Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Denklemler Kurmak Ve DENGEDE KALMAK ... (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/3991-denklemler-kurmak-ve-dengede-kalmak.html)

AŞK'ÜL İSLAM 26Haziran 2008 19:50

Denklemler Kurmak Ve DENGEDE KALMAK ...
 
Bu bir denklem: E=mc2 Yazmak ne kadar kolay bu denklemi! Acaba, kurmak da bu kadar kolay mı oldu Einstein için?! En azından lise tahsili almış olanlarımız haberdârız bu denklemden.. Hiç bilmeyenimiz ise en azından haberdârdır Einstein’dan..

Bu formülü alalım ve henüz îcat edilmemiş zaman makinesi ile bir kağıdın üstünde 1400 sene öncesine ışınlayalım… Bu harfleri (Latin) tanıyacak bir coğrafyaya inzâl(!) edelim… Üstünde denklem yazılı kağıdımızı, düştüğü yerden bir asilzâde bulup kaldırsın ve dikkatle okusun…
Sizce ne olur?!!!

Bence şu olur…… “E” için uzun bir “Eeeeeeeeeee” çeker; derin bir tefekkürün alâmeti olarak… “mc2” için asilzâdenin hangi ünlemleri olur bilemiyorum gerçekten…Teşbihte hata olmaz; 1400 sene öncemize içinde böyle nice sembolleri barındıran bir Kurân nâzil oldu

Semâ’dan… “Sâd” dedi; “Kâf” dedi; “TâHâ” dedi Kurân!

1400 yıldır o asilzâde gibi “Eeeeeee” diyoruz derinden….. Acaba, hangi denklemin (?) unsurudur diye sormak bile geçmiyor aklımızın köşesinden…
Sor-mu-yoruz;!! Neden??

Cevabını bulabileceğimiz yönünde en ufak bir ümit taşımadığımızdan mı??
Peki, bu “ümitsiz” bakış açısı iman-akıl-vahiy süreçlerinde neden üzerimizde sekte yapmıyor ve biz bu sessiz kalıştan neden bireysel ölçekte rahatsızlık duymuyoruz???

Dert etmeyin ve ısrarlı sorularımdan negatif bir anlam çıkartmayın… Aslında, bu sorularımla “tabii” olana işaret etmeye çalışıyorum.. Bu “bilemeyiş” sekte yapmaz ve rahatsızlık vermez..

İşte, iman ve bilgi arasında ya da vahiy ile akıl arasında böyle bir haddini-hududunu biliş vardır… Bâzen, bilemediğinize de iman edersiniz ve bâzen vahiy sırlarını vermeyi zamana yayar… Sırların verildiği veya çözüldüğü zamandaki ve yerdeki biliş de, sırrı verilmeyenin kapalı kutusuna sahip oluş ama bilemeyiş de ayrı ayrı imtihanlardır sahipleri için…

Gerçekten, meseleleri algılamamızı kolaylaştıracak ve taşların yerlerine oturmasına hizmet edecek denklemleri kurmak kolay değildir… Kâinât nice denklemlerden oluşan kusursuz bir döngüdür ve bu döngü kısır değildir! Kısırlık zihinlerdedir!

Kusursuz döngüye “kısırsız” (!) zihinlerle teslim olma ve bütünleşme başarısıdır İMAN!

Böyle olduğu için “Sâd, Yâ-Sîn, Elif-Lâm-Mîm-Râ” gibi nice Kurân kodları -onları bilemeyişimize rağmen- bizi tâciz etmez; bilakis teskin eder!! Bu bilemeyiş de imanî açıdan “kerâmet” vardır..

Hakikaten, Maide:102 bazı soruların mutlak cevaplarının bazı insanlar için taşıdığı tehlikeye işaret etmektedir.. Bu insanlar elbette “iman edenler” arasındandır… Sormuşlardır ve aldıkları cevabı beğenmedikleri için “kâfir” olmuşlardır…

Bu nasıl iştir?! Sorular öğrenmek içindir ve fakat bazı sorular ve de onların mutlak cevapları neden inananları dinden imandan edebilmektedir?! Bu çok esrarlı bir konu değil midir; sizce??

Mâide:101 bu esrarın gerekçesini sunmaktadır.. Gerekçe, soru sahibinin kendini bilişi, tanımasıyla ilgilidir. Ancak, bu da başlı başına ağır bir mesele değil midir?? Kendimizi bilme ve tanıma meselesi!! Hangi sorumuzun cevabının bize yarayıp yaramayacağını bilmek ve cevabı yaramayacak olan sorularımızdan caymak ve bunu yapabilmek için kendimizi bilmek!! Yâni, gerçeklerle yüzleşmek yerine veya yüzleşmeden önce kendimizle yüzleşmek!?

Mâide:101 ışığında şöyle düşünelim. Karşımızda Allah’ın Elçisi duruyor ve biz öğrenme-inanma-uygulama sürecindeki inanan insanlar olarak –aslında cevabını Cenâbı Allah’ın verdiği - sorular soruyoruz… Cevapların bağlayıcı olduğunu ve ekstra yükümlülükler ve de sorumluluklar getirebileceğini öngörerek soruyoruz….

Ancak, cevaplar imanımızı kuvvetlendireceğine bize küfre sürüklüyor…???? Bu ne kadar esrarengiz bir iş!!!

Bir de tersinden düşünelim… “Elif-Lâm-Mîm, Kâf-Hâ-Yâ-Ayn-Sâd” ve diğerleri insanlığın karşısında 1400 yıldır öylece duruyor ve biz hâlen onlar hakkındaki sorularımızın cevaplarını bilmiyoruz ve fakat bu durum imânımızı pekiştiriyor??!!

Acaba, şöyle söyleyerek sözü bağlayabilir miyiz?!
Aklen çözümleyemediğimiz denklemler karşısında, rûhen doğru mevzilenmek başarısıdır İMAN!?


NEYZEN SEMAZEN


SAAT: 20:56

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320