Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Muhtelif Konular (https://www.forum.medineweb.net/657-muhtelif-konular)
-   -   Sunneti reddin sonuclari (https://www.forum.medineweb.net/muhtelif-konular/17859-sunneti-reddin-sonuclari.html)

kawakeb31 13 Ağustos 2010 12:22

Sunneti reddin sonuclari
 
asagidaki yazilar farkli sitelerden alinti olup haluk gumustabaka aittir. sunneti reddetmek, peygamberi tarihin derinliklerine hapsolmus kisilik gormekle ayni seydir. sonrasi malum, kuraniyyun, hanif dostlar gibi sapkin ve allahin gazabina ducar olusumlar bu sekilde olusmaktadir.

RABBİM KURAN DA NE DİYORSA BİZ TERSİNİ YAPIYORUZ.

Rabbim haç görevinden bahsederken bakın ne demiş? Bakara suresinin 197. ayetinde "Hac (ayları) bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur" buyrularak hac aylarına işaret edilmiş ve bu aylarda hacca niyet edilip, başlanılabileceği vurgulanmıştır. Bu kısmı diyanete sormuştum aynen yazdım ve son kısmını özet olarak veriyorum. ( Bu itibarla, arefe günü (Zilhiccenin 9. günü) vakfesi yapılmayan hac geçerli değildir. Hac Dolayısıyla hac ayları içinde ve fakat yukarıda belirtilen günler dışında hac ibadeti yerine getirilemez.) Bu yazdıklarımı dikkatli okuyalım bunları söyleyen Diyanet. Rabbim ayetinde Haccın bilinen aylarda derken diğer ayetlerinde bunların haram aylar olduğunu bu aylarda savaşmanın bile yasak olduğunu anlatır. İşte bu aylarda yani bu 4 ay içinde Hac görevini yapabilirsin demesine rağmen , bizler peygamberimiz in hayatında bir kez yaptığı haç günü haricinde haccın kabul olmayacağını söyleyebilmekteyiz.Tabi yüzlerce insanımız da heba olmaktadır.Hem bilinen aylarda diyeceğiz hem de söylediğimizi unutup yalnız Kurban bayramı ayından başka ayda yapılamaz diyeceğiz.Bunu Rabbime nasıl izah edecekler Huzuru mahşerde bilmiyorum.Bakara Suresi 203.Ayetinde;( Bir de sayılı günlerde Allah`ı zikredin (tekbir alın). Bunlardan kim iki gün içinde (Mina`dan) dönmek için acele ederse ona günah yoktur. Kim geri kalırsa ona da günah yoktur. Ama bu, takva sahipleri içindir. Allah`tan korkun ve bilin ki, siz ancak O`nun huzuruna varıp toplanacaksınız.)Bu ayette de görevin şimdiki gibi haftalarca uzatılmaması gerektiğini gösteriyor.


KADIN SAÇININ ÖRTÜLMESİ ALLAH EMRİ OLSAYDI.... .


Günümüzde başörtüsü konusu topluma bazı çevreler tarafından istedikleri doğrultuda o kadar dikta ettirilmiş ki özellikle kadınlarımıza, ya başörtüsü Allah emriyse kuşkusu ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu konu üzerinde değişik bir bakış açısından bakmak istiyorum bu sefer.

Kuranı anlayarak okuyan bir insan kuranın hiçbir yerinde Allah kadın saçını örtmelidir diye tek bir söz bulamaz. Ne yazık ki başörtüsünün Allah emri olduğunu söyleyenler kurandan delil bulabilmek için Nur suresi 31. ayette geçen hımar yani örtü sözcüğüne başörtüsü anlamını vererek delil bulma çabasına girmişlerdir. Bir kısım meal tefsirinde (Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. ) (Başörtülerini (göğüs) yırtmaçlarının üstüne koysunlar. ) Bazılarında ise, (Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. ) diye çevirmektedirler. Doğrusu Allah herkesin kendisinden sorumlu olduğunu söylüyor da, bizleri düşünmeye akıl yürütmeye davet ediyorsa bizler de kimsenin etkisinde kalmadan bunu yapmalıyız. Aradığımız cevap, ya gerçekten Allah kadının başını örtmesini istiyorsa sorusuna cevap olduğuna göre, düşüncemizi ve araştırmalarımızı en kötü ihtimalden yola çıkarak yapmayı deneyelim. Aslında kuranda hımar sözcüğü ve ondan türetilen tüm kelimeler mecaz anlamları dâhil, örtü anlamında kullanılmasına rağmen biz korktuğumuz sorunun doğruluğundan yola çıkarak gerçek doğruyu bulmaya çalışalım.

Önce şöyle düşünelim acaba peygamberimiz bu ayetten ne anlamış ve bu ayeti nasıl tebliğ etmiş olabilir onu düşünelim. Güzel huylu, akıllı ve bizlere örnek olan peygamberimiz acaba kadınları toplayıp bu ayeti tebliğ ederken, Ey iman eden kadınlar, başörtülerinizin alt kısımlarını göğüs yırtmaçlarının üzerine salınız ki göğüs dekolteniz görünmesin bu Allahın sizlere bir ayeti bir emridir mi demiş olabilir sizce? Bir an, evet aynen böyle tebliğ etmiştir çünkü birçok mealde başörtülerinizle diye başlıyor ayet diyebiliriz. Önce şunu hatırlatmak isterim kuran ın anlatım biçimi, izahı ve kullandığı kelimeler o kadar özel ve özenle seçilmiştir ki, emri alan hiç kimse kendisine konuyu anlamakta zorlanmaz ve başka anlamlar asla çıkaramaz yeter ki insanlar kendisine öğretilenleri kurandan aramak adına sözcüklerin anlamları ile oynamasın. Şimdi yukarıda peygamberimizin kadınlarımıza özellikle tebliğ ettiğini kabul ettiğimiz şekli ile ayeti hatırlayalım. Eğer bu din özgür insan, köle ya da cariye diye ayırt etmeden tüm iman edenlere inmiş ise ki kuran böyle olduğunu söylüyor, bu ayeti peygamberimiz iman eden özgür, köle, cariye tüm iman edenlere bu şekliyle tebliğ ettiğini kabul etmemiz gerekir, ayrıca eğer böyle tebliğ etmiş ise, peygamberimizde bu ayetten başörtüsünün Allah emri olduğunu anlamış olmalı diye de düşünmeliyiz biran. Bu tebliği eğer bu şekilde yapmış olsaydı bakın cariyeler nasıl bir soru soracaktı o zaman peygamberimize? Ey Allahın resulü, siz başörtülerinizi göğüs yırtmaçlarının üzerine salınız diyor ve bunun Allah emri olduğunu söylüyorsunuz, ama biz köle ve cariyelere başın örtülmesi yasaktır bildiğiniz gibi. Özgür ve cariye kadınların ayırt edilebilmesi için bizlerin başını örtmemiz yasaklanmıştır, bu durumda bizler nasıl örtelim göğüs dekoltesini, bizim başörtümüz yok diyeceklerdi. Şimdi düşünmeye devam edelim. Sizce peygamberimiz bu ayetten kadın saçını örtmelidir emrini anlamış olup bu ayeti bu şekliyle iman edenlere tebliğ etmiş ise, cariyelerin hala başının açık gezmelerine izin verir miydi dersiniz? Bunu hatırlattığım bazı arkadaşlar yine beşerin öğretisini savunmak adına kuranı delil almaktan uzak, cariyelerin ve kölelerin hakları, kanunları ayrıdır deme yanlışlığını, hatasını gösterebiliyorlar. Hâlbuki Allah her şeyden nice örnekler verdim dediği kuranda, onların lehine elbette bazı ayrı kuralların uygulanmasını açıklamıştır. Örneğin aynı suçu işlemiş köle ya da cariyeye cezanın yarısını verin emrini vermiştir. Onların da evlendirilmesi, özgürleştirilmesi için kurallar koymuştur. Ama ne hikmetse başörtüsünden hiç ama hiç söz etmemiştir. Eğer peygamberimiz bu ayetten başın örtülmesi Allah emridir anlamını çıkarsaydı, asla ayrım yapmadan cariye, köle herkesin başının örtülmesini emrederdi. Bunun tersini düşünmek hem ayetin anlamını kendi düşüncene göre saptırmak, hem peygamberimize, İslam dinine saygısızlıktır. Allah eğer bu ayette kadın başının örtülmesini emretseydi bunu ayrım yapmadan emrederdi. Ayrıca Allah nice örnekleri değişik ifadelerle açıkladım anlayasınız ayrılığa düşmeyesiniz ayetlerine de uymaz. Allah kadının saçını örtmesini emretmiş olsaydı, açıkça kadın saçını örtmelidir derdi.

Bizler kuranı anlayarak okumadığımız ve Allahın emrettiği gibi özgür irademizle düşünmediğimiz sürece, bize öğretilenlerin etkisinden kurtulmamız mümkün olmayacaktır. Peygamberimiz devrini düşünün, o devirden gelen hadislerde bile, kadın erkek birlikte abdest aldıkları örnekleri verilir. Birlikte abdest alan kadın başını mesh ettiğinde saçını açacaktır, kadının erkeğe saçını göstermesi haram olsa bunu nasıl yapar lütfen düşünün. Yine o devri hatırlayın, kadınlar saçını uzatıp örgü yaparlar ve arkalarına atarlardı yani açıkta kalırdı saçlar. Eğer kadın saçının günümüzde söylendiği gibi bir telini göstermesi haram olsa peygamberimiz nasıl müsaade ederdi tüm bunlara, bunları hiç mi düşünen yok?

Peygamberimiz eğer Nur suresi 31. ayette geçen hımar sözcüğünden başörtüsü anlasa ve bu ayetten kadının saçını örtmesi Allah emri olduğunu çıkarmış olsa, bunu tüm iman edenlere uygulatırdı. Allah ta kadının saçını örtmesini isteseydi açıkça kadın saçını örtmelidir derdi, çünkü Allah ayetlerini bakın nasıl gönderdiğini söylüyor?

Kehf Sur54. ayet; Yemin olsun, biz, bu Kuran`da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.

İsra suresi 89. ayet; Yemin olsun, biz bu Kuran`da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.

Sizlere sormak istiyorum bırakın onlarca ayeti, yukarıdaki iki ayete de uyuyor mu Nur suresi 31. ayette geçen sözlerden kadın başını örtmelidir emrini nasıl çıkarabiliriz? Hani Rabbim insan için her türlü örneği değişik ifadelerle vermişti? Hani her benzetmeden nice örnekleri sıraladım diyordu? Doğrusu Rahman da böyle yapacaklarını bildiğinden bakın bu sözlerin sonunda ne diyor? Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler. Evet Rabbim senin asla söylemediğin sözleri senin sözün diye ortaya sürdüler, elbette bunun hesabı çetin olacaktır. Doğruyu gerçek doğruyu Rabbim bilir, bizlere düşen peygamberimizin bizlere tebliğ ettiği kuranı, bir insan olarak diğer canlılardan farklı oluşumuzun tek özelliği olan, Rahmanın bizlere bahşettiği aklımızı kullanmaktır. Onu kullanmıyorsak bakın onlar için neler söylüyor Rabbim?

Enfal sur. 22. Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir.

