Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KUR'ÂN-I KERİM.::. > Kurân-ı Kerîm > Kur'ân-ı Kerim Genel > YAŞAYAN KUR'AN OLABİLMEK

Konu Başlıkları: YAŞAYAN KUR'AN OLABİLMEK Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( Bakara )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
05 Ekim 2021 11:52
Müellif Kuran’dan yaşayan harf olabilmek.
31 Ekim 2009 16:15
Yitiksevda
RE: YAŞAYAN KUR'AN OLABİLMEK

Allah "İnsanları ve cinleri ancak kendisine kulluk etsinler diye" yaratmıştır. (51/56) yaratılışın ve yaşamın tek gayesinin "kulluk" olduğunun yegane belirleyicisi Allah'tır. Bu nedenle, Allah yaratılıştan itibaren insanlara tabi olacakları, öğüt alacakları, arınacakları vahiy ve elçiler göndermiştir. Bu. kulluğun gerçekleşmesi ve hesap günü (Din günü)nün anlam kazanması için gereklidir.
03 Ağustos 2009 12:20
jeff_41_hardy
RE: YAŞAYAN KUR'AN OLABİLMEK

Alıntı:
YitikSevda Üyemizden Alıntı
Allah "İnsanları ve cinleri ancak kendisine kulluk etsinler diye" yaratmıştır. (51/56) yaratılışın ve yaşamın tek gayesinin "kulluk" olduğunun yegane belirleyicisi Allah'tır. Bu nedenle, Allah yaratılıştan itibaren insanlara tabi olacakları, öğüt alacakları, arınacakları vahiy ve elçiler göndermiştir. Bu. kulluğun gerçekleşmesi ve hesap günü (Din günü)nün anlam kazanması için gereklidir.

Allah'a kulluğun, Allah'ın istediği şekilde gerçekleşmesini engelleyici çeşitli etkenler olagelmiştir. Bunlar atalarının dininde ısrar etmekten, bilimsel davranmaktan, akletmemeye, heva ve hevese uymaya kadar uzanmaktadır. Hepsinin de temelinde yatan etken, vahyin (Kur'an) gerektiği gibi değerlendirilip gereken önemin verilmeyişinden kaynaklanmaktadır. Bu. Kur'an'ın bizim hayatımızdaki konumu ve önemi ile doğrudan ilgilidir. Kur'an'ın Allah'ın istediği anlamda değerlendirilememesi sonucu farklı kulluklar, farklı yaşantılar ve farklı anlayışlar kaçınılmaz olarak doğmuştur ve doğmaktadır. Bu nedenle Allah'a kulluğun Allah'ın istediği anlamda gerçekleşmesi, Kur'an'ın bilmek, onu kavramak ve onu bütünlüğü içinde değerlendirebilmekle mümkündür. Bu inananda bütünsel olarak Kur'ani bir düşüncenin ve anlayışın doğması demektir. Ayrıca bu düşünce bütünlüğünün oluşması için her türlü şartlanmışlıklardan, etkilerden, bilgi birikimlerinden uzak olarak ayetlerin Kur'an bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi diğer gerekli bir şarttır.

Kur'ani düşüncenin oluşması için gerekli bu şartlarla birlikte Allah katında Müslüman olmanın ölçüsü olan diğer bir şart Kur'an'ın yaşanmasıdır. Allah'ın ayetlerinin iman edenlerce yaşanması bunun daha iyi kavranmasını ve gereken önemin verilmesini sağlar. Yani Kur'an'ın gerektiği şekilde değerlendirilmesi ve öneme sahip olması bizzat "Kulluk" ile mümkündür. Entelektüel düzeyde bir Kur'an çalışması, düşünce ve anlayış, o insanlara Allah'ın istediği gibi bir kulluk oluşturmadıktan sonra Allah nazarında pek öneme sahip olmasa gerektir.

