Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Muhtelif Konular (https://www.forum.medineweb.net/657-muhtelif-konular)
-   -   Şeytani bir leke (https://www.forum.medineweb.net/muhtelif-konular/19536-seytani-bir-leke.html)

YaŞuHa 21Haziran 2011 19:16

Şeytani bir leke
 
Şeytani bir leke
Sürüler halinde uçuşuyorlar; kıpır kıpır, simsiyah. Konacak yer arıyorlar pürüzsüz beyaz. Her yüz bir meydan, her el bir yol o meydana inen. Alınlara, kaşlara, gözlere, burunlara ve en çok dudaklara iniyorlar sessizce. Radarlar bozuk. Aynalar ıssız. Alıcılar çalışmıyor. Alıcı kuşlar gibi dönüyor lekeler başlar üstünde.
Ayda adım atmak da ne! Güzel yüzlerde cüzam iştahıyla yürüyorlar! Ayak bastıkları yerde başlıyor çürüme. Sırra kadem bastıklarında bitiyor oyun. Elma dersem çürüme! Fakat ne dedim ki her gün bir parçanı kaybediyorsun. Burunsuz kokluyorsun çiçeği, elsiz dokunuyorsun duvara, gözsüz seyrediyorsun filmi. Kör olduğunu kimse bilmiyor, yanında nefsin bastonu. Hem dudaksız da konuşabilirsin. Daha korkunç olur bu. Sesin yankılanır, kayalıklardan bir koro arkanda. Kelimelerin bir göktaşı gibi düşer. Ruhta devasa çukurlar!

Avını arıyor şeytanî leke. Yeter ki üstünlük yarası açılsın. Bir dudak kenarından başlasın istila. "Sen de kimsin!" levhalarıyla donatılsın şehir. Berber, "Kim kesti bu saçı!" desin kaldırıp bir kaşını, "Kime diktirdin bu ceketi!" diye makası şıkırdatsın terzi, doktor, gözlüklerini çıkartırken sorsun: "Kim koydu bu teşhisi!" Kim evet kim yolumuzu değiştirdi, hangi makasçı! Bize insan olmadığımızı söyleyen kim! Büyük İskender'in dalkavukları mı, imparatorlarını Jüpiter'in oğlu olduğuna inandırmak isteyen? Fakat o da ne yaralanıyor Büyük İskender savaşta. Kan kaybediyor, hani Jüpiter'in oğluydu! Gözlerine kavuşuyor o an ve gürlüyor dalkavuklarına: "Ne diyorsunuz! İnsan kanı değil mi bu!" Ah şairler! Siz büyüttünüz bu yaraları. Hermoderus, nereden çıkardın güneşin oğlu olduğunu Antigonus'un! Bak ne diyor sana: "Lazımlığımı boşaltan kişi, bunda güneşten bir şey olmadığını bilir! İnsan insandır!"


Demek insan insandır, kibir nedir peki? "Büyüklük"tür. Böyle tarif eder kamus-ı kebîr. Bir kez büyük görmesin insan kendini, ne insanı, ne Tanrı'yı tanır. Tanrı'ya boyun eğmez, insana boyun eğdirmeye çalışır. Çirkinleşir büyüdükçe leke. Küstahlaşır büyüdükçe leke. Büyüdükçe küçülür. Kibri kadar noksanlaşır. Küçüle küçüle Kârun olur, küçüle küçüle Nemrut, küçüle küçüle Firavun! Büyüklüğü Tanrı'dan çalmak ister. "Ben de öldürür ve diriltirim!" der, bu aciz hırsız. Bu yüzden "kibir" engeldir cennete girmeye. Çünkü engeldir insanla insan arasında. Zerre kadar bile olsa düştüğünde kalbe. Koca delikler açıyor, suskun kraterler. Bir engeli aşmakla bitmiyor yarış. Engel engel üstüne. İpi göğüsleyene kadar.

"Allahu ekber!" diye başlıyor namaz. Büyük olan Allah'tır. Rüku ve secde, bu sözle anlam kazanıyor. "Allahu ekber!" Eğiliyor Huzeyfe b. Yeman, O'nun önünde. Cemaat izliyor. Beraberce secdeye gidiyorlar. Yani toprağa, yani asıllarına. Fakat bir şey oluyor. Bir huzursuzluk duyuyor İmam Huzeyfe. Biter bitmez namaz dönüyor cemaate. "Ben bir daha imamlık yapmam!" diyor. Cemaat şaşkınlık içinde. "Çünkü namaz kıldırırken aklımdan 'Bu cemaatte benden liyakatlisi yok' diye geçirdim. Kibir işaretidir bu!" Ah Huzeyfe! "Allah Rasûlü (s.a.s.), kıyâmete kadar olacak şeyleri bana bir bir haber verdi," diyen Resûlullah'ın sırdaşı. İşareti görür görmez sorguluyor kendini. Çünkü hatırlıyor. Bir gün Nebî, yaklaşan bir adama bakıp, "Yüzünde şeytanî bir leke görüyorum!" demiş, yanına geldiğinde sormuştu ona: "Allah için sana soruyorum. Halk içinde senden daha üstün birinin olmadığını mı düşündürüyordu nefsin." Sorunun içindeydi cevap. Adam şaşkınlıkla, "Evet ey Allah'ın elçisi!" demişti. Ah işaretler! Afetten korumaya çalışıyordu Elçi. Felaket kendini beğenmeyle başlıyordu zira.

Sürüler halinde uçuşuyorlar; kıpır kıpır, simsiyah. Konacak yer arıyorlar pürüzsüz beyaz. Kutsal yerler bile kurtulamıyor gölgelerinden. Ganimetler devşirirken manevî iklimlerden, ziyanla kapatılıyor defter. Oysa açılmak üzereydi hazine sandığı. Düşürmeseydi anahtarı Mekke'de. Bağdat ahalisinden biri tavaf ederken, önünde adamları kendisine yol açtıran bir kişiye takılıyor gözü. İbadetlerini tamamlayıp Bağdat'a döndükten bir zaman sonra köprüden geçerken bir dilenciye rastlıyor. Bu adamı Kâbe'yi tavaf ederken kendine yol açtıran zata benzeterek dikkatle yüzüne bakıyor. Dilencinin, "Ne bakıyorsun!" diye çıkışması üzerine, "Tavafta gördüğüm birine benzettim!" diyor Bağdatlı. Dilenciyi solduruyor bu benzetme ve konuşturuyor: "Evet o gördüğün adam benim. Herkesin tevâzuyla hareket ettiği bir yerde tekebbüre kapıldığım için herkesin yükseldiği bu köprü üzerinde Allah beni dilencilik zilletine düşürdü.".


SAAT: 13:00

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306