Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   ROMAN/ Gök Neden Kızıl Rüveyda/Abdulkadir Seven (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/34788-roman-gok-neden-kizil-ruveyda-abdulkadir-seven.html)

Abdulkadir Seven 10Haziran 2018 11:38

Doktor:Bak kızım vücudumuza darbe aldıkça kan azalmaya başlar,nefes alış verişimiz hızlanır, çünkü pompalanan kan miktarı kanama nedeniyle azaldığından beyne yeterli oksijen sağlamak için akciğerler hızlı çalışmaya başlar.Derimizin-dudaklarımızın-tırnaklarımızın hafif kırmızımsı rengini veren deri altındaki damarlarda dolaşan kandır. Kanama arttığında beyin kendini beslemek için derideki kanı içeri doğru çeker, derideki damarlarda dolaşan kan azalır, bu durumda ilk önce dudakların rengi soluklaşmaya/morarmaya başlar, kanama devam ederse tırnaklarda, daha sonra kulak memesi ve burun ucunda morarma başlar. Deri azalan kan dolaşımı nedeniyle soğur, kişi üşümeye başlar. Kanama artar ve beyin çok etkilenirse kişinin bilinci bozulmaya başlar daha sonra da bilinç kaybı olur.
Bu belirtiler kanayan damarın cinsi ve çapına göre birkaç dakikada da ortaya çıkabildiği gibi birkaç saat sonra da görülebilir… Kan kaybı yavaşsa belirtiler de yavaş yavaş belirir. Çünkü kalp ve beyin belirli miktara kadar kansız kalmaya tahammül gösterebilir ve dengesini korur, tahammül sınırı aşıldığında ise artık iflas ederler; sırasıyla şok, koma ve ölüm gelişir. Eğer kanama kısa sürede (birkaç dakikada) büyük miktarda olursa vücuttaki kanın %10 ndan fazlası beyin ve kalp bu ani kayba tahammül edemez yani yavaş kanamadaki dengeleme sistemlerini devreye sokamaz ve şok oluşur.

Bak kızım aneniburda yatıracağız. Polis amcana neler olduğunu anlatırsan hem annene hemde bizlere yardım etmiş olursun.





Hikmet beyin gözlerine bakan sevde bir an babasını ve içinde bulunduğu durumu düşünür. Babamı içeri atarlarsa bizim halimiz nice olur diye derinden iç çekerek;

Ben hiçbirşey görmedim doktor amca. Okuldan geldiğimde annemin etrafı kanlar içinde yatıyordu. Hikmet amcaları yardıma çağırdım. Bütün gördüklerim bunlar.

Doktor kızın korktuğunu çoktan anlamış onun daha fazla travma yaşamaması için''tamam kızım sen huzurlu ol! Biz annenle ilgileniriz.''

Gece yerini fecre bırakmış ezan sesleri hastanenin koridorlarında aks ediyordu. Rüveyda serumdan almış olduğu vitaminle yarı baygın vaziyettegözlerini açarken karşısında emine hanımı görür.

-Emine hanım bizim ne işimiz var burda. Bana ne olduki. Kolumdaki serumda nedir? Kızım sevdem nerde? İsmail?

Namaz, Namazımı kılmadım. Emine hanım bana yardım edermisiniz abdestimi alıp namazımı kılayım.

Emine hanım hemen dışarıya koşarak bankta uyuyan sevdeyi ve hikmet beyi uyandırır.

Müjdeler olsun annen kendine geldi. Sevde kalk annene abdest aldıracağız. Namaz kılacakmış.
Sevde bu müjdeli haber karşısında sevinç çığlıklaı atarak annesinin yanına koşar.

-Anne! Canım annem! ALLAH'a şükürler olsun dualarımı kabul etti. Bu kulunu Yalnız başına bırakmadı.

Rüveyda: Kızım sevdem!

Şu havluyu ıslatıpda abdest aldırır şekilde yap. Yatağımın başını biraz yükseltte Rabbime kulluk yapayım.