Kuran kadının saçını örtmesini emretmez, ama örtmek isteyene de kimse aç diyemez. Başın örtülmesi tıpkı Araplarda olduğu gibi bir gelenektir ve iklimin gerekliliğidir. Bakın bu konuda sorduğum bir soruya Diyanetin cevabından bir alıntı vermek istiyorum. (İslâm dini tesettüre böyle önem vermekle birlikte, örtünmenin şekli konusunda ayrıntıya girmemiş, bunu örf ve âdete bırakmıştır. Böylece her çağda ve her bölgede bu emrin yerine getirilmesine imkân verilmiştir. Sonuç olarak tesettür evrensel, sürekli bir hüküm; örtünmenin şekli ise yereldir. ) Allah örtünmeyi emreder hatta açıklamaya çalıştığımız ayette dikkat edin göğüs kısmının bile örtülmesi ayrıntısına girer kuran. Namus ve iffetli yaşamamızı emreder erkek ya da kadın olarak. Dikkat edin Diyanetin açıklamasında olduğu gibi örtünme hem örf ve adet, hemde bölgeye iklime göre değişen bir olgudur. Amaç iffetli ve namuslu yaşamaktır. Namus ve iffet kuranın bahsetmediği saçta değil, cinsel organlarımızı ve özellikle kuranın zikrettiği göğüs dekoltesini korumak ve kollamakla cinsel cazibeli dolaşmamakla namusumuzu koruyabileceğimizi ve Allahın emrettiği iffetli insanın bu şekilde olacağını bilmeliyiz. Başı örtenin iffetli sayıldığı zihniyetin tezahürünü günümüzde çok iyi görmekteyiz. Başını örtüp tüm cazibelerini sergileyenler yanlış zihniyetin bir ürünüdür. Daha 20 sene öncesine kadar analarımızın ve nenelerimizin başını nasıl örttüklerini hatırlayınız lütfen. Birde şimdiki halini düşünün, ne oldu da bir tek saç telinin görünmesi cehennemlik yaptı insanları, yoksa hâşâ birisine vahiy mi indi dersiniz? İşte güzel Kuran işte güzel İslam dini. Onu anlayarak okursan sana rehber ve bir güneş olur. Eğer anlamadan okursan, Rahmanın ne söylediğini ilk elden almıyorsan, beşerin sözlerine kanıyorsan, asla doğru yolda olduğunu bilemez ve kuranın rehberliğinden ve ışığından faydalanamazsın. Allah onun rehberliğinde ruhumuzu teslim eden kulları arasına alması dileklerimle.

SAYGILARIMLA
Haluk GÜMÜŞTABAK




Yitiksevda 17 Ağustos 2010 23:36

Kawakeb kardeşim Allah resulünün uygulamalarını yaşamını devre dışı bırakarak kendi akıllarınca biz Kurandan şunu anlamaktayız diyenler kendilerine yazık etmektedirler. Akli selim olan İnsanlar bu verilen Peygambersiz alimsiz edile-i şeriyye gözetilmeden bakışlar her daim sakat anlayıştır ve kimseyi etkilemez Rabbimiz bizleri Kuran ve Açıklayıcısı Allah resulünün yolundan ayırmasın...

Mantık ile bakılan hususlarda tevile gerek olmayan Muhkem ayetler üzerinde hangi mantığın yürütüldüğünü soracak olursak sakat bir anlayışın mantığı olduğunu söylerim ...

1400 yıllık bir süreç içerisinde hiç bir Alimin başka bir fikir beyan etmediği ve yaşayan sünnetler olarak bizlere ulaşan hususlarda hiç bir fikre değer vermediğimi açıklamak istiyorum bunlar boş ve faidesiz mantık ile bakılan anlayışlardır ...

Medine-web 17 Ağustos 2010 23:53

B u tür kafa karıştırıcı görüşleri sık sık okuyoruz.elimizden geldiği kadarıyla,cumhur islam alimlerine,asrı saadet uygulamalarına,Resululahın tatbikatlarına ters düştüğüne dair karşı delillerimizle mucadele ediyoruz.
lakin bu gurup hadisleri red ettiklerinden ,islam peygamberinden bir basamak ileri parlak fikirli olduklarından ,düşünceleri komik çarpık ve merdut olduğu aşikardır.
hacc ayları malum belirli aylar derken,ayların ismi söz konusu olduğunun idrakine varamıyorlar yada bilinçsizce sayıklamaktadırlar.hacc aylarının isimleri belli olması başkadır,hangi mevsime rast geldikleri bambaşkadır.
neyse...

kadının tesettürü konusunda ise tek kelime ile cahilane bir saçmalık...

Allahım;
Resulunu devre dışı bırakanlar,
Cumhur islam alimlerini devre dışı bırakanlar,
cahilane kurana tefsire girişenler(onlara bi ayetin irabını sorsanız renkten renge girerler),

ile aynı dinden değilim...

HALUK GÜMÜŞTABAK 18 Ağustos 2010 00:02

Yazımın eklendiğini yeni gördüm. Burada yazdıklarım benim yazılarımdır ve hiç birisi sünneti inkar değil tam tersine kur'anın emirleridir. Peygamberimiz de kur'anın uygulayıcısı olduğuna göre onun tersine hiç bir şey yapmayacağına göre, onun adına uydurulan ve kur'ana uymayan sözleri, asla peygamberimizin sözüdür demekle, yaptığımız yanlışın farkına varmalıyız diye düşünüyorum. Sünneti inkar kur'anın emirlerine ters düşen sözleri kabul etmek değildir, tam tersini yapan gerçek sünnetini aramayan ayırt etmeyenlerdir. Bundanda sorumludur. Lütfen düşünün tüm Dünyada hacca gidecek insanlar, bahsedilen o gün yani zilhiccenin 9 günü, bayramın arefe günü orada değilse hac kabul olmuyor diyenlere hiç itiraz etmeden kabul ediyoruz. Allah böyle bir arefe günü emretmediği halde yanlız peygamberimizin gelenekleri arasında olan bu günü nasıl olurda kutsallaştırıp, bizler bu gün orada olamayanın haccı kabul olmaz diyebiliriz? Bu nasıl bir mantık? Peygamberimiz hayatında bir kez hac yapmıştır oda bahsedilen o günde olmuştur. Bunu yanlış değerlendirip bunun dışında hac yapamazsın demek ne kur'ana nede akla, mantığa uymaz. 1400 yıl öncesinde yaşayanlar nasıl olurda bu bölgeye at sırtında yada at arabalarıyla bahsedilen o günde gelir ve buluşurlar, bunu hiçmi düşünemiyoruz? Neden bunu sorgulayan dahi yok? Allah haram aylardan bahsederken, kim bu ayda haccı kendisine uygun görürse dediği sözler, niçin dikkate alınmaz bunu anlamış değilim.

Hac konusunda apaçık verdiğim ayet örnekleri bir kenara bırakıllarak Kur'ana uymayan sözleri öne çıkarmak ve iman etmek eğer size daha doğru geliyorsa bu sizin seçiminizdir, buna sözüm olamaz. Ben verdiğim bilgiyi Rabbin koruması altındaki KUR'AN DAN alıyorum. Eğer siz verdiğiniz rivayetleri kur'an gibi koruma altında ve doğru diyorsanız tekrar söylüyorum bu sizin seçiminizdir.

Başörtüsü konusuna gelince, bu konuda çok uzun tartışmalarım olmuştur, bu sitedede bu konudaki düşüncemi açıkca söyledim. Allah herşeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim diyorsa kadının saçının örtülmesi Allah emri olsaydı, bunu apaçık söylerdi hemde birkaç yerde demiştim, yani benim savunmam kur'anın ayetleri ile idi. Buna karşı çıkanların delili günümüze kadar gelen hadisler, rivayetler. Bu konuda tekrar konuşmak istemiyorum, çünkü daha önce söyleyeceklerimi söyledim. Rabbim ben sizleri sorumlu tutacağım dediği apaçık ve nice örneklerle dolu kitabın önderliğinde gidiyor ve onun apaçık emirlerine iman ediyorum. Eğer bu yanlış ve yetersiz ise bu sorun benim sorunumdur, buda kimseyi ilgilendirmez. Nasıl benim gibi düşünmeyenlere benim hiç bir sözüm olamaz ise, benim gibi düşünenlerede kimsenin sözü olmamalıdır.

Arkadaşlarımdan bir ricam olacak, benim ile ilgili bir yazı ekler iseler, lütfen banada haber versinlerki cevap verebileyim. Çünkü işlerimden dolayı her zaman siteyi geniş inceleyemiyorum her konuyu okuyamıyorum. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Yitiksevda 18 Ağustos 2010 00:07

Haluk abim emin olun bu tür konuları ben artık tartışma ihtiyacı dahi hissetmiyorum Çünkü Görüşlerim em emin olan Kuran ve Allah resulünün tebliği ile bire bir aynıdır hiç bir zamanda değişikliğe uğrayacak değildir .

Allah yardımcınız olsun sizin görüşleriniz sizi bağlar benim kilerde beni benim savunmuş olduğum görüşler 1400 yıldır hiç değişikliğe uğramadan tüm islam alemince onay alan görüşlerdir mantık ile bakmaktansa Teslimiyet ile bakmayı tercih ederim teşekkürler.

HALUK GÜMÜŞTABAK 18 Ağustos 2010 16:14

Değerli arkadaşlarım ben eğer fitne ve fesat çıkarmak adına burada bulunuyorsam, dilerim Rabbimden benim tez günde belamı versin. Ama ya bana iftira atılıyorsa, ya ben Yüceler yücesi rabbin apaçık ayetlerini hatırlatmak ve hurafelerden kurtulmamız için çaba gösteriyorsam. İşte bunun hükmünü Yüce Rabbim verecektir, hem bu Dünyada hemde huzuru mahşerde.

Zeynebim rumuzlu arkadaşımızda benim orucu 10 güne düşürdüğümü söylemiş. Bunuda Rabbim e havale ediyorum, hiç bir yerde böyle mantıksız bir söz söylemediğim halde, nasıl iftira atılır bilmiyorum. Siz benim bazı sitelerde orucu bir elin parmakları kadar tutulması gerektiğini söyleyen ve inanan zihniyetle nasıl mücadele ettiğimi elbette görmüyorsunuz. Sizin görüp görmemeniz elbette önemli değil, Rabbim görüyor bu bana yeter, çabalarımın tümü onun rızasını kazanmak adınadır, kimseye hoş görünmek adına değildir.

Bazı arkadaşlarım böyle insanların bu sitede yeri yok ve atılması gerektiğini söylüyorlar ve neler söylüyorlar. Ben daha öncede söyledim fikrinden, zikrinden ve imanından emin olmayan Rabbin gerçeklerinden herzaman korkar. Emin olan asla böyle bir söz söylemez. Yine her yazımda bende bir beşerim hata yaparım düşüncesi ile yaklaştım olaylara. Bu sitenin yöneticisi kardeşim eğer isterse bir daha yazı yazmam ve giderim ona kırılmam ve kızmam, yeterki bana bunu açık yüreklilikle söylesin bu bana yeter. Allah yardımcımız olsun, hatırlayınız benim yaptığım Rabbin ayetlerini hatırlatmak ve bize öğretilenleri karşılaştırmaktır amacım, sanırım peygamberimizin o hesap günü söyleyeceği gerçekleşti. ( benim ümmetim kur'anı devre dışı bıraktılar.) Rabbim affetsin bizleri.

