Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Hayatımızın Çukurları ve Çukurcular (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/37972-hayatimizin-cukurlari-ve-cukurcular.html)

Mihrinaz 13 Aralık 2022 12:33

Hayatımızın Çukurları ve Çukurcular
 
İnsan hayatının akışının tek düze olmadığı bilinen bir gerçek. Yaşam inişli ve çıkışlı… Sarp yokuşlar, çetin virajlar, derin kuyular, hep insan için… Bu netameli ve muhataralı yolculukta insanların rolleri de farklı… Her insan kendi şakilesine göre bir yol tutar… Tiyneti, seciyesi neyse gidişatı o yöndedir… Mesleki, menzili, maksudu mizacına uygundur…

Bu önermeden hareketle insanları üçe ayırabiliriz:

Bir; insanlık için çığır açanlar,

İki; insanlık için çukur kazanlar,

Üç; çukurlardan çıkabilmek için çırpınanlar…

İlahi öğretiyi ve nebevi misyonu temsil ve tebliğ edenler, insanlığın felahı için çığır açabilmek adına hep çırpınmışlardır. Onların çağrısı ve çizgisi bellidir…

Bugün tüm insanlık için en ciddi tehdit, çukurcular ve çukurlardır… Yeryüzünün hilafetine namzet, eşrefi mahlûkat olan insan çukurlarda can çekişmekte, esfeli safiline doğru sürüklenmektedirler…

Peki, kimdir bu çukurcular?

Ya da nedir bu çukurlar?

Allah’ın hidayet ettikleri dışında, bu çukurlardan ve çıkmazlardan korunabilmek oldukça zor…

Modern uygarlıktan arta kalan nedir sizce?

Dünya, derin bir çukur…

Ve çukurlaşan toplumlar… Nükleer silahlarla dünya ateş dolu bir çukur ve kan gölüne dönüştü… Kurtlaşan nesiller birbirinin kuyusunu kazmakla meşgul… Çünkü artık insan insanın yurdu değil, insan insanın kurdu oldu…

İnsan dünyevileştikçe çukurlar derinleşiyor, değerler dibe vuruyor…

Müteal olandan koptukça seküler, liberal, popüler, rasyonel çukurlar kuşakları yutuyor… Tek kaygısı dünya hazları olanlar, hızla meçhul çukurlarda çürümeye koşuyorlar… Öyle ki, artık çukurlardan kurtulayım diye bir dertleri de yok…

Çepeçevre çukurlarla kuşatılmış yaşamların pençesinde nesiller çaresiz…

Estetize edilen çukurların çekim gücüne karşı koyabilecek irade de yok…

İdeolojik, politik, ekonomik, bürokratik, akademik çukurlar bilimsel yöntemlerle ve mantıksal verilerle profesyonelce pazarlanıyor…

Sistematize edilen çukurların müşteri sorunu da yok…

Kimileri çukurlarda yaşamayı hayatın kaçınılmaz kaderi görürken, kimileri de burunları Kaf dağını gösterdiği için bir türlü önlerindeki çukuru göremiyorlar…

Evet, hayata at gözlüğü ile bakanlar çukurları seçemez oldular…

Hani hikâye bu ya; Eflatun anlatır: Thales yıldızları gözlemleyerek yürürken, önünde çukuru görmeyip içine düşmüş… Bunu gören nüktedan Trakyalı kız atılmış; ‘gökte ne olduğunu anlamak istedi ama ayağının ucundaki çukur ona gizli kaldı!..‘

Aslında hep böyle değil midir? Bir şeyi görmek için, ama sadece ‘bir şeyi’ görmek için bakarsak, arta kalanı kaçırırız…

Bu bakış açısıyla hayata, insana ve hatta kitaba bakarken aslında kendimizce bakmış, aramış, anlamış, okumuş oluruz… Bütüncül bakmayınca, parçacı oluveririz…..

Mihrinaz 13 Aralık 2022 12:37

Hayata dünya-ahiret bütünlüğü içinde yani ‘iki dünyalı’ bakmayınca dünya çukurlarında battıkça batıyoruz, ayağımızın ucundaki mezar çukurunu bile göremez oluyoruz…

Sadece bir boyutlu bakarak, bütün bir varoluşun anlamını ıskalıyoruz, ölümü sümen altı etmeye çalışıyoruz… Mezar çukuruna sırtımızı döndükçe, dünya çukurlarımız derinleşiyor…

Evet, gezegenlerde gezmeyi hedefleyenler, gözlerinin önündeki mezar çukurlarını görmez oldular…

Açgözlülerin göz çukurunu kara topraktan başka ne doyurabilir ki?

Dün dünyaya sığmayan kudretli imparatorlar bir mezar çukuruna nasıl sığabildiler?..

