Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KADIN AİLE ÇOCUK.::. > Kadın-Aile-Çocuk > Çocuk ve Aile Sağlığı > Hiçbir çocuk yalan söylemez

Konu Başlıkları: Hiçbir çocuk yalan söylemez Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( Bakara )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
29 Ocak 2014 00:39
mehmet akif2
Cevap: Hiçbir çocuk yalan söylemez

Ve bir çocuk yalan söylüyorsa, çocuğun kendisinin değil, çocuğa tesir eden yetişkinlerin tedaviye ihtiyacı vardır.


ne kadar güzel ve doğru yazı

çoğu kez bizim göremediğimiz gerçeklere vurgu yapmış

emeğine sağlık fatma
28 Ocak 2014 23:08
EyMeN&TaLhA
Hiçbir çocuk yalan söylemez

Önceki yıllarda, radyodaki canlı yayına bağlanan bir baba, “Hocam, siz çocuklara kızmayın, onları dövmeyin diye anlatıyorsunuz. Tamam, bunlar güzel laflar ama anlattığınız şeyler bizim çocuk için geçerli değil. İnanın, bizimki ancak baskıdan anlıyor, iyilik yapmaya gelmiyor.” diye söze başladı.


Şaşırdım: “Neden… Nesi var ki sizin çocuğunuzun?”
Adam devam etti: “Nesi yok ki? Yalancının teki. İki lafından biri yalan. Annesi de ben de artık şaşırdık kaldık. Dövdük olmadı, sövdük olmadı, nasihat ettik hiç olmadı. Bir gün elimde kalacak diye korkuyorum, o bana mısın demiyor.”


-Kaç yaşında çocuğunuz?

-“Daha, 10 yaşında. Yalanları öyle sıradan yalan değil hani. Tam bir profesyonel. Bakın ben size en son olayı anlatayım da siz bana hak verin. Geçende karnelerini aldılar. Akşam bekledim ki karnesini getirsin, göstersin. Ne gelen var ne giden. ‘Oğlum karneni almadın mı?’ diye sordum, ‘Baba artık karneler elle yazılarak doldurulmuyormuş. Millî Eğitim Bakanlığı karnelerin bilgisayar sistemi ile doldurulmasını mecbur tutmuş’ dedi. Ben de ‘Olsun bilgisayarla doldurulmuş karneni getir o zaman’ dedim. Oğlan hiç tereddüt etmeden ‘İyi de baba, bilgisayar sistemi çökmüş, okulda bazılarının karnelerini veremediler’ dedi. Ben de ne yapayım, ‘İyi o zaman, aldığın zaman getirirsin’ dedim. Ertesi gün işe gittim, içime bir kurt düştü. ‘Ya yalan söyledi de beni kandırdıysa?’ diye içim içimi yedi. Eşimi aradım, ‘Çocuğun öğretmenini arayıp bir sor, bu çocuk yine yalan söylemiş olmasın’ dedim. Eşim öğretmenini aramış. Herkesin karnesini eksiksiz teslim ettiğini söylemiş öğretmen. Sinirden, akşamı zor ettim. Eve geldim ‘Lan sen manyak mısın, beni katil mi edeceksin! Bu kaçıncı yalan! Öğretmenin karneni verdiğini söylüyor. Nerede karnen?’ diye baskı yapınca ağlamaya başladı. ‘Baba, karneler dağıtıldığında arkadaşım karneme bakmak için elimden çekti, ben de vermek istemeyince yırtıldı. Sen kızarsın diye söyleyemedim’ dedi. Ben de ona ‘Oğlum yeter ki doğruyu söyle kızmam’ dedim ve yumruklarımı sıka sıka kendime hâkim oldum, bir şey yapmadım. Ertesi gün iş yerinde yine krizlere girdim ‘Ya yine yalan söylediyse’ diye. Annesini aradım, ‘Çocuğun karnesini yırtan o çocuk kimmiş, bir öğren. Sonra çocuğun annesine telefon et, sor bakalım öyle bir şey olmuş mu, anlattıkları doğru mu?’ dedim. Akşam eve geldiğimde öğrendim ki bu anlattığı da yalanmış. Hatta eşimin telefon ettiği çocuğun annesi de kendini suçlu hissetmiş. Bu sefer patladım. Ne yalan söyleyeyim, güzelce dövdüm. Korkudan titremeye başladı, ağladı. ‘Tamam, baba vurma getireceğim karnemi’ dedi. Gitti, içeriye sakladığı karnesini getirdi. Bir de ne göreyim, tam 7 tane zayıf. Zaten altı üstü 7-8 dersi var, anlayacağınız hepsi zayıf.”
Telefondaki öfke dolu bir sesle anlatmaya devam ediyordu: “Siz şimdi radyoda güzel güzel konuşuyorsunuz. Çocuklara iyi davranın, kızmayın, onları sevin okşayın. Ben öyle davransam var ya, bu çocuk hepten yoldan çıkar. Bu kadar baskı yapmama rağmen yalan söylüyorsa, baskıyı kaldırsam ne olur düşünemiyorum bile.”
Ne diyeceğimi, söze nereden başlayacağımı şaşırdım.

Vicdanımla birlikte sordum: “Sizin, kendiniz gibi bir babanız olsaydı… 7 tane de zayıfınız olsaydı… O karnenizi babanıza gösterebilir miydiniz?”

Radyodaki kişi biraz durdu, sessizleşti. “Bilmem… Galiba döver diye korkardım, gösteremezdim herhâlde.” dedi.

Eğer bir çocuk anne babasına karnesindeki kırık notları göstermeye çekiniyorsa, bu utanç, çocuğa değil, ebeveynin bizzat kendisine aittir.

Zira anne babalık, çocuğun eksik ve zayıf yanlarını deşeleyip onun yüzüne vurma, onu utandırıp mahcup etme işi değil, kırılmış bir çocuk kalbine tesellici olabilme becerisi geliştirmektir.
Ebeveyn, çocuğun zarar vericisi değil, tesellicisidir.

Daha da ötesinde, çocukların karnelerindeki başarı da başarısızlıklar da sadece çocukların kendisine ait değildir. O başarıda öğretmenin payının olduğu gibi, başarısızlıkta da öğretmen yetersizliğini hesaba katmadan, eğitim sistemindeki karmaşayı düşünmeden, bir ebeveyn olarak çocuğunuza yeterince rehberlik edip edemediğinizi sorgulamadan, “suçu” çocuğa yüklemek ne kadar zayıf bir pedagojik bakış açısıdır.

Pedagoji der ki hiçbir çocuk yalan söylemez.

Yalan, insan fıtratının değil, korkunun ürünüdür.
Ve bir çocuk yalan söylüyorsa, çocuğun kendisinin değil, çocuğa tesir eden yetişkinlerin tedaviye ihtiyacı vardır.

alıntıdır

Adem Güneş

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.