07 Şubat 2010 22:36 | |
Hazan Mevsimi | RE: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı.... 'Ey Rabbim senin kelamın için yanıp tutuşan, yoluna yapışıp kelamına sımsıkı sarılan kulunu sen son nefesinde yalnız bırakır mısın hiç? |
10 Mayıs 2009 22:29 | |
kurtmehmet | RE: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı.... İmrenilecek bir paylaşım ama bi okadarda düşündürücü bu gün %99 u müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz ama hic kimse cocuğunu ilk öğretimi bitirmeden KUR'AN kurslarına gönderemiyor.ilköğretimide 8 yıla cıkardılar.düşündürücü değilmi |
04 Eylül 2008 21:29 | |
Minam | Küçük bir**kızın**Kuran a ve Hafızlığa olan olan Aşkı.... Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan aşkı. . -Ey Rabbim; senin kelamın için yanıp tutuşan, yoluna yapışıp kelamına sımsıkı sarılan kulunu, sen son nefesinde yalnız bırakır mısın hiç? Allah razı olsun inşAllah |
22 Mayıs 2008 20:02 | |
zeyneprana | Cvp: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı.... HAFIZLIK ÖYLE BİR AŞK Kİ İÇİMDE OLMAYACAĞINI BİLE BİLE O KÜÇÜK KIZ GİBİ YOLUNDA ÖLMEK İSTİYORUM.... OLUR YA RABBİM BENİ DE HAFIZLAR ZÜMRESİNE İLHAK EDER.. İÇİNDE BULUNDUĞUM RUH HALİNE İTHAF EDİLMİŞ BİR OLAY SANKİ GÖZYAŞLARIM YAĞMUR OLDU . RABBİM RAZI OLSUN .. DUA İLE ,... |
25 Mart 2008 17:49 | |
Verda_Naz | Cvp: ibretlik bir olay Rabbim herkese böyle iman versin Azrail geldiğinde ne yapacağız? |
25 Mart 2008 17:30 | |
SEMA | ibretlik bir olay Küçük Hafız Kız İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda, hiç de çekinmeyen bir tavırla “Fatma ”dedi… Ve ekledi: “ Eğer hafızlık yaptırmazsanız kaydolmak istemiyorum.” Böyle tehdit edercesine konuşması onu yaşından daha olgun gösteriyordu. Tebessümle:” Korkmayın küçük hanım, siz isteyin, hafız da yaparız, hoca da... O küçük gözlerinin içi parıldadı birden. Annesi, “Hoca hanim kusuruna bakma hele sen, ille de hafız olacağım der de, baksa bir şey demez. Bizim köyün hocasından duymuş. Peygamberimiz (sav), hafız olanlara Cennette taç giydirilecekmis demiş herhalde. Siz daha iyi bilirsiniz ya, köylü kafası, biz de bu kadar duyduk anladık. Bu da çocuk iste. “Tabi teyze ne demek, keşke herkes sizin gibi duyduklarından etkilense de teslim olsa. Siz hiç merak etmeyin, kızınız önce Allah’a sonra, sonra bize emanet.” Kadıncağız elime yapıştı öpecekken geri çektim, utandım. Tuttum, ben onun elini öptüm. Gözleri yaşardı. “Hoca hanim bu eller, gözler hep günahlı, asıl sizinkiler öpülmeye layık.” “Estağfirullah teyze” dedim, “o ahrette belli olur.” Bu konuşmadan sonra kaydığını yaptığımda Fatma’nın Erzurumlu olduğunu öğrendim. Bir an düşündüm, “Küçük, nasıl kalacak bu kadar buralarda”… Zaman ilerledikçe Fatma’nın edepli tavırları daha da çok etkiledi beni. Azimliydi. Geceleri uykusunun arasında ayetleri sayıkları görüyordum çoğu kez. Böyle devam ederken, arada bir bana gelip soru soruyordu. Bir gün,“ Hocam, hafız olmak için Kur’an-ı bitirmek mi lazım?“ diye sordu. Ben de, “ Tabii ki, hepsini ezberleyeceksin ki hafız adını alacaksın.” Bu cevabıma çok üzülmüş gibiydi. Bir şey demek istiyordu sanki. Teşekkür etti ve döndü arkasına gitti. Derslerim arasında onlara sürekli Kur’an ezberlemekle isin bitmeyeceğini, mutlaka içindekiler uygulamak gerektiğini hatırlatıyordum. Talebelerden biri, “ Hocam” dedi, “Fatma’nın annesi ona abdestli olmayanın hafızlara dokunamayacağını söylemiş, doğru mu? “diye sordu. Çok ilginç doğrusu. “Maşaallah” dedim”, “ Osmanlı zamanında atalarımız Kur’an-a ve Hafız’a kıymet verdiklerinden öyle yaparmış” dedim. Çok hoşlarına gitmişti bu iş. Hepsi adeta kendilerini ulaşılması zor, kasa içindeki altın gibi görüyorlardı. “Görsünler” dedim içimden, bu yasta buralara gelmişler. Allah’ in kelamını ezberliyorlar, onlara fazla görmem bunu… Bu arada Fatma ara sıra rahatsızlanıyor ve revirde yatıyordu. Zaman