19 Mayıs 2021 22:24 | |
su damlası | Mülkü sâhibine teslîm et, ona bırak. |
19 Kasım 2008 10:51 | |
Aysima | Cvp: mâdem Dünyâ Fânîdir! NASİHAT NASIL OLMALI? Nâsihlerin (nasihat edenlerin) nasihatleri şu zamanda te’sîrsiz kaldığının bir sebebi şudur ki: Ahlâksız insanlara derler: "Hased etme! Hırs gösterme! Adâvet (düşmanlık) etme! İnad etme! Dünyayı sevme!" Yani, fıtratını (yaratılışını) değiştir gibi, zâhiren (görünüşte) onlarca mâlâyutâk (güç yetirilmez) bir teklîfte bulunurlar. Eğer deseler ki: "Bunların yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecrâlarını (akış yollarını) değiştiriniz. " Hem nasihat te’sîr eder, hem dâire-i ihtiyârlarında (tercîh edebilecekleri) bir emr-i teklîf olur. Mektûbât |
19 Kasım 2008 10:51 | |
Aysima | Cvp: mâdem Dünyâ Fânîdir! YARATILIŞ GĀYESİ İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gāyesi, Hâlik-ı Kâinât’ı (kâinâtın yaratıcısını) tanımak ve ona îmân edip, ibâdet etmektir. Ve insanın vazîfe-i fıtratı (yaratılış vazîfesi) ve farîza-i zimmeti (boynunun borcu), ma‘rifetullâh ve îmân-ı billâhtır (Allah’ı tanımak ve îmân etmektir) ve iz‘ân (iyice anlamak) ve yakîn (şübhesiz bilmek) ile vücûdunu ve vahdetini (birliğini) tasdîk etmektir. Evet, fıtraten (yaradılışca) dâimî bir hayat ve ebedî yaşamak isteyen ve hadsiz emelleri ve nihâyetsiz elemleri bulunan bîçâre insana, elbette o hayat-ı ebediyenin üssü’l-esâsı (en temel esası) ve anahtarı olan îmân-ı billâh ve ma‘rifetullâh ve vesîlelerinden başka olan şeyler ve kemâlâtlar, o insana nisbeten aşağıdır. Belki, çoğunun kıymetleri yoktur. Şuâ‘lar |
19 Kasım 2008 10:47 | |
Aysima | Cvp: mâdem Dünyâ Fânîdir! VÜCÛDUNU, MÛCİDİNE FEDÂ ET Sen burada misâfirsin ve buradan da diğer bir yere gideceksin. Misâfir olan kimse, berâberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz. Bu menzilden (konak yerinden) ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve kezâ, bu fânî dünyâdan da çıkacaksın. Öyle ise azîz (şerefli, i‘tibârlı) olarak çıkmaya çalış. Vücûdunu, Mûcidine (seni var edene) fedâ et. Mukābilinde (karşılığında) büyük bir fiyat alacaksın. Biz gidiyoruz, aldanmakta fâide yok. Gözümüzü kapamakla bizi burada durdurmazlar, sevkıyât var. Lem‘alar |
19 Kasım 2008 10:47 | |
Aysima | Cvp: mâdem Dünyâ Fânîdir! RIZIK MUKADDERDİR Rızk mukadderdir (takdîr edilmiştir) ve ihsân ediliyor ve veren de Cenâb-ı Hak’tır. O hem Rahîm, hem Kerim’dir. Onun rahmetini ithâm etmek (suçlamak) derecesinde ve keremini istihfâf eder (hafife alır) bir sûrette gayr-i meşrû‘ bir tarzda yüz suyu dökmekle vicdânını belki bazı mukaddesâtını rüşvet verip, menhûs (uğursuz) ve bereketsiz bir mâl-ı harâmı (harâm malı) kabûl eden düşünsün ki ne kadar muzâaf (kat kat) bir dîvâneliktir. Evet ehl-i dünyâ, husûsan ehl-i dalâlet (dinsizler); parasını ucuz vermez, pek pahalı satar. Bir senelik hayât-ı dünyeviyeye (dünya hayâtına) bir derece yardım edecek bir mala mukābil (karşılık), hadsiz bir hayat-ı ebediyeyi (ebedî hayatı) tahrîb etmeye bazen vesîle olur. O pis hırs ile gazab-ı İlâhîyi (Allah’ın gazabını) kendine celbeder (çeker) ve ehl-i dalâletin rızâsını celbe çalışır. Mektûbât |
