Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Tezkiye ve Medih kim içindir? (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/29944-tezkiye-ve-medih-kim-icindir.html)

EyMeN&TaLhA 08 Ağustos 2014 10:10

Tezkiye ve Medih kim içindir?
 
Tezkiye ve Medih kim içindir?



[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] "Nefislerinizi temize çıkarmayın." (Necm Sûresi)

İnsan fabrikasında, kişinin cennetini elde edebilmesi için tüm alet edevat yerleştirilmemiş miydi? Neyi, nasıl, hangi duygumuzu nerede veya neye, azalarımızı nasıl, kimin istediği gibi kullanmalıydık?

Tüm bunlar bildirilmemiş miydi kitabımızda? Her müşkülümüzün cevabını bulabileceğimiz bir rehberimiz vardı bizim... Cevap anahtarımızdı o... Sınavda çıkacak tüm soruların cevapları elimize altın tepsiyle sunulmamış mıydı?

Birisi beni evirip çevirmiş, şekilden şekile, halden hale sokmuş, pek güzel, pek tatlı olarak yaratmamış mıydı? Öyleyse ben, bana verilenlerle ne yapmalıydım acaba? Nasıl kullanmalıydım bunları? Tüm bu aletlerin, azaların, hassaların kullanma talimatı neredeydi?

Bu yazımda medih ve tezkiye hislerimizden bahsetmek istiyorum. Zira beni en çok hayrete düşüren hasselerimizdendir bunlar. Su-i istimalinden intac olan haller cihetiyle oldukça dehşet vericidir. Zaten bu yönüyle etkileyicidir.

Neydi tezkiye? Temize çıkarmak değil miydi? Her türlü hata ve ayıplardan beri tutmak, tenzih etmek değil miydi?

Madem yapan bilir, öyleyse bırakalım bilen konuşsun. Yapan ne demiş, kulak verelim. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Yaradan "Nefislerinizi temize çıkarmayın." buyurmuştur.

İyi ama, bizim fıtratımızda vardı bu. Birisi bir ayıbımızı deyiversin bakalım, nasıl da bir ateş parçası olur kendimizi temize çıkarırız her defasında. Bıkmadan, usanmadan, dakikalarca, saatlerce, günlerce, bazen yıllarca savunmasını yaparız koynumuzda beslediğimiz düşmanımızın. Zira tüm hata ve ayıplardan müstesnayızdır. Öyle ki, evlatlarımıza bile bu yönde telkinlerde bulunuruz.

“Sakın kendini ezdirme yavrum. Birisi seni üzecek birşey söylediği zaman altta kalmamalısın! Mutlaka hakkını aramalı ve kendini korumalısın!” diye diye sularız yavrucakların enaniyetlerini. Adeta yıllar boyunca emek emek, itina ile besleyip büyütürüz çocuklarımızın benlik duygularını.

Halbuki karıştırıyoruzdur bazı şeyleri. Bunca zaman akıl almaz bir hatamızın neticesidir bu camdan çocuklar. Öte git desen kıyameti koparan, neden yan baktın diye kılıç kalkan kuşanan bu gençler bizim kör gözümüzün karasıdır aslında. Karakterli çocuklar yetiştiriyoruz, yere sağlam basan, kendini ezdirmeyen çocuklarımız var bizim diye iftihar ediyoruzdur bir yandan da...

Şimdi diyeceğiz ki madem öyle, bu hasselerimiz niçin verilmiştir bize? Ne içindir nefsimizin tepesinde taht kurup oturmuş, kendini göstermek için fırsat kollayan bu duygular?