Bu durum sabaha kadar rüveydanın yanından ayrılmayan emine hanımı çok etkiler. Düşünceleri alabora olmuş. Kendini Rüveydanın tavırlarından alamamıştı. İçindeki ses ona'' ben nasıl Müslümanım şu hale bak. Bende namaz kılıyorum ama vakit buldukça. Namaz vakitlerini kaçırdığımda kazaya bırakıyorum. Rüveyda ise düne kadar ALLAHı inkar ediyordu. Hem onun ailesinde islamı yaşayanda yok. Bizlerin büyükleri ibadetlerine oldukça düşkünler.'' Rüveydanın namazdaki huşusunu seyrettikçe içten içe eriyor ve kendinden utanıyordu. Bir an bütün hayatı film şeridi gibi gözünün önünden geçmeye başladı. Eşiyle birlikte Restorantve gazinolardaki rahat tavırları, düğün ve eğlencede açılıp saçılması,yüzüne sürdüğü makyajı, yılbaşı vs. hayatın tüm alanlarında alabildiğince rahat olduğunu hissetti.
Gök neden kızıl Rüveyda-4-


Rüveyda

-Emine! emine!

Emine hanım uykusuz ve bitkin halde bir anda sirkilir.

- Hı! ney!

Rüveyda! sana ne kadar teşekkür etsem azdır.

Rüveyda
- Hayırdır emine rengin solmuş. Asıl ben sana teşekkür etmem gerekirken sen mi bana teşekkür ediyorsun?

Emine hanım
- Evet rüveydam! evet. Ben namaz kıldığımı, ALLAH'a ibadet ettiğimi zannediyordum.Namazlarım kaçtığında ise sudan bahaneler üretip kaza yapıyordum. ''Vur patlasın çal oynasın''
Şatafat ve rahatın içinde kendimi dindar zannederdim. Sen bana neleri öğrettiğini bir bilsen rüveydam! Sahi sen nasıl örtünmeye karar verdin. Bizimle olduğunda dinden ne zaman bahs etsek sıkılır ve bizi gericilikle suçlardın. Bırakın bu boş işleri der namaz kılmamdan bile nefret ederdin.


Rüveyda
- Haklısın kardeşim. Rabbim günahlarımı af eylesin. Onun yolunun hizmetkarlarından eylesin. Bugüne akdar insanları ALLAHın yolundan alı koymak için elimden geleni yaptım. Birçok insanı ateizmin kucağına attım. Şimdi bu pisliğimi temizleme zamanı. Çektiğim insanların herbirini arıyacak,izlerini bulacağım. Bu suçla ALLAH'ın huzuruna nasıl çıkarım.

Abdulkadir Seven 07 Temmuz 2018 00:12

Emine
- Rüveyda sen yeterki bu yolda mücadele et. Ben senin yanında olacak elimden gelen ne varsa yapacağım. Bugüne kadar kendimi dindar zannederdima am artık bu yolun hizmetkarıyım. Sana ne kadar minnet etsem azdır kardeşim.

Doktor günlük kontroller için hastaları gezerken Rüveyda'ya yaklaşarak;
- Nasıl oldunuz Rüveyda hanım. Sizi oldukça iyi gördüm. Hala size yapılanları anlatmıyacakmısnız?


Rüveyda

- Teşekkürler doktor bey! anlatacağım bir şey yok. Sağlığıma kavuştuysam kalkabilirmiyim.Yapacak daha çok işlerim var. Uğrayacak ve gidecek yerlerimi düşündükçe acele etmem şart oldu. Kaybettiğim her saniye boşa verdiğim nefes gibidir.
Emine doğrulmam için yardım edermisin.

Doktor

-Rüveyda hanım malesef birgün daha bizim misafirimizsiniz.

