Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Evrenimiz ve Biz/Ali Parlak (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/29556-evrenimiz-ve-biz-ali-parlak.html)

Ali Parlak 19Haziran 2014 20:00

Evrenimiz ve Biz/Ali Parlak
 
EVRENİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖZÜMÜZDE CANLANDIRMAYA ÇALIŞALIM

Evrenin büyüklüğünü anlamak için bir inceleme yapalım:
Dünya gezegeni, bildiğimiz gibi Güneş Sisteminin bir parçasıdır. Bu sistem, evrenin içindeki diğer yıldızlara göre orta-küçük bir yıldız olan Güneş'in etrafında dönmekte olan dokuz gezegenden ve onların elli dört uydusundan oluşur.
Dünya, bu sistemde Güneş'e en yakın üçüncü gezegendir. Buraya kadar biliyoruz.

Güneş'in çapı, Dünya'nın çapının 103 katı kadardır. Bunu bir benzetmeyle açıklarsak:
Eğer çapı 12.200 km. olan Dünya'yı bir nohut tanesi büyüklüğüne getirirsek, Güneş de bir plates topu kadar büyüklükte olacaktır.
Biraz gözünüzde canlanmıştır sanırım.

Ama asıl ilginç olan, aradaki mesafedir.
Gerçeklere uygun bir model kurmamız için, nohut büyüklüğündeki Dünya ile top büyüklüğündeki Güneş'in arasını yaklaşık 280 metre yapmamız gerekir.(yani yaklaşık 12 elektrik direği arası).

Güneş Sisteminin en dışında bulunan gezegenleri ise kilometrelerce öteye taşımamız gerekecektir.
Biraz hayal edebildiniz mi?
İşte bu sistemde ışık hızıyla giden bir geminiz olsun. Gemiye binip yolculuğa çıkalım. Önce dünya çevresinde tur atalım. Aaaaa... 7 kez dolandık dünya çevresinde ama 1 saniye geçmiş. Bu durumda güneşe 8 dakikada varırız.
Peki biz güneşe gitmeyelim. Ne yapacağız güneşte manyak mıyız? Daha atmosferine bile girmeden buhar oluruz. Biz uzayın derinliklerine doğru bir yola çıkalım...
Offffff... Tam bir yıldır gidiyoruz, hem de ışık hızıyla... Ama daha 4 cm yol gitmişiz...

Büyüklüğü gözünüzde canlandırabiliyor musunuz?

Ancak bu kadar dev bir boyuta sahip olan Güneş Sistemi, içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisine oranla oldukça küçük boyutlardadır. Çünkü Samanyolu Galaksisinin içinde, Güneş gibi ve çoğu ondan daha büyük olmak üzere yaklaşık 250 milyar yıldız vardır.
Tahmini olduğunu sanırım tahmin etmişsinizdir. Bu sayı çok daha fazla olabilir.

Bu yıldızların içinde Güneş'e en yakın olanı Alpha Centauri'dir. Eğer Alpha Centauri'yi az önce yaptığımız ölçeğe, yani Dünya'nın nohut büyüklüğünde olduğu ve Güneş ile Dünya'nın arasının 280 metre tuttuğu ölçeğe yerleştirirsek, onu Güneş'in 78 bin kilometre uzağına koymamız gerekir! Bu sayı, dünyayı nohut tanesi olarak düşündüğümüz haliyledir. (dünyanın gerçekteki çevresi 250 bin km.)

Modeli biraz daha küçültelim. Dünya'yı gözle zor görülen bir toz zerresi kadar yapalım. Gerçi toz zerresi üzerinde insanın ne boyutta olacağını tahmin etmişsinizdir.

O zaman Güneş ceviz büyüklüğünde olacak ve Dünya'ya üç metre mesafede yer alacaktır.

Bu ölçek içinde Alpha Centauri'yi ise Güneş'ten 640 kilometre uzağa koymamız gerekir. (İSTANBUL - KONYA)

Yani İstanbulun göbeğine bir ceviz koyun, bir ceviz de Konyanın göbeğine. Bir yerden bir yere gidene kadar da en küçük bir yıldıza bile rastlanmayacaktır.

