| |||||||
Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda) |
| 28Haziran 2019 16:20 | |
| su damlası | Rabbim' dedi titreyerek kendisinin duyabileceği kadar kısık bir sesle... -Yazmak istiyorum...bir bir dökmek istiyorum içimi yığın eden ne varsa... ne olur yardım et bana...' |
| 10 Ağustos 2017 23:51 | |
| Hâdimul İslam |
Musa a.s'ın yakarışıyla yakarıyorum sana Rabbim'*dedi, "'Rabbim!* Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar beni." -Bismi hu Söz tükendi ağzımda, tek umut ellerimde...* |
| 31 Ekim 2014 02:02 | |
| Beytül Ahzan | Cevap: .. Başlıksız Satırlar / Beytül Ahzan .. "Bana bir ninni söyle anne .. Uyuyup bir daha uyanmayayım .." uyanmamayım .. bıraktı, sustu, önünü kesti kelimelerinin .. ya devam edip susayacaktı, yada susacaktı ..bilemedi hangisinde kaldığını .. sadece öylece kalakaldı .. ..ahzan 31.10.2014 01:58 |
| 05 Eylül 2014 20:33 | |
| Allahın kulu_ | Cevap: .. Başlıksız Satırlar - Beytül Ahzan .. Medineveb bir yazar daha kazandi masaAllah |
| 05 Eylül 2014 19:30 | |
| Beytül Ahzan | Cevap: .. Başlıksız Satırlar - Beytül Ahzan .. Herzamanki bi bayram sabahının erken saatinde gelenlerin sesleriyle uyandı, çocuk sesleriyle .. Uyanmak istemese de ne kadar uyandı uyanmak zorunda olarak .. Zoraki tebessümle zoraki dirençle onca yorgunluğa rağmen .. Yeğenlerinin odaya doluşmasıyla ister istemez tebessüm belirdi uykusuzluğun çehresini işgal ettiği yüzünde .. Bu çocuklar da olmasa yüzü gülmeyecekti hani .. -"Biz geldik halaa, bayramın mübarek olsun halen uyuyormusun" -"Heya sabaha karşı ancak bitti işim geç uyudum" dedi yeğenleri kollarına koşarken .. 'İşte bayram' dedi içinden ..çocuklardan ve çocukların masum gözlerinde kaynayan gülücükten ibaret ... Ailece yapılan kahvaltı faslından sonra yine mutfağa geçti, tam kendine uğraşacak iş ararken elinde bayram hediyesiyle yeğeni yanına geldi; -"Hala sana bayram hediyesi aldık, inşallah beğenirsin açsana" Ne deseydi ki... 1825 gün önce yüreğine giydirdiği ağır mı ağır bu fistan dan beri, dışına tek bir şey almak ihtiyacı hissetmemişti ki .. Ne gelip geçen bayramlar değiştirdi bunu, nede içine girdiği kalabalık yada herhangi bir düğün .. Kefen dese değildi .. Duvak dese değildi .. Dikişleri kör/düğümle tutturulmuş, sol yanı havf sağ yanı reca renginde, bazen sürünerek bazen de sürüyerek taşıdığı, bazen içinde kaybolduğu çoğu zamanda tam baştan-aşağı ona göre biçilmiş bir fistan'dı .. -"İhtiyacım yoktu gerek te yoktu neden masraf ettiniz" dedi abisinin "ablam giy hele görelim bi" cümlesini duymaktan korkarak ama abisi çoktan gelmişti bile yanına gülümseyerek .. Anlamıştı yengesi yine olduğu hal ile kalmak istediğini, -"Acele etme bi kız işlerini bitirsin sonra giyer" diyerek yetişti imdadına .. -"Bekliyoruz ha ablam çok yakışacak sana" diyerek diğer odaya geçen abisinin arkasından baktı tebessüm ederek .. -"Abini kırma hevesle beğendi senin için, hiç olmasa bi kez üzerinde görsün" dedi yengesi giden abisinin ardından .. Ses etmedi ..iç çekişi dışında .. Açıp bakmadı bile hediyeye .. Gelen giden, 'bayram' .. Gelmesi beklenip de gelmeyen, 'bayram' .. Dalgınlıklar ..kalabalığa rağmen sağır bi kulak, 'bayram' .. Neşeye rağmen burukluk hüzün, 'bayram' .. Âh çocuklar, ne kadar da şanslısınız .. Desem ki çocuk kalmak istemez misiniz? anlar mısınız .. Desem ki çocukluğunuzu bana verin, benden istediğinizi alın? alır mısınız .. Akşamı zor etmiş olanın bekleyişiyle abisi tekrar geldi yanına, -"Ablacım benim bi giy göreyim kıracak mısın beni?" dedi ..sesi çıksa gözyaşları tek kelime etmesine izin vermeyecekti .. En iyisi, babasının yarısı kadar sevdiği, babasının yarısı kadar gördüğü abisini kırmamaktı .. Ağır adımlarla gitti, giydi abisinin beğendiği toz pembe gömleği ..aynı renkteki eteği .. Güzeldi .. ama güzel olan neydi ki? -"Maşallah abla çok yakışmış, beğendin sende değilmi, vallahi çok güzel olmuş, yengen dediki M...... bu rengi sever .." Güldü .. -"Allah razı olsun abi ya ama gerek yoktu ihtiyacım da yoktu" dedi .. -"Çıkarma abla ha vallahi çok yakıştı" Allah'ım ne olur ısrar etmesin diyerek dua etti içinden, gülerek ona bakan yengesine bakarken, anlamıştı yengesi de sıkıldığını .. Odadan çıkarken de aynı sözleri söyleyen abisininin gözden kaybolduğunu görünce gitti .. Eski haline döndü .. Gelen ablalarının "Neden giymiyorsun beğenmedinmi ama çok güzel sanada yakışırki, kırma abini hem neden rengarenk giymeye heves etmiyorsun ..diğer genç kızlar gibi .." sözlerini duymamaya çalışarak sonunda 3.günü de bitmişti bayramın .. Bitmişti nihayet, 'bayram' .. Âh çocuklar .. Bayramınızdan bana da bir şeker verin ... 05.09.2014 03:20 |
| 05 Eylül 2014 19:26 | |
| Beytül Ahzan | Cevap: .. Başlıksız Satırlar - Beytül Ahzan .. "12 saat ateşkeş ilan edilmiş Gazze'de... Hadi dünyaya dalmaya her türlü telaşa devam... Aşk acısına... Her türlü kazanç peşinde koşmaya... İftar sofralarını donatmaya... Her türlü hengameye devam işte... Gazze biraz çok değil az biraz rahat nefes alacakya...bu bizim çok umurumuzdaya... Bizde rahatlık üstüne bi rahatlık daha... Kısacası biraz Gazze'yi unutmaya... Ha birde bayram telaşı vardı değilmi? Bayram mı...hangi bayram... Sahi bayram-mı?" ... Tam 1825 gün olmuştu O'nu yürek tahtına alalı... Ve 3 bayram oluyordu, evet 3 bayramdır 'bayram' diyemezdi gelip geç(mey)en bayramlara... Ebedi ağırladığı... Ebedi kilit vurduğu yürek hanesinin kapısının üstüne... Kapısının ve... Ebedi vuslatı büyük buluşmaya bırakalı 1825 gün olmuştu... Kolaydı elbet dile söylemesi ama, zaman... 'Zaman' öyle su gibi akıp gitmiyordu işte! Gecenin ne kadar uzun olduğunu hastalar bilirdi ya hani, zamanın her saniyesinin nakışını gergef gergef nasıl işlediğini de zamanı gözleyen bilirdi... Buna zamanın sahibi C.C ve satır satır içini döküp, hükmünü geçiremediği cümleleriyle dolu ajandası şahitti... ... Yine birbirine karışmıştı hüzünler... Son sahur oluşumu... Gözyaşlarıyla dolu geçse de ramazanın bitişimi... Yürek yangını Gazze mi.. Can kırıklarıyla dolu bi bayramın daha gelişimi... yoksa... Yoksa işte... yoksa... Göğüs kafesini zorlayan o zamansız ağrısımı... Yutkundu, boğazına yüreğinin kör'düğümü oturmuştu sanki... Yutkundu...yutkunamadı.. "Azad et" diye haykırıyordu sanki hıçkırıkları... "Bizi azâd et !" Anladı... Bu bayram da zor geçecekti... Ve anladı ki, önünü aldığı hıçkırıkları yine bu bayramda onu köşe bucak tenhaya sürükleyecekti... 27.Temmuz.2014 04:06 |
| 05 Eylül 2014 19:23 | |