İşte tam da bu noktada Üstadımız yine aydınlatmıştır tüm akılları. Nurdan katreler sulamaktadır susuz kalmış aklımızı.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] âyeti işaret ettiği gibi, tezkiye-i nefs etmemek. Zîrâ, insan, cibilliyeti ve fıtratı hasebiyle nefsini sever. Belki, evvelâ ve bizzat yalnız zâtını sever; başka her şeyi nefsine fedâ eder. Mabuda lâyık bir tarzda nefsini metheder; mabuda lâyık bir tenzih ile nefsini meâyibden tenzih ve tebrie eder. Elden geldiği kadar kusurları kendine lâyık görmez ve kabul etmez; nefsine perestiş eder tarzında, şiddetle müdâfaa eder. Hattâ fıtratında tevdî edilen ve Ma'bud-u Hakikinin hamd ve tesbihi için ona verilen cihazât ve istidadı kendi nefsine sarf ederek, [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] sırrına mazhar olur. Kendini görür, kendine güvenir, kendini beğenir. İşte şu mertebede, şu hatvede tezkiyesi, tathîri, onu tezkiye etmemek, tebrie etmemektir.”

Demek insanın tezkiyesi, nefsini temize çıkarması onu (nefsini) müdafa etmemek ile mümkündür ancak.

Nefis emmaredir. Heva ve heves peşinde koşan şımarık bir çocuk gibidir. Durdan, oturdan anlamayan asidir. Öyleyse, niçin bunca zaman onu temize çıkarmaya çalışıyorduk? Ne kadar temize çıkarmaya çalışırsak çalışalım, onu tezkiye etmemiz zaten aksinin isbatıdır. Kendisini tezkiye ettiren de yine nefistir.

Zannettiği gibi temiz ve pak, hatadan hali, ayıplardan müberra olsaydı büyük küçük her davada ilk işi kendisini müdafaa ettirmek olmazdı zaten. Edebiyle susar, köşesinden izlerdi olup biteni.

Evet insan Mabuda layık bir tarzda nefsini hata ve ayıplardan uzak görüp, gösterip, her daim temize çıkarmaya meyletmektedir. Oysa ki bu tezkiye hissimizi tam aksi yönde kullanmak manasına gelmektedir. Her fıratta nefisimizi temize çıkarmaya çalışıyorsak Yüce Allah’ın kendisine yöneltmemiz için fıtratımıza dercettiği bir hissimizi gaflet içinde yasak bölgede kullanmış ve ayıpların en büyüğünü etmişizdir. Ayette emredildiğinin tam aksine, minicik, basit konularda bile tüm kuvvetimizle nefsimizi temize çıkarmak çabasına girip kimi zaman kendimizi küçük düşürmüş, kimi zaman haklılığımızı ispat edip Hakkın bizi korumasına fırsat vermemişizdir.

İnsan ne cahil, ne kör, ne çiğ bir mahluktur! Mabuduna layık bir tezkiyeyi nefsi hesabına çalıştırmak da neyin nesidir! O nefis değil midir ki Firavuna “Ben Rabbinizim!” dedirten? O nefis değil midir ki Karun’a “tüm bu malı, mülkü ben kendi ilmimle kazandım” dedirtip yerin dibine malıyla birlikte gömdüren. Bundan daha büyük düşman mı olabilir? Daha dehşetli tehdit mi vardır? Bu hatarlı saflıklarımızdan sıyrılıp ancak Cenab-ı Hakk’ı hatadan hali, meayipten müberra tutup O’nu medih ve sena etmeliyiz. Güzelden ancak güzel sudur eder. Öyleyse tüm hayır ve hasenatın mercii Rabbimdir. Tüm ayıp ve kusurlar ise bendendir demektir haddini bilmektir.
Kendini bilmek, haddini bilmektir. En büyük ilim, haddini bilmektir.

Karun girer miydi yoksa yerin dibine. Haddini bildirseydi nefsine.

Sonsuz medih ve sena ancak O’nadır. Tüm güzelliklerin yagâne mercii olan Cemil-i Zülcelal!

Şüphesiz ki sen tüm çirkinliklerden ve kusurlardan ve ayıplardan ve noksanlıklardan müberrasın. Senden ancak güzellikler sudur edebilir. Öyleyse tüm bu ayıplar ve hatalar benim nefsimdendir. Habibinin hürmetine, bizi O’nun güzel edebiyle edeplendir. Bizi Kur’an ahlakıyla ahlaklandır Ya Rabbi! Amin.



alıntıdır

Ayşenur KAHVECİ

risale haber


SAAT: 19:42

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306