Samanyolu Galaksisi, işte aralarında bu denli devasa mesafeler bulunan 250 milyar yıldızı barındırır.

Spiral şeklindeki bu galaksinin kollarının birisinde, bizim Güneşimiz yer almaktadır.

Ancak ilginç olanı, Samanyolu Galaksisinin de uzayın geneli düşünüldüğünde çok "küçük" bir yer kapladığıdır.

Çünkü uzayda başka galaksiler de vardır, hem de tahminlere göre, yaklaşık 300 milyar kadar.
Tahmini dedik. Sonuçta yaratıcımızın, sonsuzluğun sahibi olduğunu düşünürsek... Neyse... Anladınız siz onu...

Bu galaksilerin arasındaki boşluklar ise, Güneş ile Alpha Centauri arasındaki boşluğun milyonlarca katı kadardır.

İşte bu galaksilerin ise korkunç bir hızla birbirinden uzaklaştığını da düşünürsek... Yani bir balon alın ve üzerine noktalar koyun. Sonra şişirin. Aralarının naslı açıldığını görebilirsiniz. İşte kainat da bu şekilde bir balon gibi şişiyor.
Kainatta her şey birbirinden hızla uzaklaşıyor. Allahu Teala bunu 1400 sene evvel bize bildirmiş:

İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi 30)

Benim aklım durdu... Biraz mola vermem lazım...:):)

Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

gökçen0421 19Haziran 2014 22:48

Cevap: İçinde bulunduğumuz evren ne kadar büyük?
 
"İşte bu galaksilerin ise korkunç bir hızla birbirinden uzaklaştığını da düşünürsek... Yani bir balon alın ve üzerine noktalar koyun. Sonra şişirin. Aralarının naslı açıldığını görebilirsiniz. İşte kainat da bu şekilde bir balon gibi şişiyor.
Kainatta her şey birbirinden hızla uzaklaşıyor."

Göğü gücümüzle Biz kurduk. Ve muhakkak ki Biz, genişleticiyiz. Zariyat 47

ali70 19Haziran 2014 22:53

Cevap: İçinde bulunduğumuz evren ne kadar büyük?
 
Alıntı:

aybikegökçen Üyemizden Alıntı (Mesaj 341774)

Göğü gücümüzle Biz kurduk. Ve muhakkak ki Biz, genişleticiyiz. Zariyat 47

İşittik ve itaat ettik... c* ArO*

Ali Parlak 19Haziran 2014 23:20

Cevap: İçinde bulunduğumuz evren ne kadar büyük?
 
EVRENİN YARATILIŞI NASILDIR?
MODERN BİLİM IŞIĞINDA ALLAH'IN TEKVİN SIFATINA BAKIŞ


Modern fiziğin keşfine göre, alemdeki nesnelerin görüntüsü TV ekranındakine benziyor.
Şöyle ki:
Yokluktan zuhura çıkan enerji, tekrar yokluğa gömülüyor. Eğer öyle olmasaydı, önce gelen görüntünün üzerine arkadan gelen görüntü binecekti. Bu da TV ekranının patlamasına sebep olacaktı.
Evren de aynı şekilde dans ediyor. Yokluktan zuhura çıkan enerji, tekrar yokluğa dönüyor. (O'ndan geldik O'na döneceğiz)
Bunu şu şekilde açıklamak mümkün:
Evrenin yaratılışı, tıpkı bir film şeridi gibidir. Nasıl ki bir film anlık görüntülerden oluşuyor ve bu görüntüler hızla çevrilince hareket edip oynuyorsa, evren de aynı şekilde, anlık film karelerinden oluşuyor.

Yani; evren bir var, bir yok. Yani... Yaratılıp tekrar yok ediliyoruz da farkında değiliz. Yani: Her nefs ölümü tadacaktır değil, Her nefs ölümü tadıcıdır...

Aslına bakarsan insanoğlu, zamanın en küçük birimi olan AN içinde defalarca yok edilip tekrar yaratılıyoruz.

