Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler > ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ İNSAN

Konu Başlıkları: ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ İNSAN Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( Bakara )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
18 Ocak 2012 08:35
Esma_Nur
Cevap: RE: ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ İNSAN

Alıntı:
iklimya Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Özür dilemek erdemdir. Herkesin de yapabileceği birşey değildir.
Efendim (s.a.v.), kızı Fatıma'yı evlendirirken şöyle nasihatta bulunmuştur :
" Kızım, kocan kızdığı zaman gözünün önünde çok fazla durma, oradan dışarı çık.
Ne zaman siniri geçerse o zaman yanına gel..."
08 Aralık 2007 15:31
karlofca61
Cvp: ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ İNSAN

Bana yazarak, kendini çok günahkâr görüp, artık varlığından utandığını, Rabbinin karşısına çıkmayı da iki yüzlülük gibi gördüğünü söyleyen kardeşlerim var. Bu kardeşlerimi ümide davet ediyorum; Allah’ın rahmetinden umut kesmemeleri gerektiğini hatırlatıyorum.
Unutmayın ki, bu konuda kimse kimseden daha aşağıda ya da yukarıda değildir. Defterlerimiz açılmadan “iyi” ya da “kötü” olduğumuza karar veremeyiz. Çünkü kimse kimsenin gerçekte işlediği günahı bilmiyor; herkes hataları konusunda kendisine sırdaştır. Öyleyse, kendimizi çok günahkâr bilme halini umutsuzluk sebebi değil, Rabbin af dergâhına daha çok yakınlık kazanma fırsatı olarak görelim. “Senden başka kime gideyim ki..” çaresizliğini ancak o utanç ve pişmanlık halinde yaşarız. Çarenin yalnız O’nda olduğunu içten içe bilme halini samimi tazarrularımız için, gözü yaşlı yakarışlarımız için başlangıç eyleyebiliriz. Böylesi günahların ağırlığının bizi O’nun dergahına götürmesi, hiç günahsızlık sandığımız şımarıklık hallerinden daha hayırlı olabilir. Sonunda kibir ve kendini beğenmişlik üreten bir hatasızlık, bizi mahcup eden, kusurumuzu itiraf ettiren bir hata Rabbimize daha doğrudan bir yakınlık vesilesi olabilir.
***
Tövbe etmek özür dilemektir. Rabbimizin ancak biz insanlara takdir ettiği bir nasiptir özür dilemek. Belki de meleklerden üstün olabileceğimizin sırrı burada saklıdır. Çünkü, melekler hiç hata etmedikleri/edemedikleri için özür dilemeleri gerekmez. Şeytan ise hatasını hata olarak kabullenmediği için özür dilemez. Ancak insan, hata eder, hata ettiğini kabul eder, özür diler.
***
Özür dilememizin Rabbimizce hoş görülmesi, çokça hata edelim de çokça özür dileyelim şımarıklığını da beslememeli. Artık olmuş bitmiş günahlardan, omuzumuzda pişmanlığını ağır bir taş gibi taşıdığımız hatalarımızdan söz ettiğimizde, hoşnut olunan özürden söz edebiliriz. Yani, geçmişe doğru özür dileriz. Geleceğe doğru özürler saklayarak, günahlar planlayamayız. Ki gelecekte yapmamaya azmetmek, karar kılmak, geçmişe dönük özrümüzün de içtenlik göstergesidir. Yoksa, rahmete güvenip de günah işlemiş oluruz. Geçmiş günahlarımız için rahmete sığınmalıyız ama rahmete sığınıp gelecek günahlara niyetlenmemeliyiz.
***
Rabbimizin hatalarımızı ve kusurlarımızı affetmesi, günah ve isyanlarımızı bağışlaması O’na ibadet yollarımızı açık tutmak içindir. Yüzümüzü rahmetine ve bağışlayıcılığına dönük tutmak içindir. Üstelik Rabbimiz bizi affetmekle kalmıyor, bize hatalarımıza rağmen yine şefkat ediyor, merhametini gösteriyor; sanki hiçbir şey olmamış gibi bizi sevmeye devam ediyor. Bize darılmıyor, bizi gözden çıkarmıyor, bizi kendisinden uzaklaştırmıyor. Yoksa, O’na ibadet etmeye yüzümüz tutmaz, O’nun rahmetinden ümidimizi keser, huzuruna varmaya utanırdık. Tövbenin varlığı ve Rabbimiz katında hoşnutlukla karşılanması, bize eşsiz bir nezâketle şunu hatırlatıyor: Rabbinize pişmanlığınızı arz ettiğiniz sürece, Rabbinizden rahmet umduğunuz sürece, O’na giden yolları açık tutarsınız. O tövbe etmenizi sever, size çok merhamet eder. Rabbiniz sizden günahsızlık beklemiyor, ancak içten özürler bekliyor. Sizi O’ndan uzaklaştıran günahınızın çokluğu değil, özrünüzün yokluğudur.
***
İnsan kendi günahını başka herkesten iyi bilir. Başkalarının günahlarına kendi günahımız kadar aşina değilizdir. Öyleyse en çok günahkâr bildiğimiz kişi kendimiz olmalıyız. Şüphesiz Allah kendi günahlarımızı kendi bildiğimizden daha iyi bilir; O’ndan bir şey saklayamayız. Allah ki rahmet sahibidir; rahmeti gereği kusur işleyip yine kendisine dönmemizi ister. Kendimizi hiç günahsız sanmamızdansa, hatamızı bilip pişmanlık ve gözyaşıyla O’na dönmemiz O’nu daha çok hoşnut eder. Şu halde, günahlarımızı en iyi bilen, günahlarımızı bilmemizden hikmetiyle hoşnut olan Rabbimize dönüp O’ndan af dilemeliyiz. Ne kendimizi masum zannedip O’nun affına muhtaç olmadığımızı sanalım, ne de kendimizi çok günahkâr bilip O’nun affından ümidimizi keselim.
08 Aralık 2007 15:26
CaferTayar
Cvp: ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ İNSAN

Taberani Enes’tenmerfu olarak tahric etti:

Üç şey iman ahlakındandır. Kızdığı zaman, kızgınlığı kendisine batıla girdirmeyen kimse,
hoşnut olunca hoşnutluğu kendisine haktan çıkarmayan kimse gücü yettiği halde
kendisini ilgilendirmeyen şeyi yapmayan kimsedir.