O gün nasıl geçmişti hiç bilmiyordu.
Hastane odasında yatarak geçirdiği her an işkence gibiydi.
Yusuf'u,Sevdesi...acaba ne haldeydi yavruları..?
Ya İsmail?
İsmaile çok acıyordu.Ah ne güzel olurdu sevgili eşine kendi içinde kopan fırtınaları his ettirebilseydi,ona imanın güzelliğini gösterebilseydi,gözünün önünde ki perdeleri yırtabilseydi.Birden bir ayeti hatırladı: "Gerçek şu ki sen sevdiklerini hidayete erdiremezsin,ancak ALLAH dilediğine Hidayet verir."

Yine ellerini duâ'ya açıp sessiz sessiz duâ etmeye başladı Ruveyda. Rabbinden Hidayet diliyordu hem eşi hemde 'yoldaşları' için.

Yanıbaşından hiç ayrılmayan Emine hanım ise kâh kendisi için kâh Ruveyda için hüzünleniyor ve duâlar ediyordu.

Her ikisi müezzinin 'ALLAHUEKBER!' sesiyle kendi iç dünyalarından koparak toparlanmaya çalıştılar,hüzünlü simalarında ezanın verdiği huzurla bir tebessüm belirmiş,ezanı bitincede huşu içinde namazlarını kılmışlardı.

Namazdan sonra Ruveyda:

"Emine,beni şimdiye kadar yalnız bırakmadığın için çok teşekkür ederim.Fakat çok yoruldun,lütfen evine git ve biraz dinlen.Gördüğün gibi ben iyiyim."

"Olmaz.Ben burada,senin yanında kalacağım."

"Lütfen kardeşim,gitmelisin.
Hem gidince çocuklara da bir bakarsın? Napıyordur acaba benim canlarım."

Emine hanım Ruveydayı anlamış ve gitmeye ikna olmuştu.

* * *

Ertesi sabah Ruveyda doktorla görüşmüş,doktor da ona çıkabileceğini söylemişti.
Eşyalarını toplarken evini arayıp İsmaili çağırmayı düşünmüş sonra yine vazgeçmişti.Gelirmiydi,gelmezmiydi bilmiyordu.
Çaresiz bir şekilde tek başına Hastaneden çıkarken kapıda Sabiha hanım ve eşiyle karşılaşmıştı,onları görünce öyle mutlu olmuştu ki kendini tutamayarak Sabiha hanımın boynuna sarılmıştı.
Sabiha hanım Ruveydanın başına gelenleri işitince çok üzülmüş,
Hastaneye Ruveydayı ziyarete gidemeyince bari yalnız gelmemesi için eşiyle birlikte onu almaya gitmeye karar vermişti.

Ruveydanın kararlılığı karşısında ona büyük hayranlık duymaya başlamıştı.

Sabiha hanım Ruveydanın ellerinden tutmuş:
"Geçmiş olsun can kardeşim!",diyordu.

Ruveyda gülümseyerek ondan duyduğu bir cümleyi tekrarlayarak Sabiha hanımı çok duygulandırmıştı:

"ALLAH yolunda çekilen çileler kutsaldır..."

"Evet...
Öyledir Ruveyda'm..."

* * *

Eve varınca pencerenin önünde bekliyen Sevde ve Yusuf hemen kapının önüne koşarak annelerinin boynuna atladılar.

"Annem..Annem..hoşgeldin..
Çok korktuk.."

"Nerdeydin sen? Çok korktuk Anne..gelmiyecekşin hiç sandık"

Ruveyda ağrılarına aldırmadan onları bir bir bağrına basıyor,öpüp kokluyordu.

"Geldim işte canlarım.Korkulacak birşey yok.Ben buradayım işte,iyiyim çok şükür...
Ben sizi hiç bırakırmıyım?
Canlarımm.."

O sırada Emine Hanım'da kapıda belirdi.İsmail birşey yokmuş gibi sabah kalkıp işe gidince Emine Hanım'da çocukları yalnız bırakmamıştı.Ruveyda çocukları bırakıp Emine Hanım'a yöneldi ona da sarılarak tekrar tekrar teşekkür etti.

