www.medineweb.net, yükleniyor... 'den beri Kesintisiz Yayında.... |
17 Aralık 2011 16:25 | |
huzurda olmak | Cevap: AĞIZDAKİ TAŞIN HİKMETİ.. elinize sağlık |
16 Aralık 2011 23:42 | |
talibetün | Cevap: AĞIZDAKİ TAŞIN HİKMETİ.. Allah razı olsun kardeşim ne mutlu onlara onlar kazandılar biz kaybettik biz ki oturtmuşuz nefsimizi baş köşeye o ne dilerse o nun emrine amadeyiz bazen olurki kendi çocuğumuzdan daha çok savunuruz onu çok seviyoruz ya kendisini Rabbim hiç bir zaman bizi nefsimize maskara yapmasın NEFİS CÜMLEDEN EDNA VAZİFE CÜMLEDEN ALA |
24 Ağustos 2007 19:24 | |
Emekdar Üye | Cvp: AĞIZDAKİ TAŞIN HİKMETİ.. GÜNIŞIĞI ELİNE SAĞLIK.... |
24 Ağustos 2007 18:24 | |
ayel | Cvp: AĞIZDAKİ TAŞIN HİKMETİ.. Allah razı olsun .gercekten cok ıyı bı teknıkmıs.uygulamak lazım. |
24 Ağustos 2007 09:04 | |
KalbinNûru | Cvp: AĞIZDAKİ TAŞIN HİKMETİ.. Üzerinde konuştuğumuz Mübârek insan Bu Ümmetin En üstünü olan, Peygamber Efendimiz'den S.A.V. sonra güneşin üzerine doğup battığı en hayırlı kişi. |
24 Ağustos 2007 08:59 | |
günışığı | AĞIZDAKİ TAŞIN HİKMETİ.. Birgün hazret-i Ebû Bekr 'r.a.', hazret-i Fahr-i âlem seyyid-i veled-i âdem Nebiyyi muhterem ve habîb-i mükerremin 's.a.v.' huzûr-ı şerîflerinde, se'âdetle otururlarken; Bir bedbaht kötü huylu kimse; bir edebsizlik edip, Ebû Bekre dil uzatıp, yakışıksız sözler söyledi. Hazret-i Server-i kâinât; o edebsiz, Ebû Bekre edebsizlik etdikce; birşey söylemez, ba'zan da tebessüm eder idi. Hazret-i Ebû Bekr; o bedbaht ve edebsizin edebsizliği haddi aşınca; zarûrî olarak gadaba gelip, birkaç söz söyleyince; hazret-i Fahr-i kâinât, se'âdetle ve devletle yerinden kalkıp, gitdi. Hazret-i Ebû Bekr 'radıyallahü teâlâ anh' Sultân-ı Enbiyânın ardına düşüp, yetişdi ve dedi ki: - Yâ Resûlallah! Niçin, bir hayâsız, edebsizlik edip, gönül incitirken, susu, birşey söylemediniz. Şimdi, ben ona söyleyince, kalkıp, gitdiniz; sebebi nedir. Hazret-i Fahr-i kevneyn ve Resûl-i sakaleyn 's.a.v.' buyurdu ki: - Yâ Sıddîk! O hayâsız ve bedbaht sana dil uzatmağa başladığı zemân, Allahü teâlâ bir melek gönderdi ki, o kimseyi karşılayıp, kovacak idi. Sen, hemen gadaba geldin; söylemeğe başladın. O melek gidip, yerine iblîs geldi. İblîs-i la'înin olduğu yerde, ben durmam. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk 'r.a.' ondan sonra, vaktli vaktsiz söz söylememek için, mubârek ağzına bir taş koyar idi. Ne zemân söz söylemek lâzım gelse, evvelâ fikr ederdi. Bir söz söyliyeceği zemân, o sözü kendi kendine nice zemân düşünür, tefekkürden sonra, mubârek ağzından o taş parçasını çıkarıp, ne söz söyliyecek ise söyler idi. Sonra o taş parçasını mubârek ağzına alıp, tesbîh ve tehlîl ile meşgûl olurdu. Kimseye, hayrdan ve şerden dünyâ kelâmı söylemez, eğer kat'î lâzım ise ve çok efdal ise, söylerdi. Yoksa, gecede ve gündüzde tesbîh ve tehlîl ile meşgûl idi. Kaynak: Menakıb-i Çihar Yar-i Güzin |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|