Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Türkiye Nereye Gidiyor? (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/509-turkiye-nereye-gidiyor.html)

MERVE DEMİR 21 Ağustos 2007 00:38

Türkiye Nereye Gidiyor?
 
Mehmet Şevket Eygi

07.09.2005

Bir ülkede bir tek insana haksızlık, zulüm, adaletsizlik yapılması, bütün ülkeye ve halka karşı yapılmış gibidir. Binaenaleyh en küçük bir haksızlığa, zulme, adaletsizliğe karşı sessiz, tepkisiz, hareketsiz kalmamalıyız.

Soruyorum: Şu anda ülkemizde yeterli güvenlik var mıdır?

Canlarımız, mallarımız, hürriyetlerimiz, haklarımız güvende midir?

Bu soruya müsbet cevap verebilir miyiz?

İstanbul ve civarı büyük bir zelzele bekliyor. Böyle bir afette yıkılacağı kesinlikle bilinen onbinlerce mesken hâlâ boşaltılmış değil. Yedi şiddetinde bir sarsıntıda mutlaka yıkılacaktır denilen yüzlerce, binlerce hastahane, okul, resmî daire hâlâ sorumsuzca kullanılıyor.

Böyle bir ihmalkârlık, böyle bir umursamazlık, böyle bir lâkaydlık onbinlerce, yüzbinlerce vatandaşımızın ölümüne bile bile râzı olmak demek değil midir?

Bu ülkenin idarecileri, halkın oylarıyla seçilmiş vekiller niçin bu konuda gerekeni, vazifelerini yapmıyorlar?

“Efendim, İstanbul zelzeleye hazırdır...” diyen resmî ağızlar var. Kesinlikle yıkılacağı bilinen meskenlerin ve kamu binalarının boşaltılmadığı bir yerde hazırız demek doğru mudur?

İstanbul Boğazı’nda trafik güvenliği var mıdır?

Daracık boğaz korkunç bir trafik yoğunluğu içindedir. Olmasını elbette istemem ama günün birinde bir felaketle karşılaşabiliriz. Sıvı gaz veya amonyak yüklü iki gemi çarpışabilir ve şehir, atom bombası yemişçesine büyük ve korkunç bir tahribata uğrayabilir. Kış aylarında ucuz atlatılan bir kaza (Sıvı gaz depoları yüklü bir geminin karaya oturması ve tankerlerin denize dökülmesi) bize ders oldu mu?

Şehrin bazı bölgelerinde güvenlik var mı? Bir kadın elinde pahalı bir cep telefonu ile her yerde rahatça dolaşabiliyor mu?

Mallarımız, canlarımız organize kapkaç çetelerine karşı güvende midir? “Bana bir şey olmadı ya!..” Evrensel bilgelik bu bahaneyi kabul ediyor mu? Şu 72 milyonluk ülkede bir tek vatandaşın canı haksız yere yanarsa 72 milyonun birden yanmış sayılması gerekmez mi?

Eğer bir ülkede rüşvet, işlerden komisyon almak, ihalelere fesat karıştırmak yaygın hale gelmişse o memlekette adalet, güvenlik, huzur olduğu iddia edilebilir mi?

Saçı bitmedik yetimlerin, gözü yaşlı dulların ağladığı, süründüğü, haklarının yendiği ve suçluların yüzde doksanının cezalandırılmadığı bir ülkede medeniyet olduğu iddia edilebilir mi?

Geçen sene bir kurumdaki büyük pislikler ortaya çıkarılınca, medya işin üzerine gidince nasıl telaşlanmışlar, meseleyi kısa zamanda örtbas etmişlerdi. Halk olarak niçin bu işin üzerine gitmedik?

İlaç meselesinde büyük, korkunç, iğrenç bir yolsuzluk skandalı ile sarsılmıştı birkaç ay önce Türkiye. Sonra ne oldu? Mesele küllendi, unutturuldu. Yiyenler yedikleriyle kaldılar.Sosyal sigortaların, toplumun böylesine dolandırıldığı bir ülkede güvenlik bulunduğu söylenebilir mi?

Okullarda uyuşturucu kullanma yaşı 11’e kadar düşmüş. Bu organize işi birtakım garibanlar yapmıyor. Arka planda büyük mafyalar, çeteler vardır. Milletin çocukları, gençleri zehirlenirken biz ne yapıyoruz? “Benim çocuğum, benim oğlum eroin kullanmıyor...” Peki zehre alıştırılan öteki çocuklar bu vatanın, bu milletin, bu devletin, hepimizin çocukları değil mi?

Aylık geliri bin dolar civarında olan birtakım adamlar ayda 10 bin dolarlık bir hayat sürüyor, arada bir sürü mal ediniyor, zengin oluyor. Böylelerine “Yahu senin meşru gelirin bellidir. Bu masrafın, bu zenginliğin kaynağı nedir?” diye soran, sorabilen yok.

