Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Gönülden Dökülen Nağmeler > Babamiz Birgün Gercekten ölür...

Konu Başlıkları: Babamiz Birgün Gercekten ölür... Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( Bakara )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
21 Mart 2017 14:57
Hâdimul İslam Ben!!!

Babamın; hep yarı yolda kalan kızıyım;

Herşeyi yarım bırakmış, yarım bırakılmış

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
25 Mart 2015 12:07
memat
Cevap: Babamiz Birgün Gercekten ölür...

en kötüsüde babasız büyümekdir bence:(
25 Mart 2015 11:57
su damlası
Cevap: Babamiz Birgün Gercekten ölür...



GÜLÜMSEDİM BABA
Ben henüz çocukken
Hayatı daha tanımamışken
Babam bana uzaklardaki karlı dağları
Gösterirdi ‘’gülümse kızım’’
Gülümse ki dağlardaki karlar erisin
Gözlerinin ışığına bakardım neden dercesine
O dağın tepesinde yaşayan çocuklar var derdi
Üşümesinler
Sen gülümse ki dağlara bahar gelsin
Çocuklar gülsün oynasın ayakları buz tutmasın
Gülümserdim anında
Gülümsedim BABA
Büyüdüm hayatı acımasızlığını gördüm gülümsedim
Yüreğim acıdı gülümsedim acılarıma
Hep o karlı dağlar, hep o çocuklar geldi aklıma
Gülümsedim baba...
25 Mart 2015 11:04
su damlası
Cevap: Babamiz Birgün Gercekten ölür...

28 Ağustos 2014 20:59
EyMeN&TaLhA
Cevap: Babamiz Birgün Gercekten ölür...

''Hep sessiz ağlayan, suskun seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen, sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık…
Büyüyorsunuz o zaman işte.
Savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak.''




çok çok güzel ifadeler
babası hayatta olanlar daha çok okumalı bu satırları.çünkü insan babası ölünce hep her anı doyasıya yaşamadığı için kendine kızıyor...
28 Ağustos 2014 20:15
umut628
Cevap: Babamiz Birgün Gercekten ölür...

BABASI ÖLÜNCE İNSAN BÜYÜR

Babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur. Bu harika.
İnsan babası ölünce büyüyor çünkü.
Yalnız başına kalıyorsunuz o zaman artık.
Çocukken her şeyi bilen, herkesten güçlü olan babamız biz büyüdükçe küçülüyor.
Zamanını tamamlamış ve geçmişte kalmış bir yaşlı olarak kendi köşesinden bize bakıyor.
Uzakta olsa da, bize dokunamasa da…
Usandıracak kadar ayrıntılı sorularla hayatı öğrendiğimiz, her şeyi bilen babamızın sorularıysa biz büyüdükçe artık bize sıkıcı gelmeye başlıyor.
Müdahale etmese, soru sormasa ne iyi olur dediğimiz zamanlar çok oluyor artık.
Biz ondan daha iyi biliyoruz ya her şeyi. Zaman artık onun zamanı değil ya…
Teknoloji gelişti ya… Her şey değişti ya…
Oysa ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz, işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz.
Çünkü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde.
Sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan, güneşten koruyormuş meğer o gölge.
Siz de aile kuruyorsunuz, baba oluyorsunuz, sizin de gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor ama o gölgeyi çok arıyorsunuz.
Babanız öldüğünde büyüyorsunuz.
Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz, azarını duyacağınız, takdirini alacağınız, akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz, korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.
Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz, her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık…
Hep sessiz ağlayan, suskun seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen, sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık…
Büyüyorsunuz o zaman işte.
Savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak.
Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur…
28 Ağustos 2014 17:06
A_raf
Cevap: Babamiz Birgün Gercekten ölür...

baba gider telaş biter disiplin biter bereket biter her şey alt üst olur ama yapacak bir şey yok bir gün bizde gideceğiz
28 Ağustos 2014 16:48
GÖKCEN_AZRA
Cevap: Babamiz Birgün Gercekten ölür...




Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?
Cemal Süreyya
28 Ağustos 2014 15:15
su damlası
Cevap: Babamiz Birgün Gercekten ölür...

Babamız bir gün gerçekten ölür, ama biz, onun ölümünü bile birden değil parça parça kavrarız. Eve geç kaldığımızda duyduğumuz tedirginlik, yerini garip bir boşluğa bırakır mesela;Annemiz, “babanız duymasın “ demez olur. Ütü masasında eksik bir giysi vardır artık. Sabahları ceketini tuttuğumuz telaş, akşamları kapısını açtığımız yorgunluk bizi terk etmiştir. Yaşarken bir alışkanlığa kurban giden babamızı, öldüğü günden sonra tekrar toplamaya, bir arya getirmeye başlarız. Onun, yırtık bir resim gibi günlerimizin şurasına burasına dağılmış ne çok yüzü varmış meğerse. Haber izleyen, kızan, surat asan bıyık altından gülen baba yüzlerinin hepsi de neredeyse bir tek kavşakta birleşmektedir ama: Evde. Bizim babamız bir ev adamıdır. Aslınca onlarca yıl hâkimi değil, mahkûmu olmuştur yaşadığı evin. Son bir gayretle yaşadığı konağı ve toprakları terk etmeye çalışan Tolstoy’un deliliğine soyunamayacak kadar karısı ve çocukları tarafından teslim alınmış, inceden inceye tutkusuzlaştırılarak vasat bir adama dönüştürülmüş ve hayatının yeknesaklığı içinde bir gün, kefen parasını biriktirmiş olmanın huzuruyla evine veda etmiştir.

