Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Muhtelif Konular (https://www.forum.medineweb.net/657-muhtelif-konular)
-   -   Arş ve Kalb (https://www.forum.medineweb.net/muhtelif-konular/20107-ars-ve-kalb.html)

YaŞuHa 17 Kasım 2011 12:09

Arş ve Kalb
 
Arş ve Kalb
Bismillahi Teala
Mevcudatın en temizi, en açığı, en nurlusu, en şereflisi, zat ve kadir bakımından en üstünü ve en geniş olanı hiç şüphesiz ki Rahman olan Allah'ın arşıdır. Bu yüzden de zaten onun üzerine Allah'ın (c.c.) istiva etmesi uygun olmaktadır.
Arşa yakın olan her şey de kendisinden sonra olmak üzere en nurlu, en pak ve en şerefli konuma gelmektedir. İşte arşa yakın olduğu için de Firdevs cenneti, cennetler arasında en yücesi, en nurlusu ve en üstünü olmaktadır. Öyle ki arş, bu cennetin tavanını oluşturmaktadır. Bu arştan uzak olan her şey, daha donuk, daha bayağı ve daha kötü olmaktadır.
Bundan dolayıdır ki; aşağılıkların da aşağısı olan (esfel-i safilin) kimseler yer bakımından da yerlerin en kötüsündedirler ve bütün hayırlardan oldukça uzaktırlar.
Yüce Allah, kalpleri yaratmış, kendisini bilmesi, sevmesi ve kendisini düşünmesi için de kalblerde bir yer yaratmıştır. Kuşkusuz burası, kendisini bilmek, sevmek ve düşünmek mânasına gelen yüce sıfatların arşıdır.
Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Âhirete iman etmeyenler için kötü sıfatlar var. En yüce sıfatlar ise, Allah'ındır. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir."(Nahl, 60),
"Hem yaratmayı ilkin yapan Odur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur ki, bu O'na çok kolaydır. Göklerde ve yerde en yüksek şan ve şeref Onundur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." (Rum, 27),
"O'nun benzeri olan hiçbir şey yoktur. O, her şeyi işitir ve görür."(Şura, 11)
İşte görüldüğü gibi bu, yüce sıfatlardandır. O, mü'min kulun kalbine istiva etmiştir. Bu da O'nun arşıdır. Şayet bu (kalp), eşyaların en temiz ve pak olanı olmasaydı ve bütün pisliklerden / kirlerden arınık olmasaydı, o zaman arşın üzerine yüce sıfatların marifet, sevgi ve düşünme olarak istiva etmesi mümkün olmazdı. Dolayısıyla kalb üzerine istiva etmiştir.
Dünyanın en alt yerinin sıfatlarına gelirsek, onu sevmek, düşünmek ve bağlanmakla, kişinin kalbi bayağılaşır, haktan uzak olur, zalimleşir ve felah bulmaz. Böylece kalpler iki kalp olarak anlam kazanırlar:
- Rahmanın arşı olan kalp; ki bunda nur, hayat, mutluluk, huzur, neşe ve her türlü hayır bulunur.
- Öbürü de Şeytanın arşı olan kalp. Bunda da darlık, zulüm, ölüm, hüzün, tasa ve keder bulunur.
Aynı zamanda bu kimsenin kalbi, geçmişte olanlardan ötürü hüzünlü, ileride olacaklardan dolayı sıkıntıda ve o anki durumundan dolayı da oldukça perişan bir durumdadır.
Tirmizî ve başkalarının rivayetine göre; Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Nur kalbe girdiği zaman kalp açılır ve inşirah bulur." diye buyurunca sahabe:
Ey Allah'ın Resulü! Bunun bir işareti var mıdır?" diye sordular. Resûlullah da (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Ebedî olan (âhiret yurdun)a yakın olmak, gururlanma yeri olan (dünya)dan uzak durmak ve ölüm gelmeden önce ona karşı hazırlıklı olmaktır." diye buyurdu.
Dolayısıyla nurun kalbe girmesi ancak yüce sıfatların izleriyle olmaktadır. İşte bu sebeple de kalp genişlemekte ve açılmaktadır. Şayet onda Allah sevgisi ve Allah'ı bilmek olmasaydı, o takdirde onda zulüm ve daralma bulunurdu.
(Tirmizî'de buna benzer bir hadis bulamadık. el-Hakim et-Tirmizî bunu "Nevadiru'l-usul" adlı eserde (1/528) sayfada 86. usul kaidesinde belirtmiştir. Bunu Said b. Mansur "Es-Sünen"de 5/86 (918), yine bu yolla Beyhakî "el-Esmâ ve's-Sıfât"da (326), İbn Cerir et-Taberî, tefsirinde (13856) rivayet etmişlerdir. Üçü de Süfyan b. Uyeyne yoluyla, ondan da Halid b. Ebû Kerime, ondan da Abdullah b. Musevvirin -ki o da Cafer b. Ebû Talib'in oğludur- rivayetiyle gelen hadisten rivayet etmişlerdir. Kendisi şöyle demiştir:
"Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Allah kimin hakkında hidayet vermeyi dilemişse, onun kalbini İslâm'a açar..." âyetini okudu ve hadisi zikretti."
İbn Cerir'in, tefsirinde (13852,13853, 13854) Amr b. Merra yoluyla, onun da Ebû Cafer'den -ki o da Abdullah b. Musevvir'in babasıdır- gelen hadisi rivayet etmiştir. Bir rivayette de (13855) Abdullah yerine Amr gelmiştir ki, bu bölümde tahrif ya da nüshada kopukluk oluşmuştur. Bunu da tefsiri tahkik eden yazar beyan etmiştir.
Yine İbn Cerir'in tefsirinde (13855) Amr b. Merra yoluyla, ondan da Ebû Ubeyde, ondan da Abdullah b. Mes'ud'un rivayet ettiği hadis vardır. Rivayete göre dedi ki:
"Allah kime hidayet vermeyi dilemişse, onun kalbini İslâm'a açar..." âyeti nazil olunca Resûlullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) soruldu ve bunun üzerine:
"Nur kalbe girdiği zaman..." hadisini zikretti.
Bu hadisi Dârekutnî "el-İlel" adlı eserde (5/188) kusurlu bulmuş ve:
"Doğrusu Amr b. Merra'dan gelen, ondan da Ebû Cafer Abdullah b. el- Musevvir'den mürsel olarak Nebi'den (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurulan rivayettir. Nitekim Sevri de bunun böyle olduğunu söylemektedir." )
alıntı



SAAT: 08:45

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306