin birer hançer gibi duygu ve düşüncelerinde feveranlara veya aşırı itaat içinde bağlanmalara tahvil ettirilmektedir ki, heves ve heyecanın hakim olduğu bir genç için fırtınalar kopmuştur bile. Bu soğuk savaş yılları alışkanlıklarının coğrafyamızda hala devam ettiğini görmek ciddi bir olumsuzluktur. Gerçek bir silkiniş, kendimizle yüzleşme ve hata paylarımızı görmekle telafisi mümkündür. Aksi halde savunma ve itham refleksleri büyükleri küçülttüğü gibi küçükleri de güvensiz bir diyaloga mahkum eder.

Üstelik hep silkineceğiz hem de yeni artçılarla ve her daim sorgularla. Bu çağın bundan kurtuluşu yok. Eski metotların demode olduğunu unutmadan. Sokağımızda yaşananlara sadece dönem/mevsim itibariyle değil, daha kalıcı noktalardan bakarak bigane kalmamalıyız.

Konuya devam edelim inşallah

alıntıdır

İsmail BERK


SAAT: 06:37

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321