Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Namaz-Abdest-Teyemmüm (https://www.forum.medineweb.net/210-namaz-abdest-teyemmum)
-   -   Namaz canlıların tesbihini hissedebilmektir (https://www.forum.medineweb.net/namaz-abdest-teyemmum/22293-namaz-canlilarin-tesbihini-hissedebilmektir.html)

enderhafızım 26Haziran 2012 11:19

Namaz canlıların tesbihini hissedebilmektir
 
Namaz canlıların tesbihini hissedebilmektir

Namaz,
ruhen ve kalben incelmek,
aczini ve fakrını bilerek Rabb'e (cc) yönelmektir.
Namazın özü
'tesbih, tahmid ve tekbir'dir.
Kâinata baktığımızda aynı ibadetleri görebiliriz.

Namaz,
yaprakların hışırtılarında
mevcudatın yaptığı tesbihi
hissedebilme boyutudur.

İnsan, insan olarak yaratılmıştır,
dolayısıyla belli bir idrak sahibidir.

Bu özelliğiyle o,
adeta bütün mahlukatı temsil makamındadır.

O kadar ki, eşyayı,
eşyanın ötesinde esmayı,
esmanın ötesinde Allah'ın sıfatlarını bilme iddiasıyla
Cenab-ı Hakk'ı bilme gayreti içinde atını mahmuzlar,
o sahillere doğru yelken açar
ve,
'Seni bilmek ve tanımak istiyorum Allah'ım! ' der.

İnsan, bütün mahlukatı idrak edebilen bir varlıktır.

Hele hele günümüzde onun eşya ve hadiseleri
hallaç etmesinden onun ne derece
derinlemesine
taşa-toprağa nüfuzlu olduğu görülmektedir.

Yine o,fiziğin, kimyanın, astrofiziğin, tıbbın kanunları ile
bunlara bir buud kazandırıp
nice yüksek hakikatlere ulaşmaktadır.

Buna rağmen günümüzde bir kısım insanlar,
eğer hâlâ dalâlet ve cehalet vadilerinde dolaşıyorsa bu,
onların ilme bakışlarındaki yanlışlıktan kaynaklanmaktadır.

Onlar, bakış açılarını ayarlayamamışlardır.
Çünkü ilim, imanın mihrabıdır.

Bir insanın bilip de inanmaması,
iman mihrabına teveccüh edememesi düşünülemez.

Mesela bir tıp diyelim; o baş döndürücü insan anatomisi,
insan fizyonomisi karşısında bir insanın inanmaması
hayret verici bir durumdur.

Onlar o denli bir ahenk içinde çalışmakta ki,
bu arızasız ve kusursuz sistemin hiçbirisi sebeplere bağlanamaz.

Yine etrafa baktığımızda ağaçlar dimdik ayakta durur
ve rüzgâr kendilerine dokundukça
'Hu' 'Hu' diye Allah'ı tesbih ederler.

Sular 'Hu' 'Hu' diye başını taştan taşa vurarak akar.

Hasılı bütün varlık
O'nunla kaimdir ve O'nu tesbih ederler.

Dolayısıyla hepsinin kendine göre bir ibadet şekli vardır.
Allah dostları
ağaçların
kendilerine has hışırtıları karşısında
kendilerinden geçerler.

Çünkü onlar,
o seslerin içinde
meleklerin ve diğer ruhanilerin adeta soluklarını duyar,
onların kendi fıtrat kanunları içinde yatıp kalkmakla
Allah'a karşı kulluk vazifelerini eda ettiklerini bilirler.

Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de:
'Allah, hercanlıyı sudan yarattı:
Kimi karnı üstünde sürünür,
kimi iki ayağıüstünde yürür,
kimi dört ayağı üstünde yürür.
Allah dilediğini yaratır.
Çünkü Allah her şeye kadirdir' (Nur, 24/45) buyurmaktadır.

Bu yönüyle insan,
namazda kıyamda durmakla
adeta ağaçlara ait bir durumu görür ve:
'Allah'ım, bunlar yerlerinde duruyorlar,
eşya ile çok münasebete geçemiyorlar.

Bir arı kadar dahi eşya ile münasebete geçemediklerinden dolayı
garip, kimsesiz ve yalnızlar.

Allah'ım, bu ne lütufdur ki,
ben bütün eşya ile münasebete geçebiliyorum' der.

*** SÜBHANE RABBİYE'L-AZİM NE DEMEK?

Yine yeryüzünde iki büklüm olmuş,
dört ayağı üzerinde emekleyip duran varlıklar vardır.
Fıtratın kanunları içinde onlar da
Rabb'ilerine karşı yaratılış görevlerini yerine getirirler.
Zira o fıtrat üzere yaratılmış olmanın,
onların sırtlarına yüklemiş olduğu ödevler vardır
.İşte insan onları bu vaziyette görünce:
'Allah'ım, mahlukat içinde iki büklüm olanlar da var.
Bir hayat boyu iki büklüm ve şuursuzyaşıyorlar.
Her ne kadar şuursuz yaşasalar da,
onlar Sen'i hisleri ile biliyor, seziyorlar
veya Sen'in kanunlarınla sağa sola sevkolunuyorlar.
Ve böylece hayatlarını devam ettiriyorlar.

Ama Sen bana bir şuur, bir irade vermişsin.'
deyip rükuya gider ve bütün bunları bana ihsan eden Sen'sin.

Sen'i tesbih ve takdis ederim manasına,
'Sübhane Rabbiye'l-azîm' der.

Sonra da yerde sürünüp emekleyen varlıkları görür,
onlarla kendi arasındaki mesafeyi düşünür
ve Allah'ın kendisine olan
lütuflarını mülahaza ederek
secdeye kapanır.

Neticede tevazuun bu derece mahviyetle bütünleşmesi içinde
Allah'a en yakın olma anını elde eder.
Bu yakınlığı değerlendirerek,
'Allah'ım, ben nefsime çok zulmettim.
Günahları ancak Sen affedersin.
Öyle ise beni,
şanına layık bir mağfiretle bağışla,
bana merhamet et.
Sen affedici ve merhametedicisin' der,
inler ve istiğfar dilenir.
İşte mümin,
baştan sona namazın her rüknünde böylesi bir temsille
ve duygu, düşünceyle
Rabb'inin huzurunda durur.
Bütün mahlukat adına O'na kulluğunu arzeder.


Ali Demirel


SAAT: 15:07

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306