![]() |
Milliyetçilik ırkçılık mıdır? İslamiyet, ''biyolojik ırk'' vakasını kabul, fakat ''ırk üstünlüğünü'' reddeder...Yüce dinimiz İslama göre, insanların üstünlüğü ve şerefi, iskelet yapısına ile,kafatası ile, rengi ile ve kan grubu ile değil, Allah ve resulüne olan iman ve hizmeti ile tayin olunur ki buna dinimiz ''takva'' der. Bu husus Kur'an-ı Kerimde şöyle açıklanır; '' EY İNSANLAR, BİZ SİZLERİ, BİR ERKEK VE BİR KADINDAN YARATTIK VE BİRBİRİNİZ İLE TANIŞASINIZ DİYE SİZİ ŞUBELERE (ırklara kavimlere) VE KAVİMLERE AYIRDIK. ŞÜPHESİZKİ; ALLAH YANINDA EN ŞEREFLİNİZ, TAKVADA EN İLERİ OLANINIZDIR'' Hucurat/13 Bu ayet hiç bir tevile yer bırakmaksızın, islamiyetin ırklar ve kavimler karşısındaki tavrını ortaya koymaktadır... üstünlük Allah ve Resulü yolunda gösterilecek ihlas ve hizmetle ifade edilir...yani takva... Buda şu manaya gelirki, hiç kimse kendi ırkını ''üstün'' ve ''aşağı'' ırk kompleksine kaptırmadan milli özelliklerine sahip çıkarak islamı yaşamalıdır...Başka milletlere ve ırklara düşman olmak süphesiz sapıklıktır..ama kendi ırkından ve milletinden utanıp ''yabancı ırklardan'' damızlık aramakta ayrı bir sapıklıktır... Her ırk ve kavim, yüce Allahın birer ayeti olarak kendi özelliklerini korumalı ve islama daha güzel nasıl hizmet eder, ve islam ile, nasıl kurtulurum onun gayretine düşmelidir... Bunun yanında, yüce dinimiz, bütün ademoğullarını ''Kelime-i tevhid'' etrafında toplayarak ''islam kardeşliği şuuru'' içinde dayanışmaya ve Allah yolunda yarışmaya davet eder..Yani islam, bir taraftan bütün ırkları ve kavimleri, milli şahsiyetleri içinde tutmakta, diğer yandan ''islam kardeşliği'' ve ümmet olmaya çağırmaktadır... Ben şahsım adına söylüyorum milliyetçiliği asla ırkçılık olarak görmem, keza ''kavminin efendisi kavmine hizmet edendir'' ve, veda hutbesinde, ''soyunu inkar edene, Allah'ın, meleklerin ve insanların lanet etmesini dileyen peygamber'in (s.a.v.) dinini milletlerin ve ırkların aleyhine kullanmak mümkün değildir... Kaldıki; Peygamberimizin yakın dostları arasında, islam ile şereflenen başka ırkların ve kavimlerin insanlarıda vardı, ve onlar kavim adları ile anılagelmişlerdir..Bilindiği gibi, Bilal-i Habeşi, Selman-ı Farisi, Süheyber Rumi...gibi islam büyükleri, hep milliyet adları ile zikredilmişlerdir... Türk kelimesinden ürken ve korkan, milliyetçiliği ırkçılık olarak tanımlayan çevrelere bunu anlatmak çok ama çok zor....................... |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Eğer kendi ırkını üst ırk görüp, diğer ırklar veya kavimler aşağılanıyorsa milliyetçilik ırkçılıktır.. |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Bu memlekette hep tartışılan ve karara bağlanılamayan konulardan biri de ırkçılık meselesidir.Tam olarak anlayabilmiş değiliz bu kavramı.Milliyetçi olursan ırkçı mı derler yoksa ırkını ön planda tutarsan sana millliyetçi mi derler?? İşte kocaman bir paradoks..Ama şuda bir gerçek ki bu söylemleri dallandıranlar ya ırkını üstün tutan safkan türklerdir yada başka ırka mensup olan şahıslardır.Kişi ırkını ön plana alarak genelleme yapıyorsa ırkçılık orda başlar bence...Yakın zamanda hatırlayınız A.Gül'ün annesi ermeni dedi biri Gül