Peygamberlerin mücadelesine ve Kur'an'ın Alak Suresinden son ayetine kadar devam eden seyrine bakıldığında, mutlak olarak insanlardan iman etmek ve yalnız Allah'ı Rab olarak tanımak ile birlikte belli davranış ve yaşayış içinde olmaları istenmektedir. Bu "kulluk" ve "yalnız Allah'a ibadet edilmesi" ilkesi etrafında örülmektedir. "Allah'ı tekbir etmek" (74/3) "yalanlayanlara boyun eğmemek" (68/8). "yalnız Allah'ı vekil tutmak" (73/9) "Çok yemin eden, alçak diliyle iğneleyen, çekiştiren, hayra engel olan, aşırı giden suç isleyen zorbaya, kendisine mal ve oğullar verilen kaba kimseye boyun eğmemektir (68/10-14). "Salatı ikame etmek zekat vermek" (73/20), "Kişiliği temizlemek, çoğalmasını umarak iyilikte bulunmamak" (74/5-6), "yetimin hakkını gözetmek", "adaletli olmak", "zina etmemek..." Tüm bunlar kul olabilmek için gerekli olan şartlardır.

İlke olarak kulluğun ve salih amelin olması, Kur'an'ın tüm ayetlerine gereken önemin verilerek bizzat pratik edilmesi ile mümkündür. Kur'ani bilgi, Kur'ani eylemi mutlaka beraberinde getirmelidir. Kur'ani bir eylem ve davranışı ortaya koymayan Kur'ani bilgi soyut ve yarım kalır. Bunlar Müslüman kimliğin oluşmasının evrelerini oluşturmaktadırlar. Ayrıca Kur'ani eylemlerin zaman ve mekan gibi etkenler bahane edilerek ileriye atılması, geciktirilmesi mümkün değildir.

Eğer insanlar yaptıkları her hareketten, geçirdikleri her saniyeden "Allah'a gereği gibi kul olup olmadıkları" ölçüsüyle hesaba çekileceklerini kavramış olsalar Kur'an ile olan kopukluklarını gidermiş. Kur'ani eylemi doğurmuş olurlar. Allah'ın istediği gibi bir kulluğun yani "yaşayan Kur'an olabilmenin şartı Kur'ani bir düşüncenin ortaya konması, ayetlerin yaşanmasıdır.

Kaynak: Kalem Dergisi, Şubat 1988, sayı: 2, s.5
02 Ağustos 2009 16:13
nuryuzlum
RE: YAŞAYAN KUR'AN OLABİLMEK

yaşayan KURAN olabilmek keşke olabilsek yaşayabilsek KURANI tüm bneliğimizde.gören gözümzü işten kulağımız kısacası tüm azalarımızla yaşayabilsek ama bir tarafı hep eksik kalıyor tam anlamıyla yapamıyoruz kendi adıma sölüyorum elbetteki uygulayan kardeşlerimiz vardır.yaşayan KURAN olabilmemiz umuduyla.
02 Ağustos 2009 15:15
Yitiksevda
RE: YAŞAYAN KUR'AN OLABİLMEK

(Bu Kur'an) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.
(Sad 29)
17Haziran 2009 23:00
Yitiksevda
YAŞAYAN KUR'AN OLABİLMEK

Allah "İnsanları ve cinleri ancak kendisine kulluk etsinler diye" yaratmıştır. (51/56) yaratılışın ve yaşamın tek gayesinin "kulluk" olduğunun yegane belirleyicisi Allah'tır. Bu nedenle, Allah yaratılıştan itibaren insanlara tabi olacakları, öğüt alacakları, arınacakları vahiy ve elçiler göndermiştir. Bu. kulluğun gerçekleşmesi ve hesap günü (Din günü)nün anlam kazanması için gereklidir.