Eğer ki, bir film karesi sonrası, Allahu Teala seni yaratmaktan vazgeçse(ki O vazgeçmekten münezzehtir), anında tarih sahnesinden yok olursun.
Bir misal daha: Masa üzerinde önünde duran vazo defalarca yaratılıyor ve bu yaratımdan asla vazgeçilmiyor. Devamlı bir yaratım olduğu için o vazoyu görüyorsun. Vazo yaratılması durduğu anda, o vazo gözünün önünden silinecektir.
Allahu Teala her an başka bir iştedir. Her an şan alır.

Bütün kainat aynı şekilde, her an için özel olarak yaratılıyor. Yok edilip tekrar yaratılıyor. Yok edildikten sonra hiç bir toz zerresi bile ikinci an'da unutulmuyor. Burnunuzun ucundaki atomdan tutun da, kainatın diğer ucundaki toz zerresine kadar, her şey aynı mükemmellikte tekrar tekrar yaratılıyor.
Peki her an için her zerreyi özenle tekrar tekrar yaratan Allahu Teala için, hangi zerreden habersiz diyebilirsin ki.

Tüm kainat el birliğiyle hep beraber ip atlıyoruz. Bir var bir yok. Eğer iki an arasına dek gelebilsek ki bu imkansız, çünkü biz de yok oluyoruz o anda, diyelim ki Allahu Teala bize o iki an arasını gösterdi.... Siz hariç ortada hiç bir şey kalmazdı. Yani her şeyin yok olduğunu görürdünüz.

Gözünü çevir de bir bak. Tek bir çatlak görebiliyor musun?

Bu muhteşem yaratımı seyredin Aşk ile... Çünkü çevrenizde muhteşem bir resital var...

Rabbimiz buyuruyor: Hiç de mi düşünmezsiniz...

Hadi bakalım... Bir saatlik tefekkür, yılların ibadetine denkmiş... Buyrun biraz kafamızı yoralım...


Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

GÖKCEN_AZRA 20Haziran 2014 10:32

Cevap: İçinde bulunduğumuz evren ne kadar büyük?
 
evrenin büyüklüğü, uçsuz bucaksız oluşu...
insan oğlunun küçücük ve sınırlı aklı...
rabbimizin nimetleri, azameti, yüceliği, var etmesi...
bize daha da farkettiriyor;
ne kadar küçük, aciz, yardıma muhtaç, savunmasız ve
sadece ve sadece okyanusta bir damla olduğumuzu...

ali70 05 Ağustos 2014 16:06

Cevap: İçinde bulunduğumuz evren ne kadar büyük?
 
BİLİNEN EVRENİN MUHTEŞEM SİMÜLASYONU

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Dünyadan itibaren evrenin dışına doğru yapılan muhteşem bir yolculuk.

Buyrun biraz tefekküre. Bir saatlik tefekkür ibadetine...

Ali Parlak 04 Ocak 2015 13:34

Beynimizin ne kadarını kullanabiliyoruz?/Ali Parlak
 
BEYNİMİZİN NE KADARINI KULLANABİLİYORUZ?

1990 ile 2000 yılları arası beynin on yılı ilan edilmiş. Bunun sebebi ise insanın beyin üzerinde yaptığı araştırmaların bu yıllarda gelişmesi ve beyin hakkında pek çok sırların ortaya çıkması. Ne yaparlarsa yapsınlar, beyin hala bir sır olarak karşımızda duruyor..

Beynimizin ağırlığı yaklaşık olarak 1400 gram(1369gr). Bu yaşa, cinsiyete ve durumlara göre değişiyor. Kafatası ile korunmaya alınmış yumuşak bir doku… Cevize benzer bir görüntüye sahip. Beynimizde durmadan hayal, rüya ve gerçek dünyada yaşadığımız olaylar kurgulanır, analiz edilir, derlenir, toplanır, depo edilir. Bu bilgiler bile 90 milyon kitabı dolduracak kadar çoktur. Saniyede 600 birimlik bilgiyi işleyip, hafızaya kaydetme kapasitesine sahipmiş. Bu da saniyede 3600 bit, saatte 2.160.000 bit ve günde 51.840.000 bit’lik bilgi demek. Bildiğiniz gibi bilgisayarlar için kullandığımız bu bit kavramı 1000 bit = 1 mb. dır. Bence bundan daha fazlası var.

