Hanzala bin Ebi Amir (r.a.), Medine'nin
asil ve dindar gençlerinden biriydi.
islam'a gönülden bağlıydı ve Peygamber
Efendimiz'e (s.a.v.) olan sevgisiyle
biliniyordu. Uhud Savaşı'ndan bir gece
önce evlenmişti. Ancak savas çağrısını
duydugunda, henüz gusül abdesti
almadan aceleyle savaşa katıldı.
Uhud'da büyük bir cesaretle savaştı ve
şehit düştü. Peygamber Efendimiz
(s.a.v.), sahabelerine meleklerin onu
yıkadığını haber verdi. Bu yüzden
"Gasilü'l-Melâike"(Meleklerin Yıkadığı
Kisi) olarak anıldı.


Dünya hayatı
kısadır, asıl mücadele
ahiret içindir."
— Hanzala bin Ebi Amir (r.a.)



Biliyor muydunuz?


Hanzala bin Ebi Amir'in
henüz bir gecelik evliyken
şehit olması, İslam'ın onun
için her şeyden önemli
olduğunu gösterir. O, dünya
hayatını terk ederek ebedi
hayata koşmuştur.

Ümmü Süleym, Medine'de yaşayan, güçlü
ve bilinçli bir kadındı. Eşi vefat ettikten
sonra, Mekke'nin önde gelenlerinden Ebu
Talha kendisiyle evlenmek istedi. Ancak
Ümmü Süleym, ona "Mehir olarak İslam'ı
kabul etmeni istiyorum" dedi.
Ebu Talha, önce bu teklife şaşırdı, ancak
zamanla İslam'ı araştırdı ve kabul etti.
Böylece islam tarihinde, mehir olarak
dinin tercih edildiği en güzel örneklerden
biri yaşanmış oldu.

Biliyor muydunuz?

Peygamber Efendimiz(s.a.v.),
Ümmü Süleym'in bu kararını
övgüyle karşılamış ve
"Bundan daha kıymetli bir mehir olmamıştır'
buyurmustur.
Ümmü Süleym'in hayatı,
kadınlara özgüven, cesaret ve
bilinç konusunda ilham
vermeye devam etmektedir.

Ümmü Şerik (r.a)
Gizlice İslam'ı Yayan
Cesur Kadın


Ümmü Şerik (r.a.), Mekke'de yaşayan,
cesareti ve fedakârlığıyla tanınan bir
sahabi kadındı. İslam'la şereflendikten
sonra, müşriklerin baskılarına
aldırmadan İslam'ı yaymaya başladı.

O, evini bir tebliğ merkezi haline getirdi
ve İslam'ı anlatmak için büyük bir gayret
gösterdi. Gizlice kadınlara ve gençlere
İslam'ı öğretti, birçok kişinin Müslüman
olmasına vesile oldu.
Ancak bu cesur daveti, müşriklerin
dikkatini çekti ve ağır işkencelere maruz
kaldı. Güneşin altında susuz bırakıldı
ama imanından asla vazgeçmedi.

Allah'ın (c.c.) yardımıyla işkencelerden
kurtuldu ve mücadelesine devam etti.
Onun azmi, sabrı ve cesareti, Müslüman
kadınlar için büyük bir örnek teskil etti.


İman en zorlu zamanlarda bile
dimdik ayakta kalabilmektir.
-Ümmü Şerik r.a-



Biliyor muydunuz?
Ümmü Şerik (r.a.),
müşriklerin işkencelerine
rağmen asla geri adım atmadı.
ve İslam'ı yaymaya devam etti.
Onun evi, Müslümanlar için
bir eğitim ve sığınma merkezi
oldu. Hayatı, Müslüman
kadınlar için cesaretin ve
fedakârlığın sembolü olmaya
devam etmektedir.

Zeyd bin Sabit (r.a.), Medine'de
doğmuş ve genç yaşta Müslüman
olmuştur. Henüz 17 yaşındayken
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
tarafindan vahiy katibi olarak
görevlendirilmiştir. Keskin zekâsı ve
üstün yeteneği sayesinde Kur'an'ın
yazıya geçirilmesinde büyük rol
oynamış, Peygamber Efendimiz'in
(s.a.v.) güvenini kazanmıştır.
İleri görüşlülüğü ve ilme olan
düşkünlüğüyle tanınan Zeyd bin Sabit,
sadece vahiy katibi olmakla kalmamış,
ayni zamanda İslam'ın korunması ve
yayılmasına da katkıda bulunmuştur.


" Bana bir dağı taşımayı teklif etselerdi,
Kur'ânı cem' etmekten daha ağır olmazdı".
-Zeyd bin Sabit-




Biliyor muydunuz?


Zeyd bin Sabit, sadece vahiy
katibi degil, aynı zamanda çok
iyi bir hatip ve âlimdi.
Peygamber Efendimiz(s.a.v.),
onu birçok konuda danışman
olarak kullanmıştır. Onun
hayatı, gençlere ilham
kaynağı olmaya devam
etmektedir.

