Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Adap-Edep-Ahlak (https://www.forum.medineweb.net/653-adap-edep-ahlak)
-   -   Nefis terbiyesi ne demektir? (https://www.forum.medineweb.net/adap-edep-ahlak/2428-nefis-terbiyesi-ne-demektir.html)

Belgin 17 Mart 2008 15:17

Nefis terbiyesi ne demektir?
 
bir bakım yapılmazsa, yabani otlar ve dikenler her tarafı istila eder. İşte, insanın nefsi de tarla gibidir. Eğer terbiye edilmezse, kötü kabiliyetler boy gösterir. Eğer iyi bir terbiyeden geçse, ondan çok istifade edilir.

Ham petrolün arıtılması gibi, nefsin de tezkiyesi (kötü sıfatlardan arındırılması) söz konusudur.

Bir kısım tasavvuf ehli, nefsin yedi mertebesinden bahsederler. Bunlar:

1. Nefs–i emmare
2- Nefs-i levvame
3. Nefs-i mutmainne
4. Nefs-i radiyye
5. Nefs-i mardıye
6. Nefs-i mülheme
7. Nefs-i zekiyyedir. (1)

Nefsin, terbiyeden geçmemiş hali, nefs-i emmaredir. (2) Bu haldeki nefis, şiddetle kötülüğü emreder. Günahlara dalmak ister.

Kendini kınayan nefse ise, nefs-i levvame denir. (3) Bu mertebedeki nefis, günahlardan dolayı kendini kınamaya başlar, pişmanlık duyar.

Terbiyenin ilerlemesiyle, nefis mutmainne mertebesine çıkar; Allah’dan gelen her şeyi rıza ile karşılar. Allah’ın razı olduğu bir vaziyet kazanır. İlahi ilhamlara mazhar olur. Arınmış bir nefis haline gelir. İlk hali, terbiye edilmemiş vahşi bir ata, son hali ise terbiye edilmiş ve sahibine çok faydalı uysal bir ata benzetilebilir.

Bilindiği gibi, sirklerde gösteride kullanılan aslanlar daha küçükten terbiye edilirler. Gösteri sırasında, ara sıra ağızlarına yatıştırıcı hap verilir. Ta ki, ormandaki günlerini hatırlamasınlar, sahiplerini parçalamasınlar. Onun gibi, nefsin terbiyesine de küçük yaşlardan başlamak; ayrıca her gün, nefse hitap eden ve onu yatıştıran hakikatlerden okumak gerekir. Yoksa, yıllarca terbiyeden geçmiş bir nefis, fırsatını bulduğunda tekrar eski haline dönmeye müsaittir. Nasıl ki, bir yaya bastığımızda, onu yere kadar eğeriz. Fakat, ayağımızı gevşettiğimiz ölçüde, o başını kaldıracaktır. Nefis de böyledir. İyi bir terbiyeyle sesini keser. Uygun bir ortam bulduğunda, tekrar hükmünü icra eder.

Bazı zatlar, “nefs-i öldürmek” tabirini kullanırlar. Bunun da bir nefis terbiyesi olduğunu kabulle beraber, nefsin mahiyetinde yer alan duyguların, kabiliyetlerin hayra yönlendirilmesinin daha isabetli olacağı kanaatindeyiz. Mesela, herkeste şiddetli bir hırs var. Hırsın sesini tamamen kesmek yerine, bu hırsın hayırlı işlere yönlendirilmesi daha faydalı olacaktır. O zaman, yaptığı ibadeti, hizmeti yeterli görmeyecek, daha ilerisini elde etmeye çalışacaktır. (4)

Nefis, terbiyeyi kabule müsaittir. Mesela, herkesin fıtratında cimrilik vardır. İslami bir terbiyeyle, cimri bir insanın çok cömert bir insan haline gelmesi mümkündür.


Nefsin fıtri hali, deli dolu akan bir nehre benzer. Terbiye edilmiş hali ise, bu nehrin önüne bir baraj yapılıp, çevrenin hem aydınlatılması, hem de sulanması gibidir.

Kaynaklar:
1. Yazır, VIII, 5817.
2. Yusuf, 53.
3. Kıyame, 2.
4. Bu konuda bkz. Nursi, Mektubat, s. 33-34.


