Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Muhtelif Konular (https://www.forum.medineweb.net/657-muhtelif-konular)
-   -   Mü’min, Arı Gibidir (https://www.forum.medineweb.net/muhtelif-konular/19446-muve8217min-ari-gibidir.html)

YaŞuHa 07Haziran 2011 23:49

Mü’min, Arı Gibidir
 
Mü’min, Arı Gibidir
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:
"Mü’min arı gibidir. Temiz olandan başka bir şey yemez ve temiz olandan başka bir şey vermez."(İbn Hibban-Taberani sahih senedle rivayet etmişlerdir)

"Mü’min arı gibidir. Yediği zaman temiz yer, bir şey verdiği zaman temiz verir. Çok ince bir dala konsa bile, zedelemez."
(Beyhaki-Şuabil İman, Suyuti-Camius’Sagir sahih senedle rivayet etmişlerdir. İbni Hacer el-Heytemi bu hadis için ravileri Sahihi Müslim’in ravileredir, Ebu Sebrata hariç… Ebu Sebrata hakkında hadis alimleri güvenilir dediler, dedi.)
Mü’min ile arı arasındaki bağa gelince...
Arı üzerinde bir çok araştırmalar yapılmış ve hala da yapılmaktadır. Bu araştırmalar çerçevesinde arı incelenecek olursa bir çok özelliğe sahip olduğu görülür. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, arının işte bu özellikleri sebebiyle mü’mini arıya benzetmiştir. Ayrıca Kur’an’da arı hakkında sure bulunmaktadır ve Allah-u Teâlâ arıyı övmektedir.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hadiste arı hakkında söyledikleriyle mü’min arasındaki benzerlikler şunlardır:
Arı, temiz yer."
Mü’min de temiz yer. Çünkü mü’min helal olan şeylerden yer ve ağzına haram lokma koymaz. Mü’min kazancının helal yoldan olması için araştırma yapar. Kendisine ve ailesine kesinlikle haram olan bir lokma dahi yedirmez.
Böylece mü’min, Allah-u Teâlâ'nın kendisine çizmiş olduğu sınırın dışına çıkarak Allah-u Teâlâ'nın emrine itaatsizlik yapmaz. Tıpkı arının yaptığı gibi...
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Rabbin, bal arısına vahyetti: "Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin! Sonra meyvelerin tümünden ye!" (Nahl: 68-69)
İşte, arı böyledir!
Sadece Allah-u Teâlâ'nın ona müsaade ettiği ürünlerden yer, başka ürünlerden yemez. Mü’min de böyledir. Arı, nasıl Allah-u Teâlâ'nın emrinden dışarı çıkmıyorsa mü’min de çıkmamalıdır.
Arı, temiz şeyler verir."
Arının insanlara vermiş olduğu şey, temiz ve faydalıdır. Çünkü arı, bazı hastalıklara şifa ve insanlara faydalı olan, "bal" adı verilen besini üretir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Onların karınlarından, türlü renklerde şerbetler çıkar. Onda, insanlar için bir şifa vardır." (Nahl: 69)
Mü’min de böyledir. Zira mü’min Allah-u Teâlâ'nın emrini yaşayan ve yaşamak isteyen herkese faydalıdır. Kendisinde bulunan iman ürününü insanlara sunarak onlarda bulunan şüpheleri gidermeye, heva ve heveslerinin önüne geçmeye, onlarda bulunan her türlü şirk, küfür ve günah hastalığını gidermeye çalışır. Böylece insanları şirk ve günahların karanlığından imanın nuruna iletmek için çabalar. Öyle ki, mü’minin yaşantısı vahiydir. Mü’min, gerek yaşantısıyla ve gerekse diliyle insanlara vahyi anlatır. Böylece onları hastalıklarından arındıracak bir şifa olur.
"Çok ince bir dala konsa bile zedelemez."
