www.medineweb.net, yükleniyor... 'den beri Kesintisiz Yayında....

Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Kitaplık/Kütüphane > Kütüphane (Genel) > Peygamberimizin Fotoğrafı İstanbul'da mı?

Konu Başlıkları: Peygamberimizin Fotoğrafı İstanbul'da mı? Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( oruç )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
28 Ocak 2015 12:11
ali70
Cevap: Peygamberimizin Fotoğrafı İstanbul'da mı?

Peygamberleri onlara: Onun hükümdarlığının alâmeti, Tabut'un size gelmesidir. Meleklerin taşıdığı o Tabut'un içinde Rabbinizden size bir ferahlık ve sükûnet, Musa ve Harun hanedanlarının bıraktıklarından bir kalıntı vardır. Eğer inanmış kimseler iseniz sizin için bunda şüphesiz bir alâmet vardır, dedi. (Bakara 248)


Allah tarafından gönderilen bir tabut(yani sandık) var demek ki. Yani kutsal bir emanet var... Bilemiyorum...
28 Ocak 2015 12:01
ali70
Cevap: Peygamberimizin Fotoğrafı İstanbul'da mı?

Kutsal Emanetlerin ve Heraklius’un Sandığı’nın hikayesi, Sultan Polat tarafından kaleme alınan ve Kapı Yayınları tarafından okurla buluşturulan “Evliya Çelebi ve Ahit Sandığı” adlı romanda detaylı olarak anlatılıyor.

O dönemde Hıristiyan dünyasının kutsal emanetleri, Ayasofya’da saklanıyordu. Emanetler arasında yer alan Heraklius’un Sandığı da vardı.

Ve Katolikler, Hz. Muhammed’in(sav) son peygamber olduğunu ispatlayan o sandığı ele geçirmek için İstanbul’u yağmalamışlardı.



alıntı
28 Ocak 2015 11:55
ali70
Cevap: Peygamberimizin Fotoğrafı İstanbul'da mı?

HZ. ADEM'E LEVHA OLARAK VERİLDİ Mİ?

M. Yusuf Kandehlevî, eserinde Bizans İmparatoru'nun gelen elçilere aynı şekilde Hz Harun, Hz Lut, Hz İshak, Hz Yakub, Hz İsmail, Hz Yusuf, Hz Davut, Hz Süleyman'a ait olduğunu iddia ettiği resimleri de gösterdiğini, yine elçilerin dilinden aktarıyor. Aktarılan bilgilere göre elçilere en son gösterilen resim Hz.İsa'ya ait olan resimdi.

“İnanıyoruz ki bunlar asıllarının aynısıdır. Çünkü bizim Peygamberimiz resimdekine o kadar çok benziyor ki, diğerlerinin de benzediği aşikâr.” diyen elçiler Bizans İmparatoru'na “Bu resimleri nereden buldunuz?” diye sorduklarında şu cevabı almışlar:

“Hz Âdem, soyundan gelecek peygamberleri kendisine göstermesi için Rabbine niyazda bulunmuş. Allah'ta O'na peygamberlerin resimlerini levhalar halinde indirmiş. Bu resimler Hz Âdem'in doğudaki mahzeninde saklı iken, Hz. Zülkarneyn orayı ele geçirdiğinde resimleri alarak Hz. Danyal'a vermiş. Hz. Danyal da levhalardaki bu resimleri ipek bezlere aynen çizmiş, onlar da hanedanımız vesilesi ile bana kadar ulaştı. Allah'a yemin ederim ki, saltanatımı terk edip sizin en sıradanınıza, ölünceye kadar kölelik yapmaya razıyım”.

Elçiler sonra da kendilerine büyük ikramlarda bulunulup hürmet ve sevgiyle uğurladıklarını anlatıyor ve şöyle devam ediyorlar:

“Biz Halife Ebubekir'in yanına döndüğümüzde olanları anlattık.

Halîfe Ebubekir gözleri dolu dolu “Doğrudur. Bir düşkün bile, Allah, hakkında hayır dilerse ona hayır verir. Allah'ın Resulü bize, Hıristiyan ve Yahudilerin kitaplarında kendisinin vasıflarının bulunduğunu söylemedi mi?” buyurdu”.


alıntı
28 Ocak 2015 11:50
ali70
Peygamberimizin Fotoğrafı İstanbul'da mı?

Peygamberimizin Ve Diğer Bütün Peygamberlerin Resimleri İstanbul'da Mı?

M. Yusuf Kandehlevî, Hayâ-tüs-Sahâbe isimli eserinin 4. cildinde çok ilginç bir hâdiseden bahsediyor.

Hz. Ebûbekir'in, hilâfet yıllarında Bizans İmparator'unu İslam'a davet etmek için gönderdiği iki elçi, Bizans Sarayı'nda gördükleri Peygamber resimlerini Medine'ye döndüklerinde bütün tafsilâtıyla Halîfe Ebûbekir'e anlatırlar.