Doç Dr. Şadi Eren

Emekdar Üye 17 Mart 2008 21:30

Cvp: Nefis terbiyesi ne demektir?
 
Allah’ı sevmek çok büyük bir iddiadır. Bunun ispatı lazımdır. Bu ispatı da bir çok çileden ve meşakkatten geçmekle olacaktır.

Aleme kendi duygularımızla bakarız. Bu dünyada olan olayları kendi bakış tarzımıza göre değerlendiririz. Mesela "Nefs–i Emmare" (Yusuf, 12/53) gözlüğüyle bakarsınız, hiç bir şeyi görmezsiniz, inkar edersiniz. "Levm" (Kıyame, 75/2) gözüyle bakarsınız, çok güzel şeyler görmenize rağmen sabit–i kadem olamazsınız. Bakarken Cenab–ı Hak sana varlığını ihsas ettirir. Bu, "mülhime" dediğimiz makamdır. Hemen ürperirsin.

Kısaca ahlaki yapımızda huylar vardır. Ahlak, huyların ardı ardına sıralanarak devam etme halidir.

Her insanda güzel huy da vardır, kötü huy da vardır. Ahlak, bu güzel huyların yan yana gelip devamlı olmasıdır. Cömertlik sende de vardır, bende de vardır; ama sen bunu devamlı surette yaparsan cömertlik senin ahlakın olur.
Yapmazsan cimrilik senin ahlakın olur. İşte bu ahlak dediğimiz, nefsi terbiye dediğimiz şeyin ısrarla üzerinde durduğumuz zaman geliştiğini müşahede ederiz. Onun için "Yok, benim yaratılışım budur, şudur" deyip, birtakım mazeretlerin arkasına gizlenerek mesuliyetten kurtulmak hiç ama hiç mümkün değildir. Düzelmeye mecburuz ve de memuruz.

Alî radıyallahu anh’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir gece Resûl–i Ekrem (sav) Ali ile Fâtıma’nın kapısını çaldı ve onlara:
“Namaz kılmayacak mısınız?” buyurdu.
(Buhârî, Teheccüd 5)

Ömer İbnü’l–Hattâb’ın torunu Sâlim’in, babası Abdullah İbni Ömer’den rivayet ettiğine göre Resûlullah (sav): “Abdullah ne iyi adam! Keşke bir de gece namazı kılsa!” buyurdu.
Sâlim diyor ki:
O günden sonra Abdullah geceleri pek az uyurdu.
(Buhârî, Teheccüd 2, 21, Fezâilü’s–sahâbe, 19).

Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Abdullah! Falan kimse gibi olma! Çünkü o gece ibadetine devam ederken artık kalkmaz oldu” (Buhârî, Teheccüd 19).

Emekdar Üye 17 Mart 2008 21:30

Cvp: Nefis terbiyesi ne demektir?
 

Hadis-i şerif
Gerçek mücâhid, nefsiyle cihad edendir. [Süneni Tirmizî,Fedâilul-Cihad 2, (1621)]

Nefis, benliktir ve şeytandan daha kötü bir düşmandır.
Nitekim şeytanın, namaz kılmayandan dahi kaçtığı bilinmektedir. Çünkü 'ben bir defa secde etmedim ömür boyu lanetlendim, sen hergün beş defa secde etmiyorsun. Korkarım senin yüzünden bana da bir zarar dokunur.' diyerek o kişiden uzaklaşır. Şeytanın kötü yolda olanlarla pek işi olmaz, çünkü o kötü yolda olan kişi zaten haktan sapmış ve devamlı aşağılara düşmektedir. Bu yüzden şeytan, iyi yolda olanlarla, namaz kılanlarla, ibadet yapanlarla uğraşır. Nedenlerinden biri sapanla değil, sapmayanla uğraşmasıdır. Sapmayanı yoldan saptırırsa o zaman haz ve lezzet duyar.

Nefis, daima bizimle beraber olan olan manevi bir letaifdir. Nefsin yeri, iki kaşın arasıdır. Nefis, insanların ilim, amel ve ahlaklarına göre değişiklik gösterir. Bu yüzden nefsin mertebelerini gözden geçirmek ve kendimizi düzeltmek gerekir.