geçtikçe Fatma’nın morali ve sağlığı daha da çok bozuluyordu. Bir gün dersini iki kez aksatınca sordum:” Ne oldu yoksa, anneni mi özledin?” “Hayır” dedi. “Neden moralin bozuk? Çok fazlada hasta oluyorsun“ dedim. “Yanlış anlamayın, inanın ki annemi özleyip de gitmek istediğim yok. Burayı çok seviyorum. Allah’ımdan çok korkuyorum. Buraları terk edersem bana ahrette hesabını sormaz mı? “ Bir şey diyemedim. Suçlu gibi hissettim kendimi. O küçük kalpte bu ne imandı Ya Rabbi!.. Onu hayranlıkla izliyordum. Bir gün çok rahatsızlandı. Doktora götürmek zorunda kaldık. Bir çok tahlillerden sonra arkadaşım olan doktor hanim,“ Hoca hanım derhal bu talebeyi ailesinin yanına gönder“ dedi. Şaşkınlıkla: “Neden?“ diye sordum. Bana, “Belki üzülecek, hatta inanmayacaksın, fakat bu talebe kanser…” dedi. “Adeta başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Sanki her tarafımı şefkat sarmıştı. Hasta haneden ayrılırken Fatma’ya hiç bir şey diyemedim. Oysa anlamış gibi bana sorular sorup dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Kulağıma eğilerek ”Hocam” dedi, “ Azrail insanların canını alırken nasıldır?” Ağlamamak için kendimi zor tuttum, “Güzel bir surettedir, mü’min kullara” dedim. Sevindi, sanki mırıldandı:” Belki hafız olamam, ama Elhamdulillah mü’minim” dedi… Simdi anlamıştım, bana önceden sormuş olduğu soruyu. Demek ki hastalığını biliyordu Hafız olmak için Kur’an-i bitirmesi gerektiğini söylediğimde, neden üzüldüğünü simdi anlamıştım. Birkaç gün sonra eşyalarını hazırlamaya başladık. Çünkü dayanılmaz acılar içinde olduğunu görüyorduk. Evine gitmesi gerekiyordu. Ailesi geldi. Fatma yanıma gelerek,” Bana kızmadınız değil mi? Eğer söyleseydim belki kursa almazdınız.” “Ne demek? Nasıl kızarım sana?” dedim. “Hem sonra sakin üzülme hafızlığımı bitiremedim diye. Bu yola girdin ya, Rabbim seni hafızlar zümresinden yazmıştır insaallah.” Öyle sevindi ki, sarıldı boynuma: “Gerçekten ben simdi hafız sayılırmıyım? Anne bak, duydun değil mi?” Ya Rabbi bu ne aşktı!.. Rabbimin hikmeti tecelli etse de iyi olsaydı su Fatma, ne güzel bir kul olurdu. Böylece Fatma’yı gözyaşları ile Erzurum’a uğurladık. Çok geçmedi. Bir iki hafta sonra ailesi ağırlaştı haberini verdi. Bu bir iki hafta içinde ondan iki mektup almıştım. Bana hep hafızlık tacını merak ettiğini. Rüyalarına bile girdiğini yazıyordu. Bir gün sabah namazından sonra telefon çaldı. Fatma’nın annesiydi karşımdaki ses. Ağlamaklı bir sesle, “ Hoca hanım Fatma’yı uğurladık. Rica etsem bir hatim okurmusunuz?” deyince ben de dayanamadım ağlamaya başladım. Annesi beni teselli edercesine telefonu kapatmadan,” Size ölmeden önce sunu söylememi istedi” dedi hıçkırarak: “Anneciğim hocama söyle, Azrail söylediğinden de güzelmiş.” “-Ey Rabbim; senin kelamın için yanıp tutuşan, yoluna yapışıp kelamına sımsıkı sarılan kulunu, sen son nefesinde yalnız bırakır mısın hiç?” |
10 Şubat 2008 19:46 | |
_bülbül_ | Cvp: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı.... Rabbim razı olsun ya hu ağladık ağaldık ağladık Allah bu küçük kardeşimiz kadar aşık kılmasadabir nebze deolsa kalbimizden ilahi sevgiyi almasın işte bu aşk tır ki insanı insan eder bir kişide aşk yoksa eğer... |
15 Ekim 2007 00:05 | |
mütevazı | Cvp: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı.... Yağmurcuğum, Allah razı olsun bugüzel paylaşımınızdan dolayı. Yüce Allahım, cümlemizin kalbinde kuran aşkını hiç eksiltmesin. |
13 Eylül 2007 12:43 | |
GameOwer | RE: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı.... gözlerimden yaş aktı.gerçekten çok güzel bir yazı. bir öğretici olsamda hep böyle öğrenciler çıksa keşke... |
04 Eylül 2007 10:09 | |
ayel | Cvp: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı.... yagmur.gercekten bu nasıl asktır.Allahc.c bızlere de nasıp etsın ınsallah. |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|