Artık içimizden hiç kimsenin, bize veda eden babanın yerine baba olamayacağını, vaktin çıkıp çıkmadığını onun sesiyle soramayacağını anladığımızda, çaresizce bir şey yaparız: Kendimizi babamızın hiç ölmediğine, şeceremizin hiç dağılmayacağına inandırmak için, onun en sevdiğimiz fotoğrafını büyüterek, annemizin ya da en büyük kardeşimizin odasındaki duvarın yerine konduruveririz. Konduruveririz ve o resme bakarken ilk kez babamızın yüzüyle yüzleşiriz. Böylelikle ilk kez, babamızın gözlerinde bir göç öncesinin alınganlığını görürüz; saçlarının fazlasıyla beyazlaşmış olduğunu görürüz. Görürüz ki, onun alnı yaşadığımız coğrafyanın kaderiyle aynıdır. Sanki hiç mola verilmemiş bir savaşın cephe yerine benzeyen bu alın aslında bizzat hayatın alnıdır. Onu yeniden aramıza çağırmakla, yüzünü her gün görebileceğimiz bir yerde ağırlamakla, bir süreliğine de olsa, ölü babamızla ilk kez içtenlikle baba-evlat haline geliriz. Konuk ettiğimiz insanlara anlatırız onu, kim olduğunu soran çocuklara; öyle ki, onun kim olduğunu sormayanlara içlendiğimiz bile olur. Duvarda, bazı yanlarını yeni yeni hatırladığımız, çerçeve içinde bir babamız vardır artık.

Ama gün gelir, mevsimler duvardaki fotoğrafı da soldurmaya başlar. Babamızın gözaltlarını tutan o incelmiş bağcıklar, bir kere daha unutkanlığımız tarafından kopmaya terk edilir. Aramıza heyecanla çağırdığımız sevgili ölümüzün yüzü, mahkûm olduğu çerçevenin içinde tekrar bir gölgeye, bir alışkanlığa dönüşür. Bir evden bir eve taşınırken, eşyalarımızın arasında can çekişir durur; yeni evimize uygun olup olmadığını düşündürecek kadar uzaklaşır aramızdan. Nihayet, yeni evlerimiz, bu yakışıksız yabancının resmini duvarları için uygunsuz bulmaya başlar. Yeni evlerimizin duvarları, su kenarlarını, tarlaları, yorgun işçi tulumlarını, bir memurun çantasını, bir askerin kaputunu, bir kasketin alınlığını ve bütün o eski alışkanlıkları kabul etmez olur artık. Bir gün, biz yine fark etmeden, duvardaki yerinden de devrilir babamız; ikinci kez ölür!..
"Alıntı"
28 Ağustos 2014 15:10
su damlası
Babamiz Birgün Gercekten ölür...



Çoğumuz, babamız henüz hayattayken onun yüzüne bir kere bile dikkatle bakmayız.
Baba, “baba” demeye başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır.
Yıllarca babamızdan değil, bir alışkanlıktan bahsederiz: Annemize,
“babam bugün niçin gecikti?” diye sorarız; kardeşimize,
“babam yine su istiyor,” der ve dertleniriz; bazen de “babama hangi yalanı uydursam,”
diye planlar kurarız kafamızda. Baba, her seferinde, bize biraz uzak, biraz yabancı birisidir.
Her gün elbiselerini giydirip sokaklara saldığımız o “biraz” yabancının, zamanın karşısında nasıl da eriyip gittiğini fark etmeyiz bile.
Oysa ilkin ve hep onun elbiseleri yaşlanır, ilkin ve hep onun saçları ağarır, ilkin ve hep o öksürür.
Bir alışkanlığın perde gerisinden baktığımız o yüzde zaman, çizgilerden,
irintilerden ve çıkıntılardan yeni bir yüz yapar; bunu da fark etmeyiz. İçimizden az buçuk dikkat kesilenler bilirler ki,
baba, gözaltlarındaki torbalarda yorgunluk biriktiren kederli göçmenidir evimizin.
Bir an gelir, gözaltlarındaki torbaların bağcığını gözlerinin feriyle bağlayamaz olur artık.
O iki bağcık da, hiç ummadığımız bir vakitte, hiç ummadığımız bir yerde çözülüverir.
Çözülüverir ve babamız, bizden sakladığı bütün yorgunluklarını orta yerde bırakıp, kederli yüzünü terk eder.

Biliyor musunuz? Babamız bir gün gerçekten ölür!

"ALINTI"

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.