Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Muhtelif Konular (https://www.forum.medineweb.net/657-muhtelif-konular)
-   -   Kutlular ve bahar (https://www.forum.medineweb.net/muhtelif-konular/20129-kutlular-ve-bahar.html)

YaŞuHa 17 Kasım 2011 13:22

Kutlular ve bahar
 
KUTLULAR VE BAHAR yitik iklimde
Feyz-i ekber’in dalga dalga indiği, aşk-ı ilahi’nin gönülleri serinlettiği asr-ı saad’in o nurlu iklimini soluklayan, çalılar tarlasında “gül”, viran bağlarında “sevda salkımı” yetiştirmeye azmetmiş KUTLULAR...
Ve...
Vakitsiz solgunluğa bırakılmaması gerektiği halde sahipsizliğe terk edilen, emanet olarak devranıldığı halde, sadakat gösterilmeyen kutlu bir BAHAR...
Kutlular ve Bahar...
Onlar ki, bu müstakbel için feda edilmemiş bir mazide kaldılar.
Onlar ki, diriliş muştusuyla hayat bulacakları anın özlemini duymaktalar.
Onlar ki, ne yıkılmaya mahkum hayaller ve saniyelik düşlerle avunmaya çalışanlarınki gibi malayani birer ütopya, ne boş birer kuruntu, ne de gerçek üstü masallar. Bilakis, yaşamış ve yaşanılmıştır.
Kutlular...
O’na sevdalı
O’na kul
O’na dosttular.
...ve aynı arzuyu taşıyanlar için mükemmel birer emsal oldular. Onları en iyi onlar gibi olanlar ve olma sevdası taşıyanlar anlar. Kimbilir, belkide onlar bunun için varlar. Yol gösteren birer yıldız, birer kılavuzlar. Sinelerini kendilerine açanlara herdem ayrı bir tat ile nur ikliminden rayıhalar sunup, asırlar ötesi bir devrin huzur veren esintisini duymakta, gönül celb edip göz kamaştırmaktalar... Onlar ki, aşk şarabın içmede ne mahareti ne büyük ustalar...
Kutlular...
O’na dosttular O’nun kelamını okuyup buyruklarına uydular. Yeni baştan bir ruh inşaatının mimarlığına soyundular. Nakkaş olup “nurdan heykeller” yonttular.
Kutlular...
Onlar da birer “kul”dular. Kulluklarında doruğa ulaştılar. Ubudiyet sırrına maruftular. Hikmet zırhıyla donanıp imanlarını şeytani duygulara kalkan kıldılar. Cihadın büyüğünü nefislerine karşı yaptılar. Velhasıl muhasebeye önce kendilerinden başladılar.
Kutlular...
Onlar ki, garip doğdular ve hep “guraba”dan, mazlumdan yana oldular. Ezildiler ezmediler, yerildiler yermediler. Zulme boyun eğmedi, zalimi sevmediler. “Menfaatperest”lik etmediler. Edene, elleriyle, dilleriyle karşı geldiler. Güçler yetmediğinde kalpleriyle “bugz” ettiler. Boşvermedi, “bana ne” demediler. Herdem şuurlu, herdem tepkiliydiler. İncitmeden eleştirdiler. Kendilerine yöneltilen eleştirileri kulak ardı etmediler.
Kutlular...
Kendi aralarında da “dost”tular. Kardeşlik bağı ile birbirlerine bağlıydılar. Ayrılıkları, gayrılıkları yoktu. “Nifak”tı onlar için en büyük korku. Onlar ki, emsali bulunmaz bir topluluktular. Renklerini “vahy”in ışığından aldılar. Herbiri ayrı bir tondayken ahengin zirvesini bulduğu bir tabloyu oluşturdular...
Kutlular...
Kimsesizdiler. Velakin kimsesizlerinde bir kimsesi olacağının bilincindeydiler. O’nu “kimse’leri edindiler. O’ndan gayrısına “kimsem” demediler. O varken başka bir “kimse” gereksinmediler.
Kutlular...
Duadan beri durmadılar. Nice kapıyı dua anahtarıyla açtılar. Dua ettiler, dua aldılar. “Ye’s”e kapılıp karamsar olmadılar. O’na, O’nun dergahına “tevekkül” ile sığındılar. Hep “umutvar”dılar, umut aşıladılar. Modelini “Kur’an” ve “Sünnet”ten aldıkları bir kilimi ilmek ilmek şevkle dokudular.