Nefis daima kötülüğü emreder. Bir iyilik yapmak ona ağır gelir. O yüzden yapacağımız en önemli şey, güzellikleri sergilemektir.

Nefis, ibadetlerden rahatsız olur ve şetanın vesvesesiyle kişiyi o ibadeti yapmamasını sağlar ve elinden geldiğince oyalamaya, ibadeti yaptırmamaya çalışır.

Eğer kişinin nefsi, ibadetlerden zevk alıyorsa, demek ki bir ilerleme söz konusu olmaktadır. Ancak tam tersi ise, veya 'ibadetlerdeki edeplere hususlara dikkat edilmeden yapayım da nasıl olursa olsun', düşüncesi var ise, nefsin hakimiyeti daha fazladır..

Nefsin hakimiyetini esir etmek, nefsi kötü şeylerden alıp güzel ve iyi şeylere yöneltmekle, her istediğini yapmamakla olur. Emirler nefisten değil, dinin uygun gördüğü şeylerden olmalıdır. Eğer bir işi yapıyorsak, ilkönce o işte Allah(cc)ın rızası var mı yok mu diye araştırma yapmak lazım gelir. Daha sonra, dinde yeri var mı yok mu diye sormak, soruşturmak ve kendimizi rahatlatmak gerekir.

İnsanların ahlaki yapıları dört kısımdır.
1) Mutmain olmuş, saf ve temiz kalpli, edep ve dinde çok hassas olan ahlaki yapı. Bunlar Allah(cc)ın hoşnut olduğu ve müjdesine nail olan çok kıymetli kimselerdir.
2) Kötülük yapsa dahi, yaptığının kötü ve günah olduğunu bilir. Üzülür, kimi zaman tövbe eder, kimi zaman hataya, günaha devam eder. Bunlar, dönüş yapar iseler hızlıca kurtuluşa ererler.
3) Yaptığı şeylerin haram mı helal mı olduğunu gözardı etmez. Allah(cc)ın rızasını dikkate almaz ve olsun da, nasıl olursa olsun düşüncesi vardır. Bu kimseler dönüş yapsalar dahi düzelmeleri çok zordur.
4) Kötülük yapmakla ve günah işlemekle birlikte, yaptığı şeyleri övünerek anlatan, başkalarını da saptırmaya çalışan kişilerdir. Örneğin içki haramdır, içkiyi içip oh be geçen falanca içkiden içtim, çok güzel tadı var veya şöyledir böyledir, gibi övücü şeyler ile yaptığı haramı anlatması, başkalarını özendirmesi gibi durumla içiçedir. Bunların dönüş yapmaları ancak o kimse için hidayetin tecellisi gerekir. Aksi taktirde düzelmesi pek zordur.

Yukarıda sıralanan ahlaki yapıların nefis ile de bağlantısı vardır. Bir kimse, nefsine emredemezse onun dediklerine olur-eyvallah derse, nefsini boynuna bindirip, onun esiri olursa, nefsini başına tac yaparda Allah(cc)ın emir ve yasaklarına (şeriate) karşı çıkarsa veya dikkat etmezse, işte o kimse kötülüğe, harama, yasaklara, ateşe, cehenneme yakın olanlardır. Kötülüğe yaklaşmak, kötülüğe gitmektir. İyiliğe yaklaşmak ise, iyiliğe gitmektir.

Her nefis kendini elinden geldiğince kontrol etmeli ve her istediğimizi değil, Allah(cc)ın razı olduğu şeyleri yapmalıyız. Böylece sonsuz ve huzurlu bir yurtta mükafatın tadı çıkarılacaktır.

