Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Âyet ve slogan (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/26453-ayet-ve-slogan.html)

EyMeN&TaLhA 22 Temmuz 2013 23:11

Âyet ve slogan
 
Her hali ve her karesi dersler ve ibretler yüklü Saadet Asrı, sefer anlarıyla da çok şey öğretir bütün zamanların mü’minlerine.


Onlardan biri, kullukta da belâgat dersidir. Belâgat ki, ‘muktezâ-yı hale mutabık hareket etmek’ diye de tarif edilir. Muhatabın ihtiyacını ve seviyesini gözeterek konuşmak, içinde bulunulan şartlara en uygun şekilde hakikati temsil ve tebliğ etmek, bu anlamıyla, belâgatın bir gereği niteliğindedir.
İşte, sefer ânlarında, Resûlullah aleyhissalâtu vesselamdan öğrendikleri zarif ve beliğ bir ubudiyet halini sergiler sahabiler. Yol boyu, yolunda cihada koyuldukları âlemler Rabbini zikreder; ama ‘muktezâ-yı hale mutabık’ bir şekilde zikrederler.


Nasıl mı?


“Allahuekber”ler ile tekbir getirir; büyük olarak anılmaya ancak O’nun lâyık olduğunu ve O’nun karşısında yaratılmış hiç kimsenin ve hiçbir şeyin büyüklük iddiasında olamayacağını ilan ederler. Tesbih de getirirler. Yani, “Subhanallah”lar ile, O’nu yaratılmışlara özgü bütün kusur ve noksanlardan tenzih ederler.
Ve bunu, sefer esnasında yolun karşılarına çıkardığı hale göre gerçekleştirirler.


Nasıl mı?


Yolun yokuş yukarı ilerleyen bir merhalesinde iseler tekbir getirip, yokuş aşağı inerken tesbih getirerek!
İşte böyle bir sefer esnasında, yokuş yukarı ilerlerken, bir grup sahabi yüksek sesle, bağıra bağıra tekbir getirmektedir. Gelin görün ki, Resûlullah aleyhissalâtu vesselam, tekbir getirirken dahi olsa, böyle yüksek sesle bağırılıyor olmasından rahatsız olur. Onlardan, seslerini bir derece alçaltmalarını ister. Yine, ubudiyette de belâgatın dersini veren bir gerekçesi vardır onun: Sizler, gaip olan, işitici olmayan Birine hitaben tekbir getiriyor değilsiniz. Bilakis kendisi için tekbir getirdiğiniz âlemler Rabbi, Semî’, Latîf, Habîr ve Alîm isimlerinin müsemmasıdır. Gizli açık bütün sesleri işitir, kalblerin en gizli hatırasını dahi bilir, herşeyden haberdardır ve onun ilmi haricinde hiçbir şey yoktur. O halde, tekbir getiriniz; ama hâşâ, işitemeyen, yahut işitmesi ağır olan birine hitap eder şekilde değil!

Bir seferden bize miras kalan bu nebevî hatıra, Asr-ı Saadetten başka hatıralarla birlikte, ‘esmâ-i hüsnâ ahlâkı’nın bir örneği niteliğindedir. Fahr-ı kâinat aleyhissalâtu vesselam, bu örnekle de görüldüğü üzere, Allah’ın güzel isimlerini biliyor olmanın ötesinde, bizzat hayatın içinde o isimlerin gerektirdiği ahlâkî halle kuşanmanın yolunu bize öğretmektedir. Gizli açık bütün sesleri işitmek, O’nun Semî’ isminin şanından ise; ve sem, yani işitmek, O’nun sıfatlarından birisi ise, bağıra bağıra O’na hitap ediyor olmak zarafet ve belagattan uzak bir keyfiyet değil midir?


Bu nebevî hatıra, diğer bir açıdan ise, Resûl-i Ekrem aleyhissalâtu vesselamın ‘Kur’ân ahlâkı’nı nasıl hayatlara taşıdığının bir örneğidir. Çünkü, Semî’, Latîf, Habîr ve Alîm olan âlemler Rabbi, Kur’ân’ıyla bize O’nu anmanın edebini de bize öğretmektedir: “Gizlice ve cehrin mâdûnu ile Rabbini zikret!”(bkz. A’râf, 7: 205)
‘Gizlice’nin yanında, ‘dûne’l-cehr’ demektedir âyet. Yani, cehrin mâdûnu ile. Yani, başkalarınca duyulur halde, ama bağırmadan, yüksek sese başvurmadan…

Kur’ân’ın ‘zikr’in sesine ilişkin, özünde ‘esmâ-i hüsnâ ahlâkı’ barındıran bu ahlâkî çağrısı, öne çıkmak ve üstün çıkmak için avurdunu şişirmenin, sesini yüksek çıkarmanın, ‘desibel’i yükseltmenin meziyet görüldüğü bir çağda, başka bir açıdan da öğretici geliyor bana.


Bu A’raf âyeti, bugünün mü’minlerine hakikatin şanına yakışır bir sesle şöyle hitap ediyor sanki:
Bir duruşun olsun, bu duruşun hakikate dayanıyor olsun, bu duruşun âlemler Rabbinin zikrine seni götürüyor olsun. Ama sen hakikatin getirdiği vakara sahip ol; şu kâinattaki bütün şahitliklerin varıp dayandığı esmâ-i hüsnâ hakikatiyle hemhal ol. Birileri ‘ideoloji’lerini ‘din’in yerine ikame etmeye çalışırken, sen de onların üslubuna öykünme, onların ses tonuna özenme. Hakikate tâbi ol, bu tâbiiyetini dilinle de ilan et, bu ilanınla hakikati aynı zamanda başkalarına da tebliğ et; ama dini ideolojiye, âyeti slogana dönüştürme. Bağırma, çağır!


alıntıdır


Metin KARABAŞOĞLU



SAAT: 02:07

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320