Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Müslüman Çocuğuna Josef İsmini Koymuşlar! Mehmed Şevket Eygi (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/28480-musluman-cocuguna-josef-ismini-koymuslar-mehmed-sevket-eygi.html)

Tuba_ 19 Şubat 2014 02:31

Müslüman Çocuğuna Josef İsmini Koymuşlar! Mehmed Şevket Eygi
 
İngiltere’den gelen bir haber doğrusu bendenizi üzdü ve kaygılandırdı. İngiltere’de yaşayan Müslüman bir Türk ailesi… Namaz kılıyorlar, oldukça dindarlar… Bu aile, hangisi olduğunu söylemeyeyim dini bir cemaate mensup… Bundan birkaç sene önce bir erkek çocukları oluyor, hangi ismi verelim diye bir yere soruyorlar, istişare neticesinde çocukcağıza Josef (Joseph) ismi veriliyor. Bir Hristiyan ismi. Yadırgayanlara, Josef bizdeki Yusuf’un karşılığıdır, bunda bir sakınca yoktur cevabını veriyorlar.
Evet, onlar Josef derler, biz Müslümanlar Yusuf deriz.

Onlar Abraham derler, biz İbrahim deriz.

Onlar Jesus derler, biz İsa deriz.

Onlar Moses derler, biz Musa deriz.

İslam tarihinde, Müslüman bir ailenin çocuğuna Josef, Abraham, Jesus, Moses ismini verdiği görülmemiştir.

Musevîliği veya Hristiyanlığı bırakıp Müslümanlığa geçen Batılılar isimlerini değiştirerek Müslüman isimleri alırken; Müslüman bir ailenin çocuğuna Josef ismini vermesini doğrusu çok yadırgadım.

Bu aile Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü mezhebine bağlı imiş; Tevhid inancını, İslam Dinini, Kur’anın Hak Kitap olduğunu, Hazreti Muhammed Mustafa’nın (Salat ve Selam Olsun ona) Resulullah olduğunu inkar ve tekzip edenlerin de cennetlik olduğuna inanıyormuş.

Yangın çatıyı bacayı sarmış da haberimiz yok.

Sen hem Müslüman ol, namaz kıl, oruç tut ve sonra çocuğuna Josef ismini ver. Olacak şey değil ama oluyor işte.

Ankara Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir Fetva Heyeti vardır. Maalesef bu Fetva Heyeti Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü mezhebinin batıl olduğunu delil ve gerekçeleriyle halka ilan etmiyor. Bu vazifesini yerine getirmediği için de ayakları kayanların vebali Başkanlığa ve Heyete aittir.

Ülkemizde batıl, bozuk ve sapık Fazlurrahmancılık mezhebi de yayılıyor. Diyanetten ve Fetva Heyeti’nden tıs çıkmıyor.

Tarihe karışmış, nesli tükenmiş olan Mutezîle Mezhebi Türkiye’de hortladı, ona da ses çıkartan yok.

İranlı bir zındık, İslam Şinasi adlı kitabında açıkça “Allah gerçek bir Janus’tur’’ diye yazdı. Janus, iki çehresi olan bir Roma putudur. Bu zatın kitapları Türkçe’ye çevrildi. Diyanetten bu konuda cılız bir inilti bile çıkmadı… Dahasını da söyleyeyim: Onun, içinde binlerce vahim hata bulunan kitapları Diyanet Vakfı Kitabevleri’nde satıldı.

Türkiye Müslümanları üniter yapıya sahip tek bir ümmet olmadığı, bu ümmetin başında raşid bir İmam bulunmadığı, İmametin bir Şûrası, bir Meclis-i Meşâyihi, bir Fetva Heyeti olmadığı için korkunç boşluklar, ihmaller, gafletler oluşmuştur.

Gazetelerde, televizyonlarda açık oturumlarda Kur’ana, Sünnete, Şeriata aykırı bir sürü laf ediliyor, bunlara cevap veren kurumlar yok.

Diyanete sızan feministler dinimizi yıkmak için bir yığın dolap çeviriyor, bunlar da engellenmiyor.

