Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Mü'mince... Tasavvuf ve Aşk Yolu/Ali Parlak (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/31217-mumince-tasavvuf-ve-ask-yolu-ali-parlak.html)

Ali Parlak 01 Ocak 2015 13:43

Mü'mince... Tasavvuf ve Aşk Yolu/Ali Parlak
 
TASAVVUF

Tasavvuf, takvaya erebilme sanatıdır,
Takva ise Allah korkusunun başıdır,
Allah korkusunu yaşayanın bulduğu istikamettir.
İstikamet üzere bulunmak ise Allah rızasıdır.

Tasavvuf, güzel ahlak ve edeptir,
Bunun için nefs tezkiyesi gerekir,
Bütün bunların sonucu kalp tasfiyesidir.
Kalp tasfiyesinin sonucu muhabbettir.

Tasavvuf, barışı olmayan manevi bir cihaddır,
Cihad için insana lazım olan tam bir ihlastır.
İhlasa ulaşan da çoktan şikayeti unutmuştur,
Şikayeti unutana lütfedilen büyük bir aşktır.

Tasavvuf, kulu Allah’a ulaştıran bir eğitimdir
Bu eğitimin sonunda hedef Allah’a muhabbettir
Muhabbetten hasıl olan, aşk ile iman ve ibadettir
Aşkla iman ve ibadetin sonucu taklit değil tahkiktir

Tasavvuf, Rasulullah’a(sav) tutulan bir gönül aynasıdır
Kur’an ve Sünnete sıkı sıkı sarılıp hiç bırakmamaktır
Kalbi derinliklerle hissedilip vecd içinde İslamı yaşamaktır
İslam kimliğinden ayrılmamak, olmazsa olmaz kuraldır.



Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]



bilinmez 01 Ocak 2015 14:47

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Tasavvuf, Allah ın dinini bırakıp,şeyh,gavs,kutup,sadat efsaneleriyle,Allah ı ete kemiğe büründürüp,Allah a ortak koştukları şeyhleri gibi göründürmektir.

Ali Parlak 01 Ocak 2015 20:16

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 366236)
Tasavvuf, Allah ın dinini bırakıp,şeyh,gavs,kutup,sadat efsaneleriyle,Allah ı ete kemiğe büründürüp,Allah a ortak koştukları şeyhleri gibi göründürmektir.


İslam iki şekilde yaşanır:
1. Taklidi
2. Tahkiki

Taklidi İslam dilde kalır. Tahkiki İslam kalbe işler.

Tasavvuf, İslam'ı kalbe nakşetmek için yapılan çalışmalar bütünüdür.

İnsanların tamamen bu saf, temiz inançlarını bazı kişiler kötüye kullanmaktadır. Bu art niyetli kişilerin yaptıklarını tasavvufa mal etmek vicdansızlıktır.

Tasavvufu alet ederek dini duyguları sömüren kişilere bakıp, tasavvuf böyledir demek edep dışıdır.

Tasavvufu anlamayan, tasavvufu din zannetmektedir. Böylelikle tasavvuf yoluna girenleri, Allah'ın dinini bırakmakla suçlamaktadır. Halbuki tasavvuf bir din değildir.
Tasavvuf, dinini aşk ile yaşama şeklidir.

Tasavvufta şeyh, gavs, kutup gibi isimlerin önemi yoktur. Onların genel adı Mürşittir. Yani yol gösterendir. Yani öğretmendir.
Tasavvufa girmeyen bir insanın bile inandığı, güvendiği ve savunduğu bir hocası vardır. Adı isterse araştırmacı yazar olsun ne fark eder?

Allah ete kemiğe bürünmekten münezzehtir. Hiç bir tasavvufçu da bunu demez zaten. Allah, Allah'lığını kimseye vermez, verecek de kimse yoktur zaten. O, hükmünde ve mülkünde yalnızdır.

Eğer ki, bazı tasavvufa gönül vermiş aşıkların ''Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm'' sözüne takılıyorsa akıl, söyleyin o akıla takılmasın. Çünkü doğrudur. Bazıları ete kemiğe bürünmüş Yunus diye görünmüş, fakir Ali diye görünmüş, konumuza cevap yazan kardeşimiz de ete kemiğe bürünüp bilinmez diye görünmüş.
Şimdi soralım: Kim ete kemiğe bürünmeden bu dünyaya ruh olarak gelmiştir?
Ben ete kemiğe bürünmedim, ruh olarak geldim diyen var mı?

Hiç bir öğrenci, mürşidini Allah'a ortak koşmaz. Zaten gerçek tasavvuf böyle bir şeyi reddeder. Tasavvufta aslolan, Peygamber efendimizin İslamı öğrettiği ve yaşadığı şekilde istikamet üzere yaşamaktır.

Yerinizde olsam, birilerini suçlarken genelleme yapmaz ve ALLAH'TAN KORKARDIM.

bilinmez 01 Ocak 2015 21:08

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Ali Parlak,kendini tevhidden almayan hiçbir şey nebevi değil,bunun adı namaz,oruç,hac zekat olsa dahi,Allah ,Rasulullah a eğer şirk katarsan amelin kuş kapıyor gibi olur ve kaybedenlerden olursun diye bizi RASULULLAH a HİTABEN uyarıyor...


sizin bu paylaşımınıza binaen, bu konuda hazırlanmış bi video buraya ekleyeyim faydalı olur inşaAllah...


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Medine-web 01 Ocak 2015 22:25

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
tasavvuf saçmalıklar için en elverişli ekol olduğu doğrudur. bu ekolun içinde uçuk kaçık hezeyanların/fikirler/kişilerin olduğu da doğrudur. bazı ekollerin müşrik oldukları da doğrudur. İslam dininin yumuşak karnı olduğu da doğrudur. bütün bu doğrulara eyvallah.
ama başka doğrular da var ki içlerinde Rabia tül adeviye,Hasanı Basri, Ebu zer gibi İslam'ın yiğitleri olduğunu da kabullenmek tartışılmazdır. İslam'ın binlerce yiğitlerini yetiştiren bu kurum olduğunu da göz ardı etmemek lazım.
yukarıdaki iki doğru bizi üçüncü doğru ya götürmesi gerektiriyor. oda şudur ;"toptancılıktan kaçınmak."
eğer tasavvuftaki yanlışlara odaklanıp tümden reddedersek yazık ederiz. İçindeki doğrulara odaklanıp içindeki şirkleri de kabullenirsek gene yazık ederiz itikadımıza. Bize düşen bu kurumun doğru ve yanlışlarını kurana arz etmek. Doğrularını alır yanlışlarını iade etmek.
toptan kabulculuk ve toptan redcilik İslami/ahlaki/vicdani değildir.
konulara aklı selim vicdanı selim ve kalbi selim ile yaklaşmakta fayda var.

bilinmez 02 Ocak 2015 12:55

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Abi tasavvufun temel taşları BÜYÜK ŞİRKLERDEN oluştuğu için,tasavvufun ıslah edilecek bi tarafı yok.

Tasavvufun büyük şirkleri olan,RABITA,ŞEYHE İNTİSAB,SEYRİ SÜLÜK,DARDA KALINCA ÖLÜ OLSUN DİRİ OLSUN ŞEYH TEN YARDIM İSTEMEK,GAVS, KUTUP,SADAT gibi takma isimlerle Allah ın sıfatlarının kuşatıldığı üstün varlıkları ve uygulama şekli ile bidat olan zikirlerini çıkarırsanız bunu hiç bir tasavvufçu kabul etmeyecektir,çünkü bunlarda bu haller DİN olmuştur..

Kısacası Abdulmelik abi,sizin bu yaklaşımınız sakat bir bakış açısı, neden mi ?

Nedeni şu,içinde islam ile örtüşen her yaşama biçimindeki oluşumu İSLAM DİYE KABUL EDERSEK,kominizm,sosyalizm,budizm vb yaşama biçimlerindede İSLAM İLE ÖRTÜŞEN taraflar vardır.Birileri kalkıp sizin bu yaklaşımınızdan yola çıkarak,bunlarda ASLINDA İSLAMA UYGUN TARAFLARI VAR ONLARIDA İSLAMA YAMAYALIM DERSE siz aynı tavırla bunlarLADA dinler arası diyalog kurmanız lazım gerekmezmi :),anlaşılan sizin gözünüz benim toprağımın yerinde :)

Allahın kulu_ 02 Ocak 2015 13:53

Re: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Allah c.c evliyalarini kim reddebilir ki
Imsm safi imami azam ebu hanife
Abdullah geylani
Egbu hureyre
mahmut usta osmanoglu ve daha binlerce Allah dostlari
Seytan dogru yolun ustune pusu kurmus bekliyor
Sapla saman ayrilacak fakat hepsini red edemeyiz abdulmelik hocam ve ali hocam dogru yazmislar
Aklin yolu bir

bilinmez 02 Ocak 2015 14:10

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Abdulmelik abi aynısını söylememiş.Sapla samanı karıştırmak imam şafii,imam ebu hanife ile mahmut ustaosmanoğluyla karıştırmak olsa gerek.