hayır ben Türküm diyerek ırkını ön plana aldı... vs...vs...vs... |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? milliyet farklıdır ırk farklıdır... herkes milliyetinde özgürdür.. ırkçılığa giriştikçe insanlar soykırıma doğru ilerler.. Allah-u Teala insanları farklı yerlere sevketmiş.. ama anamız babamız bir..alıp veremediğimiz bişi yok.. üstünlük takvada ise yarış da takva üzere olması gerekir değil mi? atalarımdan memnunum Kabilden gelen soy isem Rabb'im ıslah etsin... |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
Alıntı:
|
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Kur'an'da şöyle diyor Yüce Rabbimiz: "Dillerinizin ve renklerinizin farklı olması Allah'ın ayetlerindendir." İşte farklı diller ve renkler bir araya gelerek anlamlı bir kardeşlik tablosu oluşturur. Kim ki bu renklerden ve dillerden birine dokunur yasaklar veya bastırırsa Allah'ın ayetlerinden birini de inkar etmiş olur.. Bu Allah'a karşı bir suçtur.. İnsanlığa karşı da bir suçtur... Şimdi size sorayım bu anlatılan ayetteki yasaklama olayları türkiyemizde olmadımı. bizlere yok denildiği ve inkar edildiği günleri hatırlamak lazım işte ayeti kerime o tür yönetim ve insanlara hitap ediyor. |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
Aksi bişey mi söyledik? |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
|
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? sayın hönül onu yapanlara sormalı... yapanlar da belki ırkçılığı bastırmak için yapmışlardır?????? millet çeşitli milletlerden oluşur fakat tek bilek tek yürektir...o zaman milliyet olur.. ille de ben de varım demek ki gerekir... |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
Ona ermeni diyenler ırkçılık peşinde değiller midir??? |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Sizin yada benim "Türküm" dememiz gayet normaldir.Ama başta bulunan ve etnik yapısı çeşitlilik gösteren bir ülkenin başkanı "annem ermeni değil türktür demesi ülkede yaşayan farklı ırktaki şahısların kendilerini azınlık görmelerine neden olur..ben Gül'ün siyası kimliğini beğenen biriyim düşünce olarak zıt değilim ama bu söylemini doğru bulmadım... |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
Olayın başlangıcı aslında ırkçılık yapmakla değil canan arıtman hanımın çamur atma isteğiyle ortaya çıkmasıdır.Ama olay ırkçılık yapmaya kadar uzamıştır. |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? İnsanın elinde olmayan kavramlar üzerinden kategorizeler yapmak anlamsız bir uğraştır. Bu açıdan ne size ait ırk önemlidir, ne size ait millet, ne size ait toplum nede size ait aile. çünkü özünde hiç biri size ait değildir, sadece görüntü aitmiş gibi renklendirilmiştir. |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
haklısınız sırf ırkçılığı bastırmak için faili meçhul cinayetler işleyen düzenler herkes ben varım derken neden kürtlerde varım diyemiyor varım denildiğinde ümmet bazında dahi olsa yol gösteren düzen var |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
Dur kız hemen kızma :) bu benim fikrim kimse katılmak zorunda değil :) |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