Rabbim gönül gözleri açık gözlerinde perde olmayan, kur'an gerçeklerini görebilen kulları arasına bizleri alması dileklerimle. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Abdulhamit 1 18 Ağustos 2010 19:05

Haluk Bey kardeşimizin FİTNE VE FESAT çıkarmak için aramızda bulunduğuna inanmıyorum. Yazdıkları yazılara saygı göstermek lazım ki, doğruları olduğu gibi yanlışları da vardır.

Fakat kanımca Haluk beyin düştüğü en bariz hata, Hep ben bilirim düşüncesi. Kurana hep kendi mantığı ile bakar. Karşı yazıları okuduğunda ise belki olabilir belki ben hatalıyım diyememesi. Bunca yazılanlara hep karşı tavır alması ve bu tavrı da kendi mantığı ile kurana bağlaması.

Bakın size şöyle örnek vereyim ve Haluk Beyin metodu ile size şöyle soru sorayım.

Kur anda orucun 30 gün tutulması gerektiğini söyleyen ayetler var mıdır. Yoksa hadisler de mi mevcuttur

KURANDA RAMAZANDA ORUÇ 30 GÜN TUTULACAK DENMİŞ MİDİR ?

EĞER ALLAH 30 GÜN DEMEMİŞ İSE, RAMAZANDA SADECE SAYILI GÜNLER DEMİŞ İSE BU SAYILI GÜNLER HAKKINDA DA AÇIKLIK YOKSA..............................

İŞTE BÖYLE SORABİLİR HALUK BEY KARDEŞİM BU VE BUNA BENZER OLARAK DİĞER SORDUKLARI

Medine-web 18 Ağustos 2010 19:55

Sayın Gümüştabak,
1-bizim çatışmamız kişilerle değil,yalnış bildiğimiz düşüncelerledir.saygı çerçevesinde olmak kaydıyla,her müslüman düşüncesini hür sansürsüz bi şekilde yazma hakkına sahiptir.sizin düşüncelerinizin çoğuna katılmamak mümkün değil,çünkü ayet servsine hiç bir müslüman itiraz edemez.size katılmadığımız kendi mantığınızı zorlayarak(abdulhamid kardeşimizin dediği gibi,)kuranı lastikleştirmeye adım adım....
2-ayrıldığımız nokta kuran değildir haşa...kuran bizim anayasamızdır ve tartışılmazımızdır.biz kuranı Resulullah himayesinde öğreniriz çözeriz diyoruz,siz hayır bizde çözeriz mantığını yürütüyorsunuz.kuran çözümsüz değildir elbette,ama klavuz eşliğinde olmazsa,yanılabileceğimiz riskini göze alamıyoruz.
3-ve diyorsunuz ki,hadislerin mutevatir olduğunu nasıl kanıtlıyabiliriz ki inanalım.biz diyoruz ki tüm hadisler mutevatir değildir,ama pire için yorganda yakmayız.sadece hadisler değil,4-5 yaşında hafız olup ömrünün sonuna kadar seccadede yaşayan,arapça ve islami ilimlerde uzmanlaşmış,alim muttaki müfesirlerimiz de rehberimizdir.siz ise bizim neyimiz eksik diyorsunuz.işte tıkantığımız nokta budur Muhterem..
4-sitede yazmaya gelince,size ilk gün söyledim ve tekrarlıyorum.site islam vakfıdır,hepimizindir.bunun özel mülkiyeti olamaz,amacımız Allah rızasıdır.görüşlerinize katılmıyorum diye ,burdan gidin nezaketsizliğini yapamam.burda değil başka yerde yazarsınız.burda olmanız bizi mutlu eder.çünkü en azından haberdar olmuş olur,müslümanların kafasının karışmaması için,islam alimlerince ortak doğruları savunuruz,yazarız.
düşüncelerimizin farklı oluşu bizlerin insan munasebetiyle bağlılığımızı koparmamız anlamına gelmez.düşüncelerimizin farklı oluşu,birbirimize hakaret lüksü veremez!.ferdi kardeşimizi şiddetle kınıyorum.
saygılar...

kawakeb31 18 Ağustos 2010 22:06

hadislerin mutevatir olmasindan yola cikip sihhatini tartisirsak ki haluk boyle yapiyor, ama kendisinin bazi yazilarinda dikkat ettim, falanca alim filanca eserinde demis ki diyerek savundugu goruse o alimin eserinden alinti yaparaK destek cikiyor, bu da bir celiski degil mi zaten? hadislerin sihhatini tartisan, asirlar once falanca alimin yazdigi eserin ismini bile kullanmayi aklina getirmemeli.

HALUK GÜMÜŞTABAK 18 Ağustos 2010 23:31

Değerli Abdulmelik kardeşim özgür düşüncenizden dolayı Allah sizden binlerce kez razı olsun. Her insan düşüncelerini ve inançlarını özgürce söylemelidir, bir şartla kur’ana ters düşmeden Rabbin verdiği hükmü inkâr etmemek şartıyla. Eğer ben Rahmanın verdiği bir hükmü inkâr ediyorsam, her türlü hakareti hak ediyorum demektir. Değerli arkadaşım bana şöyle söylemişsiniz.

(ve diyorsunuz ki, hadislerin mutevatir olduğunu nasıl kanıtlayabiliriz ki inanalım. Biz diyoruz ki tüm hadisler mutevatir değildir, ama pire için yorganda yakmayız, sadece hadisler değil,4–5 yaşında hafız olup ömrünün sonuna kadar seccadede yaşayan, Arapça ve İslami ilimlerde uzmanlaşmış, âlim muttaki müfessirlerimiz de rehberimizdir. Siz ise bizim neyimiz eksik diyorsunuz. İşte tıkandığımız nokta budur Muhterem.)

Aslında üzerinde durduğunuz konuları çözmek yine peygamberimizin gösterdiği yolla olacaktır, bunu hiç kimse inkâr edemez. Kawakeb 31 rumuzlu arkadaşımız benim için işine geldiğinde âlimlerden hadislerden yararlandığımı ima etmiş. Evet, ben hiç inkâr etmedim ki zaten. Her zaman geçmişteki âlimlerimizin bilgilerinden faydalandım, bunu yapmayan aptaldır. Peygamberimizin o kadar güzel hadisleri var ki, bizlerin içimize soktukları hurafelerden nasıl kurtulacağımıza dair yol gösteriyor. Ben her zaman örnek vermişimdir bunlardan. Düşünün lütfen peygamberimiz öldükten sonra olacakları çok iyi tahmin ettiği için ne diyordu hadisinde; Benim adıma uydurulan sözlerin doğruluğunu anlamanız için, KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ. Şimdi soruyorum sizlere bu ne demektir? İşte peygamberimizin yolunu takip etmek böyle olur. Ben geçmiş âlimlerin hangisi en doğruyu söyler elbette bunu bilemem, rabbim bile kimin takvaca üstün olduğunu yalnız ben bilirim dedikten sonra, din ve iman adına güvenilecek VELİNİZ YALNIZ BENİM diyorsa, bu konuda çok dikkatli olurum. Ben hiçbir zaman benim neyim eksik ben en doğruyu bilirim demedim, bunu söyleyen en çok hata yapan insandır. Yazılarımı hatırlayınız son kısmında ne diyor ve uyarıyorum okuyanları? Bu yazıdaki bilgiler benim kur’andan anladıklarımdır yalnız beni bağlar diyorum. Sizlere de düşen kur’anı anlayarak okumak ve doğruyu bulmaktır diyorsam, eğer siz buradan bu sözlerden benim neyim eksik, bende bilirim başkasına gerek yok anlamını mı çıkardınız? Bunu söylemekten rabbim e sığınırım.


Elbette tüm hadisler mutevatir değildir, bunu aklı başında hiç kimse de söylemiyor zaten. Kur’ana uyan onun hükümlerine ters düşmeyen, ayetlerinin anlaşılması için örnekler içeren hadisler, apaçık belli oluyor. PİRE İÇİN ELBETTE YORGAN YAKMAYIZ. FAKAT PİREYİDE YORGANDA ASLA BARINDIRMAYIZ. Çünkü o birkaç pire çoğalıp yorganı kullanılmaz hale getirir. Cevabınızın son sözleri için tekrar Allah sizden razı olsun. Gerçek kur’an ehlinin sözleridir bunlar.

(düşüncelerimizin farklı oluşu bizlerin insan münasebetiyle bağlılığımızı koparmamız anlamına gelmez. Düşüncelerimizin farklı oluşu, birbirimize hakaret lüksü veremez.)

Abdulhamit dostuma gelince, bana şöyle söylemişsin dostum;

(Fakat kanımca Haluk beyin düştüğü en bariz hata, Hep ben bilirim düşüncesi. Kurana hep kendi mantığı ile bakar. Karşı yazıları okuduğunda ise belki olabilir belki ben hatalıyım diyememesi. Bunca yazılanlara hep karşı tavır alması ve bu tavrı da kendi mantığı ile kurana bağlaması.)


Değerli arkadaşım insanoğlu hiçbir zaman kendisini yargılamasını sevmez burası çok doğru. Yine söylediğiniz mantıktan yola çıkarak, insanoğlu hata yaptığını da kabullenmesi zordur, burası da çok doğru. Bunu yapmaktan Yüce Rabbim e sığınırım. Din ve iman adına bu tür hatalar insanı cehennemlik yapar eğer farkına varılmazsa. Allah beni bu durumdan korusun. Hatırlarsanız ben yazdığım yazıların sonunda her zaman bu düşünce benim kur’andan anladıklarımdır der, bende bir beşerim hata her zaman yaparım diye de yazımı okuyanları uyarırım. Bunu neden yaparım arkadaşım biliyor musunuz? Eğer hata yapıyorsam kur’anı sizlerde okuyun, rabbin söylediği yöntemle düşünün ve aklınızı kullanın diyerek, başkalarını da yanıltmaktan korktuğum içindir. Bu sözlerin anlamı çok açık bende her zaman hata yaparım onun için sizler hemen sakın kabul etmeyin, araştırın anlamındadır. Şükürler olsun demek ki ben her zaman doğruyu bilirim demiyormuşum. Bunu söylemek aptallıkla eşdeğerdir bana göre.

Yazdığım yazılara verdiğim örneklere lütfen dikkat ediniz, hepsi kur’andan ve bir yerden değil, mutlaka birkaç ayetin birleşmesi ile çıkan apaçık hükümlerdendir. Yoksa bir kelimenin ardı sıra gidiyor da onda gizli anlamlar arıyorsam ve Rabbin apaçık vermediği bir hükmü, aslında burada Allah bunu anlatmak istiyor dersem, işte o zaman bana ne söylerseniz söyleyin haklısınız derim. Ben hiçbir yazımda böyle bir hükümden bahsetmedim. Allah sizlere yemin olsun ki kolaylaştırdım dediği kitapta, her şeyden nice örnekler verdim ki anlayasınız diyorsa, bende bu sözlerden yola çıkarak kur’anı anlamaya çalıştım. Allah sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim diyorsa, bende Rabbim e inandım, güvendim ve bu kitabın dışından hükümlerden de sorumluyuz, bu hükümleri de peygamberimiz daha sonra vermiştir diyenlere inanmadım, inanırsam onlarca ayette ter düşer, böylece dinde çelişki yaratmış olurum. İşte tüm buna benzer örnekleri ne yazık ki Hıristiyanlar sitelerinde o kadar güzel kullanıyorlar ki bir görseniz. O sitelere girmek istiyorum ama sokmuyor, yazı yazdırmıyorlar. İşte inancından emin olmayanlar, kendilerine karşı olanlara asla müsaade etmezler.