Uzmanların hesaplarına göre, insan beynine benzer bir makinanın yapılabilmesi için 300 trilyar dolardan fazla paraya, böyle bir makinanın çalışabilmesi için de 1 trilyon Watlık elektrik enerjisine ihtiyaç varmış. Diyelim ki böyle bir makine yaptılar. Bir insan beyninin sahip olduklarına sahip olabileceğine inanmıyorum. Çünkü bu durumda bir makina bile, insan beyninin sahip olduğu fazladan iki özelliğe sahip olamayacaktır. Nefs ve ruh…

Beyni incelemeye devam edelim. Herkesin beyni, sıkıştırılmış iki yumruğu kadardır. Bir beyinde 100 milyardan fazla hücre, 10-14 milyar civarında sinir hücresi, 1-2 milyon bit civarında bilgi saklama kapasitesi vardır. Bu bilgi saklama kapasitesi saniyede 10 yeni bilgi birimidir. Bu da saatte 36.000 bit bilgi demek oluyor. 70-80 yıllık bir ömürde 100 trilyon bilgiyi depolama kapasitesine sahibiz. Ortalama bir insan beyni, Britannica Ansiklopedisinde bulunan bilginin 500 katı kadar bilgi saklayabiliyor yani.

Bir diğer benzetme ise bütün dünyadaki telefon sistemleri arasındaki bağ. Bu telefon ağları sistemini beyin ile kıyaslarsak, bir bezelye tanesinin büyüklüğünden fazla olmayacaktır. Beynimiz, tüm evreni içine alıp analiz edecek bir büyüklüğe sahip desek yanılmış olmayız. Yani keşfetmemiz gereken büyük bir gizem hemen gözümüzün arkasında.

Önceleri bilim adamları insanların beyinlerinin yüzde 10’unu kullandığını iddia ediyorlardı. İlim geliştikçe ve son araştırmaların sonuçları açıklandıkça, beynimizden kullandığımız alanın yüzde 0,5 ile 1,5 civarında olduğunu görüyoruz. Yani anlayacağınız normal bir insan beyninin yüzde birini bile kullanmıyor/kullanamıyor. Kim bilir, belki bu kadarını bile kullanamıyoruz.
Bazen düşünüyorum, insanın tüm hayati organları bir araya toplanmışken, beyin niye onlardan ayrı bir şekilde yerleştirilmiş. Tek başına…

Yapılan araştırmalara göre, kafaya gelen darbe ve yaralanmalarda beyin fazla zarar görmüyor. Çalışmasına mükemmel bir şekilde devam ediyor. Yani kafatası onu en iyi şekilde koruyor. Çok ilginç değil mi? Beş duyunun algı noktasının da kafada yaratılmasının hikmeti belki de beyni daha iyi korumayla alakalıdır, kim bilir? Üstelik insan bedeninin en üstteki hayati organı.
Ruh, bütün bedene yayılmış olsa da, esas mekan olarak burayı seçmiş. Nefsin mekanı da burada. Ve insanı hayvanlardan ayıran özellik olan zekanın merkezi de beyin. Çok büyük ve tehlikeli bir silah. Beyin. Gücün zeka karşısında diz çökmesinin kanıtı. Güç beyin karşısında niye diz çöküyor. Koskoca fil, aslan, kaplan ve en vahşi hayvanlar insan karşısında neden aciz. Koskoca dünyaya hiçbir dünya canlısı zarar veremezken, onu mahfeden ve hatta dünyanın yörüngesini dahi değiştirmeyi düşünüp hesaplar yapan insan beyninden daha tehlikeli bir silah daha yoktur.
Belki de melekler ‘’Allahım, onlar kan dökecek, savaşlar yapacak, bozgunculuk çıkaracak’’ derken bunu kast ediyorlardı.

Allahu Teala bizi yaratırken beynimize bu kadar önem vermişken, acaba biz onu neden kullanmaya korkuyoruz. Veya neden bu kadar az kullanıyoruz? Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz bize çokça hatırlatıyor:
‘’Hiç de mi düşünmezsiniz?’’