Allah'a kulluğun, Allah'ın istediği şekilde gerçekleşmesini engelleyici çeşitli etkenler olagelmiştir. Bunlar atalarının dininde ısrar etmekten, bilimsel davranmaktan, akletmemeye, heva ve hevese uymaya kadar uzanmaktadır. Hepsinin de temelinde yatan etken, vahyin (Kur'an) gerektiği gibi değerlendirilip gereken önemin verilmeyişinden kaynaklanmaktadır. Bu. Kur'an'ın bizim hayatımızdaki konumu ve önemi ile doğrudan ilgilidir. Kur'an'ın Allah'ın istediği anlamda değerlendirilememesi sonucu farklı kulluklar, farklı yaşantılar ve farklı anlayışlar kaçınılmaz olarak doğmuştur ve doğmaktadır. Bu nedenle Allah'a kulluğun Allah'ın istediği anlamda gerçekleşmesi, Kur'an'ın bilmek, onu kavramak ve onu bütünlüğü içinde değerlendirebilmekle mümkündür. Bu inananda bütünsel olarak Kur'ani bir düşüncenin ve anlayışın doğması demektir. Ayrıca bu düşünce bütünlüğünün oluşması için her türlü şartlanmışlıklardan, etkilerden, bilgi birikimlerinden uzak olarak ayetlerin Kur'an bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi diğer gerekli bir şarttır.

Kur'ani düşüncenin oluşması için gerekli bu şartlarla birlikte Allah katında Müslüman olmanın ölçüsü olan diğer bir şart Kur'an'ın yaşanmasıdır. Allah'ın ayetlerinin iman edenlerce yaşanması bunun daha iyi kavranmasını ve gereken önemin verilmesini sağlar. Yani Kur'an'ın gerektiği şekilde değerlendirilmesi ve öneme sahip olması bizzat "Kulluk" ile mümkündür. Entelektüel düzeyde bir Kur'an çalışması, düşünce ve anlayış, o insanlara Allah'ın istediği gibi bir kulluk oluşturmadıktan sonra Allah nazarında pek öneme sahip olmasa gerektir.

Peygamberlerin mücadelesine ve Kur'an'ın Alak Suresinden son ayetine kadar devam eden seyrine bakıldığında, mutlak olarak insanlardan iman etmek ve yalnız Allah'ı Rab olarak tanımak ile birlikte belli davranış ve yaşayış içinde olmaları istenmektedir. Bu "kulluk" ve "yalnız Allah'a ibadet edilmesi" ilkesi etrafında örülmektedir. "Allah'ı tekbir etmek" (74/3) "yalanlayanlara boyun eğmemek" (68/8). "yalnız Allah'ı vekil tutmak" (73/9) "Çok yemin eden, alçak diliyle iğneleyen, çekiştiren, hayra engel olan, aşırı giden suç isleyen zorbaya, kendisine mal ve oğullar verilen kaba kimseye boyun eğmemektir (68/10-14). "Salatı ikame etmek zekat vermek" (73/20), "Kişiliği temizlemek, çoğalmasını umarak iyilikte bulunmamak" (74/5-6), "yetimin hakkını gözetmek", "adaletli olmak", "zina etmemek..." Tüm bunlar kul olabilmek için gerekli olan şartlardır.

İlke olarak kulluğun ve salih amelin olması, Kur'an'ın tüm ayetlerine gereken önemin verilerek bizzat pratik edilmesi ile mümkündür. Kur'ani bilgi, Kur'ani eylemi mutlaka beraberinde getirmelidir. Kur'ani bir eylem ve davranışı ortaya koymayan Kur'ani bilgi soyut ve yarım kalır. Bunlar Müslüman kimliğin oluşmasının evrelerini oluşturmaktadırlar. Ayrıca Kur'ani eylemlerin zaman ve mekan gibi etkenler bahane edilerek ileriye atılması, geciktirilmesi mümkün değildir.

Eğer insanlar yaptıkları her hareketten, geçirdikleri her saniyeden "Allah'a gereği gibi kul olup olmadıkları" ölçüsüyle hesaba çekileceklerini kavramış olsalar Kur'an ile olan kopukluklarını gidermiş. Kur'ani eylemi doğurmuş olurlar. Allah'ın istediği gibi bir kulluğun yani "yaşayan Kur'an olabilmenin şartı Kur'ani bir düşüncenin ortaya konması, ayetlerin yaşanmasıdır.

Kaynak: Kalem Dergisi, Şubat 1988, sayı: 2, s.5

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.