Arı, öyle bir özelliğe sahiptir ki, konduğu dala bile zarar vermez. Sanki o dala hiç konmamış gibidir. Üzerine konduğu dalı muhafaza eder ve zedelemez. Mü’min de böyledir. Her zaman insanların faydası olan işleri yapar ve insanlara zarar verecek işlerden kaçınır. Bir kimseye veya bir şeye kızacaksa bile, sadece Allah-u Teâlâ için kızar.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
"En iyinizi ve en şerlinizi size haber vereyim mi? En iyiniz; insanların kendisinden iyilik beklediği ve şer beklemediği kimsedir. En şerliniz ise; insanların kendisinden hayır beklemediği ve şerrinden emin olmadığı kimsedir."(Ahmed b. Hanbel sahih senedle rivayet etti)
Arının hayatı dikkatle incelendiğinde bunlardan daha başka özelliklere de sahip olduğu görülür.
Mesela, arının çalışması mükemmeldir.
Evini bile sağlam ve çok mükemmel bir şekilde yapar. Onun evi, öyle güzel bir mimari özelliğe sahiptir ki, mühendisler bile ondan örnek alırlar. İşte, mü’min de böyledir. Yaptığı işi en mükemmel ve sağlam bir şekilde yapar ve herkes onu kendisine örnek edinir.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:
"Bir mü’min bir iş yapacağı zaman, Allah-u Teâlâ ondan işin en iyisini yapmasını ister."(Beyhaki-Şuabil İman, Hasen hadis)
Bir başka hadiste şöyle demiştir:
"Allah-u Teâlâ, insanların bir iş yapmasını istediği zaman onlardan işin en mükemmelini yapmalarını ister."
Mü’min, kendisinden yapılması istenen bir işi en mükemmel bir şekilde yapar. Bu konuda elinden gelen bütün gayreti gösterir.
Arı, Allah-u Teâlâ'nın emri gereği şu üç yerde yaşar: Dağlarda, ağaçlarda ve insanların kurdukları çardaklarda...
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Rabbin bal arısına vahyetti: "Dağlarda, ağaçlarda ve onların (insanların) kurdukları çardaklarda kendine evler edin!" (Nahl: 68)
Mü’min de yaşantısını sürdüreceği mekanlar konusunda her zaman Allah-u Teâlâ'nın emirlerine itaat eder ve bu konuda aksi bir tavır sergilemez.
Arı, önce ev yapar sonra yemek aramaya başlar.
Çünkü Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Kendine evler edin! Sonra meyvelerin tümünden ye!" (Nahl: 68-69)
Arı, işte bu amelini Allah-u Teâlâ'nın kendisine öğrettiği şekilde bilerek yapar. Mü’min de böyle olmalıdır. Allah-u Teâlâ'nın emirlerine teslim olmalı ve bu emirleri bilerek yerine getirmelidir. Atacağı her adımda Allah-u Teâlâ ve rasulünün emri olup olmadığını iyice araştırmalıdır. Hiç bir adımını Allah-u Teâlâ ve rasulünün emri dışında atmamalıdır.
Arının; karanlık, bulut, rüzgar, duman, su ve ateş gibi bazı olumsuz şartlarda çalışması durur.
Mü’mini de engelleyen durumlar vardır. Gaflet karanlığı, şek ve şüphe bulutu, fitne rüzgarları, haramın dumanı, heva ve hevesin ateşi de mü’mini etkiler, nefesini etkiler ve Allah-u Teâlâ’a itaatini engelleyebilir.
O halde arı bunlardan nasıl uzaklaşıyorsa mü’min de bunlardan uzaklaşmalıdır.
Arı, çok temiz bir yaratıktır. Her arının bir görevi vardır.
İşçi arıların görevi, çalışmaktır. Devamlı evi temizler, salgıladığı çok temiz bir maddeyle evinin duvarlarında bulunan çatlakları kapatır ve bu maddeyle duvarları kaplayarak sağlamlaştırır.
