Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Namaz-Abdest-Teyemmüm (https://www.forum.medineweb.net/210-namaz-abdest-teyemmum)
-   -   Namazın yokluğu güneşin yokluğu gibidir (https://www.forum.medineweb.net/namaz-abdest-teyemmum/24399-namazin-yoklugu-gunesin-yoklugu-gibidir.html)

MuntazarElZeydi 31 Ocak 2013 22:29

Namazın yokluğu güneşin yokluğu gibidir
 
“Gecelerini teheccüd feneriyle gündüz gibi aydınlatmış olanlar, berzah hayatlarını da aydınlatmış sayılırlar. Teheccüd, berzah karanlığına karşı bir zırh, bir silah, bir meş’ale ve kişiyi berzah azabından koruyan bir emniyet yamacıdır. Her namaz, insanın öbür âlemdeki hayatına âit bir parçayı aydınlatmayı tekeffül etmiştir; teheccüd ise ötelerin zâdı, zâhiresi, azığı ve aydınlatıcısıdır. Kur’ân’da birkaç yerde teheccüde işâret edilmiştir. (İsrâ, 17/79; Secde, 32/16; İnsan, 76/26) İki rek’at kılınabileceği gibi, sekiz rek’at da kılınabilir. Şu uzun kış geceleri, özellikle teheccüdün ihmal edilmemesi ve hayatımızın değişmez bir parçası haline gelmesi için çok büyük bir fırsattır.

Buhârî ve Müslim’in rivayetine göre İbn Ömer, rüyasında, iki dehşetli kimsenin gelip, onu kollarından tutarak derin alevli bir kuyunun başına getirdiklerini ve atacaklar diye korkunca da; “Korkma, senin için endişe yok.” dediklerini, ablası vasıtasıyla Efendimiz’e anlatır. Allah Resûlü (aleyhi’s-salâtü ve’s-selam), “İbn Ömer ne güzel insandır; keşke, teheccüd namazını da kılsa.” şeklinde tabir ve tevcihte bulunurlar... Allah, böylece rüyasında İbn Ömer’e cehenneme âit bir berzah levhasını göstermiş ve ona bir eksiğini hatırlatarak, Efendimiz’in tavsiyeleriyle o eksiğin kapatılmasını sağlamıştır.

Ülfetin dağılmasında, kalplerin yumuşamasında, şeytan ve günahların te’sirlerinden korunmada; Allah korkusu, Allah haşyeti ve muhabbetinden, gecenin zülüfleri üzerinde bırakılan birkaç damla gözyaşı ve herkesin uyuduğu saatlerde uyumayan gözlerle eda edilen zikirler, tesbihler, kılınan namazlar ve mütalâa edilen derslerin kalplere ne kazandırdığı, ancak tatbikatla ve tadıp bilmekle anlaşılır... Geceleri aydın olan insanların, gündüzleri hiç aydın olmaz mı?

Gündüz hizmet hayatında yaşadığımız zikzaklar, sıkıntılar geceleri ihmal edişimizin tezahürleridir.

Namaz, namaz ve namaz...

Namaz, öyle dünyevî işlerimiz arasında geçiştiriliverecek kadar önemsiz bir iş değildir. O bizim için en mühim bir meşgaledir. Bu itibarla da o, her zaman ciddiyetle ele alınmalı ve öyle eda edilmelidir. Değil başka bir iş yüzünden onun ihmale veya aceleye getirilmesi, gerektiğinde her türlü işimiz ona feda edilmelidir.

Her meselenin başı ve esası iman olduğu gibi, namaza da öncelikli olarak bu çerçeveden yaklaşmak gerekir. Şöyle ki, imanın şartları arasında sayılan esaslar, ferdin dünyaya bakış açısını şekillendirmektedir. Buna göre Allah’a iman, kalbî huzurun yegâne esası ve teminatıdır. Allah’a imandan nasibi olmayan kalbler, bu boşluğu kat’iyyen başka bir şeyle kapatamazlar. “Dikkat edin. Kalbler başka değil; ancak Allah’ı zikir ile tatmin olur.” (Râd, 13/28) âyeti bu hakikati hatırlatır.

Peygamberlere iman; maziyi karanlık, geleceği ise endişeler içinde görme bahtsızlığından kurtaran önemli bir faktördür. Biz, onlara ve hususiyle de Nebiler Sultanı’na iman sayesinde, dünya ve ukbanın en tehlikeli yerlerini berk-i hâtif gibi geçeceğimize inanır, O’nun şefaat-i uzmâsı ile hayal ufuklarımızı aşan nimetlerle serfiraz olacağımıza iman ederiz.

Meleklerine iman; bize, en yalnız kaldığımız anlarda dahi onlarla beraber olduğumuz, onların kontrol ve gözetimi altında bulunduğumuz hissini verir. Bu mülâhaza ile davranışlarımızı kontrol altına alır ve hayatımızı duyarak, hissederek yaşarız.

Kadere iman; musibet veya meserret televvünlü başa gelen her şeyin O’ndan olduğuna, aksine ihtimal vermeyecek kat’iyyette inanma demektir.

