Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader > Öldüren Ayet...

Konu Başlıkları: Öldüren Ayet... Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( Bakara )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
18 Mayıs 2014 16:06
GÖKCEN_AZRA
Cevap: Öldüren Ayet...

“İnkârcılığınıza devam ederseniz, dehşetinden çocukları birden ak saçlı ihtiyarlara çevirecek o günden kendinizi nasıl koruyabilirsiniz?” (Müzzemmil, 17)

Ne mutlu ki;

kuran dan böyle bir ayet okuyup da urperen kalbe...

Ve hatta urpermekle kalmayıp ruhunu teslim eden kullara...
26 Nisan 2014 18:54
Hâdimul İslam
Cevap: Öldüren Ayet...

Alıntı:
Emekdar Üye Üyemizden Alıntı Mesajı göster
ALLAH (cc) dostlarından Ebu Bekir Verrak Hazretleri’nin küçük bir oğlu vardı, bir gün onun elinden tutup Kur’an-ı Kerim hocasına götürdü. Yavrusuna Kur’ân okutup, onu Kur’ân yörüngesinde yetiştirmesi için hocaya teslim ettikten sonra eve döndü…

Zeki çocuk derse başladı, kısa zamanda Kur’ân-ı Kerim’i öğrendi... Bir gün; hocasının önünde Kur’ân okurken, bir ayetle karşılaştı. Ayet-i kelimeyi tek tek heceledi. Yüreğine müthiş bir kurşun saplanıvermişti! O ayetin mânasını düşünmekle, o çocuğun yüzü kireç gibi bembeyaz kesildi ve bir titreme aldı... Okumaya devam edemedi. Derhal evin yolunu tuttu ve kapıyı çaldı. Babası içeriden seslendi:

“Kim o?”

“Benim baba, çabuk aç!”


Babası kapıya koşup açınca, gördüğü manzara karşısında korktu; çocuğunun yüzü ürkütücü derecede solmuştu ve yavrucağı titreyip durmaktaydı. Hemen kollarını açıp sardı onu:

“Oğlum! Ne oldu sana böyle? Niçin benzin bu kadar sararmış?”

Güç bela cevap verdi çocuk:

“Bugün derste Kur’ân-ı Kerim’den bir ayet okudum. Mânâsını düşününce yüreğim eriyor sandım ve bu hâle geldim.”

Babası, çocuğunu içeriye alıp bir yere oturttuktan sonra tarifsiz bir merakla sordu yavrusuna:

“Ey gözümün nuru oğlum! Seni bu kadar sarsan ayet hangisi acaba?!”

“Şu ayettir.” dedi çocuk ve her bir harfini yüreğinde duya duya okudu o ayeti:

“İnkârcılığınıza devam ederseniz, dehşetinden çocukları birden ak saçlı ihtiyarlara çevirecek o günden kendinizi nasıl koruyabilirsiniz?” (Müzzemmil, 17)

Ayet-i celileyi tekrar etmek, çocuğun canına yeni bir ateş düşürdü, o masum yavrunun takati hepten kesildi ve yatağa düştü. Bu ayetin heybetinden hasta oldu ve kısa zaman sonra da vefat etti. O masum çocuğu, babası götürüp kabre koydu.

Baba Ebu Bekir Verrak Hazretleri sık sık o çocuğun kabrine gider, toprakları avuçlar, ağlar ve şöyle derdi:

“Ey Ebu Bekir Verrak! Senin küçücük oğlun Kur’ân’dan bir ayet okudu, ALLAH (cc) korkusundan can verdi. Sen; Kur’ân-ı Kerim’i hatmedip duruyorsun ve “ömür güneşin” kabir kuyusuna ağdı da, ALLAH’tan hiç onun gibi korkmazsın. Meğer senin gönlün ne katı bir gönülmüş, vah sana..!”

Bu onun nefis muhasebesiydi, ama sözün asıl muhatapları bizlerdik, bütün inananlar... “İnandık”larını söyleyenler!.. O büyük zât ki, böylesine mübarek bir evlat yetiştirmiş, mualla birisi. Peki ya her gün Hak’tan, hakikatten yana yüzlerce söz duyan, okuyan ama irkilmeyen, kendisini düzeltmeyen, en azından şöyle bir çekidüzen vermeyen bizler... Camide verilen bir vaaz esnasında; “ALLAH’ı anmaktan dolayı kalplerinizin haşyet duyacağı an henüz gelmedi mi?” sorusu karşısında, kalbi orada çatlayıp yığılan gencin hâlini de dinleyince... Hicabdan öte bir hâl gelmiyor elden...

Ve sözün hitamı;

Cenab-ı ALLAH’ın, o an ve haberin hatırlatılması anlamında, “gelmedi mi?” diye sorduğu ve bizleri kendimize gelmeye çağırdığı ayetler:

“Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?” (Ğâşiye Sûresi, 1) “Daha önce inkar edip de, inkarlarının karşılığını tadan kimselerin haberi size gelmedi mi? Onlara, can yakıcı azap vardır.” (Teğâbün Sûresi, 5) “İnananların gönüllerinin ALLAH’ı anması ve O’ndan inen gerçeğe içten bağlanması zamanı daha gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine Kitâb verilenler gibi olmasınlar; onların üzerinden uzun zaman geçti de kalbleri katılaştı; çoğu, yoldan çıkmış kimselerdir.” (Hadîd Sûresi, 16)


“Ey Ebu Bekir Verrak! Senin küçücük oğlun Kur’ân’dan bir ayet okudu, ALLAH (cc) korkusundan can verdi. Sen; Kur’ân-ı Kerim’i hatmedip duruyorsun ve “ömür güneşin” kabir kuyusuna ağdı da, ALLAH’tan hiç onun gibi korkmazsın. Meğer senin gönlün ne katı bir gönülmüş, vah sana..!”

vah ki ne vah bize....
05 Kasım 2007 14:23
karlofca61
Cvp: Öldüren Ayet...