Ruveyda evine girince Emine ve Sabiha hanımlarda dinlenmesi için onu yalnız bırakıp evlerine çekildiler.

Emine hanım evi pırıl pırıl etmişti,kan izlerinin hepsini silmişti.

Evin herbir köşesinde Ruveydanın gözlerinin önünde anılar beliriyordu.Sanki yıllar sonra evine yeni gelmiş gibiydi,içinden "Keşke Emine kanımı silmeseydi" diye geçirdi,"Benim ALLAH yolunda akan kanlarımdı."
Çok yorgun olduğunu his etti, çocuklarını da alıp biraz uzanmaya karar verdi,yapacak çok şey vardı daha ama yapabilmek için güçlü olmalıydı.

Başını yastığa koyunca başının sert bir şeye değdiğini fark etti.
Annesi yokken küçük Yusuf Annesinin telefonunu kurcalamış,kapıya koşarken de öylece yatağa atmıştı.
"Annem..Annem..hoşgeldin..
Çok korktuk.."

"Nerdeydin sen? Çok korktuk Anne..gelmiyecekşin hiç sandık"

Ruveyda ağrılarına aldırmadan onları bir bir bağrına basıyor,öpüp kokluyordu.

"Geldim işte canlarım.Korkulacak birşey yok.Ben buradayım işte,iyiyim çok şükür...
Ben sizi hiç bırakırmıyım?
Canlarımm.."

O sırada Emine Hanım'da kapıda belirdi.İsmail birşey yokmuş gibi sabah kalkıp işe gidince Emine Hanım'da çocukları yalnız bırakmamıştı.Ruveyda çocukları bırakıp Emine Hanım'a yöneldi ona da sarılarak tekrar tekrar teşekkür etti.

Ruveyda evine girince Emine ve Sabiha hanımlarda dinlenmesi için onu yalnız bırakıp evlerine çekildiler.

Emine hanım evi pırıl pırıl etmişti,kan izlerinin hepsini silmişti.

Evin herbir köşesinde Ruveydanın gözlerinin önünde anılar beliriyordu.Sanki yıllar sonra evine yeni gelmiş gibiydi,içinden "Keşke Emine kanımı silmeseydi" diye geçirdi,"Benim ALLAH yolunda akan kanlarımdı."
Çok yorgun olduğunu his etti, çocuklarını da alıp biraz uzanmaya karar verdi,yapacak çok şey vardı daha ama yapabilmek için güçlü olmalıydı.

Başını yastığa koyunca başının sert bir şeye değdiğini fark etti.
Annesi yokken küçük Yusuf Annesinin telefonunu kurcalamış,kapıya koşarken de öylece yatağa atmıştı.

Ruveyda telefonu eline alınca Zeyneb'in numarası üzerinde durduğunu gördü.

Bir an duraksadı,Zeyneb'i hatırlamaya çalıştı.

Birden boğazı düğüm düğüm oldu,gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.

Gözlerinin önünde yıllar önce ki bir sahne canlandı...

Ruveyda ve Zeyneb sık sık yaptıkları gibi yine Kız Kulesi'nde oturmuş bir yandan martılara simit atarken diğer yandan da sohbet ederek İstanbulu seyrediyorlardı.O gün Ruveyda çok mutluydu,aylardan beri ilgilendiği Zeyneb daha önceleri örtülü ve tertemiz bir kızdı,o gün ilk defa başını açarak Ruveydayla buluşmaya gelmişti,Ruveydanın sevincine ise diyecek yoktu:

"Zeyneb..! Senin ne kadar akıllı bir kız olduğunu biliyordum,ama bu kadar çabuk doğruyu bulacağını ben bile düşünmemiştim doğrusu! Seni tebrik ediyorum.O kocakarı kiyafetlerinden kurtulman da çok iyi oldu,çok güzel olmuşun! Keşke biraz makyaj da yapsaydın,belki seninle biryerlere gider,seni birileriyle tanıştırırdık!"

