Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   İstiklal Marşından Bugüne Bir Vicdan Hikayesi (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/39206-istiklal-marsindan-bugune-bir-vicdan-hikayesi.html)

Hâdimul İslam 20 Aralık 2025 22:36

İstiklal Marşından Bugüne Bir Vicdan Hikayesi
 
Mehmet Akif Ersoy 152 yaşında-

20 Aralık 1873. Takvim yaprağında sıradan bir tarih gibi durur; oysa bu tarih, bir milletin vicdanının dünyaya geliş günüdür.
Mehmet Âkif Ersoy yalnızca bir şair olarak doğmadı; bir çağın ahlaki terazisi, bir toplumun kendine tuttuğu ayna, bir milletin en zor zamanlarında konuşmayı seçen suskunluğu olarak geldi dünyaya. Bugün yaşasaydı 152 yaşında olacaktı; fakat rakamlar Âkif’i anlatmaya yetmez. Çünkü Âkif, biyolojik yaşı aşan nadir insanlardandır. Onun yaşı, istiklal fikriyle, haysiyet duygusuyla, utanma ve sorumluluk bilinciyle ölçülür.

Mehmet Âkif’in hayatı, konforlu bir entelektüel serüven değildir. O, hiçbir zaman masanın güvenli tarafında yazmadı. Kalemi, kürsüye yaslanmış bir bilgenin değil; sokakta yürüyen, camide diz çöken, cephede üşüyen, yoksulun evinde susan bir adamın kalemiydi. Onun şiiri süslenmek için değil, uyandırmak için yazıldı. Bu yüzden mısralarında estetik kadar sarsıntı, ahenk kadar hesaplaşma vardır. Âkif, kelimeleri okşamaz; kelimelerle omuz silkeler, kelimelerle silkeler bizi.

İstiklal Marşı’nı yazan şair olarak anılır; ama İstiklal Marşı, Âkif’in yazdığı bir metin değil, yaşadığı bir hayattır. Marş, bir anın değil, bir ömrün damıtılmış halidir. “Korkma” diye başlayan o sesleniş, bir edebi tercih değil; bir ahlaki zorunluluktur. Âkif, korkunun bulaşıcı olduğu zamanlarda cesareti hatırlatmayı görev bildi. Çünkü onun dünyasında şiir, estetik bir kaçış değil; etik bir müdahaledir.

Mehmet Âkif’in dindarlığı sık sık yanlış anlaşılmıştır. O, inancı bir kimlik etiketi olarak değil, bir sorumluluk rejimi olarak yaşadı. İnanç, onun için başkalarını yargılamanın değil, kendini hesaba çekmenin adıdır. Bu yüzden iktidarların, kalabalıkların, sloganların değil; vicdanın tarafında durdu. “Ben ezelden beridir hür yaşadım” diyen ses, yalnızca bir milletin değil, bir müminin ahlak bildirgesidir. Âkif için özgürlük, keyfilik değil; emaneti layıkıyla taşımaktır.

Onun yoksullukla kurduğu ilişki romantik değildir. Fakirliği yüceltmez, sefaleti kutsamaz. Ama yoksulun onurunu korur. Çünkü Âkif, insanı ekonomik durumuyla değil, ahlaki duruşuyla değerlendirir. Safahat’ta karşımıza çıkan karakterler, edebi figürler değil; yaşayan yaralardır. O yaraları teşhir etmez; anlamaya çalışır. Ve anlamadan konuşmaz. Bu yüzden dili serttir ama merhametsiz değildir. Merhameti sessizdir, bağırmaz.

Mehmet Âkif, modernleşme tartışmalarında da kolaycı bir yerde durmaz. Ne körü körüne Batı hayranıdır ne de içine kapanık bir gelenek savunucusu. O, geleneği omurgası, yeniliği ufku olarak görür. Geçmişe saygı duyar; ama geçmişi kutsallaştırmaz. Geleceğe bakar; ama geleceği putlaştırmaz. Bu denge, bugün hâlâ en çok ihtiyaç duyduğumuz fikri erdemlerden biridir. Âkif, bize şunu öğretir: İlerlemek, köksüzleşmek değildir.

Sürgün yılları, Âkif’in yalnızlığını derinleştirir. Mısır günleri, bir şairin değil; bir yurt hasretinin hikâyesidir. O, vatanından uzak kaldığında bile vatanını araçsallaştırmaz. Ne ajitasyon yapar ne mağduriyet devşirir. Sessizleşir. Ve bu sessizlik, belki de onun en gür konuşmasıdır. Çünkü Âkif, konuşmanın değil; susmanın da ahlakı olduğuna inanır.

İstiklal Marşı için verilen ödülü reddetmesi, bir jest değildir. Bir ilke beyanıdır. Para, onun dünyasında emeğin karşılığı olabilir; ama istiklalin bedeli olamaz. Bu tavır, bugün sıkça unuttuğumuz bir şeyi hatırlatır: Her şey satın alınabilir değildir. Bazı değerler, ancak taşınır. Ve Âkif, o değerleri ömrü boyunca sırtında taşıdı.

Mehmet Âkif yaşasaydı bugün ne söylerdi? Büyük ihtimalle yine yüksek sesle konuşmazdı. Ama rahatsız edici sorular sorardı. Kalabalıkların alkışladığı yerlere mesafeli durur, sessizce kenara çekilip not alırdı. Ahlakın bu kadar kolay tüketildiği, sözün bu kadar ucuzladığı bir çağda, sözün ağırlığını hatırlatırdı. Ve muhtemelen yine sevilmezdi. Çünkü Âkif, sevilmek için yazmadı. O, doğruyu söylemek için yaşadı.

Bugün Mehmet Âkif’i anmak, bir tören işi değildir. Onu yıldönümlerine hapsetmek, en büyük haksızlıktır. Âkif, vitrine konulacak bir figür değil; hayata sokulacak bir ölçüdür. Onun metinleri, yalnızca okunmak için değil; hesap vermek için vardır. Kendimize, toplumumuza, inancımıza, vicdanımıza dair.

152 yaşında bir Âkif düşünmek zor. Ama 152 yıllık bir sorumluluğu taşımak mümkün. Çünkü Âkif hâlâ aramızda; her suskunlukta, her itirazda, her “korkma” deyişimizde. O, geçmişte kalmadı. Bizimle yürüyor. Ve belki de asıl soru şu: Biz, onunla yürümeye hazır mıyız?

Gazete us


SAAT: 02:12

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325