13 Şubat 2014 20:27 | |
azranur | Cevap: Bir zamanlar böyle bir hanım varmış..peki ya şimdi? çok güzel..tevekkülü hakkıyla yapabilenlerden oluruz inşallah... |
13 Şubat 2014 13:08 | |
mehmet akif2 | Cevap: Bir zamanlar böyle bir hanım varmış..peki ya şimdi? tuba konuyu güncellemen çok güzel olmuş |
13 Şubat 2014 13:07 | |
mehmet akif2 | Cevap: Bir zamanlar böyle bir hanım varmış..peki ya şimdi? maşallah kadına ne güzel düşünüyor |
13 Şubat 2014 01:56 | |
Tuba_ | Cevap: Bir zamanlar böyle bir hanım varmış..peki ya şimdi? Ne kadar guzel bir kıssa paylasandan rabbim razı olsun ve rabbim bu derece teslimiyeti bizlerede nasip etsin... |
15 Temmuz 2007 18:31 | |
Medine-web | RE: Bir zamanlar böyle bir hanım varmış..peki ya şimdi? ne ders alıcı bir kıssa.."Benim beyim dedi, rızık veren değil rızık yiyendir. Rızık yiyen, rızık veremez."Allah böyle bir imanı herkese nasip eylesin inşaallah. hoş safa geldiniz zikrulah kardeşim.böyle güzel paylaşımlarınızı bekliyoruz inşaalah. |
15 Temmuz 2007 17:56 | |
TufeyL | Bir zamanlar böyle bir hanım varmış..peki ya şimdi? Belh’in meşhur velisi Hatim-i Asam, (852 -H.237) hacca gidiyordu. Hanımına teklifte bulundu: - Hanım, ne kadar nafaka bırakayım sana, ben gelinceye kadar? Tevekkül ve teslimiyet timsali hanımın cevabı ibretliydi: -Ne kadar yaşayacaksam o kadar! - Hanım senin ne kadar yaşayacağını ben ne bileyim?.. - Öyle ise dedi, benim nafakamı ne kadar yaşayacağımı bilene bırak. O beni şimdiye kadar hiç nafakasız bırakmadı, şimdiden sonra da bırakmaz. Sen harçlığını yanında tut, gurbette sana lazım olabilir. Hatim-i Asam yola çıktıktan sonra mahalle hanımları ziyarete geldiler. - Allah kavuştursun beyiniz hacca gitti, dediler. Hemen arkasından da mahalli dille sormadan edemediler: - Beyin sana ne kadar rızık bıraktı gelinceye kadar?.. - Benim beyim dedi, rızık veren değil rızık yiyendir. Rızık yiyen, rızık veremez. Ben rızkımı hep rızık verenden beklemişim şimdiye kadar. O beni hiç rızıksız bırakmamış, yine de bırakmayacağına inanıyorum. Hanımlar bu cevaptan pek memnun olmadılar, dudaklarını büküp aleyhte konuşarak gittiler... Aradan çok geçmedi Hatim’in evinin kapısında at kişnemeleri duyuldu. Dışarıya çıkan hanım, bir atlı kafilesiyle karşılaştı. Hacıları uğurlamaktan dönen Bağdat halifesi susamış, su içmek için uğramış buraya. Hanım hemen bir testi su ile bir bardak uzattı. Soğuk suyu kana kana içen halife yanındaki vezirine emir verdi: - İçtiğimiz suyun bedelini bize yakışan şekilde öde!.. Toprak çanağın içini altınla dolduran vezir, bardağı kapının yanına bırakırken söylendi: - Allah’a emanet olun bacım, soğuk suyunu içtik, hakkını helal et... Kafile uzaklaşırken Hatim’in hanımı bardağın içinde beyi hacdan dönünceye kadar yetip de artacak miktarda para bırakıldığını gördü. Her zaman yaptığı gibi yine seccadesine yönelip şükür secdesine kapandı: Rabb’im dedi, çocukken anam babamın eliyle gönderiyordun rızkımı. Evlenince beyim Hatim’le göndermeye başladın rızkımı... Şimdi ise beyim hacca gitti, bu defa da halifeyle gönderiyorsun rızkımı. Beni hayatım boyunca hiç rızıksız bırakmadın. Zaten ben de seni hep böyle bildim. Bu yüzden tevekkül ve teslimiyetim hiç azalmadı, hep arttı. Ancak çevremdekiler aynı değiller. Onlar tevekkülsüz ve teslimiyetsizler... Hemen hücuma geçiyor, tevekkülsüzlük telkin ediyorlar bizlere... Sen tevekkül ve teslimiyet duyguları nasip eyle bu aile bireylerine de, asıl rızkı verenin sen olduğunu onlar da anlasınlar, senin kimseyi rızıksız bırakmayacağını idrakte onlar da gaflete düşmesinler, huzurlu yaşasınlar.. (AMİN...AMİN...AMİN.) |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|