| Beytül Ahzan | Cevap: .. Başlıksız Satırlar - Beytül Ahzan .. "İnsan hakkını vermeli sarfettiği her bir cümlenin dahi... Dile getirdiği ve kaleme aldığı kısaca,dillendirdiği her harfin hakkını vermeliydi... Şayet söylemi eylemini doğrulamıyorsa, birbiriyle çelişiyorsa, dilini yutmalı tek kelime etmemeli... Aksi halde suya yazı yazmaktan öteye gidermiydi ki? Değilmi ki "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?" buyurarak; "Sözlerine şahitlik edecek eylemin yoksa, dillendirme ki yalanlamasın yapmadıkların söylediklerini" İkazında bulunur gibiydi Rabbimiz bizlere... Sahi insan neden olmadığı gibi görünürdü-görünmek isterdi ki? Aslında olmak istediği tavır,kişilik o olup da olamadığı içinmi ? Yoksa alkış, taltif ve yükseklerde olmak içinmi? Sözün seni böbürlendiği vakit sus! Susman seni böbürlendirdiği vakit konuş!" sözü ne kadar da doğruydu oysa..." Ne kadar beynini kemiren düşünceleri dağıtmaya çalışsa da olmuyordu galiba olmuyordu... Yürek başka yerde sessiz için için konuşurken, kalem başka şeyi yaz(a)mıyordu... Arada göz attığı tv kanalında her yarım saatte bir "dert edindiğin, dert dediğin derdinden utan! seninki de dert mi?" Dercesine yüzüne çarpan Gazze haberlerine baktı uzun uzun... Gazze... Âh yürek yangını... "Rabbim... Bizi senin derdin ile dertlendir" diyerek iç çekti, gözyaşlarının düşmesini isteyerek kapattığı gözlerinden... kaldı öylece bi süre... Islanmıştı önündeki ajandanın açık duran sayfası...dağılmıştı satırlar mürekkebinin üstüne düşen gözyaşlarından...okunmayacak kadar... İçe doğru katlayıp sayfayı, bir çırpıda kapattı ajandasını... "Seninki de dert mi ALLAH aşkına!" dedi kendi kendine, başını yana doğru çevirerek... "Bizimki de dert mi?" 22.Temmuz.2014 00:38 |
| 05 Eylül 2014 19:20 | |
| Beytül Ahzan | .. Başlıksız Satırlar / Beytül Ahzan ..  Uyandığında farketti ağlayarak uyuyakaldığını... Yanaklarını buz kesmişti gözyaşlarının ıslaklığı... Yine aynı rüyayı görmüştü, yine aynı ağrıyla uyanmıştı... Uyumuş uyanmış ama yinede geçmemişti boğazındaki düğümler... Halen dokunsalar infilak edecekti göz pınarları ama göz kapaklarının acısın gözünü her kırptığında bikez daha hissedince...yutkundu...bir kez daha, biz kez daha... Eline kalemi alsa mürekkebini tüketecek kadar çok yazası vardı, istiyordu ama olmuyor yazamıyordu... Evet artık eskisi gibi yazamıyordu... Boğazına dizilen düğümler kalem tutan parmaklarına kelepçe vurmuştu sanki... -Rabbim' dedi titreyerek kendisinin duyabileceği kadar kısık bir sesle... -Yazmak istiyorum...bir bir dökmek istiyorum içimi yığın eden ne varsa... ne olur yardım et bana...' Yazabilmek umuduyla uzandı her sayfasında buram buram hüzün kokan ajandasına... Her sayfasını okuya okuya ezberlediği satırlarla dolu olan sır'daşına... Güçsüzlüğünü farketti parmaklarının ama olsun başlayacaktı bi yerden, başlamalıydı... Yoksa içini dağ dağ eden birikintiler ya sel olup onu içinde kaybolacaktı, yada olmadık bi anda patlak verecekti... Buna dayanamazdı...yazmalıydı... -Musa a.s'ın yakarışıyla yakarıyorum sana Rabbim' dedi, "'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar beni." -Bismi hu Söz tükendi ağzımda, tek umut ellerimde... 19.Temmuz.2014 04:04 |
Yetkileriniz
|
| .::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|
Medineweb
Sosyal Medya Gruplarımız: |