Bakın, her millet bilinç altında da olsa, kendi milletinin kimliğini öne çıkarma gayretinde-ki buda normaldir... |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Bütün emirler ya topyekün insanlara, yahut mü’minleredir. Hidayete çağıran âyetlerde hitap bütün insanlığa yapılır. Ne ırk, ne kabile, ne makam, ne rütbe gözetilmez... Bir Arabın hidayete ermesi, bir İngilizin hidayete gelmesinden daha önemli değildir. İbadete, itaate dair emirlerde ise hitap mü’minleredir... Bu hususta mü’minler arasında hiçbir ayırım yapılmaz... “Allah’a ibadet edin”, “O’na secde edin”, “zekâtlarınızı verin” gibi emirler ve “faiz yemeyin”, “zinaya yaklaşmayın”, “gıybet etmeyin” gibi nehiyler mü’minlerin tamamınadır. Bu emirlere uymanın ve bu yasaklardan kaçınmanın fazileti bütün kavimler için aynı... İnsan, ırkından dolayı ne iyi olabilir, ne de kötü... İyinin ve kötünün tarifleri içinde böyle bir unsur yok. Bunu her akıl tasdik ettiği gibi, her vicdan da yakînen bilir... Bir insanın iyiliğinden söz ederken; onun güzel ahlâkını, takvasını, salih amelini, dürüstlüğünü, çalışkanlığını anlatırız. Bunların tamamı onun iradesiyle ilgilidir... Kimse kendi ırkını kendi iradesiyle seçmediğine göre, biz falan adam iyidir, çünkü filân ırka mensuptur desek cehlimizi ilân etmiş oluruz. |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Irkçılık, zaten bir dâvâ olmaktan çok uzak. Şu veya bu ırktan olmamız nasıl irademiz dışında ise, ırk değiştirmekten mahrum olduğumuz da bir gerçek... O halde, insan ırk dâvâsı güttüğü ve onun reklâmını yaptığı zaman ne demek istiyor?.. Bir adam ortaya atılıp, “benim gibi boylu var mı” diye bir dâvâ gütse maskara olmaz mı?.. Herkes ona der ki: “Arkadaşım, annenle baban seni çekip uzatarak uzun yapmadılar... Kısa boyluyu da, kimse mengenede sıkıştırmadı... Senin dâvân tamamen yersiz. Ben seni takdir etsem bile senin gibi olmak elimde mi? Öyle ise neyin dâvâsını güdüyorsun?” Soy dâvâsı gütmek de buna benzemiyor mu? Türk olan, Kürt olan, Arap olan zaten olmuştur. Bundan çıkmaları mümkün değil. Olmayanlar da olmamışlardır. Buna girmeleri mümkün değil. Dâvâ ona derler ki, insan, onu kabullendiğinde intisap edebilsin. Irkçılıkta bu mümkün mü?.. |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
|
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Hucurat Sûresinden ezelî hüküm ve İlâhî emir: “Ancak mü’minler birbirinin kardeşidirler. Öyle ise, kardeşlerinizin aralarını ıslah edin.” Allah ne Türkleri, ne Kürtleri değil, ancak, mü’minleri birbiriyle kardeş ediyor. Mü’min olmayan bir insan, mü’min babasına varis olamıyor. İman gidince, maddî, uzvî ve ırkî bağlılık bir işe yaramıyor. “Kendi nefsi için istediğini mü’min kardeşi için de istemeyen (kâmil) mü’min olamaz” buyuran Allah Resulü (a.s.m.), bu âyetin amel ve his âlemimize nasıl aksedeceği hususunda yol gösteriyor bize... Müminler birbirlerini böylesine sevmeleri gerektiği halde şu veya bu sebeple aralarına kin ve husumet girerse, bu takdirde ne yapacaklardır? Âyet-i kerimenin devamı şunu emreder: “Kardeşlerinizin arasını ıslah edin.” Onları sulha, sükûna kavuşturun. Düşmanlıklarını, dostluğa, muhabbete, uhuvvete çevirin... Evet, Kuran’ın hükmüne göre müminler kardeş. Hepsi bir