Allah onlarca ayetinde bizleri kur’ana sarılmamızı, yalnız hüküm veren Allah benim dediği ayetleri gördükten sonra, bunlara inanmanın şirk olacağını anlattım insanlara. Bunu yaparken elbette hatalarım olmuştur ama Rabbin vermediği bir hükme inanıp kur’ana müracaat etmeden inananlardan daha küçük bir hata yapmış olabileceğime inanıyorum. Yaptığım hatalarımı rabbim affetsin. İnşallah affedilecek küçük hatalar yaparımda, rabbin şefaatine nail olurum. Bizler insanız, nefisleri ile her an savaşan beşer olarak, şeytan bizim yan komşumuz gibidir. Öyle bir yan komşu ki, nefsimizin fısıltılarını hemen duyan ve onu vesveselerle şahlandıran, daha sonrada bizlerin hesabını veremeyeceğimiz sözler sarf etmemizi sağlayan bir komşudur.

Bizler bu Dünyada gelip geçiciyiz, belki de emaneti teslim çok yakınımızdadır. Allah elçisine; Sen onlara güzel sözlerle yaklaşmasaydın, seni kimse dinlemezdi sözlerinden çok dersler çıkarmalıyız. Peygamberimiz yoldan çıkmış, sapkın bir inanç toplumuna güzel sözlerle anlattığı Rabbin dinini, bugün birbirimize hakaretlerle anlatmaya çalışıyoruz. Eğer peygamberimizin sünnetinden bahsediyorsak, onun hayatını ve yaşam biçimini önce kendimize rehber edinelim. Allah, sizler için peygamberiniz de güzel örnekler vardır diyorsa, bu sözlerin ne anlama geldiğini iyi düşünelim.

Değerli Abdulhamit kardeşim gelelim oruç konusunda verdiğiniz örneğe. Önce şunu söylemeliyim, hiç kimse oruç 30 gündür diyemez dikkat edin bu sene ve bazı seneler 29 gün tutuyoruz, peki neden? Çünkü Allah o aya ulaştığınızda o ayı oruçlu geçirin diyor. Ay ve yıl hesabı bildiğiniz gibi güneş ve ayın hareketlerine göre hesaplanır. Hatırlayınız dolunayı görmek, takip etmek işte tüm bunlar orucun başlama ve bitiş olaylarıdır. Bunlar hakında çok güzel anılar bile vardır. İlk hilali, dolunayı görene ödül verilmesi vesaire İslam tarihimizin güzel örnek ve gelenek lerimizdendir. Bazen de farklı çeker bu aylar. Allah işte bunu bildiği için özellikle günden bahsetmemiştir kuranda. Günümüzde hatırlayınız Arap din adamlarıyla bizim bilim adamlarımız anlaşamaz. Araplar illaki bunu 30 güne tamamlamamız gerekir derler. Hâlbuki Allah özellikle günden bahsetmemiş ve o devrin takvimine göre ayetlerini indirdiği için, bazı yıllarda farklılık arz ettiği çok açıktır Ramazan ayının. Allahın emri o aya ulaştığımızda o ayı oruçlu geçirmemizi emretmesidir. Burada bile bir adalet, bir yücelik söz konusudur düşünüldüğünde. Demek ki arkadaşım, Allah neden 30 gün tutun demiyor da O aya ulaşınca o ayı oruçlu geçirin diyor, sanırım daha iyi anlaşılmıştır.

Sayın arkadaşım böylece aramızdaki kur’ana bakış farklılığı da böyle çıkıyor ortaya. Elbette gerçek doğruyu Rabbim bilir bizlere düşen Rabbin doğrularını yine rehbere bakarak anlamaya çalışmak olmalıdır. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

FECR 19 Ağustos 2010 18:56

Haluk abi yazılarında sık sık bir hadisi mihenk taşı olarak ele alıp onu yazıyorsun.O hadis şu:
"Benim adıma uydurulan sözlerin doğruluğunu anlamanız için, KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ"

Bu hadisin kaynağını söyleyebilir misin?.Çünkü bu hadisi de ben uydurma hadis olarak biliyorum.(Belki ben yanılıyorumdur.)Okuduğum kadarıyla bu hadis çok tartışmalı ve hadis usulü alimlerince uydurma kabul ediliyor.
Hadis literatürü içerisinde yüzlerce sahih /hasen hadis varken ;onları yazılarında delil olarak kaale almıyorsun ama nerde tartışmalı hadis var onu kendine mihenk taşı olarak kabul edip ,kendi düşünlerini bu uydurma/zayıf hadise onaylatıyorsun.
Namaz,oruç,başörtüsü,hacc gibi konularda onlarca sahih hadis varken onları bir kenara aklınca çöpe atıyorsun.Hadis konusunda istersen düşüncelerini tekrardan ivedilikle gözden geçir.

HALUK GÜMÜŞTABAK 19 Ağustos 2010 22:13

Sayın fecr rumuzlu arkadaşım. Hiçbir hadisin gerçekten peygamberimizin bizzat ağzından çıktığı sözümüdür onu hiç kimse bilemez Allah tan başka. Ben yanlız bahsettiğiniz hadisi değil, birçok önemsediğim sözleri yazılarımda kullanırım. Günümüzde ne yazıkki hadislere verilen önem, kur'an ayetlerine verilmez olmuş, bırakın bende genelde Rabbin sözlerinden örnekler vereyim. Sizce bir sakıncası olabilirmi, yada bir zararını görmemiz mümkünmüdür? Rabbin ayetleri bizlere yeterli gelmiyor diyebilirmiyiz?

Verdiğim hadis örneğine gelince. Siz bu hadis sahih olamayacağını söylemişsiniz, size bu konuda sözüm olamaz. Eğer siz gerçekten peygamberimizin olduğunu söyledikleri bu sözü, kur'an bütünlüğünde doğru görmüyorsanız, sizinle din ve iman adına kuran rehber liğinde konuşmamız imkansız demektir. Çünkü kur'anda onlarca ayet vardırki, peygamberimiz bizlere kur'an ile hükmetme görevi almıştır. Bunun dışına da çıkıp ilaveler yapması durumunda nasıl bir ceza alacağınıda açıkca gördükten ve Rabbin ayetini tebliğ aldıktan sonra, benim size başka sözüm olamaz. SAYGILARIMLA Halukgta

Emekdar Üye 20 Ağustos 2010 01:16



Öncelikle Hadis usulü bazında bakalım:
İsnad.
Tarihur ruvat ver rical (Raviler ve şahıslar tarihi)
Ravileri tenkid,tezkiye veya cerh etme yönüyle hallerini açıklamak.
Hadis metni ve manasının tedkiki
Cerh ve Ta'dil İlmi
Mustalahu'l Hadis ilmi
Mevzu hadisler,zayıf hadisler,mecruh raviler ve hadis uyduranlara dair kitapların telif edilmesi, Mevzu hadislerden nasıl kurtulunur
Mevzu Hadis tanımının kaideleri ve emareleri
Siyasi sebepler
İslam dinine ve devletine düşmanlık
Irk kabile,dil ve iman taratarlığı
Mezhep ve kelami ihtilaflar
İdarecilere yaklaşmak ve dünyevi isteklere ulaşmak

Bu başlıklar altında Hadislerin sahih-Mevzu-Zayıf-Uydurma olup olmadığını anlayabiliriz.Aklı bir köşeye bırakmadan Herşeyi Kurana havale etme hususunda çok farklı sonuçlar çıkar şöyleki.


Allah Resulünün Hz Ebubekir hakkında buyurduğu bir Hadis.
'Ebu Bekir'in imanı bir kefeye ümmetimin imanı bir kefeye bırakılırsa''

Eğer Kurana havale edilse ters düşer ama Allah resulünün bunun gibi[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hz. Ebu Bekir[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hz. Ali[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hz. Ömer vs. de bir açıdan diğerlerinden daha üstündür. Örneğin[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] İhlas ve merhamette .Ebu Bekir[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] adalette Ömer[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] haya ve edepte Osman[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ilim-irfan ve takvada İmam Ali öne çıkmaktadır. Hadislerde[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] belli özellikteki makamlara münasip olarak[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] bunlardan birinin üstünlüğü vurgulanmıştır.Şimdi bu vurgulamaları Kurana havale ettiğimizde Kuran buna onay vermez işte o rivayetin sahih olmadığını bu ve benzeri üstünlük belirten hadisler ile anlayabilmekteyiz

Şimdi size o Rivayetin Allah Resulüne Ait olmadığını delilleri ile ispatlayalım..

Ebu Davud,Tirmizi,İbni Mace Sünenlerinde Şöyle bir rivayet ve neticesini ele alalım.

''Sizden biriniz,koltuğuna yaslanmış olarak,kendisine emrettiğim veya nehyettiğim bir haber geldiğinde, Bunu bilmiyoruz .Biz Kur'anda bulduğumuza tabi oluruz derken bulmayayım''

Allah resulü bu hadis ile Müslümanları çok şiddetli bir şekilde sakındırarak böyle bir durumda bulunmalarından nehyetmektedir.

Şimdi gelelim Kur'ana Arz rivayetine:


Kur'an'da tefferuatına girilmeyen hususlarda Allah Resulü bir önceki Hadiste sünnet olarak ortaya koyduklarına muhalefetten sakındırmaktadır.Çünkü Hariciler ve Rafiziler (İmam Aliyi Aşırı derece yüceltenler) Kur'anın zahirine takılıp kalmışlardır Kitabın açıklaması olan ''SÜNNET''leri terketmişlerdir neticede ise bi karar olup şaşkınlık içerinde sapkınlığa kadar gitmişlerdir.İmam Alinin Nehrevan savaşı bu sapkınlıkları durdurmak amaçlıdır.

Ebu Davud,tirmizi,ibni mace:

Dikkat edin! Ehli eşek,yırtıcı tırnaklı tüm hayvalar ve pençeli tüm kuşların etleri ile zimmilerin yitik malları sizlere helal değildir.Ancak sahibi bıraktıysa müstesna.Her kim bir topluluğa misafir olursa,onu ağırlamaları/doyurmaları gerekir.Eğer onu doyurmazlarsa hakkı kadar onları cezalandırabilir (o kadarını alabilir)

Hadiste misafirliğin karşılığı bedeli olanı ikram etmediklerinde yiyecek kadar nevaleyi,onlara bir ceza mahiyetinde alabilir.Bu hadis başka yiyecek bulamayan ve açlıktan ölmek üzere olan bir kimse için söz konusudur.

Hadisi şerifi Kur'ana arz edilmesine hacet olmadığına delil vardır.Ne zaman Allah Resulünden sahih olarak sabit olursa o bir delildir.

Bazılarının rivayet ettiği şu hadise gelince :

Size benden bir hadis geldiğinde onu Allah'ın kitabına arz edin.Eğer Kuran'a muvafıksa alın.Muhalif ise bırakın.