Allah(cc), nefsine uyanlardan değil, dinine uyanlardan eylesin cümlemizi.

sessiz23 18 Mayıs 2008 01:48

Nefis Terbiyesi
 
Nefis Terbiyesi
Bismillah
Hadis-i şerif
Gerçek mücâhid, nefsiyle cihad edendir. [Süneni Tirmizî,Fedâilul-Cihad 2, (1621)]

Nefis, benliktir ve şeytandan daha kötü bir düşmandır.
Nitekim şeytanın, namaz kılmayandan dahi kaçtığı bilinmektedir. Çünkü 'ben bir defa secde etmedim ömür boyu lanetlendim, sen hergün beş defa secde etmiyorsun. Korkarım senin yüzünden bana da bir zarar dokunur.' diyerek o kişiden uzaklaşır. Şeytanın kötü yolda olanlarla pek işi olmaz, çünkü o kötü yolda olan kişi zaten haktan sapmış ve devamlı aşağılara düşmektedir. Bu yüzden şeytan, iyi yolda olanlarla, namaz kılanlarla, ibadet yapanlarla uğraşır. Nedenlerinden biri sapanla değil, sapmayanla uğraşmasıdır. Sapmayanı yoldan saptırırsa o zaman haz ve lezzet duyar.

Nefis, daima bizimle beraber olan olan manevi bir letaifdir. Nefsin yeri, iki kaşın arasıdır. Nefis, insanların ilim, amel ve ahlaklarına göre değişiklik gösterir. Bu yüzden nefsin mertebelerini gözden geçirmek ve kendimizi düzeltmek gerekir.

Nefis daima kötülüğü emreder. Bir iyilik yapmak ona ağır gelir. O yüzden yapacağımız en önemli şey, güzellikleri sergilemektir.

Nefis, ibadetlerden rahatsız olur ve şetanın vesvesesiyle kişiyi o ibadeti yapmamasını sağlar ve elinden geldiğince oyalamaya, ibadeti yaptırmamaya çalışır.

Eğer kişinin nefsi, ibadetlerden zevk alıyorsa, demek ki bir ilerleme söz konusu olmaktadır. Ancak tam tersi ise, veya 'ibadetlerdeki edeplere hususlara dikkat edilmeden yapayım da nasıl olursa olsun', düşüncesi var ise, nefsin hakimiyeti daha fazladır..

Nefsin hakimiyetini esir etmek, nefsi kötü şeylerden alıp güzel ve iyi şeylere yöneltmekle, her istediğini yapmamakla olur. Emirler nefisten değil, dinin uygun gördüğü şeylerden olmalıdır. Eğer bir işi yapıyorsak, ilkönce o işte Allah(cc)ın rızası var mı yok mu diye araştırma yapmak lazım gelir. Daha sonra, dinde yeri var mı yok mu diye sormak, soruşturmak ve kendimizi rahatlatmak gerekir.

İnsanların ahlaki yapıları dört kısımdır.
1) Mutmain olmuş, saf ve temiz kalpli, edep ve dinde çok hassas olan ahlaki yapı. Bunlar Allah(cc)ın hoşnut olduğu ve müjdesine nail olan çok kıymetli kimselerdir.
2) Kötülük yapsa dahi, yaptığının kötü ve günah olduğunu bilir. Üzülür, kimi zaman tövbe eder, kimi zaman hataya, günaha devam eder. Bunlar, dönüş yapar iseler hızlıca kurtuluşa ererler.
3) Yaptığı şeylerin haram mı helal mı olduğunu gözardı etmez. Allah(cc)ın rızasını dikkate almaz ve olsun da, nasıl olursa olsun düşüncesi vardır. Bu kimseler dönüş yapsalar dahi düzelmeleri çok zordur.
4) Kötülük yapmakla ve günah işlemekle birlikte, yaptığı şeyleri övünerek anlatan, başkalarını da saptırmaya çalışan kişilerdir. Örneğin içki haramdır, içkiyi içip oh be geçen falanca içkiden içtim, çok güzel tadı var veya şöyledir böyledir, gibi övücü şeyler ile yaptığı haramı anlatması, başkalarını özendirmesi gibi durumla içiçedir. Bunların dönüş yapmaları ancak o kimse için hidayetin tecellisi gerekir. Aksi taktirde düzelmesi pek zordur.