19 Kasım 2008 10:46 | |
Aysima | Cvp: mâdem Dünyâ Fânîdir! CENNET VE CEHENNEM Bu âlemin mutasarrıfının (idârecisinin) mâdem nihâyetsiz böyle bir keremi (ikrâm ediciliği), nihâyetsiz böyle bir rahmeti, nihâyetsiz öyle bir celâl (nihâyet derecede büyüklüğü) ve izzeti (şânının yüceliği) vardır. Nihâyetsiz celâl ve izzet, edebsizlerin te’dîbini (edeblendirilmesini) ister. Nihâyetsiz kerem, nihâyetsiz ikrâm ister. Nihâyetsiz rahmet, kendine lâyık ihsân ister. Halbuki bu fânî dünyâda ve kısa ömürde, denizden bir damla gibi, milyonlar cüz’den ancak bir cüz’ü yerleşir ve tecellî eder (görünür). Demek o kereme lâyık ve o rahmete şâyeste (yaraşır) bir dâr-ı saadet (saadet yeri) olacaktır. Zülfikār |
19 Kasım 2008 10:45 | |
Aysima | Cvp: mâdem Dünyâ Fânîdir! Ey nefis! Nefsine muhabbet değil, belki adâvet (düşmanlık) etmelisin veyâhut acımalısın veyâhut mutmainne (ıslah) olduktan sonra şefkat etmelisin. Nefsine muhabbet ise, ona acımak, terbiye etmek, zararlı hevesâtından (arzularından) men‘ etmektir. O vakit nefis sana binmez, seni hevâsına (kötü isteklerine) esir etmez. Belki sen nefsine binersin. Onu hevâya değil, Hüdâ’ya (Allah’a) sevk edersin. Sözler |
19 Kasım 2008 10:44 | |
Aysima | Cvp: mâdem Dünyâ Fânîdir! EMÂNETİ SÂHİBİNE SAT! Mülk Allah’ındır. Sende emâneten duruyor. O, emâneti ibkā edip (ebedîleştirip) senin için muhâfaza edecek. Sende kalırsa, meccânen zâil olur (boşu boşuna kaybolur) gider. Devâmı olmayan bir şeyde lezzet yoktur. Sen zâilsin (fânîsin). Dünyâ da zâildir. Halkın dünyâsı da zâildir. Kâinâtın şu şekl-i hâzırı da zâildir. Bunlar sâniye, dakika, saat, gün gibi birbirini ta‘kîben zevâle (fenâya) gidiyorlar. Âhirette seni kurtaracak bir eserin yoksa, fânî dünyâya bıraktığın eserlere de kıymet verme! Mesnevî-i Nûriye |
19 Kasım 2008 10:42 | |
Aysima | Cvp: mâdem Dünyâ Fânîdir! TEVEKKÜL Ma‘nen sevdiğin ve alâkadâr olduğun ve perişaniyetinden müteessir olduğun (üzüldüğün) ve ıslâh edemediğin şu kâinât, bir Kadîr-i Rahîm (sonsuz kudret ve merhamet sâhibi Allah)’ın mülküdür. Mülkü sâhibine teslîm et, ona bırak. Cefâsını değil, safâsını çek. O hem Hakîm’dir (her işi hikmetli olandır), hem Rahîm’dir (nihâyetsiz rahmet sâhibidir). Mülkünde istediği gibi tasarruf (idâre) eder, çevirir. Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi (Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler) de, pencerelerden seyret, içlerine girme. Asâ-yı Mûsâ |
19 Kasım 2008 10:41 | |
Aysima | Cvp: mâdem Dünyâ Fânîdir! Ey nefsim! Deme "Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestij eder, derd-i maîşetle sarhoştur." Çünkü ölüm değişmiyor. Firak, bekâya kaybolup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insani değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peydâ ediyor. Hem deme: "Ben de herkes gibiyim." Çünkü, herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Herkesle musîbette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır. sözler |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|