Abdulmelik abi,benim yukarda saydığım ve tasavvufun şirki ekberleri olan RABITA,SEYRİ SÜLÜK,GAVS KUTUP SADAT VB lerinin hepsinin şirk ve batıllıklarına aynen katılmaktadır...

Allahın kulu_ 02 Ocak 2015 15:35

Re: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Rabita sirk degildir

ali70 02 Ocak 2015 17:06

Cevap: Re: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Rabıta şirk değildir...

Şunu diyebilir miyiz?
Ben TIP ilminden anlamıyorum. Tıp ilmi Kur'anda yok. O halde şirktir.
Ben bilgisayarın Kur'anda olmadığını söylüyorum. O halde bilgisayar kullanmak şirktir.
Araçlar sağdan gidiyorlar. Niye soldan gitmiyorlar. Araçların sağdan gitmesi ile ilgili ayet yok. O halde şirktir.

Medine-web 02 Ocak 2015 17:50

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Muhterem Zülküf senden ayrıldığım nokta toptancılık. Seni hep suçladığım bir nokta var yıllardır. "Tarihteki haricilik günümüzün işid kafası." bu kafanın ezber sloganı şudur : "KURAN'DA VARMI ? VARSA TAMAM.YOKSA AT ÇÖPE"
Her şeyi kuranda arayacaksan ali hocanın sorularına da el atıver bi zahmet.

"tek kaynak kuran" mantığı saplantıdır tıkanmaktır çıkmaza girmektir islamı kişisel ve sosyal hayatta yaşanmaz hale sokmaktır. Ebu Hanife'nin istihsan çaresini devreye koymak zorunda kalması budur. İmam şafinin fıkıh usulü ilmini devreye koyması budur. Harici kafası ile hareket etmek En önemlisi Resulullah (sav)i devre dışı bırakmaktır. Bu durum imanı götürür vahim sonuçlar doğurur.

diğer taraftan tasavvuf konusunda yıllardır yazışıyoruz. tasavvuf konusunda senle hemfikirim ancak temkinli yaklaşmak zorundayım. Paldır küldür tekfir edemem kimseyi.

tasavvuf içinde soytarıların şaklabanların şovmenlerin kaçıkların olması tasavvufu red etmek gerekçesi olmamalı. tasavvuf ahlaktır edeptir tezkiyedir. Bu ekolun içine sızan palyaçoların uydurma hurafeleri ile binlerce müntesibi alimleri tekfir mi edeceğiz?
bir an senin mantığınla bakalım. Gazali adeviye Ebu zer Geylani gibi yüzlerce alimi tekfir edebilir misin? vicdanın imanın buna musade edecek mi ? musade etse bile ne kazanacaksın tekfircilik ile? madalyamı takacaklar sana? tekfir ettiğin kişi gerçekten hakketmişse nur ala nur. ya hakketmemişse? seni kim kurtaracak Allah'ın elinden ?

Kuranın genel prensiplerine aykırı olmamak kaydıyla doğru nerden gelirse gelsin doğrudur ister sosyalizmden gelsin ister başka bir izm'den gelsin. Bu doğrunun doğruluğunu geçersiz kılmaz ki. yanlış nerden gelse gelsin merduttur.

tekrar ediyorum tasavvuf gerçekten hurafe bidat hatta şirk kaynıyor. hasani basrinin tasavvufu ile menzilin tasavvufu arasında binlerce fark yok mu ?
sözün özü toptancılığa ve tekfirciliğe hayır. bu konuda anlaşalım. Geri kalan düşüncelerine katılıyorum. Tekfiri hakkeden yok mu? elbette vardır ama bu bizim işimiz değil. Biz İmanmatik değiliz ölçelim.Allahın polisi de değiliz. Bırakalım bu konuyu rabbimiz karar versin.
Olur mu ağa?

ali70 02 Ocak 2015 18:05

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Alıntı:

Abdulmelik Üyemizden Alıntı (Mesaj 366321)
Muhterem Zülküf senden ayrıldığım nokta toptancılık. Seni hep suçladığım bir nokta var yıllardır. "Tarihteki haricilik günümüzün işid kafası." bu kafanın ezber sloganı şudur : "KURAN'DA VARMI ? VARSA TAMAM.YOKSA AT ÇÖPE"
Her şeyi kuranda arayacaksan ali hocanın sorularına da el atıver bi zahmet.

"tek kaynak kuran" mantığı saplantıdır tıkanmaktır çıkmaza girmektir islamı kişisel ve sosyal hayatta yaşanmaz hale sokmaktır. Ebu Hanife'nin istihsan çaresini devreye koymak zorunda kalması budur. İmam şafinin fıkıh usulü ilmini devreye koyması budur. Harici kafası ile hareket etmek En önemlisi Resulullah (sav)i devre dışı bırakmaktır. Bu durum imanı götürür vahim sonuçlar doğurur.

diğer taraftan tasavvuf konusunda yıllardır yazışıyoruz. tasavvuf konusunda senle hemfikirim ancak temkinli yaklaşmak zorundayım. Paldır küldür tekfir edemem kimseyi.

tasavvuf içinde soytarıların şaklabanların şovmenlerin kaçıkların olması tasavvufu red etmek gerekçesi olmamalı. tasavvuf ahlaktır edeptir tezkiyedir. Bu ekolun içine sızan palyaçoların uydurma hurafeleri ile binlerce müntesibi alimleri tekfir mi edeceğiz?
bir an senin mantığınla bakalım. Gazali adeviye Ebu zer Geylani gibi yüzlerce alimi tekfir edebilir misin? vicdanın imanın buna musade edecek mi ? musade etse bile ne kazanacaksın tekfircilik ile? madalyamı takacaklar sana? tekfir ettiğin kişi gerçekten hakketmişse nur ala nur. ya hakketmemişse? seni kim kurtaracak Allah'ın elinden ?

Kuranın genel prensiplerine aykırı olmamak kaydıyla doğru nerden gelirse gelsin doğrudur ister sosyalizmden gelsin ister başka bir izm'den gelsin. Bu doğrunun doğruluğunu geçersiz kılmaz ki. yanlış nerden gelse gelsin merduttur.

tekrar ediyorum tasavvuf gerçekten hurafe bidat hatta şirk kaynıyor. hasani basrinin tasavvufu ile menzilin tasavvufu arasında binlerce fark yok mu ?
sözün özü toptancılığa ve tekfirciliğe hayır. bu konuda anlaşalım. Geri kalan düşüncelerine katılıyorum. Tekfiri hakkeden yok mu? elbette vardır ama bu bizim işimiz değil. Biz İmanmatik değiliz ölçelim.Allahın polisi de değiliz. Bırakalım bu konuyu rabbimiz karar versin.
Olur mu ağa?

evet000 Ben bu yazının altına çekinmeden imzamı atarım...ArO*

bilinmez 02 Ocak 2015 18:06

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Alıntı:

Abdulmelik Üyemizden Alıntı (Mesaj 366321)
Muhterem Zülküf senden ayrıldığım nokta toptancılık. Seni hep suçladığım bir nokta var yıllardır. "Tarihteki haricilik günümüzün işid kafası." bu kafanın ezber sloganı şudur : "KURAN'DA VARMI ? VARSA TAMAM.YOKSA AT ÇÖPE"
Her şeyi kuranda arayacaksan ali hocanın sorularına da el atıver bi zahmet.