tek aile. Tek cephe... Onların arasına nifak sokanlar ise bilerek veya bilmeyerek karşı cephe namına çalışmış olmuyorlar mı? Zaten tatbikat da böyle. Aramıza tefrika sokmak isteyenler, tarihî hasımlarımız.. |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Allah resulünün (a.s.m.) ırkçılığa bakışı nasıldır? İns ve cinnin o yegâne rehberi, ırkçılık hakkında, “asabiyyet-i cahiliyye” tabirini kullanmış ve onu İslâm öncesi, Asr-ı Saadet öncesi, cehalet devrinden, fetret devrinden kalma çirkin bir dâvâ olarak görmüş ve göstermiştir. Bu vadide pek çok Hadis-i Şerifleri mevcut... Bunlardan birisi şöyle: “Ümmetimin helâk olması üç şeyden ileri gelecektir: “Kaderiye (‘kişi kendi fiilinin yaratıcısıdır’ cümlesinde ifadesini bulan, kaderi inkâr dâvâsı). Unsuruyet dâvâsı (ırkçılık) ve dinî meselelerde gevşeklik etmek.” (Taberanî, Mu’cemüs Sağir, 158) Bir diğer Hadis-i Şerif: “Asabiyet dâvâsına kalkışan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir” (Ebu Davut, Edeb, 121) Bir başka Hadisleri: “Kim hevasına uyarak bâtıl yolda cenk eder, kavmiyetçiliğe çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa cahiliye ölümü üzere ölür.” (İbni Mace, Fiten, 7) Bu Hadis-i Şerifleri iyi değerlendirdiğimizde kavmini sevmekle, kavmiyetçilik dâvâsı gütmenin ayrı şeyler olduğunu anlarız. İslâm’ın yasakladığı, Allah Resulü’nün şiddetle menettiği, “kavmiyetçilik dâvâsında bulunmak”, diğer Müslümanlara hor bakmak, İslâm’ı bölüp parçalamak ve takvanın dışında bir başka fazilet ve üstünlük ölçüsü getirmekle İslâm’ın ruhuna ters düşmektir. Yoksa, her insan akrabasını sever, onlara iyilikte bulunur. Yâni sıla-ı rahim yapar. Bu hususta Allah fermanında nice teşvikler vardır. İnsanın içinde yaşadığı milletini sevmesi, onlara acıması, onların hatasını düzeltmeye çalışması, ecdadının mazideki iftihar verici hallerini hatırlayıp onlara lâyık bir evlât olmak için gayret göstermesi ırkçılıktan tamamen ayrıdır. |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Allah Resulünün ırkçılık hakkındaki beyanlarını ‘Veda Hutbesi’ ile noktalayalım. Resulûllah Efendimiz (a.s.m.), 23 senelik tebliğ ve irşat hayatını noktalamaya yakın olduğu günlerde son haccını, veda haccını yapar ve oradan irat ettiği eşsiz hutbesiyle Müslümanların dikkatini ana meselelerde bir kez daha yoğunlaştırır. Irkçılık âfetine de bu hutbede dikkat çekilmesi ayrıca bir önem arz eder... Hutbenin bu bölümünde şöyle buyurulur: “Ey İnsanlar!.. Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır.” |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
|
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Hutbeyide incelerseniz daha iyi anlaşılır selam ve dua ile... |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
Eğer bu dediklerini savunuyorsan ırkçılık yapıyorsun demektir.. Yazdıklarını oku elinini vicdanına koy.. |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Benim davam kürtler veyahut türkler değildir mazlumun kimliğide olmaz bence bir kısım dediğiniz gibi devlet kurma adına yapsalar dahi bizim ülkemizde yok sayılmak istendiği dönemler olmadımı bizlere illa dayatıldığı dönemler oldu türksünüz bizler bire bir yaşadık kürt olsak dahi türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak kendimizi görmeyide biliriz. |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Alıntı:
amacım ırksal bazda öne çıkarma değil işlenen faili meçhullerin özellikle hangi millet üzerinde yapıldığını anlatmaktı |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? Kürtleri potansiyel pkklı olarak görmek zaten başlı başına ırkçılıktır.. Herkes eşittir fark takvadadır.. Eğer herkes bu görüşü savunuyor ise bu tartışma neden? |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? ve aleyküm selam toprağım hoş gelmişsen hardasın? |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? milliyetçilik ırkçılıktır..ırkçılık ise islam düşmanlığıdır! |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? milliyet"çilik" ile karıştırmayın... |
Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? BU TAMAMEN NİYETE VE MİLLİYETÇİLİK KELİMESİNE YÜKLEDİĞİN ANLAMA BAĞLI SEN EĞER KENDİ MİLLETİNİ DİER MİLLETLERDEN ÜSTÜN TUTARSAN KENDİ MİLLETİNİN İNSANLARINİ DİER İNSANLARDAN ÜSTÜN TUTARSAN IRKÇILIKTIR. BEN MİLLİYETÇİLİĞİ MİLLETİNİ SEVMEK CANDAN BAĞLI OLMAK DİYE TANIMLIORUM AMA BU KAVRAMA KARŞIYIM BU VE BUNUN GİBİ KAVRAMLAR ZATEN BİZİM TEK YÜREK OLMAMIZI ENGELLİO HERKES MİLLETİNİ SEVER SADECE MİLLİYETÇİ DENİLEN KESİM DEİL;) |
RE: Milliyetçilik ırkçılık mıdır? aşiretçiliğin kuramlı teorili versiyonudur ırkçılık yeni anlamıyla milliyetçilik. ve dahası hamakatin cehaletin vahşetin şehirlide görülen halidir... |
ırkçılık!.. Milliyetçilik ırkçılık Değildir. Günümüz dünyası, büyük bir manevi buhran yaşamaktadır. İnsanlar hayattan zevk ve lezzet alamayacak duruma gelmiştir. intiharlar, savaşlar, terör ve benzeri hadiseler ile ilgili haberler, dünyanın her tarafından sıklıkla duyulur bir duruma gelmiştir. Bu ve buna benzer tüm olumsuz gelişmeler, insanların kendilerini ve birbirlerini anlayamadığından kaynaklanmaktadır. Kendilerini anlayamayan insanların, başkalarını anlaması düşünülemez. Aklen ve vicdanen biliriz ki, hangi ırktan, hangi coğrafyada, hangi anne babadan dünyaya geleceğimizin tayin ve tespiti, bizim irademiz dışındadır. Milletimizi ve ailemizi tayin etme iradesi, Allah’a (c.c) aittir. Çünkü kainatta bulunan her varlığın, hikmetle ve dengeyle meydana gelmesi gösteriyor ki, onlar sonsuz bir hikmet, adalet ve ilim ile vücuda gelir. Bu varoluş tesadüfe değil, İlahi programa tabidir. İnsanın gözü, kulağı, burnu, kafası v.s bütün azalarının hikmetli ve düzenli olması gibi, insanların millet millet, kabile kabile yaratılması da boşuna değildir. Bu tarz bir yaratılışın da, elbette çok hikmetleri vardır. Bu hikmetlerden sadece birisi hakkında, Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Muhakkak ki biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık… Ve sizi millet millet, kabile kabile yaptık ki, tanışıp kaynaşasınız… Allah katında en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır (O’ndan en çok korkanınızdır.)” (Hucurat Sûresi, 13) Bu Ayet-i Kerimede, insanlara verilmek istenen binlerce dersten, konuyla ilgili dikkatimizi çeken üç temel konuyu değerlendirmeye çalışalım: 1- İnsanların hepsi, bir anne ve babadan dünyaya gelmiş kardeşlerdir. Bunların ırk veya millet açısından birbirlerine üstünlük taslamaları, kesinlikle yanlıştır. Çünkü iki ayrı aile yoktur. Tek bir anne ve baba ile, çocukları vardır. Bu hakikate, ayetin “Muhakkak ki biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık…” kısmı işaret ediyor. 