Herifler ve karılar siyasete atılmadan önce fakirdiler, kısa zamanda beş on sene içinde Karun gibi zengin oluverdiler. Onlara da “Nereden buldun?” diye sormak ayıp ve hukuka aykırı sayılıyor. Neymiş, büyük sermayeyi ürkütmemek lazımmış. Bahanelerini sevsinler!

Birtakım âmme (kamu) işleri normal fiyatın birkaç misline yaptırılıyor. Aradaki fark hırsızlar tarafından bölüşülüyor. Soramıyorsunuz. Ağır suç işleyen, adam öldüren, büyük vurgun vuran, banka boşaltan birtakım suçlular kısa zamanda tahliye oluyor ve pîr ü pak topluma dönüyor. Soramıyorsunuz.

Fazla ileriye gidenleri mahkemeye veriyorlar ve yüklü tazminat alıyorlar.

Bunca rezalet, bunca hırsızlık, bunca soygun, bunca zulüm içinde birden bir feryat duyuluyor.

Ünlü kalemlerden biri:

“Bizim hayvanlar kadar özgürlüğümüz yok mudur?” diye yeri göğü inletiyor.

Neymiş o özgürlük? Zina özgürlüğüymüş. Zinayı suç saymak, zina eden karıya ceza vermek gerilikmiş.

Doğruluğun, istikametin, adaletin timsali (simgesi) olması gereken Müslümanların içinden de birtakım çatlak sesler çıkıyor ve bazıları:

Şimdiye kadar dinsizler yediler, bundan sonra biz yiyeceğiz diyorlar.

Ne yiyecekmiş bu nâbekârlar? Milletin, toplumun, vakıfların, saçı bitmedik yetimlerin, fakir fukaranın haklarını... Zıkkım yiyin, ateş yiyin, ağu yiyin inşaallah!

Şu ülkede rant için yenmeyen halt kalmadı. Birtakım çeteler kirli emelleri ve menfaatleri için bayrağı çiğnettiriyor, halkı kışkırtıyor.Her koldan çalışıyorlar.

Bir ara birtakım profesyonel provokatörlere (kışkırtıcılara) çarşaf giydirip düzmece gericilik senaryoları sahneletmişlerdi. Çarşaflılar meydanda taşkınlık yapıyor, sonra ara sokakta çarşaflarını çıkartıp gidiyor. Kimlerdi bunlar?

Memleketin, halkın, devletin rantını yemek için:

Türk-Kürt kavgası,

Sünnî-Alevî çatışması,

Sağ-Sol tepişmesi,

Dinci-laik gerginliği... çıkartıyorlar.

Çocukluğumda bayramlarda sokaklara bez yaftalar asılırdı, bunların üzerinde “Sınıfsız imtiyazsız bir milletiz” yazardı. O yıllar, üstü başı dökülen fakir köylülerin Ankara’nın Yenişehir’ine girmeleri yasak olan devirdi.

Sınıfsız, imtiyazsız bir millet... Hah hah hah, hih hih hih! Türkiye bir kastlar ülkesidir. Yukarıda Pembe Brahmanlar sınıfı, en altta milyonlarca parya.

Müslüman paryalar, seçimlerde yüzde 90 oy alsalar bile gerçek iktidar olamazlar.

Bir kişinin, tatlısı tuzlusu içkisiyle 150-200 dolara yemek yediği bir lüks lokanta varmış, önceden randevu alınarak gidilebiliyormuş. Beride, paryalar Küçükpazar’da (Unkapanı ile Tahtakale arasındaki semt) ucuz halk lokantasında sadece 1 milyon 250 bin liraya verilen kurufasulye ve pilavı (ekmek bedava) yiyecek parayı bulamıyor.

Sosyal adaletsizlik, haksızlık, zulüm, güvensizlik almış yürümüş. Kokuşma korkunç boyutlara ulaşmış. Okullarda uyuşturucu yaşı 11’e kadar inmiş (Seneye 10’a iner!), kapkaççılık organize hale gelmiş, çeteler ülkeyi haraca kesiyor, İstanbulTürk mafyasındanKürt mafyasına devr ü teslim ediliyor, birtakım namussuzlar vakıfları talan etmek için sinsi plan ve programlar yapıyor, faizlerle Türkiye günde yirmidört saat, yılda 365 gün (Dört senede bir 366) feci şekilde soyuluyor, saçı bitmedik yetimlerin hakları domuz gibi yeniyor, halk aldatılıyor, halk zehirleniyor, provokatör rantçılar iç savaşlar çıkartmak için senaryolarını açıkça uyguluyor ve sonra birileri kalkmış:

– Türkiye çok iyi günlere doğru dört nala gitmektedir. Ufuklarımız pespembedir. Yarınlar çok iyi olacaktır... şeklinde nutuklar atıyor.