Habbab bin Eret (r.a)
İşkenceye Rağmen
İmanından
Vazgeçmeyen Demirci
Ustası

Habbab bin Eret (r.a.), Mekke'de
demircilik yapan bir ustaydı.
İslam'ın ilk günlerinde Müslüman
oldu ve bu yüzden müşriklerin ağır
işkencelerine maruz kaldı.Kızgın
taşlara yatırıldı, sırtı dağlandı, ancak
imanından asla vazgeçmedi.
Onun sabrı ve direnci, diğer
Müslümanlara da güç verdi.
Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.)
olan bağlılığı ile bilinen Habbab
hayatı boyunca İslam davası için
mücadele etti.


İman, en ağır
işkenceler karşısında
bile sarsılmayan bir
güçtür."
— Habbab bin Eret (r.a.)



Biliyor muydunuz?

Habbab bin Eret'in çektiği
işkenceler, müslümanların
sabrını ve direncini
arttırmıştır. O, İslam tarihinde
sabrın ve imanın sembolü
olarak anılmaktadır.

Dımad el-Ezdi (r.a)

Peygamberimizin
Sözlerinden Etkilenen
İlk Psikoterapist

Dımad el-Ezdi (r.a.), Cahiliye döneminde
Yemen'de yaşayan bir hekim ve kâhindi.
İnsanların ruhsal ve bedensel hastalıklarını
tedavi etmek için çesitli yöntemler
uyguluyordu.

Hz. Muhammed'in (s.a.v.)
peygamberliğini duyduğunda merakla
Mekke'ye geldi. Onu deli sananlara
inanmak yerine, doğrudan kendisiyle
konuşmaya karar verdi.

Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) hikmet
dolu sözlerini işittiğinde derinden etkilendi.
Bu sözlerin bir deli tarafından
söylenemeyeceğini anlayarak Müslüman
oldu.

Döndüğünde kendi kabilesine İslam'ı
anlatmaya başladı ve onun vesilesiyle
birçok kişi Müslüman oldu.
"Bilgi ve hikmet
her zaman, her yerde
aranmalıdır."
-Dımad el-Ezdi


Biliyor muydunuz?

Dımad el-Ezdi'nin,
insanlarin psikolojik
sorunlarina çözüm
bulmak için yöntemler
geliştirdiği ve islam
tıbbına önemli
katkilarda bulunduğu
bilinmektedir.

Ebu'd-Derdâ (r.a)

Bir Zamanların Başarılı Tüccarı,
İslam'ın Büyük Alimi


Medine'nin en başarılı tüccarlarindan biriydi. Bir gün Hz.Muhammed (s.a.v.) ona söyle seslendi: "Ticaret mi, ilim mi?"

Bu soru hayatının dönüm noktası oldu.
Tüm servetini dağıtıp kendini ilme verdi.

"Güneş bir kez daha
doğduğunda ve ben Allah'ın
kitabından bir ayet öğrenmediysem,
o günün benim için bir değeri
yoktur" diyordu.


"Ìnsanlar üç sınıftır:
Alim, ögrenci ve bunların dışındakiler arı
vızıltısından ibarettir."
Ebu'd-Derda (r.a.)

Biliyor muydunuz?
Ebu'd-Derda (r.a.),
Şam'da ilk kez
sistemli eğitim veren kişidir.
Ögrencilerini gruplara ayırıp, her birine seviyesine göre
eğitim verirdi.

Ebû Zer el-Gıfarî (r.a)

İlk Yalnız Mücahit

Mekke'de yeni bir peygamberin çıktığını duyunca kardesi Üneys'i araştırması için gönderdi. Üneys dönüşte: "Vallahi ben şair, kahin ve
sihirbaz sözlerine benzemez bir kelam duydum" dedi. Bu Ebu Zer'e yetmedi, kendisi gitmek istedi.

Kâbe'ye vardığında dogrudan Peygamberimizi (s.a.v.) sordu.
İslam'ı öğrenince hemen oracıkta Müslüman oldu ve Kâbe'nin yanında yüksek sesle şehadet getirdi. Müşrikler onu
öldüresiye dövdü, ama o yılmadı. Ertesi
gün yine aynı yerde haykırdı.

"Ey Kureyş toplulugu!
Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed O'nun Resulüdür!"
- Ebu Zer'in Kâbe'deki haykırışı

Biliyor muydunuz?

Ebu Zer, İslam'ı kabul eden ilk 4-5 kişiden biridir ve;
"yeryüzünde İsa'nın zühdüyle yürüyen kişi"
olarak tanımlanmıştır.

Hassan bin Sabit ( r.a)
(Peygamberin Şairi)

Şiirlerini İslam'ın hizmetine adayan Hassan, müşriklerin hicivlerine aynı güçte cevap verme görevini üstlenmişti. Peygamber Efendimiz(s.a.v.) ona:"Allah'ım, onu Ruhu'lKudüs ile destekle!" diye dua etmisti.

Mescid-i Nebevi'de kendisi için özel bir minber kurulmuş ve buradan şiirlerini okurdu. 120 yıl yaşadığı rivayet edilir ve bu sürenin 60 yılını cahiliye, 60 yılını islam döneminde geçirdi.

"Şiirlerim olmasaydı,
Muhammed'i nasıl
savunurdum?
Şair sözüyle savunur,
kılıç gibi keskindir dili"
Hassan bin Sabit

Biliyor muydunuz?

Hassan'ın şiirleri, islam tarihinin ilk dönemlerinin en önemli edebi ve tarihi kaynaklarından biridir.