2- Cenab-ı Hakkın (c.c) insanları, kabile, ırk ve millet olarak ayrı yaratmasının hikmeti, bir milletin diğer milletlere düşman davranması için değil, bir ırkın fertlerinin birbirlerini tanıyıp yardımlaşmaları içindir. Bu gerçeğe ise, “Ve sizi millet millet, kabile kabile yaptık ki, tanışıp kaynaşasınız…” bölümü parmak basıyor. 3- Allah katında ve yanında en kıymetli ve değerli kişiler, Allah’tan en çok korkan ve O’nun yolunda hayatını geçirenlerdir. Yoksa herhangi bir millete ait olmak, Allah yanında şeref konusu olamaz. Zaten adalette öyle ister. Bu kısma da söz konusu ayetin, “Allah katında en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır (O’ndan en çok korkanınızdır.” cümlesi ışık tutmaktadır. Ezelî ve ebedi hüküm sahibi Rabbimiz (c.c): “Ancak mü’minler birbirinin kardeşidirler. Öyle ise, kardeşlerinizin aralarını ıslah edin.” (Hucurat Sûresi, 10) buyurmakla, müminlerin hakiki kardeşleri, başka dinden olan kardeşleri veya akrabaları değildir. Aksine müminlerin gerçek kardeşleri, başka milletten olsa da, aynı dini ve inancı paylaşan iman sahipleridir. Nitekim Hud suresinde, Nuh ( a.s ) ile alakalı geçen şu ulvi hadise meselemize mükemmel delil hükmündedir. Hz. Nuh (a.s) “Ya Rabbî! elbette boğulan oğlum da ailemdendi, öz evladımdı. (Halbuki ben onları gemiye alırken Sen bana kurtulacaklarını, müjdelemiştin). Senin vaadin elbette haktır ve Sen hâkimlerin hâkimisin!” ( Hud suresi, 45 ) diye Tufan olayında onun da kurtulmasını istediğinde, İlâhî cevap şöyle gelir: “Ey Nuh O senin ailenden değil. Çünkü o, dürüst iş yapan, temiz bir insan değildi.” ( Hud suresi, 46 ) ve Hz. Nuh (a.s)’ın, oğlunu gemiye alması men edilir. Demek ki; bir müminin inançsız ve isyankar bir akrabası varsa ve hatta bu kişi kendi oğlu dahi olsa onun ehli sayılmıyor. Öyle ise inanmayan ırkdaşı da onun hakiki dostu ve yakını olamaz. Bu gerçeği, çok net bir biçimde ortaya koyan başka bir ayet: “Ey iman edenler, babalarınızı ve kardeşlerinizi, eğer küfrü imana tercih etmişlerse, dost edinmeyin! Sizden kim onları dost edinirse işte onlar, zalimlerin ta kendisidir.” (Tevbe suresi, 23) Ayrıca, “O gün ne mal, ne evlât bir fayda vermez. Allah’a ( c.c) kalb-i selim ile gelenler müstesna..” (Şuara suresi, 88-89) ayetinde, insana ahirette ve mahşerde faydalı ve geçer akçe olacak tek şeyin, takva, amel-i salih ve selim bir kalb olduğu ifade edilmektedir. İlahi hitaba en layık ve en mükemmel muhatap olan Allah’ın resulü (a.s.m), ırkçılığı “ cehalet dönemi davası” anlamında “ asabiyet-i cahiliye ” tabiriyle tarif eder. Bu davayı güdenler hakkında da “Asabiyet dâvâsına kalkışan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir.” (Ebu Davut, Edeb, 121) ve “Kim hevasına uyarak bâtıl yolda cenk eder, ırkçılığa çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa cahiliye ölümü üzere ölür.” (İbni Mace, Fiten, 7)gibi ifadelerle dehşetli bir sonun