Ya biz ne yapıyoruz, kur'an-ı kerimi okuyoruz, ama nasıl okuyoruz; orda ne anlalatıldığını bilmeden okuyoruz, Allah sonumuzu hayırlı kılsın.
04 Kasım 2007 15:37
MERVE DEMİR
Öldüren Ayet...

ALLAH (cc) dostlarından Ebu Bekir Verrak Hazretleri’nin küçük bir oğlu vardı, bir gün onun elinden tutup Kur’an-ı Kerim hocasına götürdü. Yavrusuna Kur’ân okutup, onu Kur’ân yörüngesinde yetiştirmesi için hocaya teslim ettikten sonra eve döndü…

Zeki çocuk derse başladı, kısa zamanda Kur’ân-ı Kerim’i öğrendi... Bir gün; hocasının önünde Kur’ân okurken, bir ayetle karşılaştı. Ayet-i kelimeyi tek tek heceledi. Yüreğine müthiş bir kurşun saplanıvermişti! O ayetin mânasını düşünmekle, o çocuğun yüzü kireç gibi bembeyaz kesildi ve bir titreme aldı... Okumaya devam edemedi. Derhal evin yolunu tuttu ve kapıyı çaldı. Babası içeriden seslendi:

“Kim o?”

“Benim baba, çabuk aç!”


Babası kapıya koşup açınca, gördüğü manzara karşısında korktu; çocuğunun yüzü ürkütücü derecede solmuştu ve yavrucağı titreyip durmaktaydı. Hemen kollarını açıp sardı onu:

“Oğlum! Ne oldu sana böyle? Niçin benzin bu kadar sararmış?”

Güç bela cevap verdi çocuk:

“Bugün derste Kur’ân-ı Kerim’den bir ayet okudum. Mânâsını düşününce yüreğim eriyor sandım ve bu hâle geldim.”

Babası, çocuğunu içeriye alıp bir yere oturttuktan sonra tarifsiz bir merakla sordu yavrusuna:

“Ey gözümün nuru oğlum! Seni bu kadar sarsan ayet hangisi acaba?!”

“Şu ayettir.” dedi çocuk ve her bir harfini yüreğinde duya duya okudu o ayeti:

“İnkârcılığınıza devam ederseniz, dehşetinden çocukları birden ak saçlı ihtiyarlara çevirecek o günden kendinizi nasıl koruyabilirsiniz?” (Müzzemmil, 17)

Ayet-i celileyi tekrar etmek, çocuğun canına yeni bir ateş düşürdü, o masum yavrunun takati hepten kesildi ve yatağa düştü. Bu ayetin heybetinden hasta oldu ve kısa zaman sonra da vefat etti. O masum çocuğu, babası götürüp kabre koydu.

Baba Ebu Bekir Verrak Hazretleri sık sık o çocuğun kabrine gider, toprakları avuçlar, ağlar ve şöyle derdi:

“Ey Ebu Bekir Verrak! Senin küçücük oğlun Kur’ân’dan bir ayet okudu, ALLAH (cc) korkusundan can verdi. Sen; Kur’ân-ı Kerim’i hatmedip duruyorsun ve “ömür güneşin” kabir kuyusuna ağdı da, ALLAH’tan hiç onun gibi korkmazsın. Meğer senin gönlün ne katı bir gönülmüş, vah sana..!”

Bu onun nefis muhasebesiydi, ama sözün asıl muhatapları bizlerdik, bütün inananlar... “İnandık”larını söyleyenler!.. O büyük zât ki, böylesine mübarek bir evlat yetiştirmiş, mualla birisi. Peki ya her gün Hak’tan, hakikatten yana yüzlerce söz duyan, okuyan ama irkilmeyen, kendisini düzeltmeyen, en azından şöyle bir çekidüzen vermeyen bizler... Camide verilen bir vaaz esnasında; “ALLAH’ı anmaktan dolayı kalplerinizin haşyet duyacağı an henüz gelmedi mi?” sorusu karşısında, kalbi orada çatlayıp yığılan gencin hâlini de dinleyince... Hicabdan öte bir hâl gelmiyor elden...

Ve sözün hitamı;

Cenab-ı ALLAH’ın, o an ve haberin hatırlatılması anlamında, “gelmedi mi?” diye sorduğu ve bizleri kendimize gelmeye çağırdığı ayetler:

“Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?” (Ğâşiye Sûresi, 1) “Daha önce inkar edip de, inkarlarının karşılığını tadan kimselerin haberi size gelmedi mi? Onlara, can yakıcı azap vardır.” (Teğâbün Sûresi, 5) “İnananların gönüllerinin ALLAH’ı anması ve O’ndan inen gerçeğe içten bağlanması zamanı daha gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine Kitâb verilenler gibi olmasınlar; onların üzerinden uzun zaman geçti de kalbleri katılaştı; çoğu, yoldan çıkmış kimselerdir.” (Hadîd Sûresi, 16)

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.