Şayet bir fare, ürettikleri balı çalmak için evlerine gelse, hemen işçi arılar saldırarak ölünceye kadar zehirli iğnelerini ona sokarlar. Onu öldürdükten sonra da evlerine pis leş kokusu yayılmasın diye farenin leşini, salgıladıkları bir maddeyle, hava almayacak şekilde kaplarlar. İşte, mü’min de böyledir. Mü’min de evini her türlü pislikten temizler ve evi, sürekli temiz kalır. Nihayet evine, temizlik kokusu hakim olur.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:
"Evlerinizi ve avlunuzu temiz tutun! Çünkü yahudiler, avlularını temizlemezler."(Taberani-Evsat’ta, Hasen senedle)
Arı çok bilinçli hareket eder.
Yavrularının gelişmesi için gerekli besini depolar. Yavrularını beslemek için balı sulandırır. Bunun için gerekli olan suyu da depolar. Yine bu suyu, sıcak havalarda evini serinletmek için de kullanır. Yine salgılamış olduğu yapışkan sıvıyı da depolar. Böylece onunla evinin çatlaklarını kapatır ve petek yapar.
İşte bütün bunlar, ileride gelebilecek olumsuz şartlara karşı arının tedbir aldığını göstermektedir. Mü’min de böyledir. Mü’min de sürekli uyanık olmalı ve ileride başına gelebilecek olaylara karşı tedbir almalıdır.
Arının çiçek suyunu (özünü) toplamak için sarfettiği çabayı gören kimse, onun çalışkanlığından dolayı hayrete düşer. Mü’min de böyledir. Allah’ın rızasını ve ahiret gününü kazanmak için asla gevşemez ve sürekli çalışır.
Arının çok az külfeti, fakat büyük menfaati vardır. Mü’min de böyledir.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:
"İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır." (Müsnedi Şiab-El Kadai, No: 1234, hasen senedle.)
Arıların topluluğu çok güzeldir.
Zira onlar birbiri için çalışan, hiç kavga etmeyen bir topluluktur. Onlardan hiçbiri yaşantılarından asla şikayet etmezler ve gece gündüz çalışırlar. Kraliçelerine itaatten bir an olsun geri durmazlar. Herkes üzerine düşen görevi eksiksiz yerine getirir. Onlardan kimi bal getirir, kimi de içerde temizlik yapar.
Kovanda sadece bir emir olur. Şayet ikinci bir kimse emirlik iddia eder veya emir olarak gelirse, hemen o ikincisi öldürülür ve böylece ilk emirlerine itaate devam ederler. Herkes görevini yapar ve ancak kendi ihtiyacı kadar alır. Hiç biri sadece kendi nefsi için çalışmaz. Onlardan her biri toplum için çalışır.
Onların bekçileri de vardır ve bunlarla barınaklarını korurlar. Barınaklarına kesinlikle yabancı arıları sokmazlar. Şayet ballarında eksilme olursa bekçi arılar hemen onu kontrol ederler. Bir arı balsız olarak gelirse hemen onu kovarlar veya öldürürler.
Mü’minler de işte böyle bir tek vücud, bir tek cesed gibi olmalıdırlar. O cesedden bir uzuv hastalığında bütün ceset hasta olur ve etkilenir.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
"Bütün mü’minleri biribirlerine merhamette, sevgide, lütuf ve güzel muamelede sanki bir vücud gibi görürsün. O vücudun bir organı hastalanınca, vücudun diğer organları biribirlerini hasta organın sancısına uykusuzlukla, sıcaklıkla ortak olmaya çağırırlar."(Buhari)
Mü’minler, iyilik konusunda birbirlerine yardım ederler. Kötülüğü defetmek için de birbirlerine yardım ederler. Sapıklık üzerinde asla birleşmezler. Düşmanlarına karşı bir tek el gibidirler. İslam toplumunda her mü’minin görevi vardır. Herkes görevini en mükemmel şekilde yerine getirmeye çalışır.