Âhirete iman; iman esasları içinde yer alan ve davranışlarımızı murakabe altına almamızı sağlayan en büyük unsur olmanın yanında, hadd ü hesaba gelmeyen nice dünyevî faydalar da sağlamaktadır. Ayrıca her bir mü’minin gaye-i hayâli olan, Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ile vicahî görüşmek, ancak ahirette olacaktır. Enbiyâ-yı izâm, selef-i salihin, evliya-yı kiram, asfiya-yı fihâm hazerâtının hemen hepsi ahirettedir. Dolayısıyla bunlarla kavuşma aşk-u şevki içinde bulunan mü’minlerin, ahirete imanı ve o imanın kazandırdıkları bir başkadır.

Namaz, aczin ve fakrın itirafıdır

İşte namaz, yukarıda kısaca üzerinde durduğumuz iman esaslarını teker teker hatırlatan bir ibadettir. Namazda her zaman, potansiyel bir hatırlatma ve derin bir zevk vardır. O, insana, Rabb karşısındaki acz ve fakrını hatırlatır. Üstesinden gelinmesi mümkün olmayan ya da öyle gözüken problemleri çözme yollarını gösterir ki, bunun aslı ve esası da her şeye gücü yeten bir Kadîr-i Mutlak’a imandır.

Namazın her rekâtında okumakla mükellef olduğumuz Fatiha Sûresi’nde “Yalnız Sana kullukta bulunur ve yardımı da sadece Sen’den dileriz!” ilanında bulunuyoruz. Şimdi, bu kulluğun arz edilmesi ve yardım dileme aslında Allah’ın lütuf ve ihsanları karşısında yapılması gerekli olan şükrün, ibadetin tam yapılamadığının bir itirafıdır. Hâlık-mahlûk münasebetini kavramış olmanın esprisi içinde âciz ve fakir olunduğunun beyanıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle namaz kılmaya muvaffak olabilen bir insanın, dünyevî işlerini bahane ederek namaz kılmaması düşünülemez. Dünyalık hiçbir iş namaz kılmaya mani değildir, olmamalıdır.

İnsan, namaz ibadeti ile tıpkı günebakan çiçeklerinin güneşe bakarak gelişimlerini tamamlamaları gibi gelişmesini tamamlayabilir. Günde 5 defa Rabb’isine teveccüh ederek, pörsüyen duygularını, solan şuurunu yeniden canlandırabilir... ve tekrar zindelik kazanabilir... kazanabilir ve böylece Rabb’isine olan ahd ü peymanını yeniler. Bu yönüyle namaz, Allah’ın bizlere en büyük bir lütfudur.

İnsan hayatından namazın yokluğu, güneşin yokluğu gibidir. Nasıl güneş olmadığında -sebepler planında- günebakan çiçekleri de yoktur; öyle de ibadet olmadığında, bir anlamda insan da yoktur. Öyleyse ibadete gerçek anlamda muhtaç olan bizleriz.

Namaz kılan ve Rabb’isinin huzurunda olan bir insan, atılacağı ticarî hayatında haramlardan, mekruhlardan olabildiğine kaçınır. Özellikle gün ortasında kıldığı öğle, ikindi namazları, insanın murakabe ve muhasebe hislerini coşturur. O mekanizmayı harekete geçirir ve insanı yanlışlar içine düşmekten kurtarır. Akşam, yatsı, teheccüd ve sabah namazları ise “Nâçar kaldığı yerde, nâgah açar ol perde; derman olur her derde” dizeleriyle anlatılmak istenen esrarın tecelli merkezleridir.

Ve namaz Müslüman’ın günlük hayatını düzen ve nizam altına alan cebrî bir faktördür. Günde 5 defa Rabb’in huzuruna çıkan insan, ister-istemez, hayatını bir düzen içine sokar. Sabah namazından sonra işine başlar. 6-7 saatlik bir yoğun mesai ile yorulunca, öğle namazı ile yeniden zindelik kazanır. Döner ikindiye kadar tekrar çalışır. İkindi namazı ile bir kere daha zihnî ve bedenî dinlenme faslı yaşar. Zaten böyle bir mesai tanzimi olmasa, o işyerinden netice almak, adeta imkânsız denecek ölçüde azalır. Namazdaki bu esasları bilemeyen, sezemeyen insanlar huzursuzluk girdabına kapılır ve bunalımdan bunalıma sürüklenir giderler.

İşlerinin çokluğundan namaza vakit bulamadığını söyleyenler, İlâhî gerçeklere gözleri kapalı olanlardır. Buna göre imandaki zafiyet, iman esaslarına inanılması gerektiği ölçüde inanmama ve bir-iki noktasına temas ettiğimiz namaz hakikatini kavrayamama, maalesef insanımızı bu türlü düşünceler içine sokabilmektedir. Bunlardan kurtuluş yolu ise yukarıda kısmen izah etmeye çalıştığımız gibi, yakîn derecesinde bir iman ve onun hayata yansıtılmasıdır.”

SÜLEYMAN SARGIN
ZAMAN


SAAT: 07:24

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321