www.medineweb.net, yükleniyor... 'den beri Kesintisiz Yayında....

Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları > Tahriki Selamlayan Leman Dergisi /Ş. Demirtaş

Konu Başlıkları: Tahriki Selamlayan Leman Dergisi /Ş. Demirtaş Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( oruç )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
02 Temmuz 2025 22:02
Esma_Nur Bu yazı, bizi yalnızca düşünmeye değil, kendimize çeki düzen vermeye davet ediyor. Ve belki de asıl soruyu soruyor:
Kutsalımıza yapılan saldırılara karşı neyle tepki veriyoruz? Öfkemizle mi, hikmetimizle mi?
02 Temmuz 2025 14:05
Hâdimul İslam Mü'minlerin annesi Ayşe'ye iftira atıldığında
propaganda o kadar yoğundu ki Muhammed (as) bile
neredeyse inanacak hale geldi ve "Ey Ayşe bir günah
işlediysen" dedi. Resullullah durum açığa çıkınca kimseye
kendisine hakaret ettiği için ceza vermedi, duygusal
davranmadi.

Bize lazim olan birilerine saldirmak, öfke patlamasiyla hücum
etmek değil en güçlü şekilde dini değerlerimizi yaşamak ve
her yerde ilan etmektir. Tepki verilmesi değil ölçüsüz tepki
çok yanlış. Duygusal davranıp hakaret eden/darp eden tipler
tebliğ işine karışmasın mahvediyorlar.

"Öldürelim, asalım, yakalim pisman bile olsa katledelim'
derseniz birincisi bu Kur'an'a aykırı bir zulümdür, ikincisi eline
güç geçince karşı taraf bunu size yapar. Saldırıyı, hakareti
hos görelim diyen yok, Allah'ın razi olmadığı karşılığı verme,
ölçüsüz davranma, akillı olalım...
Fehmi İlkay
02 Temmuz 2025 13:55
Hâdimul İslam
Tahriki Selamlayan Leman Dergisi /Ş. Demirtaş

Leman dergisinin son karikatürü, düşünce özgürlüğü adına savunulamayacak bir ciddiyetsizliği ve cehaleti temsil ediyor. Dinî hassasiyetleri bu denli hoyratça kaşımak, hele de toplumsal fay hatlarının iyice çatladığı bir dönemde, ciddi bir sorumsuzluk değilse nedir? Fakat bu sadece bir karikatür krizi değil çok daha geniş bir zihniyet meselesi. Seküler dünyanın belli bir kesimi için ifade özgürlüğü artık evrensel bir hak olmaktan çıkmış, yerel bir rövanş aracına dönüşmüş durumda.

İnançla, kutsalla, maneviyatla kurdukları ilişki, eleştirinin ötesine geçmiş; alaycılığın, aşağılama refleksinin ve hesaplaşma ihtiyacının estetikle perdelenmiş biçimi hâline gelmiş vaziyette. İfade özgürlüğü, ahlaki bir sınır değil, bir ceza modülü gibi işliyor. Bu zihin dünyası, kendi travmalarının rövanşını dinî sembollerle alay ederek almayı bir tür özgürlük pratiği zannediyor. Oysa bu yanlış yöne akan bir su. Daha önce de yazmıştım; kötü temsilin suçunu dine kesemezsiniz.

Yine de ısrarla aradaki makas açılıyor çünkü bu tür tavırlar, Müslümanların hassasiyetini anlamaya çalışmak bir yana, onları aşağılamaktan haz alıyor. Mizahın diline sızmış intikamcı dürtü, bir özgürlük eylemi değil, düşmanlık siyasetinin kılık değiştirmiş hâli. En acısı da şu ki bu öfke, hiçbir zaman doğrudan siyasal güç sahiplerine yönelmiyor, hep halkın kalbine, imanına, mahallesine saplanıyor.

Şimdi bu eleştiriyi yaptıktan hemen sonra, işin diğer tarafıyla, başka bir tezahürle de yüzleşmemiz gerekiyor: O da bu tür saldırılar karşısında dindar kesimin sergilediği abartılı ve çoğu zaman otoriter refleksler. Bir karikatüre karşı sokaklara dökülen sloganlar, dergi baskını çağrıları, sosyal medyada hedef göstermeler, ters kelepçeyle yapılan gözaltılar…

İslamofobi’yle küresel ölçekte mücadele ettiğimiz bir çağda, bu görüntüler dine dair önyargıları daha da derinleştiriyor. “Bakın işte, Müslümanlar farklı düşünceye tahammül edemiyor” dedirtmeye fırsat tanıyoruz. Zaten kutsala hakaretten doğacak hukuki süreç işleyecekken, dini bu kadar kaba, öfkeli ve cezalandırıcı bir formda göstermenin manası nedir?

İslam’ın vakarını temsil etmek yerine, onu öfke nöbetlerinin nesnesi hâline getirmek, gerçek din düşmanlarının eline koz vermektir. Öyle bir noktaya geliyoruz ki, savunduğumuz kutsalın itibarı değil, bizim öfkemiz konuşuluyor. Kutsal olanı korumak istiyorsak, onu önce kendi öfkemizden kurtarmalıyız. Çünkü bu din, yalnızca düşmana karşı değil, insanın özüne karşı da bir sorumluluk yükler. Bu din, düşman değil, insan istiyor. Bu hamleleri yaparken görünen nefret obasında göz gözü görmüyor, hakikat duyulmuyor... Çok hazin.

Bu, yalnızca bir tepki değil aslında, bir tahakküm kurma arzusu. İslam’ı savunmak ile kendi iktidarını tahkim etmeyi birbirine karıştıran, kutsala saygının ancak korkuyla sağlanabileceğini zanneden bir ruh hâli bu. Oysa hakaretin karşısında durulabilir fakat bu, hakkaniyetle, hukukla, vakar kaybedilmeden yapılmalıdır. Dindarlık, her alanda bir tür “otorite” kullanma hakkı vermez.

Şule Demirtaş

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.