Hayat ve ölümün iç içeliğini içselleştirebildiğimiz oranda yücelebiliriz… Ölümü huşu ile hayatın içine alarak, alçaklık ve aşağılıkları aşabilecek gücü kendimizde bulabiliriz…

Yaşamın hemen yanı başında duran kabristanlar aslında yüce bir hayata davetiye çıkarıyorlar… Ama biz ne yapıyoruz? Mezarları yaşam alanlarının dışına taşıyoruz… Kentsel dönüşüm projelerinde ölülerimize alan yok… Bu durumda çok katlı kabristanlarda yaşayan ölülere dönüşüyoruz…

Ölüme mesafeli duranlar, maalesef mezar evlerde yaşamayı onaylamış oluyorlar…

Aslında ölümün sükûnet kıyılarına kendimizi attıkça yaşamın farkına varmış olacağız…

Değil mi ki, ölümün ve hayatın sahibi Allah(cc) ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkarır…

Kuyudan Yusuf’u çıkaran, Mısır’a sultan kılan o Allah değil mi?

Kazanan kim? Kuyuya atılan mı, atanlar mı?

Yusuf’un kuyusunu kazanlar nasıl çukurlaştılar… Kin, kıskançlık ve nefret çukurunda nasıl da çirkinleştiler…

Bugün de kardeşliğin kuyusunu kazanlar kime hizmet ediyorlar?

Kurşunla kaynatılmış bir duvar olması gerekenler, birbirine kurşun sıkar hale geldiler…

Bizi ateş çukurunun kenarından kurtarıp kardeş kılan, Allah’a hamd etmemiz gerekirken, kardeşliği imha ve ihanet peşindeyiz…

Dünün Mekke’sinde diri diri çukurlara gömülen kız çocuklarını kurtarmanın mücadelesini veren İslam’ın mensupları, bugün asabiyet çukurlarına kardeşliği gömmeye devam ediyorlar…

Kabilleşenlerin dünyasında Habillerin sesi duyulmaz oldu…

Ashab-ı Uhdud’a gün doğdu… Hendekçiler hedeflerine emin adımlarla yürüyorlar…

Gençlik çaresiz… Şayet bu gençlere çığır açmaz, çağrıda bulunmazsak çukurlardan çukur beğenmek durumunda kalacaklar…

Artık çukurlardan geçilmiyor…

Düşünsel, kültürel, sanatsal, siyasal, sosyal, kurumsal, kamusal, yasal, geleneksel, tarihsel, bireysel, ulusal, küresel, bilimsel örgütsel çukurlar…

Moda, marka, model, kariyer, statü, unvan, sınıf, meslek, piyasa, pazar çukurları…

Reklam, rekabet, rant, reyting, rövanş çukurları…

Bu konuyu biz Müslümanların özelinden hareketle değerlendirecek olursak şu hususlara özellikle dikkat çekmemiz gerekiyor:

Benlik çukuru,

Çıkar çukuru,

Cinsellik çukuru,

Sanal çukurlar,

Teknolojik çukurlar,

Etnik çukurlar…

Şimdi çık işin içinden, nasıl çıkacaksın? Çukurları aşmadan onura ve özgürlüğe nasıl yürüyeceksin?

Benlik çukurunda köpüren nefisleri kim dizginleyebilir? ‘Ego’ nun egemenliğini kim engelleyebilir? Enaniyetler; ümmet, vahdet, uhuvvet tanımıyor… Benlik zindanı Müslümanların belini kırıyor, geleceğini karartıyor…

Çıkar çukurunda değer, doğru, dava, duruş, duyarlılık heder oluyor… Fırsatçı, çıkarcı, menfaatçi kurnazlıklar kulluk kriterlerini tarumar ediyor…

Cinsellik çukuru; hayâ, iffet, namus, ahlak, edep, erdem adına ne varsa aşındırıyor, arsızlık sınır tanımıyor… Cinsel özgürlük, cinnet boyutunda seyrediyor…

Sanal çukurlar, sanılanın ötesinde ağır sonuçlara neden oluyor…

E-çukurlar her türlü çarpıklığı, çirkinliği, çelişkiyi toplumsallaştırarak çürümenin ve çözülmenin taşıyıcısı oluyor… Sosyal medya soysuzlaştırıyor…

Teknolojik çukurlarda, toplumlar teknolojiye taparcasına bir tutsaklık yolunu tercih ettiler… Tefekkürü, tezekkürü, tedebbürü ıskalayan kullar, teknolojik tutkularla tanınmaz hale geldiler…

Etnik çukurlar, ümmetin tüm edinimlerinin elden çıkıp gitmesine neden oluyor… Asabiyetlerin bıraktığı hasarı, kaç nesil telafi edebilir, bilmiyorum…

Malum çukurların karanlıkları zamanla körlüklere neden oluyor…

Teknolojik körlük… Sanal körlük… Etnik körlük, vs…

Peki, bu çukurlardan çıkmanın imkânı yok mudur?