"Gadap (kızgınlık) şeytandandır. Şeytan ise ateştendir.
Su ateşi söndürür. Sizden birisi kızdığı zaman abdest alsın."

Atalarımız: “Öfkede akıl olmaz.” demişler. Kimse deli durumuna düşmemelidir.
Olgun olmalı, soğukkanlılığını kaybetmemelidir.
Cahiller her esen rüzgarla çatışmaya kalkarlar.
Hiddet yerine hilim seçilmelidir. Sakin olmalı, serin kanlılığı korumalıdır.
Öfkelenilmesi ve kızılması gerekenlere elbette kızılmalıdır.

Zira Allah düşmanlarına kızmayanları Allah cehennem ateşiyle kızdıracaktır.
Öfkemiz ve kinimiz birbirimize karşı değil, Allah düşmanlarına karşı olmalıdır.
[SIZE=2]

Nefis mücadelesi, düşmanla yapılacak mücadeleden zordur.
Öfkelenmek müslümanları birbirine düşürür, parçalar, kişiyi pek çok zararlara sokar.

Kızacaksak, İslam düşmanları ve kendi kusurlarımız yeter!
Gerçek pehlivan, öfkesini yenen ve nefsine hakim olandır.
İslam dini, nefse hakim olmayı, öfkeyi yenmeyi bir cihad olarak görmüştür.
Öfke gibi nefsin galeyana gelip, engel tanımaz bir nitelik kazandığı öfkeyi yenip,
nefse hakim olmak, kuvvetli bir insanı güreşte yenmekten daha zordur.
İşte gerçek yiğit, gerçek pehlivan, öfkesini yenen ve nefsine hakim olandır.



[JUSTIFY][/JUSTIFY]
29 Ağustos 2007 03:03
cizo_75
RE: ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ İNSAN

sabır.sabır yarab sabır ver bizlere. şeytandan,nefsimizden allaha sığınırız.
29 Ağustos 2007 02:54
iklimya
RE: ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ İNSAN

EYVALLAH MERVECİM,
GÜZELLİKLERİ BİZLERE HATIRLATANLAR SİZLERSİNİZ ))
29 Ağustos 2007 02:52
Emekdar Üye
Cvp: RE: ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ İNSAN

Alıntı:
iklimya Üyemizden Alıntı
Özür dilemek erdemdir. Herkesin de yapabileceği birşey değildir.
Efendim (s.a.v.), kızı Fatıma'yı evlendirirken şöyle nasihatta bulunmuştur :
" Kızım, kocan kızdığı zaman gözünün önünde çok fazla durma, oradan dışarı çık.
Ne zaman siniri geçerse o zaman yanına gel..."




evet duymuştum bunu hatırlattığın için sağol iklimya

bir hadisi şerifte;

(Özür dilemek üzere gelen din kardeşiniz, niyetinde samimi olmasa da, özrünü kabul edin.) (Hakim)

denilmektedir.
29 Ağustos 2007 02:47
iklimya
RE: ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ İNSAN

Özür dilemek erdemdir. Herkesin de yapabileceği birşey değildir.
Efendim (s.a.v.), kızı Fatıma'yı evlendirirken şöyle nasihatta bulunmuştur :
" Kızım, kocan kızdığı zaman gözünün önünde çok fazla durma, oradan dışarı çık.
Ne zaman siniri geçerse o zaman yanına gel..."

29 Ağustos 2007 02:33
Emekdar Üye
Cvp: ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ İNSAN

Özür dilemesini bilmek Özür diledikçe nefretin ve öfkenin sonsuza bölündüğünü, böylece dargınlıkların limit sıfıra giderken yok olduğunu fark edebilmektir..
29 Ağustos 2007 02:31
MERVE DEMİR
ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ İNSAN


Nefis ateş, kalp su gibidir. Nefis kızınca harareti yükselir; ona kızgın bir nefisle karşılık verilince de ateşe ateş katılmış olur. Bu durumda iki nefis.de azar ve kontrolden çıkar. Alevlenen ateşin nereyi yakacağı bilinmediği gibi öfkeli insanın da ne yapacağı kestirilemez.
Bazen insan pireye kızıp akıbetinin ne olacağını düşünmeden yorganı yakar. Öfkeyle yapılan bu hareketin sonunda yorgan yanmış, pire kaçmış, adam ortada kalmış olur.
Eşler arası tartışmalarda bey kızıp sesini yükseltince hanım susmayı tercih ederse, bey daha fazla alevlenmeden söner. Fakat hanım da heyecanlanıp sesini yükseltirse, bu defa bir adım geri atıp sükûneti tercih etmek beye düşer. Eğer bey eşinin tavrı nedeniyle hepten kontrolü kaybedip sesini yükselterek kadını bastırmaya çalışırsa, kavga başlamış olur. Böyle bir kavgada sevinen tek taraf şeytandır.

Bu tür kızgınlık anlarında taraflar geri adım atmalı, susmalı, hatta birbirlerinden özür dilemeli.

(Semerkand Aile Dergisi‘nden)


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.