Rivayeti Batıl aslı olmayan bir sözdür.Yahya bin main( Bu müslümanların arasına girip inançlarını sarsan Allah'a ve ahirete inanmayanların yada Müslüman gibi gözüküp küfrünü gizleyenlerin) uydurduğu bir hadistir demiştir.Diğer kaynaklarda aynı şekilde bu hadis için Hasen gariptir denilmiştir.
(Ebu davud-4 cilt 280 Tirmizi 4.cilt 144 İbn Mace 1/8 )
(El Beyhaki- Bu hadis tamamı zayıf olan tariklerle rivayet edilmiştir)

Şimdi size bu Hadisin uydurma olduğuna Allah resulünün dilinden delil vereyim:
''Dikkat edin! Bana Kur'an ve onunla beraber bir misli verildi.''

Evet sizin dediğiniz gibi Kur'anda her şey en ince detayına kadar açıklanmış ise bana şu vereceğim örnekleri Kur'andan ayet olarak veya isim olarak verebilirmisiniz ?

1:Ehli eşek etinin haram olduğu Yabani eşeğin Zebranın eti ise helaldir.
2:Arslan,Kurt gibi vahşi yırtıcı hayvanlar cinsinden olan tırnaklı hayvanların etlerinin haram olduğu
3:Kendileri ile avlanılan,Şahin doğan gibi pençeli hayvanların etlerinin haram olduğu.Habis oldukları
4:Zimmilerin yitik mallarının haram olduğu


Şimdilik bu kadar örnek yeter sizinle Hadis hususunda her konuda delilleri ile konuşabiliriz Çünkü Allah Resulünün Sünneti bizlere emanet olarak Veda hutbesinde açıkça bırakılmıştır.Kuran Temel kaynaktır Sünnet=Hadis açıklamasıdır uygulamaya geçiriliş yöntemidir.

HALUK GÜMÜŞTABAK 20 Ağustos 2010 11:55


Mevlüt kardeşim önce şunu söylemeliyim ki, kimin neye ya da sözlere inanacağına hiç kimse karışamaz, müdahale edemez. Bizlere düşen Rabbin ayetlerini hatırlatmak ve peygamberimizden sonra, ben Müslümanım diyen herkesin yapacağı, kur’anı tebliğden başka bir şey değildir. Siz elbette yazdıklarınızın doğruluğuna inanıyorsanız bu sizi bağlar ve buna hiçbir sözüm olamaz.

Bana sorduğunuz soruya yine kur’andan cevap vermek isterim. Yazdığınız birçok hayvan ismi var. Bu liste aslında çok daha uzundur. Hatırlarsanız Tevrat tan bu konu ile ilgili bir bölüm sunmuş ve günümüzde saydıklarınızın da içinde bulunduğu bir listeyi hatırlatmıştım. Şimdi tekrar soralım kendimize, acaba bu liste kur’anda neden yok? Rabbim bunları neden ilave etmedi? HÂŞÂ eksik mi kaldı? Hani Yaratan sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim, sorumlusunuz diyordu? Bu sorulara herkes kendi nefsinde cevap versin, biz gelelim Rabbin açıkladıklarının haricinde haram yapanlara neler diyor onu hatırlayalım, çünkü ben bundan başka hiç bir şey söyleyemem.

Aliimran 50: “Tevrat’tan önümde bulunanı doğrulayıcıyım. Size haram kılınmış olanın bir kısmını size helal yapacağım. Rabbinizden bir mucize getirdim size.Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.

Enam 119: Size ne oluyor da üzerine Allah'ın adı anılmış olanlardan yemiyorsunuz? Zorda kalışınız dışında üzerinize haram kıldığını bizzat kendisi size ayrıntılı olarak açıklamıştır. Birçokları ilimsiz bir biçimde kendi keyiflerine uyarak halkı şaşırtıyorlar. Hiç kuşkusuz, seni Rabbin sınır tanımaz azgınları çok iyi bilmektedir.

Enam 140: Şu bir gerçek ki, ilimsizlik yüzünden öz evlatlarını beyinsizce katledenlerle Allah'ın kendilerine verdiği rızıkları, Allah'a iftira ederek haramlaştıranlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. İnan olsun, sapıtmışlardır onlar; hiçbir zaman doğruyu ve güzeli bulamazlar.

Enam 145: De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o bir pisliktir- Allah'tan başkası adına boğazlanmış bir murdar." Iztırar haline düşen, başkasının hakkına dokunmamak, zorunluluk sınırını da aşmamak şartıyla bunlardan yiyebilir. Çünkü senin Rabbin çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

Maide 87: Ey iman sahipleri! Allah'ın size helal kıldığı şeylerin temiz ve güzel olanlarını haramlaştırmayın; azıp sınırı aşmayın; Allah azıp sınırı aşanları sevmez

Yunus 59: De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz

Yukarıdaki ayetler sanırım her şeyi çok net anlatıyor, tabi anlamak isteyene. Aşağıdaki ayetler ise şiddetle Rabbim dikkatimizi çekiyor ve tehdit ediyor bizleri.

Nahl 116: Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar

Enam 150: Şunu da söyle: "Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin." Eğer tanıklık ederlerse sakın onlarla birlikte tanıklık etme! Ayetlerimizi yalanlayanlarla âhirete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.

İşte bizlerin yaptığı en büyük yanlış. Rabbin ayetlerini gördüğümüz halde bakın bunlar yenip yenmeyeceği yazmıyor kur’anda, demek ki her şey kur’anda yokmuş diyebiliyoruz. Bakın Rabbim bunu söyleyenlere ne diyor?( Şunu da söyle: "Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin.) Bizler için en garanti tanık, peygamberimizin bizlere tebliğ ettiği KURANDIR. Eğer sizlerin başka tanıkları varsa siz de bu tanıklarınızı getiriniz. Bakın peygamberimizin aldığı görev ve bizlerin sarılacağı kitabın kur’andan başka hiçbir bilgi olmadığının apaçık Rabbin delillerini hatırlatmak isterim sizlere. Tabi yine hep ayet hatırlatıyor bu arkadaş diyenlerimiz çıkacaktır. Rabbin sözlerinden daha güzel ne olabilir? Bugünlerde herkes rivayetleri yeteri kadar hatırlatıyor, bırakın bende Rabbin ayetlerini hatırlatayım. Peygamberimizde bu güzel sözleri bizlere tebliğ ettiğini zaten apaçık söylemiyor mu?

Ahkaf 9: De ki: 'Ben elçilerden bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vah yedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim.

Ankebut 18: "Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.Enam 48: Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz….

Ahzap 45: Ey Peygamber, gerçekten biz seni bir şahit, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

Ankebut 50: "Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?" derler. De ki: Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.

Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.


Ahzap 2: Rabbinden sana vahyedilene uy! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde haberdardır.

Maide suresi 49 Sen de aralarında, Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma….

Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.

Enam Suresi 50. Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vah yedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"

Yukarıdaki Rabbin sözlerine baktığımızda eğer sizin sözlerinizi onaylıyorsa, siz düşüncelerinizde ve yazdıklarınızda haklısınız demektir. Yok, eğer onaylamıyorsa ben olsam tekrar gözden geçirirdim arkadaşım. Çünkü bakın Meryem suresi 64. ayette Rabbim açıkça senin Rabbin unutkan değildir diyor bizlere. Onun için bize öğretilenleri ve bunlar Allah katındandır dediklerini kur’anda bulamıyorsak, çok ama çok daha dikkatli olup bakın kur’anda yokmuş demek ki her şey olmuyormuş demek yerine, demek ki beşerin söyledikleri doğru değilmiş dersek sanırım çok daha doğru olacaktır.

Meryem 64: Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan her şey O'na aittir. Senin Rabbin unutkan değildir.

Yine Rabbin bir uyarısıyla cevabıma son vereyim. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

İsra suresi 36. ayet: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.

Emekdar Üye 20 Ağustos 2010 12:35

Sayın abim ben sizin mantığınız ile bakarak soru soruyom.

Hani siz Nur 31 ayette neden Ayette saçını örtecek/yada Baş kelimesi neden geçmiyor diye itiraz ettiniz bende aynı o yöntemle size soru sordum neden Kuran bu vermiş olduğum isimleri tek tek vermemiş o zaman bende sizin gibi neden ismi yok diye itirazmı edeyim...+

Haluk abim Kuran muhteşem bir kitaptır ayetler ile istediğim hususta hem haklı hem haksız çıkarabilirim İşte Kuranın özelliği bu o yüzden Kuranı kendi fikirlerimi haklı çıkarmak için kullanmak istemiyorum ...Allah'a emanet olun. Her şey delil ise ben sadece o rivayetin sağlam olmadığını vermeye çalıştım ....

HALUK GÜMÜŞTABAK 20 Ağustos 2010 17:06

Değerli mevlüt kardeşim, Allah eğer saydıkları dışında hiç bir konuda haram diye zikretmemiş ise, bunun nedenini sormak bize düşmez. İsterseniz birde şu pencereden bakalım, bugün atı da, eşşeğide yemiyoruz, dua edelimki Allah kıtlık ve yoklukla bizleri imtihan etmesin. Ya böyle bir imtihandan geçersek nice olur halimiz? Saydığı haramları bile zorda kalınca haddi aşmadan yiyebilirsiniz diyen rabbim in sözlerini iyi anlamaya çalışmalıyız. İşte tüm bunlarıda düşünelim Rabbim sizin söylediğiniz haramlardan bahsetmiyorsa, vardır bir hikmeti diyelim, ama birilerinin de kışkırtmalarına gelmeyelim derim, bu benim acizane düşüncemdir. Ayetleri açıkca yazmamında sebebi bundandır. Bu söylediklerimin anlaşılması için yazmıştım.

Rabbim kelimelerin ardından gizli yüklem ile hiç bir zaman hüküm vermemiştir KUR'ANDA ayetlerinde, zaten böyle vermediğinide söylüyor, açık anlaşılır ve herşeyden nice örnekler ile. Lütfen başörtüsü konusunu bu sözlerimin doğrultusunda, ışığında düşününüz. SAYGILARIMLA Halukgta

Yitiksevda 20 Ağustos 2010 17:59

(Ve) kendilerine (çok önceden) vahiy bahşedilmiş olduğu halde (gerçek anlamda) Allaha da, ahiret gününe de inanmayan, Allah ve Onun Elçisinin yasakladığını yasak saymayan, ve böylece (Allahın onlar için din olarak seçtiği) hak dini din olarak benimseyip ona uymayan kimselerle savaşın; ta ki, (savaş yoluyla) baş eğdirilip kendi elleriyle bağışıklık vergisi ödeyinceye kadar.
(Tevbe 29)

Haluk abim bakın ayeti kerimede Allah ve Elçisinin yasakladığını (Haram) saydığını saymayan ifadesi üzerinde çok dikkatli düşünmek lazım Yalnız Allah'ın yasakladıkları olsa idi o zaman Ayeti kerimede Allah'ın ibaresi yeterli gelecekti ama Elçisinin yasakladığını ifadesi açıkça Allah Resulünün hüküm koyma yetkisini açıklamaktadır...

Allah Resulünün hayatı yaşamı tebliği açıklamaları Kurandır bunda hiç bir şüphe yok bu kadar üst bir ahlak ve ilme sahip olan Resulullah hüküm koyamayacak ise biz nasıl olurda Allah Resulünün hüküm koyamayacağını söyleyerek hüküm koymaya kalkışıyoruz.Allah Resulünü devre dışı bırakırken kendimizi din otoritesi görüyoruz bu çelişki değilmi sayın Abim...

