07 Aralık 2016 12:46 | |
Hâdimul İslam | Bazı anneler mesaj yazıyor; çocuğumla çok zaman geçiriyorum diye eşim bozuluyor diyorlar. Adamcağızlar nasıl bozulmasın? Biz hanımların ipe pipet dizerek yapılmış kolyeye tav olup boynundan çıkarmayanına 'anne'; altın kolyeden başkasının yüzüne bakmam diye surat yapıp dır dır edenine 'eş' denir. Yazık valla![]() [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hatice Kübra Tongar |
19 Kasım 2016 13:00 | |
Hâdimul İslam | ‘Yorgunum, enerjim yok…’ Her ne kadar yorgunluğumuzun sebebini ev işleri, çocukların hareketliliği, her işin bize baktığı olarak tanımlasak da, bence sebep bunlar değil. Çünkü sağlık sorunu olmayan bir insan için, hele ki bizim yaşlarımızdaysa, bedensel yorgunluğun geçmesi iyi bir uykuya bakar. Yarım saat uyursunuz, yorgunluğunuz geçer gider. Bu denli geçmeyen, çocuğumuzla beraberliğimizi bile etkileyen bir yorgunluktan bahsediyorsak, bence ‘bedenimize’ değil, ‘yüreğimize’ bakmamız gerek. Yorgun olan, kırgın olan, hayal kırıklığı yaşayan, ümidini kaybeden o… Kalbimiz… O yüzden enerji bulamıyor, bu sebeple harekete geçemiyoruz. Bence kalbi dinlendirmenin en kolay, en naif, en tesirli yolu; çocukların masumluğuna sığınmak... Eğer anneyseniz işiniz kolay. Hafta sonu da geldi, çocuklar evdedir de şimdi. Bırakalım işi gücü, çocuklarımızın çocukluğuna akarak kalbimizi şarj edelim biraz. Oyun oynayalım, sohbet edelim, onların tatlı haylazlıklarına eşlik edelim… Anne değilsek de sorun değil. Çünkü o zaman halayızdır, yengeyizdir, teyzeyizdir, komşuyuzdur… Sığınılacak bir çocuk dünyası muhakkak buluruz. Ve sanılanın aksine çocuklar insanı yormaz, bilakis onlarla dinlenip enerji buluruz. O zaman reçetenize yazıyorum; enerji dopingi için her gün tam doz çocuk dünyası alın… Şurup gibi, hap gibi, şifa niyetine… |
16 Kasım 2016 20:23 | |
mehmet akif2 |
Bak güzel bir güne uyandık. Sen de ser tuzunu kurusun... O zaman hepimize 'tuzu kuru' bir gün olsun inşallah |
16 Kasım 2016 13:45 | |
Hâdimul İslam | Tuzunuz Kuru Olsun [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ‘Kesin Hatice Hanım’ın bakıcısı vardır. Tabii bakıcı olunca kolay bu kadar işi yetiştirmek, çocuğa bağırmamak… Ne, yok muymuş bakıcısı?! O zaman kesin annesi yanındadır, o bakıyordur çocuklara. O da mı değil? O zaman eşi çok yardımcıdır, başka türlü olamaz zaten. Aa, eşi de yoğun çalışıyormuş, ha? Her baba gibi akşam geliyormuş yani eve? O zaman kesin çocukları çok uslu. Benim çocuklar gibi olsalardı, görürdü gününü. O da mı değil? Hele ufak olan çok mu hareketliymiş bir de? Olsun, vardır yine bir yardım edeni, bir şeyleri… Belli zaten halinden, tuzu kuru onun bence.’ Diyen anne,;;; haklısın. Tuzum kuru benim. Çünkü ben kuruttum o tuzu ve ıslandıkça kurutmaya devam ediyorum. Çok yoruluyorum, ‘aman genciz, akşam uyurum geçer’ diyorum. Gece çocuklar uyumamakta direniyor ‘oh bu gece uykuyla zayi olmayacak, bol bol kitap okuruz’ tesellisine sarılıyorum. Bazen öfkeleniyorum, kendi kendime ‘Allah sabredenlerle beraberdir, sabret öfkene’ diyorum. Gün oluyor enerjim bitiyor, çocukların enerjisiyle kendimi şarj ediyorum. Hastalanıp dinlenecek fırsat bulamadığımda ‘çok şükür hayır için koşuşuyorum, hastalığa zamanım yok’ deyip kendimi motive ediyorum. Çocuklar birbiriyle atıştığında ‘problem çözmeyi öğreniyorlar’ gözüyle bakıyorum. Evde yaygara kopunca ‘aman başım ağrıdı’ demek yerine ‘çok sesli çocuk korom var benim’ deyip, ben de şarkıya katılıyorum. Her gün tuzum tekrar tekrar ıslanıyor; ben de emekle, gayretle, duayla onu tekrar tekrar kurutuyorum. Yani haklısın tuzum kuru benim. Bak güzel bir güne uyandık. Sen de ser tuzunu kurusun... O zaman hepimize 'tuzu kuru' bir gün olsun Hatice Kübra Tongar |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|