"tek kaynak kuran" mantığı saplantıdır tıkanmaktır çıkmaza girmektir islamı kişisel ve sosyal hayatta yaşanmaz hale sokmaktır. Ebu Hanife'nin istihsan çaresini devreye koymak zorunda kalması budur. İmam şafinin fıkıh usulü ilmini devreye koyması budur. Harici kafası ile hareket etmek En önemlisi Resulullah (sav)i devre dışı bırakmaktır. Bu durum imanı götürür vahim sonuçlar doğurur.

diğer taraftan tasavvuf konusunda yıllardır yazışıyoruz. tasavvuf konusunda senle hemfikirim ancak temkinli yaklaşmak zorundayım. Paldır küldür tekfir edemem kimseyi.

tasavvuf içinde soytarıların şaklabanların şovmenlerin kaçıkların olması tasavvufu red etmek gerekçesi olmamalı. tasavvuf ahlaktır edeptir tezkiyedir. Bu ekolun içine sızan palyaçoların uydurma hurafeleri ile binlerce müntesibi alimleri tekfir mi edeceğiz?
bir an senin mantığınla bakalım. Gazali adeviye Ebu zer Geylani gibi yüzlerce alimi tekfir edebilir misin? vicdanın imanın buna musade edecek mi ? musade etse bile ne kazanacaksın tekfircilik ile? madalyamı takacaklar sana? tekfir ettiğin kişi gerçekten hakketmişse nur ala nur. ya hakketmemişse? seni kim kurtaracak Allah'ın elinden ?

Kuranın genel prensiplerine aykırı olmamak kaydıyla doğru nerden gelirse gelsin doğrudur ister sosyalizmden gelsin ister başka bir izm'den gelsin. Bu doğrunun doğruluğunu geçersiz kılmaz ki. yanlış nerden gelse gelsin merduttur.

tekrar ediyorum tasavvuf gerçekten hurafe bidat hatta şirk kaynıyor. hasani basrinin tasavvufu ile menzilin tasavvufu arasında binlerce fark yok mu ?
sözün özü toptancılığa ve tekfirciliğe hayır. bu konuda anlaşalım. Geri kalan düşüncelerine katılıyorum. Tekfiri hakkeden yok mu? elbette vardır ama bu bizim işimiz değil. Biz İmanmatik değiliz ölçelim.Allahın polisi de değiliz. Bırakalım bu konuyu rabbimiz karar versin.
Olur mu ağa?


sayın abim,etme eyleme beni hangi vicdanla sünnet düşmanı ilan ediyorsun,bu gün bu sitede sünnetsiz sadece KURAN diyen çıksa ilk karşı çıkacak olanda benim,sadece bazı özel koularda ve daha öncede tartışılmış ve her iki tarafında görüş beyan edebilecek şekilde AÇIK OLAN KONULARDA BENDE KENDİME YAKIN Bİ GÖRÜŞ BEYAN ETMİŞİM,bu görüşlerden bazılarınıda daha sonraki araştırmalarımda,bazılarında fikir değiştirmiş,bazılarındada aynı kalmışım ve bu konularda SERBEST KONULARDIR.

Tasavvufa gelince sizde diyorsunuz,içindeki şirkler bir sürü,örneğin ALİ70 soruyorum sizde şahit olun ikimize,

1.Tasavvuftaki vahdedi vucud varmıdır varsa kuran ve sünnetle bunu açıklarmısınız.

2.tasavvuftaki seyri sülük nedir kuran ve sünette delillerini verin

3.tasavvuftaki rabıtanın kuran ve sünnetteki delillerini verin


4.gavs kutup sadatlar nedir ve bunların varlığının kuran ve sünnetteki delilleri nelerdir


buyrun

ali70 02 Ocak 2015 18:54

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 366323)
1.Tasavvuftaki vahdedi vucud varmıdır varsa kuran ve sünnetle bunu açıklarmısınız.

Vahdeti Vücut kavramını anlatmak biraz zordur. Çünkü bu kavram, anlatmaktan ziyade yaşamakla ilgilidir. Bu kavramı anlayabilmek için yaşamak gerekir.

Vahdeti Vücuda en büyük delil: La ilahe illallah



Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 366323)
2.tasavvuftaki seyri sülük nedir kuran ve sünette delillerini verin

Nedir süluk. Allah için kalbi temizlemektir. Bunun için de güzel ahlak sahibi olmaya çalışmaktır. Bir mürşit elini tutup ta, bütün bu çalışmaları yapan kişilere ilmi ledün kapısı lütfedilir. Yalnız ilmi ledün, salikin(öğrencinin), bu ilmi kaldırıp kaldıramamasına göre lütfedilir. Lütfeden ise Allah'tır.

Seyrü Süluk'a delil: Allah (c.c.), rızasına tâbî olan kişiyi onunla teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa çıkarıp Sırât-ı Mustakîm’e hidayet eder. (Maide 16)

Ledün ilmine delil: Hz. Musa(as) ve Hızır kıssası



Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 366323)
3.tasavvuftaki rabıtanın kuran ve sünnetteki delillerini verin

Rabıta'nın özü Rasulullah'a(sav) biattır. Ona(sav) kalbi bir bağla bağlanmaktır. Mürşit, Peygamber efendimizin(sav) elini tutarak ona biat etmiş kişinin elini tutarak biat eden, onun da elini tutarak biat eden, onun da elini tutarak biat eden ... (sadatı kiram diyoruz) kişilerdir. Rabıta sırasında mürşidin kalbinden itibaren Rasulullah(sav) efendimize kadar bir bağ kurulur. Bu bağı hatırlamak sevgi ve muhabbeti arttırır.
Mürşidi ve Allah Rasülünü düşünerek kurulan aradaki bu bağı düşünmek, ve Peygamber efendimizin kalbinden bizim kalbimize bir nurun aktığını düşünmek şirk değildir.
Eğer bu durum şirk olsaydı, dünya üzerinde kurtulan olmazdı. Çünkü söyler misiniz? Annesini, babasını, çocuğunu, sevgilisini, işini, parasını, borcunu düşünmeden sabahı eden kaç kişi var? Bütün bunlar rabıta değil de nedir? Bir gün boyunca (Namazlarda bile) kimlerle, kimlerle rabıta kuruluyor aklın şaşar...

Rabıtaya delil: "Ey o bütün imân edenler! Sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin ve cihad için hazır ve rabıtalı bulunun ve Allaha korunun ki felâh bulasınız" (Ali İmran 200)
"Ve kalplerine rabıta verdik. O vakit ki kıyam ettiler de dediler: bizim Rabbimiz Göklerin ve Yerin Rabbi, biz ihtimali yok ondan başka bir ilâhe tapmayız, doğrusu o surette cidden saçma söylemiş oluruz" (Kehf 14)
"Musa'nın anasının gönlü ise bomboş sabahı etti, az daha onu açıverecekti: kalbine râbıta vermese idik eğer imanlılardan olsun diye" (Kasas 10)



Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 366323)
4.gavs kutup sadatlar nedir ve bunların varlığının kuran ve sünnetteki delilleri nelerdir

Bunlar halifelerdir. Halife bir zahirde olur, bir de batında... Bunlar hakkında daha ayrıntılı bilgim yok.



Hayırlı kandiller...

Allahın kulu_ 02 Ocak 2015 19:12

Re: Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
[QUOTE=Abdulmelik;366321]Muhterem Zülküf senden ayrıldığım nokta toptancılık. Seni hep suçladığım bir nokta var yıllardır. "Tarihteki haricilik günümüzün işid kafası." bu kafanın ezber sloganı şudur : "KURAN'DA VARMI ? VARSA TAMAM.YOKSA AT ÇÖPE"
Her şeyi kuranda arayacaksan ali hocanın sorularına da el atıver bi zahmet.

"tek kaynak kuran" mantığı saplantıdır tıkanmaktır çıkmaza girmektir islamı kişisel ve sosyal hayatta yaşanmaz hale sokmaktır. Ebu Hanife'nin istihsan çaresini devreye koymak zorunda kalması budur. İmam şafinin fıkıh usulü ilmini devreye koyması budur. Harici kafası ile hareket etmek En önemlisi Resulullah (sav)i devre dışı bırakmaktır. Bu durum imanı götürür vahim sonuçlar doğurur.

diğer taraftan tasavvuf konusunda yıllardır yazışıyoruz. tasavvuf konusunda senle hemfikirim ancak temkinli yaklaşmak zorundayım. Paldır küldür tekfir edemem kimseyi.

tasavvuf içinde soytarıların şaklabanların şovmenlerin kaçıkların olması tasavvufu red etmek gerekçesi olmamalı. tasavvuf ahlaktır edeptir tezkiyedir. Bu ekolun içine sızan palyaçoların uydurma hurafeleri ile binlerce müntesibi alimleri tekfir mi edeceğiz?
bir an senin mantığınla bakalım. Gazali adeviye Ebu zer Geylani gibi yüzlerce alimi tekfir edebilir misin? vicdanın imanın buna musade edecek mi ? musade etse bile ne kazanacaksın tekfircilik ile? madalyamı takacaklar sana? tekfir ettiğin kişi gerçekten hakketmişse nur ala nur. ya hakketmemişse? seni kim kurtaracak Allah'ın elinden ?