Abdulhamit 1 20 Ağustos 2010 18:34

Alıntı:

Haluk abim bakın ayeti kerimede Allah ve Elçisinin yasakladığını (Haram) saydığını saymayan ifadesi üzerinde çok dikkatli düşünmek lazım Yalnız Allah'ın yasakladıkları olsa idi o zaman Ayeti kerimede Allah'ın ibaresi yeterli gelecekti ama Elçisinin yasakladığını ifadesi açıkça Allah Resulünün hüküm koyma yetkisini açıklamaktadır...
Elbetteki Allah Resulünün hüküm koyma yetkisi açıkça vardır ama Pürdikkat ki !

Allah resulunun kuran dışından Hüküm koyma yetkisi, hiçbir zaman kurana muhalif olamaz ve Kuranda açıkça var olan hükmü değiştirerek ayrı bir hüküm koyamaz.

Bu sözlerime itiraz eden var mı ?

Yitiksevda 20 Ağustos 2010 18:51

Abdulhamit abim itirazdan ziyade tüm yüreğimle katılıyorum....

Abdulhamit 1 20 Ağustos 2010 19:04

Alıntı:

Abdulhamit abim itirazdan ziyade tüm yüreğimle katılıyorum....
Haluk Bey kardeşimiz de umarım katılmıştır. Allah resulunun Kuranda olmayan, kuran dışı hüküm koyma yetkisine

KürtOğlu 20 Ağustos 2010 19:43

ben bu ayetimi hiçmi görmedim hayatımda düşünceli000
mevlüt bey süpersiniz alkış000alkış000alkış000
üstadımsınız artık bilin bunu.
baksana haniflerin saçmalıklarına son veren ayet işte buuuu evet000
neymişş TEVBE 29
NEYMİŞŞŞ ;
Allah ve Onun Elçisinin yasakladığını yasak saymayan

HALUK BEYİ MERAKLA SABIRSIZLIKLA İŞTAHLA BEKLİYORUM.
TABİİ Kİ İFTARDAN SONRA :)

HALUK GÜMÜŞTABAK 20 Ağustos 2010 20:05


Önce Yitiksevda kardeşimizin hatırlattığı ayete bakalım, çünkü bu cümleden yola çıkarak inanılmaz yanlışa gidiyoruz bana göre.

(Allah ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan…)

Yukarıdaki sözleri çok dikkatle düşünelim. Eğer Allah ın sözleri, hükmü ayrı, elçisinin sözleri, ve verdiği hüküm ayrı olarak düşünürsek, Allah ile elçisini aynı seviyeye getirmiş oluruz ki, bu bir şirktir. Allah ayetinde hiç kimseyi hükmüne ortak etmeyeceğini anlatır bizlere. Bu sözlerden anlayacağımız tek bir mana vardır oda, Allah ın sözlerini bizlere ileten elçisinin de sözlerinin aynısı olmasıdır. Buradan yola çıkarak elçisinin sözlerine inanan, Allahın sözlerine inanmış demektir manasını çıkarmalıyız. Bunu birçok Rabbin ayetiyle destekleye biliriz kur’andan. Bu örnekleri çok fazla verdim tekrar yazmak istemiyorum. Eğer Allah elçisine sana indirdiğim ile onlara hükmet, onlara tebliğ et diyorsa, bunu yapmazsan görevini yapmamış sayarım diye de ikaz ediyorsa, elçinin görevi çok açık ve nettir. Elbette o devrin isyankâr ve asi toplumuna ikna etme, kabul ettirme ve Rabbin verdiği ilim sayesinde birçok görevleri de vardır. Hatta elçisinden söz ederek, bizler için örnek bir insan olarak gösterilmiştir peygamberimiz. Fakat tüm bu apaçık ayetleri görmezden gelip Rabbin hükmüne ortak yapmak, bana göre kur’andan anladığım bilgilere göre, büyük bir günahtır.

Abdülhamit kardeşimin söylediklerine gelince. Değerli arkadaşım hüküm, kanun yani anayasa demektir. Bu kelimeyi Allah a yönelik başka yerde kullanamam. Farklı anlamda elbette kullanırım. Nedeni ni de yine kur’andan aktarayım. Bakın Rabbim ne diyor?

Aliimran 23: Şu kendilerine Kitap’tan pay verilmiş olanlara bak, aralarında hüküm vermesi için Allah’ın Kitabı’na çağrılıyorlar da içlerinden bir zümre yüz çevirerek dönüp gidiyor.

Aliimran 79: Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten sonra insanlara: 'Allah'ı bırakıp bana kulluk edin' deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o, 'Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz Kitaba göre Rabbaniler olunuz” (deme görevindedir.)

Maide 50: Yoksa cahiliye devrinin hükmünü mü arıyorlar? Gerçeği görebilen bir toplum için, Allah'tan daha güzel hüküm veren kim vardır.

Enam 18: Ve kulları üzerinde hüküm ve egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Tüm hikmetlerin kaynağıdır O. Her şeyden haberdardır.

Enam 57: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.

Yukarıdaki ayetlere baktığımızda Rabbin kullandığı HÜKÜM sözcüğü çok farklıdır. Kanun koyma yetkisi anlamında kullanmıştır bunun yetkisi de yalnız kendisindedir. Fakat birde aynı sözcük verilen hükümlere, ayetlere, kanunlara bakarak olaylar karşısında hüküm çıkarma vardır ki, işte bunu yapan peygamberimizdir. Bu iki hüküm kelimesinin manalarını ayırmak şartıyla peygamberimiz hüküm verebilir derim. Günümüz dede zaten bu yolla hükümler verilmektedir. Sanırım düşüncelerimi anlatabilmişimdir. SAYGILARIMLA Halukgta

KürtOğlu 20 Ağustos 2010 20:15

çeşitli meallerden tevbe 29
Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın(dib)
----------------
Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayanlarla, Allah'la Peygamberinin harâm ettiğini harâm saymayanlarla ve hak dînini kabûl etmeyenlerle savaşın cizye vermeye râzı olup bizzat kendi elleriyle ve alçalarak gelip verinceye dek onlar.-Abdulbaki Gölpınarlı-
-------------------------
Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resûlü'nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam'ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın.-ali bulaç-
---------------------------------------
O kendilerine kitap verilenlerden, Allah’a ve âhiret gününe inanmıyan, Allah’ın ve Peygamberin haram ettiği şeyi haram tanımıyan ve hak dinini (İslâmı) din edinmiyen kimselerle; onlar hor ve küçülmüş oldukları halde kendi elleriyel (boyun eğerek) cizye verinceye kadar harb edin.-a.fikri yavuz-
--------------------
Kitap verilenlerden, Allah'a, ahiret gunune inanmayan, Allah'in ve peygamberinin haram kildigini haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarini bukup kendi elleriyle cizye verene kadar savasin. *-b.sadık-
---------------------------
Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram ettiğini haram tanımayan ve hak dinini din edinmeyenlere küçülmüş oldukları halde kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın-elmalılı-
---------------------------------------


Allahın ve resululunun haram kılma yetkisi burada ayrı ayrı zikredilmiyormu.
Allah ana yasa,resulu ise yönetmelik şeklinde düşünülemezmi ??????????????

kawakeb31 20 Ağustos 2010 21:25

peki haluk, senin mantiginla bakacak olursak; allah ayette allah ve rasulunun yasakladiklari dedikten sonra bundan acizmiydi ki bir aiklama daha vahiy ile yapmamis? allah, insanlarin bunu boyle dusunup sirke girsinler diye tuzak bir ayet mi indirmis oluyor sana gore? eger olmuyorsa rasulun yasakladiklari ifadesi vahiyde neden geciyor?
birakalim yasakladiklarini, allah birbaska ayette kul atiullahe ve atiurrasul... diye vahiy buyurmus, de ki, allaha ve rasulune itaat ettim..
simdi allah itaat noktasinda kendisine bir ortagi kendisi mi atamis oldu?

Medine-web 21 Ağustos 2010 00:30

A’RAF 157. Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber’e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber’e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr’a (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.

Yitiksevda 21 Ağustos 2010 00:38

Alıntı:

HALUK GÜMÜŞTABAK Üyemizden Alıntı (Mesaj 96513)
Önce Yitiksevda kardeşimizin hatırlattığı ayete bakalım, çünkü bu cümleden yola çıkarak inanılmaz yanlışa gidiyoruz bana göre.

(Allah ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan…)

Yukarıdaki sözleri çok dikkatle düşünelim. Eğer Allah ın sözleri, hükmü ayrı, elçisinin sözleri, ve verdiği hüküm ayrı olarak düşünürsek, Allah ile elçisini aynı seviyeye getirmiş oluruz ki, bu bir şirktir. Allah ayetinde hiç kimseyi hükmüne ortak etmeyeceğini anlatır bizlere. Bu sözlerden anlayacağımız tek bir mana vardır oda, Allah ın sözlerini bizlere ileten elçisinin de sözlerinin aynısı olmasıdır. Buradan yola çıkarak elçisinin sözlerine inanan, Allahın sözlerine inanmış demektir manasını çıkarmalıyız.



Allah'ın hükümleri kendinden asli ve bağımsızdır hiçbir şeye ihtiyaç duymaz her şeyden münezzehtir hiç bir kimse Allah'ın haram ve Helal kıldığını Peygamberin ki ile karıştıracak kadar basit düşünemez. Çünkü Tevhid inancı gereği sınırlar bellidir Allah'ın hükümleri kesin ve değişmezdir Allah resulünün Kuran ile birlikte verdiği hükümler yasaklama niteliğindedir.

Size şu örneği vereyim :

Günümüzde İslam alimleri İsrailin mallarının tüketilmesini yasak kılmışlardır bu yasaklama İsrailin yapmış olduğu terör hareketlerine misilleme adınadır onlara karşı ekonomik yönde boykottur amma şu hususu unutmayalım Bugün İslam alimlerinin vermiş olduğu bu hüküm yarın değişebilir eğer İsrail terör hareketlerinden vazgeçip insanlara zulmü bırakır ve İnsanca yaşamak adına ticaret yapar ise o zaman bu hüküm değişikliğe uğrar ve yasak kalkar İşte beşerin koyduğu hükümleri bu noktada düşünmek lazım Yasak ve Haram kavramlarını birbirinden ayırmak çok önemlidir .

Haram hükmü kesin ve süreklidir.
Yasak hükmü ise geçici yada kesin olmaya elverişlidir.

Allah ve resulünü aynı seviyeye getirmekten bahsetmiş ve bunun ŞİRK olduğunu beyan etmişsiniz Abi:
Hiç bir Mümin Allah'ın münezzehliği ile Peygamberin beşer-resul-tebliğçi-açıklayıcı kişiliklerini bir birine karıştırmaz bu ön yargıdan ibarettir ve kişinin kendi bakış açısına göre yorumudur.

