27 Aralık 2011 11:54 | |
YaŞuHa | Ümidini yitiren, her şeyini yitirmiş olur! Ümidini yitiren, her şeyini yitirmiş olur! Toplumda en mühim mesele, ümidini kaybetmeme meselesidir. Maddî konuda da manevî konuda da ümid, vazgeçilmezlerimizin en başında gelir. Bundan dolayı İslam büyükleri şurada burada ümitsizlik telkin edenleri hiç iyi karşılamamışlar, şeytanın sözcülüğünü yapıyor güzüyle bakmışlar ümitsizlik yayan insanlara. İrşad kitaplarındaki şu çarpıcı misal, ümidin insan hayatındaki önemini ifade eder. Hayatın tüm tecrübelerini yaşamış olan yaşlı zat, karşıdan ağlayarak gelen adama sorar: "Evladım neden ağlıyorsun, bir felakete mi uğradın?" — Sorma der, ağlayan genç, mahvoldum, dükkânım yandı, bu yetmiyormuş gibi kasadaki paralarım da yandı; bütün sermayem gitti, geriye sadece borç senetlerim kaldı! Yaşlı zat gencin başını okşayarak konuşur: — Evladım der, bunlar ağlanacak kayıplar değildir. Sil gözünün yaşını. Ben de ümidini kaybettin de onun için ağlıyorsun, sanmıştım! Sözlerine şunları da ekler: "Unutma der, ümidini kaybeden adam bir daha teşebbüse geçemez ki kaybettiklerini kazanma ihtimali söz konusu olsun. Ama ümidini kaybetmeyen adam yeniden teşebbüse geçer, şimdi kaybettiklerinin hepsini de zaman içinde kazanabilir. Sen ümidini kaybetme evladım ümidini! İşte yaşlı zatın bu sözleri gerçeğin ta kendisidir. Şu anda işleriniz iyi gitmeyebilir, sıkıntı ve zorluklarınız olabilir. Ama unutmayın bu hep böyle devam edecek değildir. Bir gün gelecek bu zorluklar sona erecek, yeni güzel günler devreye girecektir. Yeter ki bu günlerin geleceğine olan ümidinizi yitirmeyin. "Bu da geçer yahu!" diyerek sabretmesini bilin. Zor günlerde bile sabır sevabıyla yine kazanç içinde olmaya bakın. İhya'daki bir hadis ortalığın tümüyle bozulduğu yolunda ümitsizlik telkin eden adamı şöyle tarif eder: — Kim insanlar tümüyle bozuldu, hiç sağlam adam kalmadı, her şey mahvoldu diye ümitsizlik yayarsa bilsin ki bozulan, insanların tümü değil, ümidini kaybeden o insanın kendisidir! Çünkü kıyamete kadar bozulmayıp da hakkı yaşayanlar mutlaka bulunacaktır. Burada mühim olan bizlerin hangi tarafta yer aldığımızdır. Biz hakkı yaşayanların içinde isek batıla kayanlar bize zarar veremez. Maide Sûresi'nde: "Ey iman edenler! Siz hakta sebat etseniz batılda olanlar size zarar veremezler!" buyrulmaktadır. Yani siz vazifenizi yapın vazife-i İlahiye karışmayın. Nitekim üç ümmetli, iki ümmetli peygamberler gelmişlerdir. Ümmetlerinin azlığını, şartların zorluğunu hiç düşünmemişler, sadece görevlerini tam yapıp yapmadıklarına bakmışlar, ümitsizlik onların lügatinde hiç yer almamıştır. Şeytan ise bunun zıddını fısıldar, hep ümitsizlik telkin eder. Bostan'ü-l-Vaizin'de şeytanın telkin ettiği bir ümitsizlik örneği şu çarpıcı misalle anlatılır: "Bağdat'ta şevk içinde hizmetlerini sürdüren Cüneyd-i Bağdadi, bir gece rüyasında şeytanın sokakta şarkı söyleyerek gittiğini görünce: 'Neden böyle saygısızca bağırıyorsun insanların içinde?' der. Şeytan, 'Hani insan?' der. 