Kuranın genel prensiplerine aykırı olmamak kaydıyla doğru nerden gelirse gelsin doğrudur ister sosyalizmden gelsin ister başka bir izm'den gelsin. Bu doğrunun doğruluğunu geçersiz kılmaz ki. yanlış nerden gelse gelsin merduttur.

tekrar ediyorum tasavvuf gerçekten hurafe bidat hatta şirk kaynıyor. hasani basrinin tasavvufu ile menzilin tasavvufu arasında binlerce fark yok mu ?
sözün özü toptancılığa ve tekfirciliğe hayır. bu konuda anlaşalım. Geri kalan düşüncelerine katılıyorum. Tekfiri hakkeden yok mu? elbette vardır ama bu bizim işimiz değil. Biz İmanmatik değiliz ölçelim.Allahın polisi de değiliz. Bırakalım bu konuyu rabbimiz karar versin.
Olur mu ağa?[/QUOT
Hocam cok guzel aciklamissin herzamanki gibi Allah in polisi degiliz inanmatigimizde yok bilmeden o munafik o kafir demek muslumana yakismaz
Hocamin bir sozu vardir ayinesi istir kisinin sozune bakilmaz yaptiklarina bakilir efendi hz kuranin yarisi ile namaz kiliyor yanlisi varsa bile ben haya ederim 1cuz degil 2 degil 15 cuz bnm boyumu asar edepsizlik edemem saygi duyarim

Allahın kulu_ 02 Ocak 2015 19:27

Re: Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Alıntı:

ali70 Üyemizden Alıntı (Mesaj 366326)
Vahdeti Vücut kavramını anlatmak biraz zordur. Çünkü bu kavram, anlatmaktan ziyade yaşamakla ilgilidir. Bu kavramı anlayabilmek için yaşamak gerekir.

Vahdeti Vücuda en büyük delil: La ilahe illallah









Allahtan baska herseyin yalan oldugu baki olanin sadece Allah cc oldugunu anliyoruz







Nedir süluk. Allah için kalbi temizlemektir. Bunun için de güzel ahlak sahibi olmaya çalışmaktır. Bir mürşit elini tutup ta, bütün bu çalışmaları yapan kişilere ilmi ledün kapısı lütfedilir. Yalnız ilmi ledün, salikin(öğrencinin), bu ilmi kaldırıp kaldıramamasına göre lütfedilir. Lütfeden ise Allah'tır.

Seyrü Süluk'a delil: Allah (c.c.), rızasına tâbî olan kişiyi onunla teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa çıkarıp Sırât-ı Mustakîm’e hidayet eder. (Maide 16)







Rabbim sirati mustakimden ayirmasin amin







Ledün ilmine delil: Hz. Musa(as) ve Hızır kıssası








Seyri suluk Allahin rizasi yolunda yurumek












Rabıta'nın özü Rasulullah'a(sav) biattır. Ona(sav) kalbi bir bağla bağlanmaktır. Mürşit, Peygamber efendimizin(sav) elini tutarak ona biat etmiş kişinin elini tutarak biat eden, onun da elini tutarak biat eden, onun da elini tutarak biat eden ... (sadatı kiram diyoruz) kişilerdir. Rabıta sırasında mürşidin kalbinden itibaren Rasulullah(sav) efendimize kadar bir bağ kurulur. Bu bağı hatırlamak sevgi ve muhabbeti arttırır.
Mürşidi ve Allah Rasülünü düşünerek kurulan aradaki bu bağı düşünmek, ve Peygamber efendimizin kalbinden bizim kalbimize bir nurun aktığını düşünmek şirk değildir.
Eğer bu durum şirk olsaydı, dünya üzerinde kurtulan olmazdı. Çünkü söyler misiniz? Annesini, babasını, çocuğunu, sevgilisini, işini, parasını, borcunu düşünmeden sabahı eden kaç kişi var? Bütün bunlar rabıta değil de nedir? Bir gün boyunca (Namazlarda bile) kimlerle, kimlerle rabıta kuruluyor aklın şaşar...

Rabıtaya delil: "Ey o bütün imân edenler! Sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin ve cihad için hazır ve rabıtalı bulunun ve Allaha korunun ki felâh bulasınız" (Ali İmran 200)
"Ve kalplerine rabıta verdik. O vakit ki kıyam ettiler de dediler: bizim Rabbimiz Göklerin ve Yerin Rabbi, biz ihtimali yok ondan başka bir ilâhe tapmayız, doğrusu o surette cidden saçma söylemiş oluruz" (Kehf 14)
"Musa'nın anasının gönlü ise bomboş sabahı etti, az daha onu açıverecekti: kalbine râbıta vermese idik eğer imanlılardan olsun diye" (Kasas 10)







Rabitada seyri sulukde bana gore fatiha suresinin son ayetleri yurekten amin diyorum








Bunlar halifelerdir. Halife bir zahirde olur, bir de batında... Bunlar hakkında daha ayrıntılı bilgim yok.



Hayırlı kandiller...

Hayirli kandillerc*

bilinmez 02 Ocak 2015 23:37

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Alıntı:

ali70 Üyemizden Alıntı (Mesaj 366326)
Vahdeti Vücut kavramını anlatmak biraz zordur. Çünkü bu kavram, anlatmaktan ziyade yaşamakla ilgilidir. Bu kavramı anlayabilmek için yaşamak gerekir.

Vahdeti Vücuda en büyük delil: La ilahe illallah




Nedir süluk. Allah için kalbi temizlemektir. Bunun için de güzel ahlak sahibi olmaya çalışmaktır. Bir mürşit elini tutup ta, bütün bu çalışmaları yapan kişilere ilmi ledün kapısı lütfedilir. Yalnız ilmi ledün, salikin(öğrencinin), bu ilmi kaldırıp kaldıramamasına göre lütfedilir. Lütfeden ise Allah'tır.

Seyrü Süluk'a delil: Allah (c.c.), rızasına tâbî olan kişiyi onunla teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa çıkarıp Sırât-ı Mustakîm’e hidayet eder. (Maide 16)

Ledün ilmine delil: Hz. Musa(as) ve Hızır kıssası





Rabıta'nın özü Rasulullah'a(sav) biattır. Ona(sav) kalbi bir bağla bağlanmaktır. Mürşit, Peygamber efendimizin(sav) elini tutarak ona biat etmiş kişinin elini tutarak biat eden, onun da elini tutarak biat eden, onun da elini tutarak biat eden ... (sadatı kiram diyoruz) kişilerdir. Rabıta sırasında mürşidin kalbinden itibaren Rasulullah(sav) efendimize kadar bir bağ kurulur. Bu bağı hatırlamak sevgi ve muhabbeti arttırır.
Mürşidi ve Allah Rasülünü düşünerek kurulan aradaki bu bağı düşünmek, ve Peygamber efendimizin kalbinden bizim kalbimize bir nurun aktığını düşünmek şirk değildir.
Eğer bu durum şirk olsaydı, dünya üzerinde kurtulan olmazdı. Çünkü söyler misiniz? Annesini, babasını, çocuğunu, sevgilisini, işini, parasını, borcunu düşünmeden sabahı eden kaç kişi var? Bütün bunlar rabıta değil de nedir? Bir gün boyunca (Namazlarda bile) kimlerle, kimlerle rabıta kuruluyor aklın şaşar...

Rabıtaya delil: "Ey o bütün imân edenler! Sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin ve cihad için hazır ve rabıtalı bulunun ve Allaha korunun ki felâh bulasınız" (Ali İmran 200)
"Ve kalplerine rabıta verdik. O vakit ki kıyam ettiler de dediler: bizim Rabbimiz Göklerin ve Yerin Rabbi, biz ihtimali yok ondan başka bir ilâhe tapmayız, doğrusu o surette cidden saçma söylemiş oluruz" (Kehf 14)
"Musa'nın anasının gönlü ise bomboş sabahı etti, az daha onu açıverecekti: kalbine râbıta vermese idik eğer imanlılardan olsun diye" (Kasas 10)





Bunlar halifelerdir. Halife bir zahirde olur, bir de batında... Bunlar hakkında daha ayrıntılı bilgim yok.



Hayırlı kandiller...