Allah'ın Elçisinin Kitap ile koyduğu ve Kitapta açıkça teferruatı verilmemiş hususları açıklaması ve haram olanları açıklaması Allah'ın hükmüne ortaklık değil bilakis Allah'ın koyduğu hükmü açıklamak ve izah etmektir.
onlar ki, ellerindeki Tevratta ve (daha sonra da) İncilde tanımlanmış bulacakları Elçinin, okuması yazması olmayan Habercinin izinden gidecekler; (ve o Elçi ki) onlara yapılması doğru olanı buyurup yapılması yanlış olanı yasaklayacak; yine onlara temiz ve hoş şeyleri helal, kötü ve çirkin şeyleri haram kılacak; onların sırtlarına vurulmuş yükü indirip boyunlarına geçirilmiş zincirleri çözecek. Ve sonuç olarak, ona inanan, onu yüce tutup destekleyen ve yücelerden bahşedilen ışığın ardına onunla birlikte düşenler; işte böyleleri, nihai kurtuluşa, esenliğe erişen kimseler olacak".(A'raf-157)

Helal ve Haram İslami yaşamın sınırlarını çizen hükümlerdir.Helal ve Haramı tam bir genelleme ile belirleme ''Vahy'e'' aittir.Teşri Allah'a aittir.Bu Vahy (Kuran) ile Allah resulünün teşri yetkisi vardır,Kuran'da açıkça beyan edilmemiş konularda açıklama ve hüküm koyma yetkisi vardır.bunun dışında kalan insanlara düşen görev Vahy ile belirlenmiş olan sınırları ihlal etmemek ve ona mukabil yaşam sergilemektir.

Abdulhamit 1 21 Ağustos 2010 00:41

Alıntı:

Abdülhamit kardeşimin söylediklerine gelince. Değerli arkadaşım hüküm, kanun yani anayasa demektir. Bu kelimeyi Allah a yönelik başka yerde kullanamam
Neden peygamber için de kullanmazsın. Peygamber zaten kendi heva ve hevesi ile hüküm vermiyor ki, üstelik verdiği hüküm anayasa olan kuran ile de çatışmıyor ise de mi !

Yitiksevda 21 Ağustos 2010 00:50

Peygamber efendimizin neyi haram neyi helal kılacağının nitelikleri üzerinde durulmaktadır.Araf 157 Ayeti hükmünce ,‘’Helal’’ olabilmesi için ‘’Tayyibattan’’ olma niteliğine sahip olması gereklidir.(et-tayyibati temiz ve güzel-hoş olan) ‘’Haram’’ kılınabilmesi için de ‘’el-Habaise’’ (habis olan şeyleri (kötü ve pis olan şeyler) Kuran helal ve haram konusunda, genel ilke ve kriterleri verdikten sonra,ilk dönemde o toplumda mevcut bazı ‘’Helal ve ‘’Haram’ları’’ belirlemiş, bunların dışında kalan durumlarda bu kriterleri belirlemeyi Allah Resulüne bırakmıştır.


Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir. (Haşr-7)

Bu ayet eğer yeterli gelmiyorsa benim diyecek hiç bir şeyim kalmaz ...Allemlere Rahmet olarak gönderilmiş olan Elçinin vermiş olduğu hükümlere karşı Allah'tan korkar ve sakınır Haddimide Allah ve Resulüne karşı bilirim

Abdulhamit 1 21 Ağustos 2010 00:55

Alıntı:

Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir. (Haşr-7)

Bu ayet eğer yeterli gelmiyorsa benim diyecek hiç bir şeyim kalmaz ...Allemlere Rahmet olarak gönderilmiş olan Elçinin vermiş olduğu hükümlere karşı Allah'tan korkar ve sakınır Haddimide Allah ve Resulüne karşı bilirim

evet000ArO*c*

HALUK GÜMÜŞTABAK 21 Ağustos 2010 12:19


Değerli arkadaşlarım Allah ve resulünün haram kıldığını haram saymayan sözlerinden eğer, her ikisinin de farklı haramlar koyma yetkisi olduğuna inanırsak, sizlere yazdığım onlarca ayetine ters düşer. Bakın Allah ne diyordu hüküm koyma konusunda?

Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.

Ve kulları üzerinde hüküm ve egemenlik sahibi Kaahir'dir O

Aralarında hüküm vermesi için Allah’ın Kitabı’na çağrılıyorlar da…

Yukarıdaki ayetlere benzer çok daha fazlası vardır ve hepsi hüküm koyma konusunda tek merci Rabbim benim diyor. Düşünebiliyor musunuz apaçık ne söylüyor Allah sanırım bu cümle bize yeterli olmalı. HÜKÜM YALNIZ VE YALNIZ ALLAHINDIR. Yazımda da belirttiğim gibi kur’anda bir başka anlamda da hüküm kullanılıyor, örneğin sana danıştıklarında sen onlara bir hüküm verdiğinde sana uymak zorundalar diyordu. Peki, bu hüküm nereden veriliyordu, işte burası önemli. Elbette peygamberimiz anayasa olan kur’andan hükümler veriyor ve olaylara Rabbin verdiği hükümlerden hükümler çıkararak olayları çözümlüyordu. Hatta diğer kitaplardan bahsederken ellerinde Tevrat İncil varken onlara bakmıyorlar diye de açıklık getiren ayetleri hatırlayınız lütfen. Bu tıpkı yönetim şeklimizdeki meclisin kanun çıkarması yani hükümler çıkarması, hâkimlerinde bu ana hükümlerden yola çıkarak, olaylar karşısında hüküm vermesi gibidir. Bunu böyle değerlendirmeliyiz.

Yine bir arkadaşımız Allah bu ayrımı niye yapmamış bize tuzak bir ayet mi indirmiş diye soruyor. Kur’an aklı olan insanların anlayabileceği bir imtihan kitabıdır. Her şeyden nice örnekleri boşuna vermiyor Allah, indirdiğim rehberi bir bütün olarak düşün, aralarında bağlantı kur ve ondan sonra iman et, yani aklını kullan der birçok ayetinde. Bu kitap gönül gözlerinizi açacaktır diyor, neden söylüyor bu kitaba sarılmamız için. Elbette bunu rabbim boşuna söylemiyor. Bizler bir ayete bakarak kararlar verirsek yanılmamız kaçınılmaz olur, çünkü kur’an bir bütündür, eğer onun sözlerini ayrıştırıp tek tek anlamaya çalışırsak, onu bir bütünden uzaklaştırırsak asla doğru bilgiyi alamayız. Dediğim gibi kur’an bizlerin İMTİHAN ARACIDIR.

Resulüne itaat edin sözüne gelince. Bu sözle kendisine eş koşmuş olmuyor, tam tersine görev verdiği elçisine saygı durulmasını, yani bu yolla gönderdiği ayetlere de saygılı olunması gerektiğini anlatıyor bizlere. Bunu şu örnekle açıklayabilirim. Bir kral, bir başka krala gönderdiği elçiye saygı duyulmasını ister. Çünkü kendi namına gönderdiği elçi onun bizzat sözlerini iletmek için görevlendirilmiştir. Eğer görev verdiği elçiye bir saygısızlık yapılırsa, gönderen kral kendisine saygısızlık yapmış sayar. Bu örneği tarihi filimler de çok görürüz. İşte Rabbimde görev verdiği elçiye uyulmasını ve kendisinin gönderdiği bilgilere itaat edilmesi için, önce elçisine saygı gösterilmesini ister. Ona yapacağınız bir saygısızlığı bana yapılmış olarak kabul ederim diye de bizlere açıklar.

Abdulmelik kardeşimizin verdiği ayet örneğine bakalım.

İşte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar.

Yukarıdaki sözleri düşünelim acaba Rabbim burada ne söylemiş olabilir? Peygamberimiz o günün toplumuna iyilikler, güzellikler emrederek, kötülüklerden men edeceğini söylüyor. Yine topluma temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar derken, bu detayı nelerin haram yapılacağının hükmünü nereden alıyordu, apaçık kurandan gelin onlardan örnek verelim.

Maide 87: Ey iman sahipleri! Allah'ın size helal kıldığı şeylerin temiz ve güzel olanlarını haramlaştırmayın; azıp sınırı aşmayın; Allah azıp sınırı aşanları sevmez.

Yukarıdaki ayete dikkat ederseniz zaten rabbim temiz olanları helal, pis olanları haram kıldığını söylüyor. Bu kitabın indirildiği zamanı düşünün lütfen, peygamberimiz toplumu aydınlatmak, açıklamak için onları bilgilendirmek görevinin de olduğunu unutmayalım. Bu sözlerden yola çıkarak Rabbin detay vermediği konularda elçisi detay vermiştir dersek kur’anın açıklık ve her şeyden örnekler verdim sözlerine ters düşer. Bakın size bir başka ayet bu konu ile ilgili.

Enam 119: Üzerine Allah'ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah, çaresiz yemek zorunda kaldığınız dışında, haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır. Doğrusu birçokları bilgisizce kendi kötü arzularına uyarak saptırıyorlar. Muhakkak ki Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir.

Şimdide sizin sözleriniz ile birlikte yukarıdaki ayeti düşünelim. Allah bakın açıkça ne diyor? (haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır. Doğrusu birçokları bilgisizce kendi kötü arzularına uyarak saptırıyorlar.) Demek ki Allahın açıkladığı dışında her şey helal ki Rabbim bunu söylüyor. Demek ki peygamberimiz kur’anın haram ettiklerini haram kılmaktan başka söyleyeceği ne olabilir? Aksi takdirde Rabbin bu örneklerine ters düşmüş oluruz.

Enam 150. ayette çok dikkat çekicidir bakın orada da ne diyordu Rabbim?

("Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin.) Demek ki açıkça haram koyma yetkisi rabbinmiş. Eğer elçisine de böyle bir yetki verseydi böylemi söylerdi Allah? Dikkat edin kur’anda haram dediklerinden başka haramlar koyanlara, şahitlerinizi getirin diyor. Allahın emri yani şahidi kur’andır. Bunun tersi bir yetki olsaydı asla Rabbim böyle söylemezdi.

Enam 140. ayeti hatırlayınız burada ne diyordu bize Rabbim, daha doğrusu ne anlatmak istiyordu burası önemli.
(Allah'a karşı yalan yere iftira düzüp Allah'ın kendilerine rızk olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır.)

Bakın buradaki sözler de Allah ın açıkladıkları dışında haram diyenlere, Allah a karşı yalan ve iftira atmış kabul ediyor Allah. Hâlbuki eğer peygamberimizin de haram yapma yetkisi olsaydı böylemi söylerdi? Hatırlayınız denizi sizler için rızk kaynağı yaptım der bir ayetinde. Bugün günümüzde yıllarca midye, ıstakoz, karides haram diye yenmesi yasak dediler. Yasak dedikleri de denizin en vitamin kaynağı ve en çok faydası olan yiyecekler olduğu anlaşılınca artık kimsenin sesi bile çıkmaz oldu. İşte bizler bu yanlışı yaptıkça zararını kendimiz görüyoruz. Zararlı, pis olan şeyler bugün günümüzde tıp ve biyoloji ilmi ile çok açık anlaşılmaktadır. Bizlere düşen Rabbin apaçık yasakladıkları ve ilmin zararlı dediği her şeyi kendimizden uzak tutmalıyız.

Yitiksevda kardeşimizin verdiği ayet örneğine gelince.
(Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun.)
Hemen kur’anı düşünelim acaba Rabbim elçisine bizlere neyi vermesini emrediyordu onu hatırlayalım.
Nisa 105. Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma.