olacağı haber verilmektedir. Ayrıca ümmetin felaketini ve sonunu hazırlayacak ana sebeplerin başında da, yine bu ırkçılık davasının geldiği hadiste özellikle vurgulanmıştır. Nitekim peygamberimiz (a.s.m), “Ümmetimin helâk olması üç şeyden ileri gelecektir. Bunlar: - Kaderiye (yani kaderi inkar etmek davası), - Unsuriyet (ırkçılık) dâvâsı, - Dinî meselelerde gevşeklik etmektir.” (Taberanî, Mu’cemüs Sağir, 158) Bu hadiste itikadi meselelerin yanlış yorumunun İslama vereceği zarar kadar, Irkçılığın da zararlı olacağı haber verilmektedir. Irkçılığın İslam alemine veya insanlığa ne denli zararlı olduğuna, tarih şahittir. Mesela; a- Emevi devletinin Arap milliyetçiliğini esas tutmaları ve Arap kavmine ehemmiyet verip diğerlerini köle veya ikinci sınıf olarak görmeleri neticesinde, hem İslam aleminde bulunan diğer milletleri küstürdüler, hem kendileri çok felaketler gördüler, hem de İslam aleminin ilk zamanlardaki gelişme ve genişlemesinin durmasına neden oldular. b- Avrupa devletlerinin asırlarca ve özellikle 20. y.y’ın başlarında milliyetçilik fikrini esas tutmalarıyla, iki dünya savaşı meydana gelmiş ve bunun sonucunda milyonlarca insanın kanının akmasına yol açmışlar. Fakat onlar “Avrupa Birliği” vesilesiyle bu gibi hastalıklardan kurtarmaya ve kendilerini tek millet veya topluluk olarak görmeye çalışıyorlar. c- Osmanlı devletinin de sonunu getiren hadiselerin başında, yine milliyetçilik akımları vardır. Zira, Yunanlar, Arnavutlar, Bulgarlar, millet-i sadıka olan Ermeniler ve Araplar gibi bir çok millet her taraftan bağımsızlık faaliyetlerine ve iç karışıklığa başlayınca, dünyanın adalet dengesi olan o koca devi bir anda yıkıverdiler. Elbette ırk, kabile, akraba sevilecektir. Amma İslâm dininde, ırkını ve akrabasını sevmek demek; ırkındaki insanların kalbine, başta Allah korkusu ve Allah sevgisini yerleştirmek demektir. Onları, Allah’ın yasak kıldığı her türlü haramlardan muhafaza etmek, onların emir dairesinde hareket etmeleri için gayret göstermektir. Ve onların duygularına, düşüncelerine, vicdanlarına; adalet, iffet, haya, namus, cömertlik, hikmet gibi yüksek ahlak ve meziyetleri hedef göstermektir. Onlara Allah’ın hakkı ve kul haklarını yeterince anlatıp, millete, vatana karşı sorumluluk duygularını geliştirmektir. Bu Gerçeklere göre Cenâb-ı Hak, Resûlüllah (S.A.V) Efendimize hitaben: “Önce en yakın akrabalarını korkut. Sana uyan mü’minleri kanatlarının altına al; Sana baş kaldırırlarsa, ‘Yaptıklarınızdan uzağım’ de”( Şûra sûresi, 214-215-216) buyurarak emretmiştir. Görülüyor ki; İslâmî ölçüler çerçevesinde fertlerin, yaratılışında var olan yakınlarını ve ırkını sevmesi, değil yasaklanmak tam tersine emredilmiştir. Ancak; zulmederek, diğer ırkları aşağılayarak ve küçük düşürerek, ayrılıkları ateşlendirecek, Müslümanları birbirine düşürecek, toplum hayatını altüst edecek ırkçılığı, İslâmiyet kesinlikle yasaklamıştır. Hattâ zulme, haksızlığa, ayrılığa sebep olabilecek her türlü bölgecilik, kabilecilik, aşiretçilik ayrımını da reddetmiştir. Bu açıdan İslam, ırkı yok saymaz, ırkçılığı dava etmeyi yasaklar. Milletini sevip gözetmeyi değil, başka milletlere düşmanca tavır sergilemeyi reddeder. Çünkü, insanın