ABDULMELİK ABİ,sizin yukardaki tasavvuf hakkındaki açıklamalarınıza binaen,ve tasavuf içinde birçok şirki barındırıra dairde vurgulamanınıza göre ALİ PARLAĞIN bu açıklamalrına binaen siznde fikrinizi alayım,ALİ beyin bu açıklamaları,tASAVVUFUN ŞİRK KISMINA MI,YOKSA TASAVVUFUN İSLAM KISMINA MI GİRİYOR...


İşte sizin yaptığınız tasavvuf savunmasındaki eseriniz,değerlendirin bakalım buyur...



Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve sözün en doğrusunu söyleyin ki (Allah) amellerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve rasulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ulaşmış olur." (Ahzab: 70-71)

ali70 03 Ocak 2015 10:51

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 366385)
tASAVVUFUN ŞİRK KISMINA MI,YOKSA TASAVVUFUN İSLAM KISMINA MI GİRİYOR...

Tasavvuf bir din değildir. İslamı yaşama şeklidir. Kur'andan delil istediniz, delil verdik. Hala şirk diyorsunuz. Demek ki ön yargılar yıkılmıyor. Sizin istediğiniz bende yok azizim. Selametle...


Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 366385)
İşte sizin yaptığınız tasavvuf savunmasındaki eseriniz, değerlendirin bakalım buyur...

Eseriniz derken?

Bizim açıklamamız tasavvufu savunmak değildir. Şirk sandığınız şeylere Kur'andan delil getirmektir. Tasavvufu savunmak haddimiz değil. Bizim böyle bir şeye de gücümüz yoktur zaten. Tasavvuf konusunda büyük insanlar var elleri öpülesi. Onların sözünün üstüne söz koymayı edepsizlik sayarım.

Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 366385)
Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve sözün en doğrusunu söyleyin ki (Allah) amellerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve rasulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ulaşmış olur." (Ahzab: 70-71)

Tüm amacımız bu ayete ve Kur'ana göre yaşamaktır.

Medine-web 03 Ocak 2015 19:35

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Bismillah...

Muhterem kardeşlerim öyle bir dine mensubuz ki ilk emri cahil kalma,ilim Çin'de de olsa elde et,alimin uykusu cahilin ibadetinden daha hayırlı, alimlerin peygamber varisleri olduğu, bir saat ilmin bin rekat nafile namaza eşdeğer olduğu, bilinçli imanın(tahkiki) ilme bağlı olduğu, varsa sözünüz delillerinizle gelin ayet uyarısı, emri bil maruf nehyi anılmunker farz olduğu, mümin müminin kardeşi velisi ve uyarıcısı olduğu ve buna benzer binlerce yol işareti ile donanımlı bir İslam'a mensubuz elhamdülillah...

biz burada ne kardeşimizi alt etmek nede kaybetmek amaçlı yazışmıyoruz. kardeşimiz vesilesi ile hatamızı gördüğümüzde kardeşimize sarılır teşekkür ederiz. hatamızda ısrar etmeyiz. çünkü şeytanı şeytan yapan günah işlemesi isyan etmesi değil, isyanında günahında hatasında ısrar etmesidir.

Kardeşimizin hatasını düzeltmek onu ateşten korumak için çırpınırız. Çünkü biz vücudun azaları gibiyiz. Kardeşimizin çıkmaz sokağa yada uçuruma doğru gitmesine karşılık bizde bana necilik olamaz.ve biliriz ki bir tek kişinin hidayetine vesile olursak bu tüm ömrümüz dünyamıza bedel olduğunun bilincindeyiz. Bir tek insanın ayağının kaymasına vesile olursak tüm dünyayı öldürmüş gibi...

ve islamı tebliğ ederken tebliğcinin en büyük ve olmazsa olmaz prensibi yumuşak söz kırıcı olmayan bir hitap itici olmayan bir üsluptur. Hz. Musa'nın tebliğ için azgın kudurmuş firavuna bile tebliğ etmekle emredildiğinde yumuşak söz ile emredilmiştir. Ya Müslüman kardeşimize! çünkü en iyimser bir insanı bile kırarsanız doğrularınıza inansa bile inatlaşabilir. Bu inatlaşmasına vesile olmanın da ayrı bir vebali vardır.

Mustafa hocayı ailesi ile tanır bilirim. kendisini defalarca uyardım bu itici kırıcı üslubu terk et, argo dili tebliğ dili değildir diye. ilminde takvasında yaşantısında alim bir ana babanın çocuğu...kendisi de bu noktada çabalayan samimi bir Müslüman kardeşimiz. Leyte şu ısırıcı keskin dilini değiştirse ki tebliğine yazık olmasın. bu ısırıcı dil güzelim istişare tebliğ ilim konusunu ne hale getirdiği aşikar...

zülküf hoca da keskin kararlı tutarlı samimi ihlaslı mücadelesi ile tanıyoruz. aynı zamanda hatasının farkında olduğunda geri adım atmasını bilen bir kardeşimiz. geçmişte ısırıcı kırıcı üslubuna veda ettiğini memnuniyetle görüyoruz.ve şunu da hep gördük hakaret etmemesi takdir edilecek bir konu. tek konuda anlaşamıyoruz oda tekfir furyası rüzgarına kapılması. inşaallah onu da terk edecektir.

konuya cevabımıza gelince, inşaallah birazdan İslam okyanusu olan ilim deryasından alabildiğimiz bir damla kapasitemiz ile müdahil olacağız..

Dur hele (alican) kardeşim sana tavsiyem mizah konularına takılabilirsin. Ciddi konuları sulandırmak kul hakkıdır.

Medine-web 03 Ocak 2015 20:01

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
tasavvuf hakkında konuşmak o kadar çıkmazları var ki. yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal öne tükürsen rüzgar....Ali hocamız tasavvuf terimlerini açıklamaya çalışırken aynı manzara ile karşılaştığının farkındadır. bir tarafta peygamber varisleri olan otoriter alimlerimizi havaya uçurmanın vicdanen aklen imanen mümkün olmadığı, diğer tarafta tasavvufa musallat olan bilinçli bilinçsiz cahillerin şirk bataklığında debelenmelerini savunacak tarafı olmadığının bilinci...bir tarafta ahlak edep ilim irfan terbiye ihlas kurumu olan tasavvufu savunmak zorunda,
diğer tarafta kavramları lastikleştirerek şirkin/çıkarın/menfaatin/sömürünün/hurafelerin/bidatlerin merkezine oturan tarikatlardan ürkmesi..
gönül ister ki Zülküf hocamızın tasavvuftaki itirazlarına yönelttiği sorularına, imani vicdani ilmi ve reeldeki görsellerden korkmadan cevaplayabilmek...savunsam kırk yama kırk haklı itiraz ile karşıma çıkacak...çıkacak ki o çıkmasa da ben karşıma çıkacağım. vidanım imanım rahat ettirmez bana...savunmasam bu güzelim ilim ahlak edep kurumunu, pırlanta ordusunu( binlerce alim) yetiştiren, milyonlarca kişinin hidayetine vesile olan kurumun üstünü çizmek vebali ağır yükü...bu alimlerin kul hakkı...belki ömrümde onların kıldığı 4 rekat namazın emsalini kılmadığım bu muttakilere karşı edepsizlik...

bir diğer taraftan günümüz cahiller yığını tarikat mensupları. müritlerinin şirklerine ses çıkarmayan/görmezden gelen mürşitler.tv lerde paparazzi programlarına malzeme olan mürşitler(!). savunsam tıkanırım savunmasam 1400 yıldır geçmiş alimlere haklarına şereflerine yöneltilen töhmetlere sessiz kalmanın figanı....

3 yıl önce tasavvuf konusundaki düşüncelerimi aşağıya alıntılıyorum....

Alıntı:

Muhsin Arslan Üyemizden Alıntı (Mesaj 145729)
tasavvuf aleyhinde bazı müslümanlar tarafından,alay konusu yapılmakta,müsteşrik sitelerinden beslenerek kopy paste ile,insafsız,vicdansızca eleştirilmektedir.
acizane düşüncem ;

1-hiç bir düşünce ekolu,içinden çıkan bir kaç saçma,salak,gayri ciddi ve kaypak kişi baz alınarak,o düşüncenin geneline mal edilemez.buna ister mezhep deyın,ister ekol deyin,ister cemaat deyın ister tasavuf deyın farketmez.o düşüncenin temeli,yani akıl hocasından bir terslik görmemiz halinde,red etme hakkımız doğar.o düşüncenin cahil bir bireyınden çıkan bir saçmalık,o düşüncenin hocasını,cemaatini bağlamamalı,bağlıyamaz da....

