Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > İslami Kavramlar > TeFeKKüR

Konu Başlıkları: TeFeKKüR Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( Bakara )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
11 Temmuz 2016 00:52
nurşen35 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
30 Mart 2014 16:05
Tuba_
Cevap: TeFeKKüR

Abi bi dahakine farkli bir baslikla konunuzu acin cunku ayni baslik olunca birlestiriyoruz selametle...
30 Mart 2014 14:45
İslaminesil
Cevap: TeFeKKüR

eywallah kardeşim konu başlıkları aynı olabilir lakin mütevası içeri konusu aynı değildi...
30 Mart 2014 01:03
Tuba_
Cevap: TeFeKKüR

Paylaşim icin teşekkürler mizgin_turab ayni konudan vardi birlestirdim...
26 Mart 2014 21:57
İslaminesil
Cevap: Tefekkür

ALLAH-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: Onlar, göklerin ve yerin yaratılmasında tefekkür ederler ve Rabbimiz sen bunları boşa yaratmadın seni boş bir iş yapmaktan tenzih ederiz. Bizi ateş azabından koru derler. (Al-i İmran; 131)

Hz. Peygamber sallALLAHu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir saat tefekkür altmış yıl ibadetten daha hayırlıdır. (Deylemi)

Kıyameti, cehennem azabını düşünmek kişiyi ibadete ve taata götürür. Tefekkür yapmamak ise günahlara götürür.

Tefekkür, mü'minin en önemli sıfatlarından birisi ve bütün hayırların başı ve anahtarıdır.

Tefekkür, düşünmek demektir. Ahirete en sağlam imanı götürenler, dünyada çok tefekküre dalanlardır.
Tefekkür, öyle bir aynadır ki, insana bütün sevaplarını ve günahlarını gösterir. Onun için ALLAH-u Zülcelal Kur'an-ı Azimüşşan'ın birçok yerinde tefekkürü ve tefekkür ehlini övmüştür.


Tefekkür, kalbin amelidir ve insanı ALLAH-u Zülcelal'e ulaştırır. Kişinin tefekkürü çoğaldıkça bilgisi artar, bilgisi arttıkça da ilmiyle amel eder. Amelin üzerinde devam etmesi de kendisini kurtuluşa götürür.

Ömer b. Abdulaziz şöyle demiştir: ALLAH-u Teala nın nimetlerinde tefekkür etmek, en üstün ibadetlerdendir.


Hatem-i Esam şöyle demiştir: İbret bakışı ALLAH-u Teala hakkında bilgiyi artırır, çokça zikretmek ALLAH sevgisini artırır. Çokça tefekkür de ALLAH korkusunu artırır.

İnsan daima, ebedül ebed hiç bitmeyecek olan ahiret hayatı hususunda tefekkür etmelidir. Ahiret hakkında tefekkür eden kimse, ALLAH'u Zülcelal'in vereceği mükafatı hatırladıkça amele koşar ve ibadete sarılır. Azapları da hatırladıkça günahtan kaçar.

Tefekkürü terk etmek, insanı ahiretten ve ALLAH-u Zülcelal'den gafil bırakacağı için çok büyük bir zarardır. Kıyamet günü geldiğinde, ALLAH-u Zülcelal'in vermiş olduğu delilleri görmezlikten gelerek ibret almayan ve dünya hayatı boyunca gafletle yaşayan kimseler çok pişman olacaklardır.

Ayrıca günlük, en az beş dakika sakin bir ortamda ALLAH-u Zülcelal e murakabe yap
mak lazımdır. Murakabe; kişi kendi kalbi ile ALLAH-u Zülcelal in zatı arasında hiçbir perde kalmayacak şekilde kalbini ALLAH-u Zülcelal e açmasıdır.
23 Mart 2014 20:43
İslaminesil
Cevap: Tefekkür

Tefekkür Rotayı Yoluna Koymaktır..mizgin
20 Mart 2014 20:30
İslaminesil
Tefekkür



Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken ALLAH'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde tefekkür ederler (düşünürler). Rabbimiz (derler), bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azabından koru!.." (Âl-i İmrân, 3/191).