'Sen bunları insan mı sanıyorsun? Bağdat'ta şu anda sadece üç insan var, onlar da Şiraz Mescidi'nde ibadetteler. İnanmazsan uyanınca git gör!' diye adres de verir. Uyanıp hemen abdestini alarak Şiraz Mescidi'ne koşan Cüneyd-i Bağdadi, gerçekten de üç kişiyi namazda bulur. İçinden bir ümitsizlik fırtınası kopar. Demek ki koskoca Bağdat'ta adam kalmamış bu üç kişiden başka diye hayıflanırken biri selam verip kulağına eğilerek fısıldar: — Şeytan sana ümitsizlik telkin etmek istiyor. Bağdat, Allah dostlarıyla doludur! Sakın şeytanın tuzağına düşüp de ümitsizliğe kapılma!" Ahmet Şahin |
27 Aralık 2011 11:50 | |
YaŞuHa | Günah bana yakışmıyor :( Günah bana yakışmıyor:( Günah Bana Yakışmıyor; Ama Af Sana Öyle Yakışıyor ki! Dua, Rabb’imize karşı yapılan çok sırlı, gizli ve kudsi bir ubudiyettir. Evet o, en halis bir kulluk tavrıdır. Dua, insanın ihlas ve samimiyetle Rabb’isine yönelip O’ndan bir şeyler dilemesi halidir. Kur’an-ı Kerim, ‘Kullarım Beni Senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim.’ (Bakara Sûresi, 2/186) ‘Bana dua edin ki size icabet edeyim.’ (Mü’min Sûresi, 40/60), ‘Duanız olmazsa Allah indinde ne ifade edersiniz ki!’ (Furkan Sûresi, 25/77)… gibi ayet-i kerimelerle duanın ehemmiyetini dile getirmektedir. Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) de ümmetine dua etmeleri mevzuunda sık sık tavsiyelerde bulunur ve kendisi de hayatı boyunca yaptığı mübarek dualarla, ondan hiç dûr olmaz. Hatta Peygamber Efendimiz’in yaptığı dualara bakıldığında O’na ‘O, bir dua adamıdır’ demek de mümkündür. Bu kadar tahşidatla anlatılan dua, müminin hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Dua ile Rabb’ine ellerini kaldıran bir kul, adeta O’na şöyle demektedir: ‘Esbab bütün bütün sukut edebilir. Tabiattaki hadiselerin hiçbir tesiri olmayabilir.. ve kimse bana el uzatıp, dertlerime derman olmayabilir. Ben her zaman sesimi duyan, soluklarımı işiten ve bana şah damarından daha yakın olduğunu ihtarla bana yakınlığını hatırlatan, sonra da duama icabet edeceğini vaat eden ve vaat ettiği şeyleri yapmaya gücü yeten, söz verip de ne yapayım gücüm yetmedi demeyen, o Yüceler Yücesi Zat’a ellerimi kaldırdım ve O’na dua ediyorum.’ Kul, duasında, gözüyle görmese bile, âsârıyla gördüğü Allah’a O’na hitap edecek kadar bir kurbet hissiyle yönelir. Biz, güneşe uzak olduğumuz gibi O’ndan da uzak olabiliriz. Ancak O, tıpkı güneş gibi rahmetinin şualarıyla her zaman başımızı okşamakta, her halimize nigehbân bulunmakta ve kendisine açılan elleri boş çevirmemektedir. Evet O, kuluna kendi anne ve babasından daha şefkatlidir. Allah Resûlü bu hakikati etrafındaki sahabilerine şöyle bir tabloyu göstererek anlatmaktadır: Bir savaş sonrası esirler arasında çocuğunu arayan bir kadın, çocuğunu bulmak için sağa sola koşuşturup durmaktadır; koşturup durmakta ve kendi çocuğu diye bazı çocukları alıp bağrına basmaktadır. Kendi çocuğu olmadığını görünce de onu da bırakıp aramasını sürdürmektedir. Arayan bulur fehvasınca nihayet o da çocuğunu bulur, onu bağrına basar ve koklamaya durur. İşte o esnada Allah Resûlü, arkadaşlarına bu tabloyu gösterir ve ‘Şu anneyi görüyor musunuz? O, bağrına bastığı bu çocuğunu hiç cehenneme atar mı?’ diye sorunca ashabın cevabı bellidir: ‘ Hayır ya Resûlallah, atmaz!’ Bunun üzerine Allah Resûlü, ‘Allah kullarına karşı o anneden daha merhametlidir’ buyurur. ‘Rabb’imize nasıl dua etmeliyiz?’ meselesine gelince özetle şunları söyleyebiliriz: Dua ederken, evvela Cenab-ı Hakk’ın kabul edeceğine gönülden inanarak ve ciddi bir itminan içinde dua edilmelidir. ‘Olsa da olur, olmasa da olur’ veya ‘Falan şeyi bana verir misin ya Rabbî?’ şeklinde dua edilmemelidir. Çünkü Allah ‘ın hazinesi çok geniştir ve O’nun her şeye gücü yeter. İsterse bir an ve bir lahzada gedayı sultan eder. Onun için dua ederken himmetler âlî tutulmalı ve O’ndan yüce şeyler talep edilmelidir. Mesela, Allah ‘tan Cennet yerine Firdevs istenmelidir. İşte bu şekilde dua etmeyi bize Allah Resûlü öğretmektedir. İkincisi biz, istediğimiz şeyleri yerine getirir diye Allah ‘ın kudret ve kuvvetini kabul ediyoruz. Yine biz, ‘cennet gibi bir âlemi hazırlamasına O’nun gücü yeter’ diyor ve O’ndan cenneti istiyoruz. Bu, sadece dua etmek ve birine halimizi arz etmek değildir, bu derin bir arz-ı hal ve bu arz-ı hal içinde Cenab-ı Hakk’ın bütün evsaf-ı kemaliyesi ve esma-i hünsasıyla ifade edilmesi demektir. İşte böyle bir dua, hâlis bir ubudiyettir ve katiyen reddedilmez. Ayrıca dua ederken insan gevşek durmamalı, özenerek dua etmelidir. Hani camilerin önünde dilencilik yapan insanlar vardır; onlar, bazen öyle içli laflar ederler, öyle gönülden isterler ki, insan mutlaka onlara bir şey verme zaruretini hisseder. İşte bizler de kul olarak Rabb’imize öyle yalvarmalıyız ki, bu yalvarışlar Rabb’in rahmetini ihtizaza getirsin. Bazı insanlar, yapmış oldukları bu içli yalvarışlarla kurtulmuşlardır. Mesela birisi aşkla coşunca, ‘Ya Rabbî! Kendimi biliyorum. Ben bu amelimle cennete zor girerim ama Sen lütfedersen olur. Beni cehenneme de koysan, Sana öyle tutkunum ki, ben oradakilere de hep Seni anlatırım.’ Bana günahlar yakışmıyor; ama Sana af öyle yakışıyor Rabbim yakışmıyor:( |
14 Ağustos 2011 21:11 | |
su damlası | Cevap: Ağla Kendine Agla kendine... Rabbine güzel bir dönüşle Tövbe ederek yeni bir sayfa açarak Sende bilirsinki tövbe kapısı açıktır Can bogaza gelmedikçe... emeğine sağlık ... |
14 Ağustos 2011 00:21 | |
MusabBinumeyr | Cevap: Ağla Kendine Ağla kendine... Allah için akmayan göz yaşlarına Allah için atmayan adımlarına Ve Allah için Atmayan kalbime AĞLARIM BEN KENDİ HALİME.. |
13 Ağustos 2011 22:33 | |
Esma_Nur | Cevap: Ağla Kendine RABBİM acısın bize o halle hallenince ![]() emeğine sağlık |
13 Ağustos 2011 21:43 | |
YaŞuHa | Ağla Kendine Ağla Kendine Ben Müslümanim diyipte |
06 Nisan 2011 15:10 | |