Arının kovanı adeta güzel kurulmuş bir kale gibidir.
Onu koruyan bekçi arılar vardır. Bu bekçiler, kovanın kapısında beklerler. Bal çalmak isteyen yabancı arıları asla içeri sokmazlar. Çiçek özleri azaldığı zaman ballarını korumaya daha çok özen gösterirler. Öyle ki bekçi olan arı, baldan bir şey çalınmasın diye peteğe giren çıkan arıları kontrol eder. İşte mü’min de böyledir. Allah-u Teâlâ yolunda müslüman devletin sınırlarını korur ve her zaman Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in aşağıdaki sözünü göz-önünde bulundurur.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:
"Allah-u Teâlâ yolunda bir gün bekçilik yapmak, dünya ve onun içindekilerden daha hayırlıdır." (Buhari)
Arıların Ya’sub isminde emirleri vardır.
Bu emirlerine itaatten bir an olsun ayrılmazlar. Onun emri olmaksızın hiçbir iş yapmazlar. Emir, düzeni sağlar. Toplumun düzeni, emirin kontrolü altındadır ve toplumdaki fertlerin birbirlerine eziyet etmelerini önler.
Mü’min de böyledir. Emiri kendisine haram bir şey emretmediği müddetçe onun emrinden bir an olsun ayrılmaz.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah’a itaat edin, Rasule itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin!" (Nisa: 59)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:
"Önce size takvayı tavsiye ederim. Köle bile olsa, emirinizi dinleyip itaat ediniz!" (Ebu Davud, Tirmizi. Tirmizi bu hadis için hasen-sahih dedi)
Mü’min, emirine ve toplumuna bağlıdır. Emirin itaatinden çıkmaz. İslam cemaatinden ayrılmaz.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:
"Kim emire itaatten vazgeçer, cemaatten ayrılır ve o şekilde ölürse, cahiliye ölümü üzere ölmüş olur."(Müslim)
Bir arı kovanında aynı anda iki emir olmaz. İkinci bir emir çıkarsa, diğer arılar hemen onu öldürüp parçalarlar ve birbirlerine düşmanlık yapmaksızın bir emir üzerinde birleşirler. Arı toplumundaki fertler, birbirlerine asla eziyet etmezler. Fertleri birbirine düşman olmayan, emirlerine bağlı tek bir ordu olurlar. Mü’minler de öyledir. Şayet bir emire beyat edilmişken ikinci bir kimse, emire karşı gelerek, emir olmak için ortaya çıkarsa, toplumda fitne çıkmaması için ikinci çıkan emir öldürülür. Çünkü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:
"İki halifeye beyat edilirse, ikincisini öldürün!" (Müslim)
Arı, gece gündüz çalışır.
Mü’min de böyledir, devamlı Allah-u Teâlâ'nın rahmetini kazanmak için çalışır. Gündüz oruç tutar, gece kıyamul leyl yapar. Ahiret azabından korkar. Allah-u Teâlâ'nın rahmetini umar. Hep Allah-u Teâlâ rızası için çalışır.
Arının sesi vardır.
Mü’minin de evinden devamlı Kur’an sesi gelmelidir.
Selefi Salih (r.anhum), insanlar uyudukları zaman gece kalkıp Kur’an okurlardı ve Kur’an okurken çıkardıkları ses, arının sesi gibi duyulurdu.
İbn Hibban, Basra zahidlerinden olan Rabi b. Sabih’in evini vasfederken;
"O, çok Kur’an okuyup teheccüd yaptığı için arı kovanından çıkan sesler gibi onun da evinden ses çıkardı." demiştir." (Elmecruhin-İbni Hibban c: 1 s: 292)
Şüphesiz, mü’minin arıya benzetilmesinde bunlardan başka daha bir çok hikmetler vardır.



SAAT: 13:05

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306