Gömleğimiz arkadan yırtıksa, biiznillahi teala kuyulardan çıkıp, saraylara yürüyebiliriz…

‘La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin’ diyerek tevbe, tevhid ve tesbih ile balığın karnından aydınlığa çıkabiliriz…

Namazı miraç edinerek zirveye tırmanabiliriz…

Yeter ki, niyetimiz Rızayı İlahi olsun…

Yolumuz İ’layı Kelimetullah davası olsun…

Dün bizi çukurlardan kurtaran Allah’tı, bugünde kurtaracak olan Allah’tır…

Mihrinaz 13 Aralık 2022 12:41

Düşünsel, kültürel, sanatsal, siyasal, sosyal, kurumsal, kamusal, yasal, geleneksel, tarihsel, bireysel, ulusal, küresel, bilimsel örgütsel çukurlar…

Moda, marka, model, kariyer, statü, unvan, sınıf, meslek, piyasa, pazar çukurları…

Reklam, rekabet, rant, reyting, rövanş çukurları…

Bu konuyu biz Müslümanların özelinden hareketle değerlendirecek olursak şu hususlara özellikle dikkat çekmemiz gerekiyor:

Benlik çukuru,

Çıkar çukuru,

Cinsellik çukuru,

Sanal çukurlar,

Teknolojik çukurlar,

Etnik çukurlar…

Şimdi çık işin içinden, nasıl çıkacaksın? Çukurları aşmadan onura ve özgürlüğe nasıl yürüyeceksin?

Benlik çukurunda köpüren nefisleri kim dizginleyebilir? ‘Ego’ nun egemenliğini kim engelleyebilir? Enaniyetler; ümmet, vahdet, uhuvvet tanımıyor… Benlik zindanı Müslümanların belini kırıyor, geleceğini karartıyor…

Çıkar çukurunda değer, doğru, dava, duruş, duyarlılık heder oluyor… Fırsatçı, çıkarcı, menfaatçi kurnazlıklar kulluk kriterlerini tarumar ediyor…

Cinsellik çukuru; hayâ, iffet, namus, ahlak, edep, erdem adına ne varsa aşındırıyor, arsızlık sınır tanımıyor… Cinsel özgürlük, cinnet boyutunda seyrediyor…

Sanal çukurlar, sanılanın ötesinde ağır sonuçlara neden oluyor…

E-çukurlar her türlü çarpıklığı, çirkinliği, çelişkiyi toplumsallaştırarak çürümenin ve çözülmenin taşıyıcısı oluyor… Sosyal medya soysuzlaştırıyor…

Teknolojik çukurlarda, toplumlar teknolojiye taparcasına bir tutsaklık yolunu tercih ettiler… Tefekkürü, tezekkürü, tedebbürü ıskalayan kullar, teknolojik tutkularla tanınmaz hale geldiler…

Etnik çukurlar, ümmetin tüm edinimlerinin elden çıkıp gitmesine neden oluyor… Asabiyetlerin bıraktığı hasarı, kaç nesil telafi edebilir, bilmiyorum…

Malum çukurların karanlıkları zamanla körlüklere neden oluyor…

Teknolojik körlük… Sanal körlük… Etnik körlük, vs…

Peki, bu çukurlardan çıkmanın imkânı yok mudur?

Gömleğimiz arkadan yırtıksa, biiznillahi teala kuyulardan çıkıp, saraylara yürüyebiliriz…

‘La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin’ diyerek tevbe, tevhid ve tesbih ile balığın karnından aydınlığa çıkabiliriz…

Namazı miraç edinerek zirveye tırmanabiliriz…

Yeter ki, niyetimiz Rızayı İlahi olsun…

Yolumuz İ’layı Kelimetullah davası olsun…

Dün bizi çukurlardan kurtaran Allah’tı, bugünde kurtaracak olan Allah’tır…

‘Hep birlikte Allah’ın ipine(vahye) sımsıkı sarılın. Tefrikaya(ayrılığa) düşmeyin. Ve Allah’ın sizin için olan nimetini düşünüp, hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz de, O kalplerinizin arasını ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler haline geldiniz. Yine siz, tam ateş çukurunun kenarında iken, oradan sizi O kurtardı. İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklıyor. Umulur ki, hidayete (doğru yola) gelirsiniz.’ (Al-i İmran, 103)

Şayet bu çağrıya icabet etmez isek bir sonraki çukur, Cehennemin gayyasıdır.

R.Kayan


SAAT: 11:09

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306