Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Oruç-Ramazan (https://www.forum.medineweb.net/211-oruc-ramazan)
-   -   Ramazan ve İnfak (https://www.forum.medineweb.net/oruc-ramazan/22401-ramazan-ve-infak.html)

enderhafızım 07 Temmuz 2012 02:10

Ramazan ve İnfak
 
Ramazan ve İnfak

(M.Ş.Kalay)

“Ramazan Ayı, insanlar için hidayet rehberi olan, doğru yolun, hak ve batılı, helal ve
haramı birbirinden ayırmanın açık delillerini içinde barındıran Kur’ân’ın indirildiği aydır.
Öyleyse sizden Ramazan ayının idrak edenler bu ayın orucunu tutsunlar...” (Bakara
Sûresi – 185)
Ramazan Ayı, insanlık için hidâyet kaynağı, helal ile haramı, hak ile batılı birbirinden ayıran net
bilgilerin yer aldığı ilâhî kelamın, hayat düsturumuzun, Zikr-i Hakîm’in bütünüyle Levh-i
Mahfuz’dan Beytü’l-İzze’ye indirildiği, oradan da yeryüzüne indirilmeye baúladığı ay… Vahyin
başlayışıyla birlikte nübüvvet görevinin de başladığı, Kâinât’ın Efendisi’nin hak dâvâyı tebliğ
vazîfesini omuzladığı, İslâm’ın ilk nûrunun tecellî ettiği ay…
Rahmet ayı, feyz ve bereket ayı. Gönüllerin yumuşadığı, iyilik ve ihsanda bulunma duygularının
filizlenip geliútiği, güzel hasletlerin yeni bir bahar yaúadığı ay. Tarih boyunca nice fetihlere
sahne olmuú fetihler ve nusret ayı…
Nefsi arındırmanın, onu berraklığa erdirmenin en güzel üsluplarından biri olan oruç ibadetine
zaman çerçevesi olan ay. Zekâtın en çok ehline ulaştırıldığı, fıtrayla mühürlenen, bayramla
coúkusu son noktaya varan ay…
Allah Rasûlü’nün; “Ramazan ayına ulaúan, bu ayı geçirip de mağfirete erişemeyen insana
yazıklar olsun.”
(1)
buyurarak bizleri hem ikaz ettiği, hem de müjdele verdiği ay.
“Cennet’te bir kapı vardır. Ona “Reyyân” denilir. Kıyamet gününde bu kapıdan oruçlular
girer,”
(2)
“Oruç tutan insan için iki sevinç anı vardır: Birinci sevinç anı iftar anıdır. İkinci sevinç anı ise
kişinin Rabbine kavuştuğu andır,” hadisleriyle de bu müjdesine yeni bir müjdeler kattığı ay…(3)
Bu güzel ayı, bu feyz ve bereket, iyilik ve ihsan ayını, bu zafer ve nusret ayını; “Hoú geldin!
Safâlar getirdin!” diyerek karúılıyor; Rabb’imizin bu ayı nice yeni fezy ve bereketlere, iyilik ve
ihsanlara, zafer ve nusretlere vesîle eylemesini niyaz ediyoruz…
Bu ay, birkaç ibadetin iç içe yaşandığı, gönülün mânevî hazlar için daha hassas olduğu bir aydır.
İnsanın hayvânî duygularını, iútihalarını, hırslarını azalttığı, nefsin arzu ve ihtiyaçlarını yeniden
elekten geçirdiği, manevî duyguları, gönül hassasiyetini yeniden canlandırdığı, güzel hasletler ve
ibadetlerle hayatına yepyeni bir canlılık, dirilik verdiği aydır. Nefsin zora alıútırıldığı, dizginlerini
bütünüyle ele geçiriş şuurunun yaşandığı, Allah için yapılan fedâkarlıkların lezzetinin en çok
tadıldığı aydır. Yokluğa, mahrumiyete katlanıúın yaúandığı, yokluk ve mahrumiyet çekenlerin
hallerinden anlayıúın zihinlere ve kalplere nakúediliúinin ayıdır.
Rabb’in rızasının, nefis arzularına tercih edildiği, açlığın, susuzluğun bilerek, úuurla yaúandığı
aydır. Böylece Allah’ın verdiği iradeyi onun emrettiği yönde kullanmanın ulvîliğinin hissedildiği,
nefse karşı bir mücadele örneğinin sergilendiği aydır…
Yaratıcı’sının emrine uyarak belli bir süre nefsini dizginleyen, onu meúru nimetlerden uzak tutan,
Rabbinin rızası için yokluğa katlanma dirayetini gösteren bir mü’min, artık diğer hırslarını da
dizginlemeyi öğrenecek, harama, başkalarının mallarına göz dikmeyecek, elindekini başkalarıyla
meşru çerçevede paylaşmayı öğrenecek, muhtaçlara yardımın gönle verdiği hazzı duyacak,
Rahman’ın arzuladığı saflarda yer almayı kendisine şiâr edinecektir.
Bu haz, bu duygu ve bu şuur insanlığa gerçek mânâsını kazandıracak, iki cihan saadetine vesile
olacak haz, duygu ve şuurdur.
Zikr-i Hakîm’de Allah’a karşı duran, kibirlenip büyüklük taslayanlar için bir tasviri var:
“Onlar, kendileri cimrilik eden, diğer insanlara da cimriliği tavsiye eden, Allah’ın
kendilerine lütfundan ihsan ettiği úeyleri gizleyen kimselerdir.” (Nisâ 4/ 37) Bu tasvire
uyanların çoğaldığı, bir çok imkanları ele geçirdiği, kendisi iyilik etmeyip başkalarının iyiliklerine de
engel olma yolunda gayret sarf ettiği bir ortamda biz bu duygu ve şuura ne kadar muhtacız!?.
İnsanın belli aralıklarla beden kirini atmaya, -bir başka ifadeyle; beden temizliğine ihtiyacı olduğu