***

Yüreğin sığınacağı en emin limandır belki de tefekkür. Yüreği meşgul eden her şeyden uzaklaşıp O’nun ayetlerin serinliğine götürmektir ruhu, bedeni. Taşa anlam yüklemektir, herkesin öylesine baktığına farklı bir nazar düşürmektir. Varlığa anlam bırakmaya çalışan her birey çalar kapısını engin düşlerin, düşüncelerin. Bilinçle, aşkla, uyanışı, uyarışı ve yürümeyi öğreten bir penceredir. İnsanca yaşamanın hazzını ince ince dokundurur yüreklere..

ALLAH’ın ayet-i Celilelerde sürekli tavsiye buyurduğu, Peygamberin özel nasihatı, Alimler’in mürekeplerinden damlayan huzur çeşmesi, gariplerin-yoksulların ziyasının gölgesine sığınabilecekleri dal-budak darda kalmış yürekleri sarmalamış rahmet ağacıdır TEFEKKÜR…
***

Sokakta elinde bayatlaşmış ekmeği ile hala gülümsemeye çalışan yoksul ve yoksun bir çocuğun yüreğine yüreğimizi açabileceğimiz, sinesinde senelerin derdini yüklenmiş yürüyen, yüzüne yılların çizgileri inmiş bir babanın yanık ciğerlerine ortak olabileceğimiz, bir annenin gözlerinden uzak oğluna gönderdiği gözyaşlarını tutup yüreğinize serpeceğiniz, Ebuzzerce bir
algılayış ruhunu sunacak bir pencere…
Tefekkür
20 Şubat 2014 01:28
Tuba_
Cevap: TeFeKKüR

"Ebu Said el-Hudrî Hz. Peygamber'in (s.a) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
- Gözlerinize, ibadetten olan nasiplerini verin!
- Gözlerin ibadetten olan nasipleri nedir?
- Kur'an'a bakmak, Kur'an üzerinde düşünmek, Kur'an'ın acaiplerinden ibret (almak)tır."

(Allahın yarattıkları hakkında bir saat tefekkür, bir gece ibâdet etmekten daha kıymetlidir) [Ebu Şeyh]
(Allahın azameti, Cennet ve Cehennem hakkında bir an tefekkür, bir geceyi ibâdetle geçirmekten daha kıymetlidir) [Ebu Şeyh]
(Bir saat tefekkür, bir sene ibâdetten kıymetlidir) [K Saadet]
02 Eylül 2012 18:19
Esma_Nur
Cevap: TeFeKKüR

Biraz tefekküre varmısınız?

örneğin hurma ağacı üzerinde biraz düşünelim. Ağaç, bilindiği gibi toprağa atılan bir tohumdan ortaya çıkar. Tohum küçücük (bir santimetre küp bile etmeyen) bir cisimdir, ama nasıl olur bilinmez, o tohumun içinden kısa süre içinde 4-5 metre uzunluğunda ve yüzlerce kilo ağırlığında dev bir tahta kütlesi oluşur. Tohumun bu dev tahta parçasını yaparken kullanabileceği tek malzeme ise içine gömülü olduğu topraktır.Peki ama tohum nasıl ağaç üretmeyi bilir? Nasıl olur da etrafındaki toprağın içinde gerekli malzemeleri ayrıştırıp bunları tahta dokusu oluşturmak için kullanmayı "akledebilir"? Ürettiği ağacın nasıl bir şekle ve yapıya sahip olması gerektiğini nasıl tahmin edebilir? Bu son soru özellikle önemlidir. Çünkü tohumdan herhangi bir tahta parçası çıkmamaktadır. Tohum, içinde damarlar bulunan, topraktaki maddeleri özümsemek için gereken köklere sahip ve üst kısmı da dallara ayrılan son derece iyi tasarlanmış bir canlı madde üretmektedir. İnsan bile iyi bir ağaç resmi çizmek gerektiğinde zorlanır; ağacın köklerindeki ve dallarındaki ayrıntıları çizmek zor bir iştir çünkü. Oysa tohum, çizmek şöyle dursun, bu son derece kompleks cismi topraktaki malzemeleri kullanarak sıfırdan üretmektedir.