Yıllarca uğraştılar, yüz kişilik bir heyet kurdular, devlet bütçesinden büyük paralar harcadılar, Resulullah Efendimizin hadislerini Avrupa standartlarına göre ayıkladılar, on milyonlarca Müslümanın bu hıyanetten haberi yok.

Josef Yusuf… Abraham İbrahim… Jesus İsa…

İyi uykular, sayın kardeşlerim…

• (İkinci yazı)

Bin Bir Saltanat

ÜLKEMİZDE birçok kesimler, haklı veya haksız isteklerini dile getiriyor, baskı yapıyor, hukukî veya siyasî yollara başvuruyor; ısrar, inat ve sebat ediyor, hak arama konusunda bıkmıyor, usanmıyor. Bunun tek istisnası, çoğunluğu oluşturan Sünnî kesimdir. Sünnî kesimin üzerine sanki ölü toprağı serpilmiştir. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir hürriyet ve serbestlik var ama Sünnîler İslam medreselerinin açılması konusunda faaliyette bulunmuyor.

Tasavvuf tekkelerinin açılması için çalışmıyor.

Bağımsız bir Ümmet teşkilatı istemiyor.

Müslümanların başına râşid ve kâmil bir zatın gelmesi için herhangi bir kıpırdanma yok.

Sünnî çoğunluk dehşetli bir umursamazlık, tembellik, rehavet, gaflet içinde.

Herkes için söylemiyorum, Sünnîlerin bir kısmı bozuk düzen ve sistemin haram ve necis rantlarını yemeye çalışıyor.

Sünnîler, birlik olmamanın şeytanî lüksü içindeler.

Bendeniz bu lüksü, bu rehavetin akıbetini iyi bilirim. Bir ara Suriye Müslümanları da böyleydi.

Mısır Müslümanları da böyleydi.

O iki İslam ülkesinde Sünnîler çoğunluktaydı ama asla birleşmiyorlardı.

Zengin ve orta halli Sünnîler çocuklarını askerî okullara göndermiyorlardı.

Suriye’de ve Mısır’da bir değil, bin başlılık vardı.

Aman birlik olalım, tefrikayı ve bölünmüşlüğü bırakalım diyenlere, bir şey olmaz bir şey olmaz, İslamın zaferi yakındır diyorlardı.

Ah bu gaflet, ah bu rehavet, ah bu yan gel de yat, ah bu oh kekâh!...

Suriye Müslümanları bir ve beraber olsalardı, bir büyük İmam’a biat ve itaat etmiş olsalardı, tesanüd içinde olsalardı, durum böyle mi olurdu?

Allah Allah!.. Mısır’daki meşru İhvan iktidarına karşı Selefî Nur Partisi, darbecileri desteklemiş, Müslüman kardeşlerini sırtından hançerlemişti.

Parçalanmış, bölünmüş olmanın dayanılmaz zevki, lüksü, israfı…

Türkiye Sünnîleri bin parçaya ayrıldı diyorum. Dokuz yüz doksan dokuz mu, bin mi, bin bir mi?

Ümmet yok, İmam yok, bin bir saltanat var.

Dağınıklık yetmiyormuş gibi iki aydan beri birbirimizi yiyoruz.

Bozuk düzen ve sistemin rantlarını yiyenlerin hak arayacak halleri mi var?

Sünnî kesimde ne kadar çok baron var!..

Ne kadar çok saltanat var!..

Ne kadar çok tantana var!...

Baksanıza Resulullah Efendimizi (Salat ve selam olsun ona) asumandan kesif bir nur huzmesi halinde zemine indirip bir kamyonete bindirmişler.

Efendimizi kadın ve erkeklerin karışık oturduğu, sahnesinde genç kızların çalgıların eşliğinde neşideler terennüm ettiği toplantılara bile getiriyorlarmış.

Şimdi birlik, beraberlik, Ümmet, tek râşid İmam, anlaşma, dayanışma, vifak, güç birliği, kaybedilmiş hakları arama zamanı değildir.

Bölünmüşlüğün, tefrikanın, fitne ve fesadın, nifak ve şikakın, birbirimizi yemenin, birbirimizin gözünü oymanın dayanılmaz lüksü ve konforu içindeyiz.

Ne zamana kadar?.. Suriye, Mısır…

19.2.2014


SAAT: 11:48

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306