Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Bir Ağacın dua sı (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/4590-bir-agacin-dua-si.html)

Huzurİslam 21 Temmuz 2008 18:03

Bir Ağacın dua sı
 
Güneş buralardan doğar.
Bizler güneşin doğduğu saatleri unutsak da...
Dünyaları kör uykulardan kaldıran, dünyaları baştan başlatan, arındıran bu topraklardır.
Ve bu toprağın insanlarıdır ki hareketlenen, ellerinin, ayaklarının farkına varmaya başlayan bebeklerine ‘emekliyor' der.
Zaman zaman yüreğime bir ağacın acısı değiyor. Evet; bu kadar kıyımın, kıyamet öncesi koparılan bu kadar kıyametin ortasında beni bir ağacın acısı yakıyor.
Hani şu şehrimin/şehrinin ortasında akan yolda, gelenleri ve gidenleri ayıran sıra sıra ağaçlar var ya, işte o, ya da kaldırımlarda unutulmuş ağaçlardan birinin, belki üçüncüsünün, yok yok , birincisinin acısı beni yakıyor.
Bir insanın ya da bir ağacın; bir ormanın ya da bir şehrin fark etmiyor ki...
Acılar farklı yakmıyor ki...
Yanmak farklı acılar vermiyor ki...
Kimbilir hangi ormanın ağacıydı? Henüz büyümüş, serpilmişti. Dibinde yeni filizler boy verecek, can bulacaktı. Yanındaki ihtiyar ağaç dallarını sessizce yere bırakacak, uyur gibi gidecekti. O geldiği yeri unutmayacak, gideceği yeri bilecekti.
Kendini şehrimin ortasında buluverdi.
Onu yolumun ortasında buluverdim.
Bu topraklarda filizlenip boy vermedi. Şehrimde onu gören / görmeyen gözlerin önünde büyümedi. Ne dallarıyla ünsiyetim oldu, ne yapraklarıyla. Ne toprağıyla ünsiyeti oldu, ne havasıyla. Bu el-ayak değmeyen bir avuç toprak onun değildi ki. O bu toprağın değildi ki.
Büyümedi. Uzadı, lakin uzadığını gören olmadı.
Küstü. Vermedi. Dibinde yeni canlar hayat bulmadı. Belki gövdesinde bir karınca bile gezmedi. Ayakta kaldı, hayatta değil...
...
Vermeyenler bilmiyorlar.
Kolayca alıyorlar.
Canları, toprakları, evleri, hayalleri; hayatı ne kolay alıyorlar.
Kimseye bir şeyler vermemişler ki...
Verecek bir şeyleri yok ki...
Yalnızca bırakıyorlar bıktıklarını.
Pencerelerinin önünde susuz kalmış sardunyaları, yollarını gözleyen, lastik top, yürüyen, ağlayan bebek bekleyen çocukları yok. Dallarıma uzansın diye süslenip püslenen kendileriyle bir yaşta erik ağaçları sonra ..
Bir çocuğun, bir ağacın; hatta kendi ağaçlarının, kendi çocuklarının nasıl büyüdüğünü görmemişler.
Onlar, o topraktakiler doğmuş bir güneşe, hazır bir hayata uyanıyorlar.
Şefkatleri yok, merhametleri yok.
Çünkü emekleri yok.
Çünkü sabırları yok.
Emek vermeyen ne de kolay kıyıyor. İnsana, zamana, hayata ne de kolay kıyıyor.
O'nu bilmiyor.
O'nun olmadığı yerin olmadığını bilmiyor.
Bilmiyorlar da, bir sarı çiçeği koparamayan eli anlamıyor.
Gözü arkada gitmeyi bilmiyor. Arkasında kalan bitiyor. Almayı biliyor da bilmesine, her aldığıyla ah aldığını bilmiyor.
Onlar, o topraktakiler bilmiyor.
Bu topraktakiler unutuyor.
Ve şehrimin / şehirlerin ortasında o yalnız, küs ağaçlar uzandıkça iki yitiğim uzanıyor: Sabrım ve emeğim. Emeğim ve sabrım.
Toprağa bir tohum koyup günler geceler boyu, baharlarda sonbaharlarda beklemelerim... Birinci dal, sonra ikinci, birinci yaprak, ikinci yaprak ve ilk meyve...
Beklemek zor geliyor.
Gidip bir ormandan büyüyüp serpilmiş bir ağacı getirip şehrimizin ortasına dikiyoruz. Bir lamba diker gibi, bir direk gibi, bir yeşil ışık gibi... Sonra unutuyoruz. Toprak verileni alıyor yalnızca, bir tohuma canından can vermeyi unutuyor. Topraklığını unutuyor.
Ve bir bir artıyor yalnızlıklar. Bir ağacın yalnızlığı, bir insanın yalnızlığı bir şehrin yalnızlığı oluyor. Bu toprakların, güneşin ilk düştüğü, ilk uyanan toprakların yalnızlığı oluyor.
Bekleyişlerim, gözleyişlerim azalıyor.
Emeğim azalıyor, sabrım kalmıyor.
Oysa sabır ve emekle yeşeriyor hayat.
Bir haber bekliyorsa birisi bizden, bir selam bekliyorsa, su bekliyorsa, bir lokma ekmek, bir hırka bekliyorsa; ne kadar çok şey bekliyorlarsa bizden, o kadar hayatımız var. O kadar can var canımızda.
Ne kadar emeğimiz varsa o kadar sabrımız, ne kadar sabrımız varsa o kadar emeğimiz var. Hayatımızda o kadar yeşil var oluyor. Sonra uzun bir yol bizi bekliyor. Bir tohum ekmek toprağa, yola çıkmaktır çünkü; sonsuza doğru, sonsuz bir yola çıkmaktır. Sonra, duysak da duymasak da sessiz-sedasız nice dualar, dualarımıza nice aminler oluyor. Ve her dua her aminle topraklarımızdan önce nice güneşler gönüllerimize doğuyor.


SAAT: 19:15

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306