Bunlar deli midir, yoksa, süper sahtekâr mı?

ayel 21 Ağustos 2007 12:44

Cvp: Türkiye Nereye Gidiyor?
 
Bu yasananların bı nedenı bencıllıktır.bana dokunmayan yılan bın yıl yasasın gıbı bı dusunceler cogunluktadır.bı kavga varsa ayırmyıp seyrederız.hele hele uyusturucu bunu yapan ınsanlar hıc mı dusunmuyolar.Allah c.c onları ıslah eylesın.allah vatanımızı kotuluklerden korusun ınsallah.

Seyyid 06 Kasım 2008 07:26

Cvp: Türkiye Nereye Gidiyor?
 
Zaman çok boşa geçiyo dünyanın sahte büyüsüne kendimizi kaptırmış gidiyoruz ne değer yargımız kalmış ne de iman.Sona gelmişiz ama farkında bile deyiliz yaşantılarımız sadece biraz kaos tek derdimiz maddiyat ve gösteriş. Dostluklar bitmiş çıkar ve sahte tebessümler almış yerini, gözleri ve kalpleri haram bürümüş. Attığımız her adım günaha dönüşmüş birbirimize haram yolları hoş gösterip önerir olmuşuz. Ama ne yazıkki her şeyin farkında olduğumuz halde hiç bir şeyin farkında deyilmişiz gibi davranıyoruz dini duygular sadece dini terimler olmuş nereye gidiyoruz ve gerçekten bunun için mi geldik geliş amacımıza ne kadar uyğun yaşıyoruz Acaba Allah sadece dara düştüğümüzde anmak için mi var.yoksa isteklerimizi karşılamak için zaman zaman ona yaptığımız duygu sömürüleri için mi .Ne zaman uyanıcaz bu sahte rüyadan .Acaba uyandığımızda çok mu geç kalmış olucaz
Yoksa uyanmadan mı bitecek bu rüya.İçine sıkıştığımız hareket dahi edemediğimiz bu düzeni biz mi istiyoruz yani günahın ve küfrün gönüllü askerlerimiyiz
Günümüzün yüzbin de kaçını geliş amacımıza uygun geçiriyoruz.Hiç bi zaman dolduramadığımız içimizdeki boşluğun gerçekte iman boşluğu olduğunu bildiğimiz halde neden bunun farkında deyilmiş gibi yaşıyoruz.Kendimiz bu kadar boşluk içindeyken ne hakla çok rahatlıkla başkalarını yargılayıp yerden yere vuruyoruz

Ne zaman kendimiz olucaz.Yaşlanıp bizim için her şeyin artık boş olduğunu ve sonun çok yakın olduğunu hissettigimizde mi.Bu sizcede çok geç olmaz mı .O zaman neden bekliyoruz yoksa hala kendi kendimizi avutmamız devammı ediyo

Hepimizin korkuları var.Ama asıl korkmamız gerekenden korkmuyoruz, hepimizin sekdikleri var ama asıl sevmemiz gerekeni sevmiyoruz o bize yaklaştıkça biz kaçıyoruz
Kalbimizde kalan o yumuşaklığın tamamını söküp almadan hala şansımız varken ve başımıza bi felaket gelmeden neden af dileyip sana döndük gerçeği gördük demiyoruz
Yoksa yaptıklarımızdan mı utanıyoruz.Onun bizi affetmeyeceğinimi düşünüyoruz
Hayır emin olun o sizi ve beni bütün hatalarımıza rağmen hala çok seviyo ve bizden pişman olduğumuzu gösterecek şeyler bekliyo
Ne kadar küçük çıkarlarımız için onu unutsakta o bizi asla bi saniye bile unutmadı ve hala bizde umudu var.ama ne yazık ki biz gene nankör olmaya devam ediyoruz. Hayatımızı kendimiz yönettiğimizi zannedip kazandıklarımızın, aklımızın ve güzelliğimizin kendi kabiliyetimiz ve becerimiz olduğunu zannediyoruz.Bize verilen rızkın yaratanla hiçbir ilgisi yokmuş gibi davranıyoruz
Hiçbir peygamberin ve patişahın yaşamadığı lüksü yaşıyoruz .kışın ortasın da yaz meyvesi yazın ortasında kış meyvesi bulabiliyoruz .sıcak yuvalarımız eşlerimiz çocuklarımız var.istediğimizi istediğimiz saatte yiyip içiyoruz.Ama bunları bize sağlayana şükür bile etmiyoruz

Ne olduda bu kadar kör ve nankör olduk.neden hayallerimizi hep dünya süslüyo yoksa cennete ve cehenneme olan inancımızı mı kaybettik.Bize nelerin günah nelerin sevap olduğu öğretilmedimi .ya da dünya gerçekleri unutturacak kadar tatlımı geldi


SAAT: 18:18

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306