10 Nisan 2022 00:58 | |
Kara Kartal |
"Bunu hak edecek ne yaptım ben?" dedi hıçkırarak.... 'İnsan hep hak ettiğini mi yaşar, yavrum? Taif’te taşlanmak, Kabe’de üzerine deve leşi dökülmek, nasıl bir hak edişti, Söylesene?'.... |
06 Ekim 2019 22:46 | |
Hâdimul İslam |
Talebesi Abdullah Bin Baz'a: "Hocam Seyyid Kutup bidat ehli birisi kravat takar sakalını keser der." 'Oğlum yaklaş' der. Talebe yaklaşınca sakalından tutar ve der ki; Seyyid Kutup sakalsız hali ile İslama Fî Zîlal'il Kur'an Tefsiri gibi bir külliyatı ve başını verdi. Peki sen bu sakalınla İslama ne verdin???!!! |
21 Kasım 2017 21:07 | |
Hâdimul İslam | [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
17 Ocak 2017 20:04 | |
Hâdimul İslam |
Profösör konferans salonuna gelmiş.Ön sırada oturan bir seyis dışında kimse yokmuş.Sunusunu aktarmaya çalışmış ama bocalamış ve seyise sormuş -Burada tek kişi sizsiniz.Size göre konuşmalımı konuşmamalımıyım ? Seyis cevap vermiş -Hocam ben basit bir insanım bu konulardan çok anlamam fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim yinede onu beslerdim.. Bu sözlerin üstüne etkilenen profösör konferansa başlamış iki saatin üzerinde konuşmuş durmuş konferanstan sonra kendini mutlu hissetmiş dinleyicisin de konferansın çok iyi olduğunu onaylayacağını düşünerek : -Konuşmayı nasıl buldun ? diye sormuş. Seyis cevap vermiş -Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim genede ahıra gelip biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim onu beslerdim ama elimdeki tüm yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım.. ![]() |
26 Ekim 2014 22:21 | |
umut628 | Cevap: Nükteler arşivi KONUŞMAYI ÖĞRENMEK Gevezenin biri konuşma sanatını öğrenmek için sokratın okuluna kayıt olmak ister. Fakat Sokrat diyer okullara göre iki kat para isteğince, adam itiraz etmeye başlar. Sokrat adamın sözünü keserek söyle der: -Sana bir değil iki şey öğreteceğim. Birincisi konuşmayı, ikincisi susmayı!.. |
28 Eylül 2014 20:46 | |
umut628 | Cevap: Nükteler arşivi/insanoğlu İNSANOĞLU Eflatun"a iki soru sormuşlar: Birincisi; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir? Eflatun tek tek sıralamış: "Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler. Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler." Sıra gelmiş ikinci soruya; "Peki sen ne öneriyorsun?" Bilge yine sıralamış: "Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. ÖNEMLİ OLAN; HAYATTA EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK DEĞİL, EN AZ ŞEYE İHTİYAÇ DUYMAKTIR |
13 Eylül 2014 16:06 | |
ali70 | Cevap: Nükteler arşivi Yavuz Sultan Selim Mısır seferine çıkar. Veziri Hasan Can ile beraber Topkapı sarayından bir sandala binerler. Boğazın ortalarında Yavuz, Hasan Can'a bir soru sorar: - Yumurta sever misin? - Severim Sultanım... Konuşmanın hepsi bu kadardır. Karşıya geçerler. Atlara binerler ve Mısır'a doğru yola çıkarlar. Uzun yolculuklar, savaşlar yapılır... Çöller geçilir... Mısır fethedilir... Halifelik alınır... Geri dönüş yolculuğu başlar... Aylar ayları kovalar... Sonunda İstanbul'a dönerler... Saraya gitmek için bir sandala binilir... Boğazın ortalarında Yavuz tekrar sorar: - Nasıl? - Rafadan Sultanım... Aslında bu hikaye Yavuzun ve vezirinin dünyaya ve saltanata o kadar da önem vermediklerinin kanıtıdır. |
13 Eylül 2014 15:54 | |
ali70 | Cevap: Nükteler arşivi Adamın birisi çocuklarını parka götürmüş. Çocuklar parkta oynarken yanına parka daha önce gelmiş olan arkadaşı yanaşmış ve sormuş: - Bu gübre böcekleri senin mi? - Evet... Kokuna geldiler... |
12 Eylül 2014 22:14 | |
umut628 | Cevap: Nükteler arşivi/ SEVGİ SEVGİ Bir gün bir derviş, Bir kucak dolusu elma ile bayırlar aşan bir genç kıza rastlamış… Bozkırın sıcağında yorgunluktan al almış kızın yanakları.. “Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına?” Diye sormuş derviş. Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız: “Sevdiğim çalışıyor orada… Ona elma götürüyorum.” “Kaç tane” diye soruvermiş derviş. Kız şaşkın: “İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?” deyivermiş.. Ve usulca koparıvermiş derviş elindeki tespihin ipini! |
12 Eylül 2014 22:04 | |
umut628 | Cevap: Nükteler arşivi/BİZ SENİ UYANIK BİLİRDİK! BİZ SENİ UYANIK BİLİRDİK! İstanbul’da kenar semtlerden birinde oturan yaşlı bir kadın, padişahın huzuruna çıkmak istediğini saraydaki görevlilere bildirmiş. Bunun üzerine sultanın karşısına çıkarılmıştı. Yaşlı kadın, Evinin soyulduğunu ve bu olaydan padişahın sorumlu olduğunu söyleyerek, şikayette bulunur. Bunun üzerine hiddetlenen Kanuni: -“Bana bak kadın, sen niçin bu kadar derin uyudun da evinin soyulduğunu duymadın?” deyince, yaşlı kadın: -“Padişahım! Kusura bakma, biz seni uyanık bilirdik, onun için evimizde rahat uyuyorduk” der. Bu cevap üzerine Kanuni utanarak: -“Haklısınız.” der ve kadının çalınan mallarının bedelini kendi malından öder |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|