su damlası | Dua.. Bismillahirrahmanirrahim. Asr"a yamin olsun kı; insanlar husrandadır. Ancak, iman edenler, salih amel işleyenler ve birbirlerine Hakkı ve sabrı tavsiye edenler mustesna! (Asr Suresi) Ey Rabbimiz bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan yüzümüzü ağartacak nesiller ver. Bizi muttakilere önder olanlardan eyle! Rabbimiz bize dünyada ve ahirette iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru! Rabbimiz günahlarımızı bağışla, unuttuklarımızı ört ve bize iyilerle beraber ölmeyi nasib et! Rabbimiz bize Rasullerine vadettiklerini ver ve kıyamet günü kovulanlardan eyleme! Sen sözünden asla caymazsın! Rabimiz biz nefislerimize zulmettik, eğere sen bize acımazsan ve bize merhamer etmezsen hüsrana uğrayanlardan oluruz! Rabbimiz bizi zalimlerden eyleme! Rabimiz bizimle kavmimizin arasını Hak ile aç, sen fatihlerin en hayırlısısın! Rabbimiz üstümüze sabır yağdır ve canımızı müslüman olarak al! Rabbimiz bizi zalimlerin fitnesine düşürme ve rahmetinle kafirlerin elinden kurtar! Rabbimiz sen gizlediklerimizi de açıkladıklarımızıda bilirsin. Yeryüzünde ve gökyüzünde Allaha gizli olan birşey yoktur! Rabbimiz bize kendi katından bir rahmet ve davamızda zafer ver! Rabbimiz üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı (davanda) sabit kıl, kafirlere karşı bize yardım et! Rabbimiz sen rahmetinle ve ilminle herşeyi kuşattın, tevbe ederek senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru! Rabbimiz onları ve babalarından eşlerinden ve çocuklarından salih olanları vadettiğin Adn cennetine koy, muhakkak sen aziz ve hakimsin! Rabbimiz bizden azabı uzaklaştır, biz müminiz! Rabbimiz bizi ve imanda bizden önce olan kardeşlerimizi bağışla, iman edenlere karşı kalbizmizde en ufak bir kin bırakma, Rabbimiz sen raufsun rahimsin! Rabbimiz sana tevekkül ettik, sana yöneldik ve dönüşümüzde sanadır! Rabbimiz nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, sen her şeye kadirsin! Rabbimiz unuttuklarımızdan ve hatalarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma! Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yükler bize yükleme! Rabbimiz gücümüzün yetmeyeceği şeyleri bize yükleme, bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et, sen mevlamızsın, kafirlere karşı bize yardım et! Rabbimiz hidayete erdikten sonra kalblerimizi kaydırma, bize kendı katından bir rahmet ver, sen Vehhabsın! Rabbimiz günahlarımızı ve israfşarımızı bağışla, ayaklarımızı (davanda) sabit kıl, kafirlere karşı bize yardım et! Rabbimiz sen kimi ateşe koyduysan o mahvolmuştur, zalimlerin yardımcısı yoktur! Rabbimiz biz "Rabbinize iman edin" diye çağıran bir davetçiye uyduk ve iman ettik! AMİN, AMİN, AMİN! |
25 Şubat 2011 21:43 | |
su damlası | Cevap: Gözyaşı ile Dua... ALLAH (cc) razı olsun..tşkler efendim... |
25 Şubat 2011 00:14 | |
HakikaT | Cevap: Gözyaşı ile Dua... Ben sonsuzluğu düşünüyorum Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum Mevlam Razı olsun emeğinize yüreğinize sağlık efendim..Paylaşımlarınızın devamını temenni ederim.. |
24 Şubat 2011 14:22 | |
su damlası | Cevap: Gözyaşı ile Dua... Hoşbulduk inşALLAH..ALLAH (cc) razı olsun...Elimden geldiği kadar paylaşmaya çalışıyorum, sizler kadar yetenekli olmasada beğenmenize sevindim tşkrler.. |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|