Yukarıda sıralanan ahlaki yapıların nefis ile de bağlantısı vardır. Bir kimse, nefsine emredemezse onun dediklerine olur-eyvallah derse, nefsini boynuna bindirip, onun esiri olursa, nefsini başına tac yaparda Allah(cc)ın emir ve yasaklarına (şeriate) karşı çıkarsa veya dikkat etmezse, işte o kimse kötülüğe, harama, yasaklara, ateşe, cehenneme yakın olanlardır. Kötülüğe yaklaşmak, kötülüğe gitmektir. İyiliğe yaklaşmak ise, iyiliğe gitmektir.

Her nefis kendini elinden geldiğince kontrol etmeli ve her istediğimizi değil, Allah(cc)ın razı olduğu şeyleri yapmalıyız. Böylece sonsuz ve huzurlu bir yurtta mükafatın tadı çıkarılacaktır.

Allah(cc), nefsine uyanlardan değil, dinine uyanlardan eylesin cümlemizi.

Seyyid 27 Ekim 2008 00:32

Cvp: Nefis Terbiyesi
 
Ey nefis sen ne yamansin
Dersi seytandan alansin
Beni gaflete salansin
Gel de uslan cok yanarsin

Mevlam demis huzur bende
Neden kosarsin cehenneme
Donersin dunya derdine
Hakk’a eli bos varirsin

Hakka iman sozumuz var
Cemalinde gozumuz var
Yurekler hep saha kalkmis
Askla yanan gonlumuz var

Her an, lain seytan bize baldir diye zehri sunar.
Oyle tuzaklar kurmus ki, ustunu dunya ile ortmus.
Hakikaten, gozlerimizi dunya ile kor etmis, tuzaklari
goremez olmusuz, oyle bir hale gelmisiz ki
hakikatlerden mahrum kalmisiz.


Esma_Nur 13 Ekim 2012 16:01

Cevap: Nefis Terbiyesi
 
“Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir.” [Şems - 9]

“Hakîki mücahid, nefs-i emmâresi ile savaşan kimsedir.” [Buharî Edeb]

“Nefsini ıslâh edemeyen, başkasını ıslâh edemez. Öyle ise nefsimden başlarım.” [Bedîüzzamân]

“Allah’ım! Nefs-i emmâreden Sana sığınıyoruz. Bize yardım et.“ (alıntı)

Esadullah 13 Ekim 2012 16:13

Cevap: Nefis Terbiyesi
 
Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ.
Kad efleha men zekkâhâ.

Ene Garip 13 Ekim 2012 22:49

Cevap: Nefis Terbiyesi
 
Nefis Terbiyesi
Hz. Ali Hendek savaşında, bir düşman askerini altedip, yere yatırdı. Kılıcını çekti. Tam vuracağı zaman, düşman askeri Hz. Ali’nin yüzüne tükürdü. Hz. Ali kılıcını kınına koydu. Onunla savaşmaktan vazgeçti. Ölümünü bekleyen kimse, bu işten bir şey anlamadı. Hayretle kendisine sordu:
- Kılıcını çekmiştin. Beni öldürmene hiçbir engel yokken neden vazgeçtin? Öfken birden yatıştı.
Hz. Ali şöyle cevap verdi:
- Ben kılıcımı Allah için vuruyordum. Ben Allah’ın arslanıyım. Nefsin esîri değilim. Sen, benim şahsıma karşı yaptığın hareketten sonra seni öldürseydim, nefsim için öldürmüş olabilirdim. Hâlbuki her yaptığımı Allah için yapmam lâzımdır.

* * *

“Allah’ım! Nefs-i emmâreden Sana sığınıyoruz. Bize yardım et.“



nurşen35 30 Temmuz 2014 07:55

Cevap: Nefis Terbiyesi
 
Yaşlı bir adam, evinden çıkar, her gün mahallede ilk karşılaştığı kişiye '' Evladım cami nerede '' diye sorarmış. En sonunda mahalleden birkaç kişi karşısına çıkarak
'' Amca, sen bize her gün camiyi soruyorsun, ama sen zaten burada oturuyorsun, sen bizimle dalgamı geçiyorsun'' Yaşlı adam '' Hayır der, Ben caminin orada olduğunu biliyorum. Ama size her sorduğumda nefsim biraz daha eziliyor. Nefsim kırılsın, ezilsin diye kendi bilgimle değil de, danışarak hareket etmek için size soruyorum '' der.




Alıntı..


SAAT: 00:32

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306