Bu durumda tohumun son derece akıllı bir varlık olduğu sonucuna varırız. Daha doğrusu, tohumun içinde son derece etkileyici bir akıl vardır. Peki bu akıl bu tohuma nereden, nasıl gelmiştir? Nasıl olur da bir çekirdek, böyle bir akla ve hafızaya sahip olabilir?

Kuşkusuz bunun tek bir cevabı vardır: Allah tohumu ağaç yapabilecek yetenekle yaratmış, bu işlem için gerekli bilgilere sahip olacak şekilde programlamıştır. Toprağa atılan her tohum, Allah'ın ilmi ile kuşatılmıştırBir ayette bu gerçek şöyle haber verilir:

Gaybın anahtarları O'nun katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (Enam Suresi, 59)
20 Şubat 2008 02:13
Seleme
TeFeKKüR

TEFEKKÜR

Herhangi bir mesele hakkında düşünme, zihni yorma, derin düşünme ve işin şuuruna varma.

Tefekkere fiili, üç harfli olan "fekere" fiilinden türemiştir. Fekere kök fiili ve ondan türemiş olan tefekkere, efkere, fekkere ve iftekere fiilleri aynı anlamdadırlar. Tefekkürün zıddı, fikirsizlik ve düşüncesizlik demektir.

Tefekkür, insana mahsus bir özelliktir. İnsan, tefekkür sayesinde diğer varlıklardan ayrılır ve üstün olur. Tefekkür ancak kalpte tasavvuru mümkün olan şeyler hakkında yapılabilir. Onun için, Allah'ın yarattığı varlıklar hakkında tefekkür mümkündür. Fakat Allah'ın zatı hakkındaki tefekkür mümkün değildir. Çünkü Allah hiç bir şekilde suret olarak vasıflandırılamaz ve şekil olarak hayal edilemez (el-İsfahânî, el-Müfredât, İstanbul 1986, 578).

Hz. Muhammed (s.a.s)'e en çok etki eden ayetlerden biri, tefekkürle ilgilidir. İki kişi Hz. Âîşe (r.a)'ı ziyaret etmişler. Onlardan biri, "Hz. Muhammed (s.a.s)'de gördüğünüz etkileyici bir şeyi bize anlatır mısınız?" deyince, Hz. Âîşe (r.an) şöyle demiştir:

"Resulullah (s.a.s) bir gece kalktı, abdest alıp namaz kıldı. Namazda çok ağladı. Gözlerinden akan yaşlar sakallarını ve secde esnasında yerleri ıslattı. Sabah ezanı için gelen Hz. Bilâl (r.a):

"Ya Resulullah (s.a.s)! Geçmiş ve gelecek bütün günahlarınız affedildiği halde, sizi ağlatan nedir?" deyince, o: "Bu gece Yüce Allah bir ayet indirdi. Beni bu ayet ağlatmaktadır" dedi ve ayeti okudu:

"Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün gidip gelişinde elbette aklıselim sahipleri için ibret verici deliller vardır” (Âl-i İmrân, 3/190).

Ondan sonra Resulullah (s.a.s): "Bu ayeti okuyup da üzerinde tefekkürde bulunmayan, düşünmeyen kişilere yazıklar olsun" dedi.

Bu ayette, tefekküre davet edilen akıl sahiplerinin durumunu açıklayan bir sonraki ayetin meâli de şöyledir:

"Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar, gözlerin ve yerin yaratılışı üzerinde tefekkür ederler (düşünürler). Rabbimiz (derler), bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azabından koru!.." (Âl-i İmrân, 3/191).

İbn Abbas (r.a)'ın naklettiğine göre, bazı insanlar Allah'ın zatı hakkında düşünmek istediler. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.s) bu hususta şu açıklamada bulundu:

"Allah'ın yarattıkları hakkında düşünün. Allah'ın zatını düşünmeyin. Allah'ın şahsı hakkında düşünmeye güç yetiremezsiniz"

Lokman (a.s) yalnız başına tenha bir yerde oturup tefekkürde bulunurdu. Kendisine: "Niye yalnız oturuyorsun? İnsanlarla oturup sohbette bulunsan, daha iyi olmaz mı?" diye sormuşlar. Lokman (a.s) şu cevabı vermiştir: "Uzun süre yalnız kalmak, tefekküre daha müsaittir. Uzun süre tefekkürde bulunmak da, insanı cennetin yoluna sevkeder"

Ömer b. Abdülaziz tefekkür hakkında şöyle demiştir:"Yüce Allah'ın nimetlerini düşünmek, en faziletli ibâdetlerdendir".

