Sözde müslümanlığın ötesine geçmek
 

SÖZDE MÜSLÜMANLIĞIN ÖTESİNE GEÇMEK
Hepimizin etrafinda var.. Elhamdülillah müslümanız diyen ancak müslümanlığı yaşamak konusunda hiçbir çabası olmayanlar.. Böyle bir şansla doğup, müslüman olduğunun da farkında olup dinini öğrenmemek, gereklerini yerine getirmek yerine, bu gereklerden korkup hep kaçmak ne acıdır..

Halbuki biraz inanç, biraz bilgi “içimde hep birşeyler eksik” diyen bu insanlarin kurtarıcısı olacak.. Nitekim; Fussilet Suresin’de Kuran ile ilgili geçen ayette şöyle buyuruluyor: “O inananlar için bir doğruya iletici ve bir şifadır. ” Özel zevkleri, idealleriyle alakalı hertürlü kitabi okumaya vakit yaratan, evlerinde gururla yaptıkları kütüphaneleri gösterenlerin, inandiklarini söyledikleri dinin Kitabi’na kütüphanelerinde yer ayirmamalari ya da sadece bulunsun diyerek tozlu raflarda birakip okumaya vakit ayirmamalari da bulunduklari ikilemin bir göstergesi değil midir?Hep huzursuzlar; cünkü aslinda sözde müslüman olduklarinin dilleriyle itiraf edemeseler de farkindalar.. Bilmeleri, öğrenmeleri, yapmalari gereken şeyler olduğunu bilip de yapmadiklari icin hep gerginler, tedirginler.. Aslinda ölümün cok yakin olduğunu, birşeyler yapmaya başlamalari gerektiğini biliyorlar ama iste o baslangici yapmaya, “elhamdülillah müslümanız’ın ötesine geçmeye korkuyorlar.. Zor zamanlarda, ölümü daha yakindan hissedince kararlar aliyorlar ama sonra dünya hayati yine daha tatli geliyor. Halbuki korktukları gerçek müslümanlığın nasıl olduğunu Kuran’dan öğrenip uygulamaya başlasalar, abdest alıp namaz kılmanın, oruç tutmanın, farkinda bile olmadiklari ama hep en yakınlarında olan yaratıcılarına bu kadar yakın olmanın, onun mesajlarını okumanın ve uygulamanın hazzına ulaşsalar, bu boşluk hissinin kaybolacağını bir bilseler saniye vakit kaybetmeyeceklerine eminim..

Peki inançlı olunca, müslümanlığı öğrenip yaşayınca zor zamanlar olmayacak mı?Tabi ki olacak.. Ancak Kuran’a göre yaşayan kişilerin bu zor zamanlardaki sorunlara yaklaşımı ve çözümleri çok daha farklı olacaktır. Güzellikler gibi tüm zorluklarin da Allah’tan geldiğini bilip kabullenmek, tevekkül etmek, şükretmek ve sabredip dua etmek, sadece zor zamanlarda değil her zaman Allah’ı hatırlamak, dünya hayatının bir eğlence ve oyundan ibaret olduğunu, ahiretin ise asıl yurdumuz olduğunu Kuran’dan öğrenmiş ve dünya hayatında hiçbirşeyi daha üstün tutmuyor olmak inananlarin en büyük yardımcıları olacaktır.

Cevap: Sözde müslümanlığın ötesine geçmek
 

Türkiye'de büyük bir çoğunluk mutsuz ve umutsuz...

Sorunlar kısır döngü içinde taça atılıyor.Sorun çözmek bir yana, her geçen gün sorunlar büyüyüp insanlar daha da huzursuz bir hale geliyor.Hiç kimse bu vb sorunların çözülmesini istemiyor gibi bir görüntü daha fazla resmedilmekte...

Son 30 yılda her sınıfın kendine has özelliklerini barındıran ideolojik ve rant içeren yeni yeni Ruhban sınıfları icat ediliyor.Kimse bunun farkında değil ama sade masum vatandaş artık bunun cidden farkında olduğu gibi dünden daha fazla bugün sorguluyor...

Beyaz Türkler; Cumhuriyetin kuruluşundan önce başlayıp bu güne bile taşıdıkları Ruhban sınıfları sayesinde siyasi iktidar ve paraya kavuşup her daim gücü ellerinde tutmayı kısmen başarabildiler.Bu gün ise hala perdenin arkasında bu güçlerini ısrarla devam ettirip başka bir sınıfa güçlerini hala devretmişler değil...