kendi milletini sevmesi, onlara yardım elini uzatması, hataları varsa düzeltmeye çalışması, atalarının İslama yaptıkları hizmetleri anlatması ve onlara benzemek için gayret göstermesi ırkçılıktan tamamen ayrıdır. Mesela, bir ordu çeşitli birimlerden oluşur. Bunların farklı oluşu ordu birimleri için bir düşmanlık sebebi değil, bir zenginliktir. Her birim mensubu kendi ekibini tanıyıp kaynaşacak ve onunla orduyu kuvvetlendirmeye çalışacaktır. Şayet bir birimin mensupları diğer birimlerin askerlerini düşman görse ve onların tahribine çalışsa, farkında olmadan kendi kuvvetini yok etmiş olur. O zaman Ordunun tamamı, ortadan kalkacaktır. Aynen öylede, İslam dünyası büyük bir ordudur. Millet ve kabileler, bu ordunun birimleri gibidir. Bunlar birbirlerine yardım etmek ve İslam’ı güçlendirmek için çalışmaları gerekir. Bunun haricinde yapılacak çalışma ve gayret, kendileri için bir yıkım olur. Mesela, aile iki ayrı cinsten meydana gelir. Bu iki cins ( erkek ve dişi ), birbirlerinin eksikliklerini ortadan kaldırmak ve yardımlaşmak için yaratılmışlardır. Cenab-ı Hak bu hakikati “Eşleriniz sizin elbiseleriniz, siz de eşlerinizin elbiselerisiniz.” ( Bakara suresi, 187), buyurmakla bize bildirmektedir. Oysa kadınlar ve erkekler, bu farklılıktaki ilahi hikmeti dikkate almayıp ayrılık sebebi yaparlarsa, insanlık hüsrana uğrayacaktır. Ortada ne erkek kalır ne de kadın. İslam milletlerini ve topluluklarını da ayrı cinsler olarak görmek mümkündür. Bu ayrı cinsler, birbirleriyle mücadele değil eksikliklerini tamamlamak için bir elbise olacaklardır. Mesela, Vücud azalarının farklılığı, ruha yardım içindir. Azalar farklı olsa da ruhun birliği, onlara bir birlik verir. Hepsi bir gaye uğrunda ve ruhun kontrolünde çalışır. Şayet organlar, ruhun birliğine rağmen sadece azaların farklılığını dikkate alıp birbirleriyle çatışmaya girselerdi, ortada ne aza kalırdı ne de ruh. Aynen bunun gibi, İslam milletleri de birer aza gibi ruhları olan İslamiyet’e kuvvet vermeleri gerekir. Bediüzzaman Said Nursi “Milliyetimiz bir vücuddur. Ruhu İslamiyet aklı kuran ve imandır.” vecizesiyle bu manayı dikkatimize sunmaktadır. Ayrıca unutulmaması ve akıldan çıkarılmaması gereken bir nokta da şudur: ruhun ırkı olmadığı gibi, ruhun binası olan ve elementlerden meydana gelen cesedin de ırkı olamaz. Irk ve millet kavramı, tamamen soyut ve belirli bir hikmet için, Allah (c.c) tarafından insanlara verilen bir duygudur. Bu ilahi hikmet, insanlar tarafından abes bir şekilde kullanılmaktadır. Ayrıca ırkçılık ve menfi milliyetçilik alanında ilk adımı atan şeytanın kendisidir. Çünkü o, Allah’ın (c.c) “ Adem’e secde edin ” emrine karşı, “ ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten onu ise topraktan yarattın” diyerek ırkının ve nevinin üstünlüğünü ilan etti. Halbuki üstünlük takvadadır. Şeytan ise üstünlüğü ırkında aradı ve kaybedenlerden oldu. Demek ırkçılık davası güdenler, şeytanın yolundan giden zavallılardır. Veda Hutbesinde bu konu ile alakalı şöyle buyurulmaktadır: “Ey İnsanlar!.. Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır.” Dr. Burhan Sabaz |
SAAT: 12:14 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.