gibi, ruh temizliğine, malının kirini atmaya ve mal temizliğine de ihtiyacı vardır. Beden nasıl kirini
atarak, arınarak daha fazla sıhhat buluyor, canlılık kazanıyor, vücut gözenekleri açılıyor ve
ferahlık duyuyorsa, mal da temizlenince canlılık kazanır, bereketlenir, safiyet kazanır. Belli bir
oranda malından vazgeçebilen bir mü’min de ruh ve mâneviyat temizliğine erer. Dünyalığa kul
olma tehlikesinden ona hükmetme yüceliğine erer.
Bir hadis-i şerifte;“Yazıklar olsun altına, gümüúe, kadifeye, ipekli kumaúlara kul olanlara! Onları
elde edince hoúlanıp, elde edemeyince razı olmayanlara!”(4)buyurulur. Evet, aynı şeyi biz de
söylemeli ve eklemeliyiz: “Yazıklar olsun dünya malı, makam, mevki için kula kul olanlara, İblise
hizmete koşanlara, hesap gününü unutanlara...”
Bu tür kirler, maddî kirlerden daha necistir ve mânen yıkanmaya, sökülüp atılmaya daha fazla
muhtaçtır. Onun yıkanışı, Mevlâ’nın bizlere bahşeylediği nimeti onun rızasına uygun infaktır.
Şimdi Rabb’imizin şu irşad ve müjdesine de kulak vermeliyiz:
“Kim elindeki nimetten verir, Rabb’ine takvâ içinde olur, hakkı, doğruyu en güzeli tasdik
ederse, biz de ona kolaylıklar hazırlarız.” (Le\l, 92/ 5-7)
Allah Rasûlü
(sav)
bizlere gıpta edilecek insanları tanıtıyor:
“ İki insan gerçekten gıpta etmeye değerdir:
- Allah’ın kendine dünya malı nasip eyleyip bu malı hak yolda harcama dirâyet ve şuuru verdiği
kimse.
- Ve Allah’ın kendisine ilim, hikmet verdiği, bu ilim ve hikmetle hükmeden ve onları başkasına
da öğreten kimse.”
(5)
Bu şuur ve dirâyette olan insanlara bu gün daha çok ihtiyacımız var.
Her alanda kıran kırana mücadelenin yaşandığı günlerdeyiz. İktisadî alanda da bütün yönleriyle
bu mücâdeleyi yaşıyoruz. Üstelik kirli bir çevrede temiz, helâl kazanç elde etmenin zorluğu çok
açık. Ancak mücâdele, imtihan ne kadar zorlu olursa sevâbı, Mevlâ’nın rahmet ve bereketini
celbedişi de o kadar çoktur.
Kazanmak için dış dünya ile mücâdele, hak yolda harcamak için iç dünya ile (nefisle) mücâdele
elbette zordur. Başaranlar, gerçek yiğitlerdir. Gönlün sevdiği, nefsin istediği bir şeyden
vazgeçmek dile kolay, tatbikatta ne kadar zordur. Ama örnekleri vardır. Var olmaya devam
etmesi için de, niyaz ediyoruz.
“Sevdiğiniz mallardan infak etmedikçe, gerçek birr ve takvâya ulaşamazsınız.” (Âl-i
imrân – 3/ 92) âyet-i nazil olunca en sevdiği bahçeyi Allah yolunda vakfeden aziz sahâbî Ebu
Talha’yı
(ra)
;
“Kim Allah’a ödünç verir, malını Allah yolunda infak ederse Allah onun karşılığını kat kat
verir. Dünya malını darlaştıran, genişleten, bütün imkanları veren Allah’tır. Dönüşünüz
O’nadır. (Bakara, 2/ 245 Ayrıca bak: Hadîd, 57/ 11) âyeti nâzil olunca birbirinden güzel 600
hurma ağacıyla bezeli bahçesini, ebedî mükâfât karşılığı Allah’a ödünç veren Ebu’d-Dehdâh’ı ve
onların mü’minlerin gönüllerinde uyandırdıkları samimi duyguları unutmuyoruz.
(6) Onlar gibi
nicelerinin olduğunu da biliyoruz…
Satırlarımıza Allah Rasûlü, Kâinâtın Efendisi, yegâne önderimiz Peygamber
(sav)
Efendimizin şu
mühim irşâd ve müjdeleri ile son veriyoruz:
- “Kim, bir mü’minin, dünya hayatında sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun
kıyâmet gününün sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir.
- Kim, maddi zorluk içinde olan bir mü’minin elinden tutar maddi zorluğunu giderir, işini
kolaylaştırırsa, Allah da onun dünya ve âhirette işini kolaylaştırır.
- Kim, bir Müslümanın kusurunu örter, ayıbını, sırrını saklarsa, Allah da dünya ve âhirette
onun kusurunu örter, ayıbını saklar.
- Kul, mü’min kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısıdır.
- Kim ilim elde edeceği bir yolda ilerlemeye çalışırsa Allah da ona Cennet’e giden yolu
kolaylaútırır.
- Eğer bir topluluk, Allah evlerinden birinde toplanır, Allah’ın Kitâbı’nı okur, onu anlamaya
çalışır, aralarında müzakere eder ilim ve irfanlarını genişletirlerse, üzerlerine huzur, sükûnet ve
vakar iner, onları rahmet kaplar, melekler kuşatır ve Allah onları katındaki melekler arasında
anar.
- Amellerinin yavaşlattığı bir kimseyi, nesebi hızlandıramaz. Amelleri yol aldıramıyorsa, soyu
yol aldıramaz.”
(7)
İşte sözün özü. İşte düstur. İşte feyz ve bereket, rahmet ve nusret dolu Ramazan…