Beyaz Kürtler; Masum halkların sanki bir tek kendi sınıfları Cumhuriyet döneminde baskı ve zulüm gördükleri iddiasıyla mağdur politikaların sayesinde bir takım yeni kavramları icat ederek onlarda bambaşka Ruhban sınıfları tahsis ettiler. Oligarşik Kemalist Burjuva ile kah antlaşma yaparak, kah gizli ittifaklar yaparak masum ve mağdur Kürt milletinin hakları üzerinden kendilerine devasa siyasi ve ticari egemenlik kurmak suretiyle geçmişin güya intikamını alırcasına doymak bilmeden rant ve paraya kavuşturdular...

Beyaz Muhafazakarlar yada Bayaz Dindarlar; Cumhuriyet dönemi ve sonrasında en çok baskı ve zulmü bu topluluğun gördüğünü artık sağır sultan bile bilmektedir.Çok partili siyasal hayatımızda İktidarda her daim kendi görüşlerine yakın hükümetler merkezi iktidarda olsa da, asla muktedir olamadılar.Hasbelkadar muhafazakar ve dindar (sayılabilecek yada en yakın diyelim) x bir parti iktidara geldiğinde onlarda ilk önce kendi özellerine mahsus çok farklı Ruhban sınıfları meydana getirip siyasi ve ticari egemenliğe soyunmakta diğerlerinden geri kalmadıklarını ispat ettiler.Halbuki Din ve Dinin emirleri her şeyden önemliydi onlar için ama o öncelikte göreceli iktidara kavuşunca tercih sıralamasında malesef arka sıralara kadar düşmüştü...

Birde ,yukarıda saydığım bu üç grubun dışında birde devşirme ve kriptolar var ki; onlar hedeflerinden bir santim bile sapmadan geçmişte ve bugün konumlarını muhafaza ediyorlar...

Yukarıda bu 3 grubun Ruhban sınıflarını, sizler,bizler yada bir başkaları (kimse artık) Anadolu'nun saf ve masum evlatları olarak; Hakk'ın sesi , Adalet'in dağıtılması , özgürlüklerin paylaşımı ve hakk'a uygun hakkaniyetle birlikte eşit paylaşım esasına dayanarak eşit halkların müreffeh yaşaması, birinin diğerine kullukta üstün olmadığı ilkelere manzumesi olarak değiştiremezsek bu topraklarda hiç bir sorun çözülmez.Çünkü bu vb sorunlar çözüldükçe yukarıdaki 3 yada 4 Ruhban sınıfının tarumar olacağını en çok o sınıfsal haklara sahip kendinden menkul zevat bilmektedir...

İslam'da Ruhban sınıfı yoktur...

Cevap: Sözde müslümanlığın ötesine geçmek
 

Örnek Müslümanın görevleri;

Müminler; Milli birlik ve beraberliğe çok ehemmiyet vermeli,ülkenin kalkınması için hem maddi, manevi anlamda gayretkar olmalı,İslami bilgilerini iyi derecede tahsil etmeli, Yaradan yüce Mevla'ya ve kullarına karşı sorumlu olduğu görevlerini, dahi borçlarını yerine getirmelidir. İslam'ın güzel ahlakından nasiplenmeli , eliyle ve diliyle de kimseye zarar vermemelidir...

Müslümanın öncül görevlerinden biride;kibre kapılmamalı,bencillikten arınmalı, nefsine, şeytana uymayıp ve bilumum kötü dostluklara , azgın, isyankar kimselere tevessül etmeyip, Allah'a karşı da günah işlemekten sakınmalıdır...

Müslüman'ın önemli üç görevi vardır...

Birinci görevi; Ferdi görevidir. Her müslüman bireysel olarak kendini mutlaka iyi yetiştirecek, sağlığına önem verecek, haya ve edepli, olgun tavırlı olacak, ibadetlerini yapacak,bilimi, ilmi ve güzel ahlakı öğrenecek, helal'inden kazanmak için vargücüyle çalışacaktır...

İkinci görevi: Aile içindeki örnek görevidir.Eşine, anne-babasına, çocuklarına, kardeşlerine olan görrevlerini İslam'ın emrettiği sınırlar çerçevesinde yerine getirecektir...

Üçüncü görevi:Toplum içindeki görevleridir. Çevresine, yakın yada uzak komşularına, hocalarına, öğrencilerine, ailesine ve aile efradına,çalıştırdığı işçilerine yada emrinde olanlara,devlete, bütün vatandaşlara, dini ve milleti başka olanlara karşı sorumlu olduğu görevleridir...


Tuğrul Paşa / 09.03.2011