2-Tasavvuf kabul etsenizde etmeseniz de,bir islami ekoldur.ahlakı edebi nefis terbiyesini saygıyı sevgiyi kulluğu ibadetteki takvayı baz alan bir ekol.bu sayılanlar islamın müslümandan istediği temel bir istek...kısacası müslümanın toplumsal boyutunu değil,bireysel eğitimini en ince ve ciddi yaşamayı amaç edinen bir düşüncenin kurumsallaşmasıdır.

3-her düşüncede olduğu gibi,ikinci madde de geçenleri yozlaştıran,çirkinleştiren ,aslından uzaklaştıran ,şirk bataklığı haline getiren ,maddi manevi çıkar için kullanan ,kendisini ilah edinen kadın kızları kullanan, el etek öptüren, hayvanları bile iğrendiren murtilerini kul köle yapan guruplar elbette vardır, bunların dininden olmaktan Allaha sığınırım.bunları insan tabakasına sokmak bile insanlığa hakarettir.bunları yıllardır eleştirdim eleştirmeye devam edeceğim.eleştirenlerede destek veririm.sanal da reelde ömrüm yettikçe mücadeleme devam edeceğim inşaallah.

4-üçüncü maddeyı genelleştirenlere,hepsine mal edenlere,tüm tasavuf camiasını aşağılayanlara,hakaret edenlere,ilimli limsiz saldıranlara,mal bulmuş mağribi gibi heyecana kapılıp bilgisizce kafa sallayanlara,bu ekolun yetiştirdiği pırlanta gibi alimlerimize dil uzatanlara,ömrünü bu dava için yaşantısıyla ispat eden islam büyüklerine(bilgisizce yada artniyetlice)yargısız infaz yapanlara,vicdansızca islam kalesine gol atılmasına piyon olanlara,müsteşriklere prim verenlere ömrüm boyunca mücadele edeceğim inşaallah.

5-islam dini "toptan red çi yada toptan kabul cu" değildir.bir örnekle,hassan bin sabit(ra) hz aişeye iftira atan,kuranca azarlanan,had cezasıyla cezalandırılan bir ashabı kiramdır.bu hatası onu Resulullahın şairi,ashabı kiram olmasına engel değildir.sen müfterisin çık şu dinden denilmemiştir,yani toptancılık yapılmamıştır.farzı muhal hasan bin sabit Resulullahın namusuna iftira attı ve bu hatasını affetmedik.bunu tüm ashabı kirama mal etmek hepsini red etmek ne kadar akılcıdır,vicdanidir,İslamidir?
başka örnek,86 yıllık hayatı boyunca evlenmeye bile fırsat bulamayan,"saçlarım adedince başım olsa,her gün birisini kesseniz davamdan vazgeçmem,davama feda olsun " diyen,ömür boyu ezilen,hırpalanan,hapislerde çürütülen,eserleri ile milyonlarca insanın hidayetine vesile olan,tc nin o dönemdeki kabusu bir muhammedi olmayı başaran,mezarına bile tahammul edilmeyen said nursi....emsalleri tarafından ilimde takvada mücadelede takdir edilen said nursi....eserleri yozlaştırılmışsa ki orjinal değildir,cemaati nurcular(ben nurÇU diyorum),tansu çillerin oy deposu olmuşsa,bediüzzamanın suçu ne? yozlaşmış cemaati varsa vicdansızca said nursiye saldırmak,ona mal etmek ne kadar vicdani ?

Allah rızası için,lütfen aklı selim :(((

saygılar...


Muhsin Arslan
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
30 kasım 2011
Malazgirt


bilinmez 04 Ocak 2015 20:21

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Alıntı:

ali70 Üyemizden Alıntı (Mesaj 366326)
Vahdeti Vücut kavramını anlatmak biraz zordur. Çünkü bu kavram, anlatmaktan ziyade yaşamakla ilgilidir. Bu kavramı anlayabilmek için yaşamak gerekir.

Vahdeti Vücuda en büyük delil: La ilahe illallah



vahdedi vucud,Tasavvuf ekoluna has bir yaklaşımdır.ismindende anlaşıldığı gibi TEK VUCUD ,yani Allah ile tek vucud olmaktır.tasavvuf alimleri bunu Allah ın kendilerinde vucud bulduğunu ve Allah ın yeryüzündeki ETE KEMİĞE BÜRÜNÜLMÜŞ HALİ DEMİŞLERDİR.

Tasavvuf ekolunun ilk çıktığı zamanlarda Beyazıdı bestami kendisiin SUPHAN olduğunu yani noksanlıktan münenzeh olduğunu,Muhyittin arabiya, Allah ın nerde olduğu sorulunca,CÜBBEMİN ALTINDA[ yani kendisiyle tek vucud olmuş] diyordu,yunus emre yine Allah ete kemiğe bürünüp kendisi gibi göründüğünü,bu çağda ise bir dönem bayram Ali adında ismail ağa cemaati hocaları Rasulullah eşittir Allah demeleri,hatta cübbeli ahmet,Allah ete kemiğe bürünüp mahmud diye göründü sözleri VAHDEDİ VUCUD inancıın ürünleridir.Kısacası vahdedi vucut bu şekilde Rasullerin dahi söylemediği Allah ın ete kemiğe bürünülüp insanlar gibi kainatta herşeyin Allah olduğu inancıdır.Hiç bir peygamber Allah benim gibi göründü dememişken bunlara ne oluyorki bu sözler sadır oluyor.





Nedir süluk. Allah için kalbi temizlemektir. Bunun için de güzel ahlak sahibi olmaya çalışmaktır. Bir mürşit elini tutup ta, bütün bu çalışmaları yapan kişilere ilmi ledün kapısı lütfedilir. Yalnız ilmi ledün, salikin(öğrencinin), bu ilmi kaldırıp kaldıramamasına göre lütfedilir. Lütfeden ise Allah'tır.

Seyrü Süluk'a delil: Allah (c.c.), rızasına tâbî olan kişiyi onunla teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa çıkarıp Sırât-ı Mustakîm’e hidayet eder. (Maide 16)

Ledün ilmine delil: Hz. Musa(as) ve Hızır kıssası




Allah maide süresinde 3 ayette ,Dini tamamladığını ve dinin KEMALE ERDİRİLDİĞİNİ söylemekte,ondan sonrada zaten vahiy [ilim ve hikmet] kesilmiştir.Kimki kalkıp daha sonra ilmi ledun yai BİLİNMEYEN İLİM bana verildi diyorsa ve bu ilimde Allahtandır diyorsa ,demekki vahiynin kesilmediğine ve islam dininin KEMALE ERDİRİLİP TAMAMLAMADIĞINI idda ediyordur.Zatan Allah bizzat seçtiği peygamberlerle bile,VAHİY GÖNDEREREK irtibat kuruyordu,başka bi yolda yok.


Musa as ma gelen ve kuranın salih kul,halkında hızır adını taktığı kişi Allahu alem bütün peygamberlere gelen ve bazende bi İNSAN[KUL] görünümüyle gelen CEBRAİL as dır. Musa as ma gelmesindeki sebebte zaten kıssadan anlaşıldığı gibi ,Musa as bilmediğini öğretmesidir.Öğrettiklerniin hepsinide Allah ın bilgisi ve izni dairesindedir.Bu gün ise tasavvufçular halen hızır[cebrail veya salih kul] ile irtibata geçebilineceği tezini savunuyorlarsa o zaman vahiy aldıklarını idda ediyorlar ki,Ali beyde buna İLMİ LEDUN diyor.Bu Allah katında büyük bir iddadır sebebinide yukarda maide 3 ayetiyle ilgili açıklamada verdim...





Rabıta'nın özü Rasulullah'a(sav) biattır. Ona(sav) kalbi bir bağla bağlanmaktır. Mürşit, Peygamber efendimizin(sav) elini tutarak ona biat etmiş kişinin elini tutarak biat eden, onun da elini tutarak biat eden, onun da elini tutarak biat eden ... (sadatı kiram diyoruz) kişilerdir. Rabıta sırasında mürşidin kalbinden itibaren Rasulullah(sav) efendimize kadar bir bağ kurulur. Bu bağı hatırlamak sevgi ve muhabbeti arttırır.