Kutlular...
Hatasız değildiler. Cürmleriyle yükseldiler. Aynı hataya tekerrüren düşmediler. “Nasuhi bir tövbe” ile günahlarını sildiler, arındılar. Gözyaşlarını günah lekelerini paklamada yegane unsur kıldılar. Ağladılar ve her devir ağlatan oldular...
Kutlular...
“Maskesiz” ve “harbi” idiler. Yolları belliydi; sırat-ı müstakim üzereydiler. Asla yan çizmediler. Çok sebatkardılar, çark etmediler. İmtihan edildiler, çetin bir sınavları vardı başarıyla geçtiler. Eza, cefa... vs. “çile” namına ne varsa çektiler. Onlar ki, sabrettiler “sabrı”, tavsiye ettiler. Mert, cesur ve yiğittiler. Her biri ayrı bir fedal, her biri korkusuz bir iman eriydiler.
Kaldıramayacakları yük üzerlerine yüklenmedi. Yüklerini ise sıradan insanlar göğüsleyemezdi. Yeri geldi “hicret” ettiler; şahlanışın startını yurtlarını terkederek verdiler. Onlar ki, davaları uğruna “yar”dan da, “ser”den de geçmesini bildiler. Üşenmediler, miskinlik etmediler. Her daim atiktiler...
Kutlular...
Onlar vahyin nüzulüne an be an tanıktılar. “İlk muhatap”tılar. “Kutsanmış” değil “kutlu” bir topluluktular. Uyarıldılar, ikaz karşısında itaatkardılar. Her merhalede biraz daha yol aldılar. Asi ve isyankar olmayıp “terdici” bir çıkış yaşadılar.
Kutlular
Onun resulüne ve dosttular. Resulün kutlu doğumuyla aydınlığa, risaletin başlamasıyla huzura kavuştular. Resulün sünnetine uydular, ümmetinin ön safında durdular. “Ashabın” hitabına muhatap oldular. Onun etrafında bir sevgi çemberi kurdular. Kopmadı, bozulmadı, dağılmadı, savrulmadılar. “Çember”e dahil olacak yeni halkalar kazanma yarışına koyuldular. Resul ile “nar”a değil “nur”a yol aldırır.
Kutlular ve yaşayanları mutlu kılan bir bahar...
Onlar ki, “yitik iklimin” hasretle aranan mevsimi oldular...
Onlar ki, aldanışta olanlardan ikinci bir dirilişi ummaktalar...
Zira, sonrakiler bir kış ayazına tutuldular. Kutlular kadar sebatkar olup “bahar”ı koruyamadılar. Hüsran dolu bir “hazan” içinde kaldılar. “Kor” gibi sevdalar “kül” gibi toz duman oldu, kök salmayı bekleyen nice fidan daha açmadan soldu.
Sonrakiler...
“Masiva”nın cazibedarlığına kapılmanın bedelini çok ağır ödediler. Gönüllerini gerçek sahibine teslim etmek yerine nefsin elinde tutsak bırakıp şeytanın galibiyet edasıyla sahipleneceği birer “oyuncak” haline getirdiler. Zerre bilip önemsemedikleri günahlarının bir gün deryaya dönüşebileceğini kestiremediler. Böylesi bir basireti ne acıdır ki gösteremediler. Kurtuluş sandıkları her hamlenin “batışlarını” kolaylaştırdığındansa bi haberdiler...
Sonrakiler...
Yazık ettiler...
“İlk”lerin ilikleri donduran hayat hikayeleri ile irkilmeliler. Kendilerine gelmeli, özlerine dönmeli, hallerine çeki düzen vermeliler. Gün olup devran dönmeden son ahın fayda vermeyeceği an gelmeden akıllarını başlarına devşirmeliler. “inandık” diyorlarsa, inancın gereğini yerine getirmeliler.
Gözlerinde çok durdu acziyet perdesi, indirmeliler. Enaniyet engelini gözyaşlarıyla delmeli, katılaşmış kalplerini eritmeliler.
Sonrakiler;
O’na sevdalı
O’na kul
O’na dost olma yolunda yitik iklimin kutlu baharını keşfetmeliler.


Ümit Süleyman TURAN


SAAT: 20:16

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320