Maide 49 Sen de aralarında, Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma.

Maide 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.

Demek ki peygamberimiz bizlere vereceği şey kur’anmış, çünkü rabbin verdiği görevden bunu anlıyoruz. Dikkat ederseniz Rabbim, Allah ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye indirdiğini, insanlara hükmederken de kur’an ile hükmetmesi gerektiğini, elçisine de sana indirdiğimi insanlara tebliğ et, bunu yapmazsan verdiğim görevi yapmamış sayarım diyor. Dikkat ederseniz başka bir emir yok. Eğer var dersek tüm bu ve buna benzer ayetlerle çelişir. Kur’anda çelişki yaratmış oluruz. Lütfen düşünün Allah sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim, bu kitaptan sorumlusunuz dedikten sonra kur’anda geçmeyen haramlar dan da sorumlu tutar mı? Yorum ve karar sizlerin. Size aşağıdaki ayeti hatırlatmak istiyorum.

Araf 3. (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

Yukarıdaki emir dikkat edin aracısız, direk rabbim kullarına veriliyor ve bakın ne diyor bizlere? Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Peki, şimdi sormak istiyorum Rabbim apaçık ve çok net bizlerin kur’ana uymamızı emrediyor. Sizce başka emirler, hükümlerden de sorumlu olsak, peygamberimizin kur’an dışından da hükümleri olsaydı YÜCE RABBİM BÖYLEMİ SÖYLERDİ? Birçok ayetinde bizlerin kur’ana sarılmamızı ve ona sarılanların doğruya ulaşacağını söyler. Eğer sarılmamız gereken başka bilgiler olsaydı Rabbim böylemi söylerdi? Günümüzde kur’an dışı bilgileri hatırlayınız aynı konuda çok ama çok farklı hükümleri içeren konular var. Acaba rabbim bizleri böyle bir yola gitmemizi ister miydi? Hatırlayınız emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin sorumlu olursunuz diyen rahman, bizleri emin olmadığımız ve bir rivayete göre diye başlayan ve kur’anda hiç bahsedilmeyen hükümlerin ardı sıra gitmemizi ister miydi? Allah kur’an için gönül gözü der bizlere ve bakın nasıl uyarır.

Enam 104. : Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.

Değerli arkadaşlarım Rabbin gönül gözünde eksik kalan, açıklanmamış hiç bir şey olamaz, çünkü Allah bizlere gönül gözünün geldiğini, kim bu gönül gözüyle görürse kendi yararına olacağını söylüyor. Peygamberimiz, kur’an bir bütün olarak düşündüğümüzde ilaveler yapıcı değil açıklayıcı, örneklerle topluma anlatıcı ve uygulayıcı olduğunu anlıyoruz. HÜKÜM YALNIZ ALLAHINDIR diyorsa Rabbim, ben bunun tersini düşünemem. Geçmiş peygamberlere de baktığımızda dine ilave edip hüküm verme yetkisi olan, hiçbir peygamber yoktur. Daha doğrusu bu konu ile ilgili kur’anda hiç bir örnek yoktur.

Değerli arkadaşlarım benim bu konuda söyleyeceklerim bu kadar. Benim için bu konu bitmiştir. Hepimiz söyleyeceklerimizi söyledik. Gerçek doğruyu Yüce Rabbin huzurunda göreceğiz. Hepimiz imtihanımızı kur’andan oluyoruz. Elimizde hiç değişmemiş sapasağlam bir rehber var. Rabbim OKU VE DÜŞÜN DİYOR. Daha sonrada sizleri bu kitaptan imtihan edeceğim diyorsa, sanırım her şey çok açık demektir. Yanılan düşük not olacaktır. Burada bizlerin yaptığı kur’ana göre birbirimizi uyarmak olmalıdır asla kırmak ve birbirimize kızmak değil. Bende elimden geldiğince Rabbin kelamından anladıklarımı yazdım. Bende bir beşerim hata yapabilirim. Elbette sizlerde inandıklarınızı yazdınız. Hangi bilgilerin doğru olduğunu huzura gittiğimizde göreceğiz. Bu konu benim için kapanmıştır. RABBİM İSTEMEDEN YAPACAĞIMIZ HATALARIMIZI CÜMLEMİZİN AFFETSİN İNŞALLAH.
SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

EbdA 21 Ağustos 2010 12:37

Haluk kardeş Allah Resulun'un (SAV) haram kıldıkları zaten Allah'ın haram kıldıklarıdır. O hevasından konuşmaz, onun konuştukları vahiyden başkası değildir ve Ona (AS) inen her vahiy Kuran-ı Kerim'de geçmek zorunda değildir.
Söyler misin bana Peygamber Efendimize inen her vahyin Kuran-ı Kerimde olduğuna dair elinizde bir delil var mı?

HALUK GÜMÜŞTABAK 21 Ağustos 2010 12:47

Benim için son sözüm demiştim ama, arkadaşımızın sorduğu soru önemli, onun için cevap vermek isterim.

Söyler misin bana Peygamber Efendimize inen her vahyin Kuran-ı Kerimde olduğuna dair elinizde bir delil var mı?

Aslında bu soruya kur'an ekseninde cevap vermemiz gerekirse, evet arkadaşım vahiy bizleri ilgilendiriyor, bağlayıcılığı varsa ve hüküm içeriyorsa kur'anda geçmelidir. Yok eğer ilgilendirmiyorsa elbette geçmesi düşünülemez. Çünkü Rabbim bizleri kur'anın ipine sarılmamızı emrettiği yine kur'anın gönül gözlerimizi açacağı, bizleri doğruya ulaştıracağını söyler. ALLAH BİZLERİ BU KİTAPTAN HESABA ÇEKECEĞİM dediğine göre, bizleri ilgilendiren vahiy mutlaka KURANDA GEÇMELİDİR. Benim için Rabbin bu ayeti delildir. Bunun aksi kur'anın ilkelerine ve yüzlerce ayetine ters düşer.

EbdA 21 Ağustos 2010 13:06

Anladığım kadarı ile elinizde delil olarak sadece sizin yorumunuz var. Halbuki bizim elimizde Allah Resulune inen her vahyin Kuran-ı Kerim'de geçmediğine dair yüzlerce delil var
işte bu nedenle Allah Peygamberine eşek etini haram kılmasını söylemiştir fakat Kuran-ı Kerim'de geçmemiştir ve yine bu nedenle Namazın nasıl kılınacağını yine Allah Peygamberine (AS) vahyetmiştir fakat Kuran-ı Kerim'de geçmemiştir zaten geçmesine gerek te yoktur yoksa her vahiy Kuran-ı Kerim'de geçse ciltler dolusu bir kitap olaması lazım gelirdi.
Sözün kısası "Peygambereimizin verdiği hükümler aslında Allah'ın verdiği hükümlerdir diğer bir deyişle O (SAV) bir Yürüyen Kurandır."

HALUK GÜMÜŞTABAK 21 Ağustos 2010 13:20

Düşüncenize ve inancınıza saygı duyarım. Çünkü hiç birimiz bir başkasının söylediklerinden ve imanından yaptıklarından hesaba çekilmeyecektir. Gerçek doğruyu Rabbim bilir, herşeyi hüküm günü göreceğiz. Ceza gününün maliki o gün kararını verecektir. Dilerim cümlemiz hesabı veren kulları arasında oluruz. SAYGILARIMLA Halukgta

Abdulhamit 1 21 Ağustos 2010 19:05

Alıntı:

Dikkat ederseniz Rabbim, Allah ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye indirdiğini, insanlara hükmederken de kur’an ile hükmetmesi gerektiğini, elçisine de sana indirdiğimi insanlara tebliğ et, bunu yapmazsan verdiğim görevi yapmamış sayarım diyor. Dikkat ederseniz başka bir emir yok. Eğer var dersek tüm bu ve buna benzer ayetlerle çelişir. Kur’anda çelişki yaratmış oluruz

Evet Haluk beyin bu görüşüne katılırım. Çünkü delili aşağıdaki kuran ayetleridir.

Nisa 105. Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma.

Maide 49 Sen de aralarında, Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma.

Alıntı:

Peygamberimiz, kur’an bir bütün olarak düşündüğümüzde ilaveler yapıcı değil açıklayıcı, örneklerle topluma anlatıcı ve uygulayıcı olduğunu anlıyoruz

Evet herşey kuranda mevcuttur. Ama biz göremiyor veya ayetlerin manalarını idrak edemiyoruz o başka. Peygamberimiz en büyük hikmet sahibi olarak kuranı tefsir etmiştir ve verdiği hükümlerin hepsini kurandan çıkarmıştır. Bu sebeble Verdiği hükümlerin hepsi de kurana uygundur.


HALUK GÜMÜŞTABAK 21 Ağustos 2010 19:14

Değerli kardeşim Allah razı olsun, aslında genelde aynı şeyleri söylüyoruz, ama sanırım bir birimizin sözlerini anlarken, düşünürken bir yerlerde bir kopukluklar oluyor bazen. Ayrıca birbirimize de ön yargıyla bakmadığımızda ben inanıyorum ki kur'anda birleşmememiz mümkün değildir. Önemli olan doğruda bulaşabilmemizdir gerisi unutulur gider. Rabbim yardımcımız olsun.Saygılarımla Halukgta

Abdulhamit 1 21 Ağustos 2010 19:18

Alıntı:

yukarıdaki ayetlere baktığımızda rabbin kullandığı hüküm sözcüğü çok farklıdır. Kanun koyma yetkisi anlamında kullanmıştır bunun yetkisi de yalnız kendisindedir

fakat birde aynı sözcük verilen hükümlere, ayetlere, kanunlara bakarak olaylar karşısında hüküm çıkarma vardır ki, işte bunu yapan peygamberimizdir

Bu iki hüküm kelimesinin manalarını ayırmak şartıyla peygamberimiz hüküm verebilir derim. Günümüz dede zaten bu yolla hükümler verilmektedir. Sanırım düşüncelerimi anlatabilmişimdir

Evet peygamberimiz kuran ayetlerine bakarak ve ondan çıkardığı yorumla hüküm verebilir. Bu görüşünüze katılıyorum.

Yitiksevda 21 Ağustos 2010 19:56

Bu iki hüküm kelimesinin manalarını ayırmak şartıyla peygamberimiz hüküm verebilir derim. Günümüz dede zaten bu yolla hükümler verilmektedir. Sanırım düşüncelerimi anlatabilmişimdir

İşte Bu Kadar biri asli ve bağımsız olan Allah'a ait olan diğeri Kuran ve örneklğinde verilen hüküm...Teşekkürler.

Emekdar Üye 30 Ağustos 2010 20:31

sünneti red etmek,

keledoşun etsiz yenmesi,
bahçelinin kürtçü olması,
medinewebin muhtarsız olması gibi birşey.. (çok mütevaziyim)

KürtOğlu 04Haziran 2012 18:55

Cevap: Sunneti reddin sonuclari
 
Alıntı:

Abdulhamit 1 Üyemizden Alıntı (Mesaj 96505)
Haluk Bey kardeşimiz de umarım katılmıştır. Allah resulunun Kuranda olmayan, kuran dışı hüküm koyma yetkisine


Abdulhamid Abi vefat ettiğini duydum.rabbim rahmetiyle seni affeylesin.(


SAAT: 08:16

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306