Allah ın rasulu Muhmmed as vefat ettikten sonra,islama giren hiç bir insan veya topluluğa,hiç bir halife veya hiç bir azhab EL TUTUP BİAT,tevbe ALMAMIŞTIR.Hatta ömer ra kendisi döneminde Rasulullah ın biat aldığı yerde bulunan AĞACI DAHİ KÖKÜNDEN KESTİRTMİŞTİR o dönemde oluşacak batıllığın önünü kapatmak için .Ömer ra anın bu hareketidende anlıyoruzki bu şekildeki biat o ana has ve sadece Rasulullah ın kendi zatına bırakılmıştır.Bu gün ise tasavvufta bu iş hem el tutma ve tevbe alma gibi büyük şirklere vesile olan bu işe hiç bir azhabta öncülük etmemiştir.



Mürşidi ve Allah Rasülünü düşünerek kurulan aradaki bu
bağı düşünmek, ve Peygamber efendimizin kalbinden bizim kalbimize bir nurun aktığını düşünmek şirk değildir.

Eğer bu durum şirk olsaydı, dünya üzerinde kurtulan olmazdı. Çünkü söyler misiniz? Annesini, babasını, çocuğunu, sevgilisini, işini, parasını, borcunu düşünmeden sabahı eden kaç kişi var? Bütün bunlar rabıta değil de nedir? Bir gün boyunca (Namazlarda bile) kimlerle, kimlerle rabıta kuruluyor aklın şaşar...



Ali bey,mürşit ve Rasulullah ı düşünerek yapılan bu bağın ve kalbden kalbe akacak olan nurun feyzin olacağını söyleyen ALLAH VE RASULU MU.Allah Rasuluna kullarım Beni ,sana sorduklarında onlara söyle Allah size şah damarınızdan daha yakın,yani Allah ın feyzi nuru,bereketi,hidayeti ile aranıza neden BİRİNİ KOYUYORSUNUZ,KOYMA İHTİYACI DUYULSUN,eğer bu meşru bi iş olsaydı RASULULLAH BENİ KOYUN DERDİ...Tasavvufçular Allah ile aralarına birilernii hatta şeyh,gavs,sadat,kutup SİLSİLESİNİ KOYARAK ŞAH DAMARlLARINI KESMİYORLAR MI




Rabıtaya delil: "Ey o bütün imân edenler! Sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin ve cihad için hazır ve rabıtalı bulunun ve Allaha korunun ki felâh bulasınız" (Ali İmran 200)
"Ve kalplerine rabıta verdik. O vakit ki kıyam ettiler de dediler: bizim Rabbimiz Göklerin ve Yerin Rabbi, biz ihtimali yok ondan başka bir ilâhe tapmayız, doğrusu o surette cidden saçma söylemiş oluruz" (Kehf 14)
"Musa'nın anasının gönlü ise bomboş sabahı etti, az daha onu açıverecekti: kalbine râbıta vermese idik eğer imanlılardan olsun diye" (Kasas 10)





Bunlar halifelerdir. Halife bir zahirde olur, bir de batında... Bunlar hakkında daha ayrıntılı bilgim yok.



Hayırlı kandiller...



Ayrıca verdiğiniz ayetlerin hepsini kendi görüşüne tevil ediyorsun ve bu tevilinde meşru tevil değil.sen okumuş adamsın .. :)

ali70 05 Ocak 2015 16:30

Cevap: Tasavvuf/Ali Parlak
 
Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 366593)
Ayrıca verdiğiniz ayetlerin hepsini kendi görüşüne tevil ediyorsun ve bu tevilinde meşru tevil değil.sen okumuş adamsın .. :)

Tasavvufu ben icat etmişim gibi konuşuyorsun. Biz bizden önce gelen alimlerin yolundan gidiyoruz. Ben anladım seni. Lütfen sen de beni anla. Şimdi ne sen beni tasavvuftan vazgeçirebilirsin, ne de ben sana ikna edici cevap verebilirim. Çünkü kendine bir yol tutturmuşsun, beni suçlamaya çalışırken, bizden önce gelip geçmiş tüm alimlerden daha alim olduğunu iddia ederek onları suçluyorsun.
Bir soru sordun. Cevap verdim. Eğer bu soru cevap böyle devam etseydi, karşılıklı tartışma yerine sohbet havasında devam edecekti.
Ama ne oldu?
Üstüme kusuldu...
Böyle bir nefret ve öfke karşısında ben daha fazla alet olamam. Çünkü Allah'ın öfkesini üzerinize çekeceksiniz. Hem de ben vesile olacağım. Kalsın. Konu burada kapansın Zülküf kardeşim.


Ne yapalım sizde bir türlü biz de bir türlü.

Ali Parlak 06 Şubat 2015 18:49

Vahdet-i Vücut/Ali Parlak
 
VAHDETİ VÜCUT
Vahdet-i Vücud’a en büyük delil, La ilahe illallah’tır. Çünkü Allah Vahit’tir, Ehad’dır. O, Vahdaniyeti ile azameti bürünmüştür. Şanı çok yücedir. Vahdet-i Vücud’a küfürdür diyenlerin yanıldığı nokta, Vahdet-i Vücud’u Panteizm ile karıştırmalarından kaynaklanır. Vahdet-i Vücud’un ne olduğundan ziyade, ne olmadığını anlamak için Panteizm’i şöyle bir inceleyelim. Çünkü Vahdet-i Vücut asla Panteizm değildir.


PANTEİZM (Kamutanrıcılık - Tümtanrıcılık)
Panteizm, Yunanca pan (tüm) ve theos (Tanrı) köklerinden türemiştir. Bu düşüncede Tanrı’nın, evrenin kendisi olduğu savunulur. Panteizm, evrende açığa çıkan güçler ve yasalar dışında Tanrı olmadığını iddia eder. Bu görüşüyle de ateizme yardımcı olur.

Panteizm’e göre Tanrı her şeydir. Bunun sonucu olarak ta her şey Tanrıdır. Tanrı'nın evrenden ayrı ve bağımsız bir varlığı yoktur. Doğayla Tanrı bir ve aynıdır. Panteizm’e göre, yaratıcı bir Tanrı var olmadığı gibi, her hangi bir yaratmadan da söz edilemez. Tanrı yaradan değil, varolandır ve evrenin tümüdür. Bunun sonucu olarak ta evrende vuku bulan her olay, her hareket aslında doğrudan Tanrı’nın hareketidir. Bu görüşün ilginç ve çarpıcı bir sonucu, insanın da Tanrı’nın bir parçası olduğudur.


Panteizm, evreni algılayış biçimi olarak Hindu ve Buda dinlerindeki hayal gücü geleneğinden farksızdır. Ayrıca sonlu olanla sonsuz ara­sındaki bağlantıyı sağlam bir temele oturta­maz. Ayrıca kötü ile iyinin far­kını en aza indirger. Bundan dolayı da, onun günahı, ahlâki sorumluluğu ve kö­tülükle mücadelenin gereğini açıklayamaz. Kısaca Panteizm, aklın yanılsamasıdır.


Panteizm eskiden beri hep, Vahdet-i Vücut ile karıştırılmıştır. Ama ikisi asla aynı değildir. Aralarında çok ince bir çizgi vardır. Aralarında çok ince bir çizgi olması, ikisinin aynı olduğu anlamına gelmez. Bir cismi aynaya yapıştırdığınız zaman, görüntüsü de aynaya yapışacaktır. Ama görüntü asla cismin kendisi olmayacaktır. Panteizm ile Vahdeti Vücut arasındaki fark da işte buradadır. Vahdeti Vücut Haktır ama Panteizm küfürdür. Çünkü fiziki evrenin, tabiatın birliği inancına varır ve tabiatın Tanrı oluşuna, tabiattan başka bir varlık, bir Tanrı, bir gerçek bulunmayışına inanır.

İşin aslı; Panteizm, Ateizmden, Tanrı tanımamaktan başka bir şey değildir.


Vahdet-i Vücut yaklaşımında Allah, yaratılmışların hiçbirine benzemez. Vahdet-i Vücut, eşyanın hakikatini Tanrı’da görür. Oysa Panteizm, fiziki evrenin kendisi Tanrı’dır der.

Görünen şu ki panteizm, muhtemelen Vahdet-i Vücut prensibinden yola çıkmıştır. Ama Allah ile âlemin karışması gibi bir çıkmazın içine düşerek yolunu şaşırmıştır. Dolayısıyla varlıklar arasındaki bütün değerler yerinden oynamıştır. Aradaki ince çizgiyi göremeyen pek çok kişinin ayağı da muhtemelen burada kaymıştır.

İnsanların akıllarının alacağı şekilde konuşmak en iyisidir. Bu konuları merak edenlerin de kamil bir Mürşide varmadan bu sularda yüzmeleri tehlikelidir.




Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 11 Şubat 2015 19:37

Mü'mince.../Ali Parlak
 
Mü'mince...

Gerçek mümin, öylesine kolay ve yumuşak bir ahlâka sahiptir ki, onu ahmak zannedersin... (Hadisi Şerif)


Mümin saftır.

Dupduru.

Tertemiz.

Bir o kadar da yumuşak huylu...

İnanır...
Kardeş bildiği ona yalan söylese de, yalanı ona yakıştıramadığı için inanır.

Kardeşinin namus, şeref ve bütün işlerini korur.

Zor zamanlarında mümkün olan işlerinde kardeşine yardım eder.

Ondan bir zarar gelebileceğine inanmazsın.
Elinden ve dilinden kimse zarar görmez, emin olur.

Az biraz yese bile hemen doyar, hamd eder...

Kalbinde dolaşsan dip bucak, kimseye karşı bir nefret göremezsin.
Ama dinine karşı bir tavır görürse öfkelenir...

Herkesi kendisi gibi bildiği için kandırılması kolaydır...

Günahından çok korkar...

Söz onun namusudur.
Söz verdi mi, artık onu yerine getirmesi vaciptir.

Ondan ne alırsan sana faydası dokunur. Cimri değildir.

Dışını harabe sansan da, içinin imar olduğunu bil...

İnsanların eziyetlerine sabır gösterir.

Öyle iyi niyetlidir ki,
Eğer bir yerlerde onu görürsen ahmak zannedebilirsin...

Ama ölüm anında yanında bulunabilirsen şakaklarına bak,
Terlidir...
Sevgiliye kavuşmanın verdiği bir utangaçlık içinde gözlerinde yaşlar görürsün...

Rabbim... Bizi de mümin kullarının arasına al... Amin...



Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]








muallime 12 Şubat 2015 01:30

Cevap: Mü'mince.../Ali Parlak
 
Ahmak zannedilecek kadar iyi olmak doğru bir şey değildir Ali Kardeş...Sizin söylediğiniz herkes hakkında hüsnü zanda bulunmaksa tamam çok mühim .Ahlakın can damarı...ama halk içine karışıp bir de ticaret yaparsanız sadece hüsnü zannın ve tedbirsiz olmanın bizleri hangi derelerde bıraktığını görürsünüz. Mümine ;hüsnü zanla birlikte ,tedbir ,suizana sebebiyet vermekten kaçış,feraset gerekir. 40'ı aşınca ya da çook insan tanıyınca ne demek istediğimi anlarsınız.

Allahın kulu_ 12 Şubat 2015 08:09

Cevap: Mü'mince.../Ali Parlak
 
Siyah ve beyaz olmak

Muminsek yumusak basli koyun degiliz necip fazilin dedigi gibi
Burada anlatilan baska muallime kardes

FECR 12 Şubat 2015 08:30

Cevap: Mü'mince.../Ali Parlak
 
Alıntı:

Ali Parlak Üyemizden Alıntı (Mesaj 372269)
Mü'mince...

Gerçek mümin, öylesine kolay ve yumuşak bir ahlâka sahiptir ki, onu ahmak zannedersin... (Hadisi Şerif)

Ali Hocam
Bu hadisini kaynağını sorsak ayıp olmaz değil mi?
Bu anlamda bir hadis bulamadım.Bir takım yerlerde bu şekilde yazmışlar ama altında kaynak yok. Yalnız şu hadis rivayeti geçiyor :
Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin öylesine kolay ve yumuşak huyludur ki, o, gö*türülmek istendiğinde kayanın üzerinde olsa bile, (sahibine) itaat ederek çöken bir deveye benzer.”(İmam Suyuti, Camiu’s-Sağir Ve Tercemesi İzahlı 2000 Hadis, Aydın Yayınevi: 2/86)

Müminin ahmaka benzetilmesini bir peygamber nasıl yapar?. Kur'an'da müminler için hep övülen özellikler geçer. Ahmak tabiri gerek mecazi anlamda gerekse gerçek anlamda insanlar arasında hoş bir kavram değildir.

ali70 12 Şubat 2015 19:12

Cevap: Mü'mince.../Ali Parlak
 
Kur'an’da Müminlerin Özellikleri

Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir. (Enfal-2)

Onlar, Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina etmezler. Bunları yapan günaha girmiş olur. (Furkan-68)

Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler. (Mü’minun 2)

Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler. (Mü’minun -3)

Ve onlar ki, iffetlerini korurlar. (Mü’minun -5)

Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler. (Mü’minun-8)

Namazlarına riayet ederler. (Müminun- 9)

Anne ve babalarına öf bile demezler. (İsra-23)

Zanda bulunmazlar. (Casiye -24)

Rahman'ın kulları yeryüzünde mütevazı yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman onlara güzel ve yumuşak söz söylerler. (Furkan-63)

Kınayıcının kınamasından korkmazlar. (Maide-54)


Ali Parlak 15 Şubat 2015 20:02

Cevap: Mü'mince... Tasavvuf ve Aşk Yolu/Ali Parlak
 
VAHDETİ VÜCUT 2

Var olan sadece Hakk’ın varlığıdır. Yaratılanlar varlığını Hak’tan alır. O’nun Kayyumiyetiyle vardır. Yani biz varlığımızı Hak’tan alırız. Yani nurumuzu Hüda bahşeder. Yoksa bizatihi var değiliz. Hak’kın varlığı kendinden, halkın varlığı Halık’tandır. Zahir olan sadece O’dur.

Allah’ın vücudundan(varlığından) başka hiçbir şeyin hakiki vücudu yoktur. Kainatta görünen her şey varlığını Hak’tan alır. Allahu Teala kainatın her zerresine birliğini ve varlığını nakşetmiştir.

Bu kainat yokken de Allah vardı. Hala var. Bir olarak var. İkinci yok. Sadece Bir var. Var olan hep O’dur. O’ndan başka yoktur. Şanı Mutlak’tır. Kainatın varlığı bir hayal ve gölgeden ibarettir. Var sandığımız hiçbir şeyin aslı yoktur. Aynada görünen suret misali, kainat da bir görüntüdür. Nasıl ki aynadaki görüntünün aslı yoksa, kainatın aslı da yoktur. Yani kainatı bir hayal üzere yürür gör. Ezeli ve Ebedi O’ndan başka O yoktur. O’ndan başka ‘’var’’da yoktur. O da Tek ve Kahhar olan Allah’tır.

Kainat, bir varmış bir yokmuş meali arz eder. Yani ezellerin ezelinde bir zat vardı ve O’ndan başka bir mevcut yoktu. Hala yok. Sonsuza kadar da olmayacak. Yok olan bir şey yine yoktur yine yoktur. İsterse var gibi görünsün. Yoktur. Çırpınsan da, bağırsan da, çağırsan da yoktur. Allah her şeyi kudretiyle kuşatıcıdır.

Allah’ın ilminde bu alemin böyle olacağı vardı. Allahu Teala kendi vücudunun nuru ile alemleri yoktan var eyledi. Allahu Teala yine her anda bütün alemleri varlıkla yokluk arasında gezdirerek kudretini gösterir.

Yani illa Allah. Başka vücut, başka mevcut yoktur. Varlık yalnız O’nundur. Yaratılan her şey O’nun Hay ismiyle hayat bulmuştur. Hak’kın varlık vücudu alemlere nur bahşetmedikçe, alemler kendini bulamaz ve bilemez.

İnsanın kendini bilmesi de O’nunladır. O nurunu insana bahşetmezse, insan yokluğa gömülür. Bu her şey için böyledir.

Varlık alemlerin kendi varlığı değildir. Alemler bir hiçtir. Varlık Allah’ın varlığıdır. İşte burada bütün alemler La içindedir. Yoktur. İllada bütün azametiyle sadece Allahu Teala vardır. Ve La ilahe illallah böylece gerçekleşmiş olur.

Ve Allahu Teala sorar: ''Bugün mülk kimindir?'' Cevap veren olmaz. Yine kendisi cevap verir: ''Tek ve Kahhar olan Allah'ındır.''




Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Yararlanılan kaynak: Muhiddin Arabi'nin risaleleri

su damlası 06 Nisan 2019 12:12

Ve Allahu Teala sorar: ''Bugün mülk kimindir?'' Cevap veren olmaz. Yine kendisi cevap verir: ''Tek ve Kahhar olan Allah'ındır.''



SAAT: 07:40

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306