İşte bu hâdisenin teferruâtı:



Halife Hz. Ebubekir, Bizans İmparatoru Heraklius'u İslâm'a dâvet etmek için, Ubade b. Sâmit ve Hişam b. As'ı Bizans'a elçi olarak göndermişti. Ubade b. Sâmit anlatıyor: “Kılıçlarımız boynumuzda olduğu halde şehre girdik. İmparatorun sarayına geldik ve sarayın kapısında indik. İmparator Heraklius sarayının penceresinden bize bakıyordu. Biz 'La ilahe illallahu vallahu ekber' deyince Allah biliyor ki, saray sanki şiddetli rüzgâra maruz kalmış bir hurma dalı gibi sallanmaya başladı. Bunun üzerine bize haber göndererek içeri dâvet etti. “Dininizin îcâb ettirdiği şeyleri, yüksek sesle yerine getirerek bizi rahatsız etmeye hakkınız yok” dedi ve bize yanına girmemiz için izin verdi. İçeri girdik. Kırmızı ve görkemli bir taht üzerine oturdu. Sırtında da kırmızı bir pelerini vardı. Yanında Rumlardan râhipler ve harp uzmanları toplanmışlardı. Perdeler, şamdanlar, halılar, mobilyalar vs. odasındaki her şey kırmızıydı. Mütebessim bir ifâdeyle bize baktı ve:
-Bize aranızdaki usule göre selam verseydiniz ne olurdu, dedi. Yanında duran ve çok güzel konuşan adamına:
-Bizim selamımız size uygun değil, dedik.
-Nedir sizin aranızdaki selam? deyince:
-'Esselamu aleyke' diye cevap verdik.
-Peki, siz kralınıza nasıl selam veriyorsunuz?
-Aynı şekilde, diye cevap verdik
-Sizin sözlerinizin en büyüğü hangisidir? diye sordu.
-La ilahe illallahu vallahu ekber, dedik. Allah biliyor biz bunu söylerken saray o kadar sallandı ki kral düşmemesi için başındaki tâcı tuttu. Ve korkuyla başını kaldırıp tavana baktı:
-Söylediklerinizden sarayım sallandı. Bu sözü evlerinizde söylediğinizde evleriniz de sallanıyor mu? diye sordu.
-Hayır, bunu ilk defa burada görüyoruz, dedik.
-Keşke bunları söyleyince her şey başınıza yıkılsaydı da sizden kurtulsaydık. Şüphe yok ki, toprağımın yarısı elimden çıkacak, dedi.
Sonra bize birçok soru sordu. Namaz ve orucu, ibâdeti, Peygamber Efendimiz'i sordu. Tüm sorularını cevapladıktan sonra, bize güzel bir oda ile bol yemek hazırlanmasını emretti. Üç gece orada kaldık.”



Nihâyet bir akşam hizmetçilerinden birini göndererek bizi çağırttı. Yanına gittiğimizde önceki sorduklarını tekrar sordu. Biz de aynı şekilde cevaplandırdık. Sonra kutsal emânetler sandığının getirilmesini emretti. Dört köşeli, altın yaldızlı büyük bir sanduka getirdiler. Sandukanın içinde küçük bölümler vardı. Her bölümün de kilidi ve kapağı. O bölmelerden birini açarak, siyah renkli ipekli bir bohça çıkardı. Bohçayı açınca içinden siyah renkli ipek bir bez çıktı. Bezin üzerine çizilmiş oldukça yakışıklı bir adam resmi vardı. İri gözlü, kolları ve baldırları kalın, iri yapılı ve uzun boylu bir adam resmiydi bu. Gür sakallı ve Allah'ın yarattıklarının en güzeli denecek kadar güzel yüzlü, saçlarında iki örgü bulunan bu zatın resmini bize göstererek,
-'Bunu tanıyor musunuz?' dedi.
-'Hayır!' dedik.
-'Bu insanlığın atası Hz Âdem'dir,' dedi. İnsanların en gür saçlısıydı. Sonra başka bir bölüm açtı. Oradan da siyah ipekli bir bez çıkardı. Üstünde beyaz bir resim vardı. Resimdeki adamın saçı koyu burçak renginde kıvırcık saçlı, gözleri iri, başı büyükçe ve sakalı oldukça güzeldi. Bize:
-'Bunu tanıyor musunuz?' dedi.
-'Hayır!' dedik.
-'Bu Hz. Nuh'tur,' dedi.
Sonra başka bir gözden, siyah bir ipekli bez parçasında, başka bir resim daha çıkardı. O da beyaz tenli; gözleri güzel, alnı geniş, yüzü uzunca, sakalı beyaz ve mütebessim bir adam resmiydi.
-'Bunu tanıyor musunuz?' dedi.
-'Hayır!' dedik.
-'Bu Hz. İbrahim'dir,' dedi.
Başka bir bölüm daha açtı. Oradan da beyaz ipek bez üzerinde bir resim çıkardı. Allah'a yemin olsun ki, tıpkı Resulü Ekrem (a.s) idi. Bize
-'Bunu tanıyor musunuz?' dedi.
-'Evet! Vallahi bu Hz. Muhammed'dir' dedik.
Ayağa kalktı, salonda düşünceli düşünceli birkaç adım attıktan sonra tekrar gelip tahtına oturdu ve tekrar sordu:
-Gerçekten O mu?
-'Evet, ta kendisi', dedik. Resme biraz daha dikkatlice baktıktan sonra;
-'Aslında bu resim en son bölümde bulunuyordu. Fakat sizin ne yapacağınızı merak ettiğimden onu başa aldım' dedi. Bir başka bölümü daha açtı. Oradan da siyah ipekli bir bez çıkardı. Onda da kıvırcık saçlı; esmer, gözleri çukur, keskin ve sert bakışlı, çatık kaşlı, asık suratlı, dişlerini sıkmış, oldukça öfkeli bir adam resmi çıktı.
-'Bunu tanıyor musunuz?' dedi.
-'Hayır!' dedik.
-'Bu Hz Musa'dır,' dedi.


alıntı

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.