Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Serbest Kürsü (https://www.forum.medineweb.net/658-serbest-kursu)
-   -   ÇANAKKALE'Yİ geçilmez kılan neydi? (https://www.forum.medineweb.net/serbest-kursu/10631-canakkaleyi-gecilmez-kilan-neydi.html)

NUR 19 Mart 2009 19:51

ÇANAKKALE'Yİ geçilmez kılan neydi?
 
Çanakkale’yi geçilmez kılan


Milletlerin tarihleri varsa gelecekleri de var demektir. Müslüman Türk milleti olarak bizim şanlı bir geçmişimiz, yüzümüzü güldüren, başımızı dik tutturan şerefli bir ecdadımız var. Geçmişimizden hep sitayişle/övgüyle bahsediyor onlara Allah'tan daima rahmet diliyoruz.

Ecdadımızdan bahsederken duyduğumuz haz önümüzü aydınlatmalı. Yiğitliğin, kahramanlığın, kılı kırk yararcasına hassasiyet gösterilen İslâmî inancın yaşanmasının, helâl-haram hususunda gösterilen dikkatin, dedelerimizi, ninelerimizi kahramanlaştırıp destanlar yazdırmasının önemini hepimize gayemizin ne olması lazım geldiğini idrak ettirmelidir. Aksi hâl mezar taşlarıyla övünmek olur ki, bu da anlamsız, boş bir iddiadan başka bir şey olmaz.

Bizim tarihimiz zaferlerle doldur.

Ecdadımızı kahraman yapan Müslümanlıklarıdır/İslâmi yaşantıdaki hassasiyetleridir.

Bugün, tarihimizdeki zaferlerden biri olan Çanakkale Zaferi üzerinde duracağım:

Çanakkale muharebeleri, tarihin akışı içinde yalnız Türkiye açısından değil, siyasi, ekonomik ve kültürel yönleriyle dünya tarihini etkileyen birçok gelişmelerin ve sonuçların önemli bir dönüm noktası olmuştur.

Çanakkale Zaferi ile ilgili değerlendirmesinde Sami Paşazâde Sezai der ki:

"Çanakkale müdafaası üç mucizeler muharebesidir. Bu zafer ile Müslüman Türk milleti:

• İçinde yaşadığı konumu (yani hâli) kurtardı.

• Mâziye hamâset/kahramanlık ve azâmetini/büyüklüğünü iade etti.

• Vatanımızı bir vatân-ı ebedi/ebediyyen bize ve nesillerimize vatan yaptı.

Batılıların "Hasta adam" dediği bu millet, Çanakkale zaferiyle Balkan harbinden kalma ezikliği üstünden atmış; kahraman bir millettin varlığını bütün dünyaya isbat etmiştir.

Çanakkale Zaferi, kurtuluş savaşımızın başlangıcı olmuştur. Kazanılan bu zaferle:

• Osmanlı Devleti âni çöküşten kurtarılmıştır.

• Rusya'da rejim değişikliği olmuştur.

• Avrupa süper güçlerinin yenilmezliği efsanesi son bulmuştur.

Bu mücadelelerin temelinde sarsılmaz bir imanın olduğu bize kendini gösteriyor. 270 kiloluk mermiyi "Ya Allah" diyerek kaldıran Seyyid Çavuşlar bize sağlam imanın ne büyük destanlar yazdırdığını en anlamlı şekilde anlatmaya yetiyor.

Birinci Dünya Savaşı içerisinde 3 Kasım 1914-9 Ocak 1916 tarihleri arasında, Çanakkale Boğazı'nda cereyan eden savaşlara, Çanakkale Muharebeleri adı verilmiştir. Biz bu savaşta 253 bin şehid verdik. Bir yıldan fazla süren bu savaşa 700.000 (yediyüzbin) insanımız katılmıştır.

Çanakkale, bir ölüm-kalım savaşıdır. "Ya ölüm ya kalım" kararının verilişidir. Acımasızlığa, canavarlığa, yalan yanlış ön yargılara karşı, insanlığın, vicdanın ve merhametin adıdır.

Çanakkale Zaferi, insanlığın son insani savaşıdır. Bu savaştan ecdadımız yüzakıyla çıkıp canlarıyla koruduğu bu vatanı bizden sonraki nesillerimize ulaştırılmak üzere bizlere vatan olarak bırakmışlardır.

Onlar vazifelerini yaptılar. Bizler ne yapıyoruz? Meselemiz budur. Bizler imanlı, namuslu ve insanca yaşayalım diye onlar canlarını verdiler. Onların canlarını verdiği hedefte biz imanımızı muhafaza edebiliyor muyuz? Millet olarak namuslu yaşayabiliyor muyuz? İnsani vasıflarımızı koruyabiliyor muyuz?

• İmanlı olmanın ve kalmanın ateşten bir gömlek hâline geldiği;

• Televizyon ekranlarına varıncaya kadar kadınlarının bir kısmının pazarlandığı;

• Sokaklarının şehvet panayırı yapıldığı;

• İnançlı-inançsız insanlarının akıl almaz usullerle fişlenmeye tâbi tutulduğu;

• İnançlı yaşamanın dezavantaj olduğu;

• Vatana hizmeti ibâdet aşkıyla yapanların tepelendiği;

• İşkencelerin dayanılmaz boyutlara ulaştığı;

• İhanet şebekelerinin şer güçlerle işbirliği yaparak zulümlerini sınır tanımaz vahşetlerle icra ettiği bir ülkede bizler/millet olarak Çanakkale ruhunu muhafaza ediyoruz, emanetlere sahip oluyoruz dersek dünyanın en yalancıları ve insan olma özelliğinin de yabancıları konumuna düşeriz.

Ecdada layık olmanın şartı İslâm itikadı üzere olmak ve yaşamaktır. Gerisi palavra olur, ihanet olur, düşmana çanak tutmak olur. Çanak değil Çanakkale ruhuna sahip çıkalım.

Fetih ve Nasr surelerini okumayı da ihmal etmeyelim...

Yitiksevda 07 Mayıs 2009 00:21

RE: ÇANAKKALE'Yİ geçilmez kılan neydi?
 
• İmanlı olmanın ve kalmanın ateşten bir gömlek hâline geldiği;

Çannakkale destandır.Örnektir,Tek vücud olmaktır...

nurşen35 18 Mart 2019 08:33

ArO*

nurşen35 07 Kasım 2020 18:59

Azman Dede ..!
Balıkesir`de son gömdüğümüz Çanakkale gazisi İvrindi'nin Mallıcaköyünden 104 yaşında idi.

Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu,dev görünümüyle insan azmanı sayılmış herkes ona azman demeye başlamış, soyadı kanunu çıkınca da Azman soyadını almıştı. Esas ismi adeta unutulmuştu.Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu. Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Sorduklarımı cevapladı . Söz Çanakkale`ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı :

-"Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum.Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söylerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu; "Yavrum siz kimsiniz?", içlerinden biri; "Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik!.." diye cevap verdi. Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. "Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!.." diye. Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık.Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor birgün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı "Azman yandık!.." diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü, panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!..

Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı.
Al sancağı teslim etti Allah'a ısmarladı
Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana
Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana

Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış dişler kenetlenmiş bekliyorlardı . O an geldi. Birden yüzbaşı "Hücum!.." diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. İşte o an. Tam o an bir makinalı yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!.."

Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu.Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi; "Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı ." Dedi.

Kaynak:Celal Bayar Üniversitesi Öğrenci Konseyi'nin hazırladığı Çanakkale adlı kitap...


SAAT: 18:00

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306