(1) Hadisi Tirmizî nakleder ve sahih olduğunu söyler.
(2) Sahih-i Müslim, Savm (2/ 808)
(3) Sahih-i Müslim, Savm (2/ 807), Sünen-i Tirmizî (3/ 138)
(4) Sahih-i Buhârî, Cihad (Umdetü’l-Kârî 11/ 419-420)
(5) Abdullah İbn Mesud’dan rivâyet edilen bu hadis, müttefekun aleyh bir hadistir. Bk. Sahih-i
Buharî, Zekat (Umde 7/ 196), Sahih-i Müslim, Salât (1/ 559)
(6) El-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, Kurtubî (3/ 238-239)
(7) Sahih-i Müslim, Zikir (4/ 2074). Ebu Hüreyre’nin rivayet ettiği Hadis, Sünen-i Ebî Dâvud ve
Tirmizî’de de nakledilir.

nurşen35 29 Mayıs 2019 16:29

“Kendimizi, bütün niyet, söz ve davranışlarımızla külli bir muhasebeye tabi tutalım. Hoşnut olmadığımız; İslam’ın izzetine, müminin iffetine, güzel ahlakın asaletine yakışmayan bütün tutum ve davranışlarımızı bu mübarek zamanı vesile kılarak terk edelim. Oruçlarımızı, Rabbimizin rızasına muvafık olan söz, eylem ve tutumlarla destekleyerek tutalım. Bu şehrâyin havasına evlerimizdeki çocuklarımızı da mutlaka dâhil edelim. İbadetlerimizi ahlaka, ilişkilerimizi samimiyet ve muhabbete, hayatımızı ramazan iklimine dönüştürebilirsek, dünyamız da ahiretimizde bayram olacaktır.”

Kara Kartal 20 Nisan 2023 12:14

- “Kim, bir mü’minin, dünya hayatında sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun
kıyâmet gününün sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir.
- Kim, maddi zorluk içinde olan bir mü’minin elinden tutar maddi zorluğunu giderir, işini
kolaylaştırırsa, Allah da onun dünya ve âhirette işini kolaylaştırır.
- Kim, bir Müslümanın kusurunu örter, ayıbını, sırrını saklarsa, Allah da dünya ve âhirette
onun kusurunu örter, ayıbını saklar.
- Kul, mü’min kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısıdır.
- Kim ilim elde edeceği bir yolda ilerlemeye çalışırsa Allah da ona Cennet’e giden yolu
kolaylaútırır.
- Eğer bir topluluk, Allah evlerinden birinde toplanır, Allah’ın Kitâbı’nı okur, onu anlamaya
çalışır, aralarında müzakere eder ilim ve irfanlarını genişletirlerse, üzerlerine huzur, sükûnet ve
vakar iner, onları rahmet kaplar, melekler kuşatır ve Allah onları katındaki melekler arasında
anar.
- Amellerinin yavaşlattığı bir kimseyi, nesebi hızlandıramaz. Amelleri yol aldıramıyorsa, soyu
yol aldıramaz.”
(7)
İşte sözün özü. İşte düstur.


SAAT: 01:39

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306