Abdulkadir Seven 02 Eylül 2018 13:39

"Aman Ruveyda.Acaba doğru mu yaptım bilmiyorum.."

"Tabi ki de! Yine başlamayalım lütfen! Gençsin,hayatın tadını çıkartmalısın canım."

"Haklısın galiba."

Zeyneb'e yaptıkları aklına geldikce Ruveyda kendini tutamiyordu hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı yine.

"Zeyneeeb..Zeyneb'im..
Ben sana ne büyük bir kötülük ettim..."

Yusuf ve Sevdenin korktuğunu fark edince kendini toparlamaya çalıştı.

"Birşey mi oldu Anne?"

Anneleri birşey demeden ikisinide tekrar yatırdı.İkisi yattıktan sonra da sessizce telefonunu da alıp yan odaya geçti.

Kararını vermişti Zeyneble tekrar buluşup ona İslamı anlatacaktı..

Aradı.

"Alo?"

"Zeyneb?"

"Evet benim. Ruveyda senmisin?"

"Evet.."

"Yoldaşım! Aramana çok sevindim."

Ruveyda bir an Zeyneb'in olanları duymadığını sandı.Fakat Zeyneb devam etti:

"Demek yine kendine geldin,öylemi?"

"Evet! Sonunda kendime gelebildim.Yıllarca yattığımız gaflet uykusundan uyanabildim kardeşim. ALLAH'a hamd olsun!"

"İnanmiyorum.gerçekten doğruymuş.
Kim senin beynini yıkadı? Lütfen söyle! Sen değilmiydin beni bu yola sürükleyen..şimdi ne oluyor sana!?"

"Zeyneb,bunları telefonda değil de yüz yüze görüşsek?"

Zeyneb tereddüt etti.

"Lütfen Zeyneb..
Her zaman ki yerimizde..onca birlikte geçirdiğimiz güzel (!) günlerin hatrına."

Zeyneb'in oldukça vefakar bir kız olduğunu biliyordu,onun bu yanına hitap edince mutlaka çözüleceğini biliyordu.

"Ne zaman?"

Sesinden isteksiz olduğu anlaşılıyordu.

Ruveyda:

"Hemen bugün. Herzaman ki yerimizde buluşalım olur mu? Hemen hazırlanıp yola çıkacağım."

"Tamam.Ama fazla vaktim yok,bilesin."

"Hadi görüşürüz."

Telefonu kapatır kapatmaz çocukları Emine Hanım'a teslim etti,acil bir işi olduğunu söyleyip hazırlanmak üzere evine döndü.

Yolda sürekli kafasında Zeyneb'e ne diyeceğini,onu nasıl ikna edeceğini planlıyordu.Zeynebi ne pahasına olursa olursun tekrar islama döndürmeliydi.Aklına önceleri onu nasıl dinden vazgeçirdiği geliyor,ruhu daralıyordu.

O sırada Zeyneb Kız kulesine gelmiş Ruveydayı bekliyordu bile.
Ruveyda hakkında birgün içerisinde okadar çok şey duymuştu ki ama hiçbirine tam olarak inanmak istemiyordu.

Gözlerini etraf da gezdirdi biraz,sonra muhtemelen Ruveydanın geleceği yöne kilitlendi.
Sandaldan inen birkaç bayanı dikkatlice incelemeye başladı,Ruveydayı göremedi.Hemen ardından Tesettürlü bir bayan indi,belki Ruveyda da iner diye bakmaya devam etti,tesettürlü bayanın kendisine gülümsediğini fark edince gözlerini kısarak tanımaya çalıştı.

Gözlerine inanamadı,kendisine doğru gelen tesettürlü bayan Ruveydaydı.
Ağzı açık kalmış,ifadesiz bakışlarla Ruveydaya bakıyordu.Sonunda Ruveyda yanına vardı.

"Selamun Aleykum."

"A..a..Aleykum selam.."


SAAT: 08:10

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306