İmâm Şafiî de: "Herhangi bir konuda hüküm çıkarırken, tefekkürden faydalanın" diyerek, tefekkürün usûl ilmindeki önemine işâret buyurmuştur (Gazzâli, İhya, Beyrut, t.y. IV, 423 vd.)

Tefekkürün neticesinde insan geniş bir ilme sahip olur. İnsanın ilmi artınca da, kalbinin hali değişir. Onun neticesinde de, insanın hali ve hareketleri değişir. Görülüyor ki insanın bilgisinin artması ve davranışlarının düzelmesi, tefekkürle başlar. Onun için Yüce Allah Kur'an'da çeşitli hususları dile getirdikten sonra "... Şüphesiz bunda tefekkür eden (düşünen) insanlar için ibretler vardır" (en-Nahl, 16/11) demektedir. İnsanları tefekküre davet eden bu ifade Kur'an'da beş yerde daha geçmektedir (er-Ra'd, 13/3; en-Nahl, 16/69; er-Rûm, 30/21; ez-Zumer, 39/42; el-Casiye, 45/13).

Tefekkürle aynı kökten meydana gelen kelimeler, Kur'an'da onsekiz yerde geçmektedir.

Kur'an'da birçok ayette, akıl erdiren, düşünen, bilen insanlar için ibretler vardır denmekte ve tefekkür anlamını ifâde eden pek çok kelime kullanılmaktadır.

Olumlu tefekkür olduğu gibi, olumsuz tefekkür de vardır. Doğru olmayan tefekkürün neticesi de doğru olmaz. Ancak salim kalbe sahip olan insanların tefekkürü sağlıklı olabilir. İslam dininin istediği tefekkür, hiç şüphesiz sağlıklı olanıdır. İnsanları bu olumlu tefekküre davet eden bazı ayetlerin meâli şöyledir:

"O'dur ki arzı uzattı, orada sabit dağlar ve ırmaklar var etti. Orada bütün meyvelerden iki çift yarattı. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor. Şüphesiz bunda tefekkür eden (düşünen) bir toplum için ayetler vardır" (er-Ra'd, 13/3)

"O'dur ki, sizin için gökten bir su indirdi. İçecekleriniz ondandır ve hayvanları otlattığınız ağaçlar, bitkiler ondan sulanıp filizlenmektedir. Onunla size ekin, zeytin, hurma, üzümler ve her çeşit meyvelerden bitirmektedir. Şüphesiz bunda, tefekkür eden (düşünen) bir toplum için (yaratıcının varlığına, kudretine ve hikmetine) işaret vardır" (en-Nahl, 16/10,11).

"Biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, Allah'ın korkusundan onu, baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri, tefekkür etsinler diye insanlara veriyoruz" (el-Haşr, 59/21) İslâm'ın bu kadar önem verdiği olumlu tefekkür, insanı taklitçilikten kurtarmaktadır. Meselâ, "dünya hayatı geçicidir; ahiret hayatı ise ebedidir. Ebedi olan şeyi geçici olan şeyden üstün tutmak daha iyidir" şeklindeki bir nasihatı dinleyip ahiret için çalışan insan, başkasını taklit ederek kendisini iyi yola sevketmiş olur. Fakat tefekkürün yani derin bir düşüncenin neticesinde bu kanaata varan ve ona göre bilinçli hareket eden kişi, her zaman için daha kârlı çıkar. Bilerek kötü şeyden korunmuş ve iyiyi tercih etmiş olur. Aynı zamanda başkalarını taklit etmekten kurtulur; kendisi başkalarına yol gösterir.

Nureddin TURGAY
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın.

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.