Beynimizi ahiretimizi kazanmak yolunda kullanmak dileğiyle…
Allah’a emanet olun…


Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

EyMeN&TaLhA 04 Ocak 2015 13:53

Cevap: Beynimizin ne kadarını kullanabiliyoruz?/Ali Parlak
 
Allah razi olsun hocam...

Ali Parlak 01 Şubat 2015 10:33

Müzikle tedavi/ali parlak
 
MÜZİKLE TEDAVİ

Müzik ruhun gıdasıdır derler. Gerçekten müziğin insan ruhunda uyandırdığı etki inkar edilemez. Öyle müzikler vardır ki, bizi kendimizden alır, bambaşka dünyalara taşır. Dinlendirir. Bazıları ise gözlerinizden yaşlar boşaltır. Öyle müzikler de vardır ki, biraz dinleyince birilerini dövme hissi uyandırır. Bir çeşit hipnoz gibidir müzik.

İnsanoğlunun müziği icadının tarihi nerelere kadar uzanır bilmem ama zannederim ki konuşmaya başlamasıyla başlamıştır. Ses tellerinin ahenginin fark edilmesiyle insanoğlundaki müzik sevdası uyanmış olabilir. Bir gece yarısı 3 aylıkken kızım bizi ağlayarak uyandırmıştı. Bir türlü susmuyordu. Ortamdan çıkış yolu ararken, parmağımla ağzını hızlı hızlı açıp kapamaya başladığımda, Kızılderililerin bağırışlarına benzer sesler çıkmaya başladı. Bunu far eden sevgili kızım bu sefer normal ağlamayı kesti ve kendince ezgiler çıkarmaya başladı. Bıraktım ağladı. Başladım, şarkıya devam etti. Bir bebek bile aradaki farkı fark edebiliyor yani.
İnkar edilemez şekilde müziğin müthiş bir gücü var. Örneğin mehter takımını bir saat dinleyen, koşa koşa savaşa gider. Duygulu bir müzik dinleyen ağlamaya başlar. Öyle müzikler var ki, insana dinletsen katil edersin. Öyle müzikler de var ki, hastalara şifadır.

Osmanlı Devleti zamanında 15.yüzyıldan bu yana çeşitli hastalıklar için müzikten faydalanılmış. Müziğin tıp alanında kullanılmaya başlanması 2. Beyazıt zamanında olmuş. Bu sihirli etkinin sebebi nedir bilmiyorum ama notaların mucizevi iyileştirme etkisinin olduğu muhakkak.

Sultan 2. Beyazıt 1488 yılında Edirne’de bir Darüşşifa yaptırır. Darüşşifa’da bir Tıp Fakültesi ve akıl hastalarının tedavi gördüğü bir hastane vardır. Hastalar için, o zamana göre ileri ve çok yönlü tedavi yöntemleri uygulanıyordu. Bu yöntemler içinde, ilaç, meşguliyet verme, telkin ve su sesinin yanında müzik de vardı.

Kubbeli ve ortasında da fıskiye havuzunun olduğu büyük odalar vardı. Su şırıltısı hiç eksik olmazdı. Evliya Çelebi şöyle anlatır burayı: ‘’Haftada 3 gün, 10 kişilik musiki grubu hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve defi’i sevda…’’ Bu amaçla geçilen fasıl ile hastalara şifa dağıtılırdı.

Müziğin makam ve ritminin dinleyenler üzerindeki rahatlatıcı etkisi inkar edilemez. Bütün kainat bile bize şarkı söylerken, bunu duymamak ya da duymazdan gelmek gerçekten çok gariptir. Suyun çağlarken çıkardığı ezgi, rüzgarın eserken söylediği şarkı, kuşların şakımaları… Daha nice niceleri… Doğanın bizlere söylediği şarkılar ne muazzam ve sihirli ezgidir bir farkına varsak.



Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Allahın kulu_ 01 Şubat 2015 15:34

Cevap: Müzikle tedavi/ali parlak
 
Koyde babannemne zaman abdest alsa anlardim su sesi bir ilahi gibi beni mest ederdi kulaklarimdaki o su ve hafizama kayitli abdest alan babaanem
Babaanem hala yasiyo o da felc gecirdi hafif insaallah sifa versin rabbim


SAAT: 16:46

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306