EĞRİYE,EĞRİ BAKAN,EĞRİYİ DOĞRU GÖRÜR.Zülküf Arslan
 

Bismillah elhamdulillah...

Eğri,olması gerekenin, aksi-zıttı olma durumundaki ölçüdür...

Ölçü,değerlendirilmesi gereken,her ne ise ona göre belirlenmiş ve doğruluğuna kani edilmiş vasıtaya verilen addır.Örneğin ağırlığı ölçülecek olan bir şeyin ölçüsü kilogramken,uzunluğu ölçülecek bir şeyin ölçüsüde metredir.

Kilogram ve metrenin kendi alanlarındaki ölçü biriminin olmassa olmaz ASLI dır.Aksini ıspatlamaya çalışmak,ya bu ölçülerin ne olduğunu bilmemektir,yada aklından zoru olmak ve inkarcı olmaktır..Yani şuana kadar yeryüzünde hiç bir akıl sahibi yokturki,bir kumaşın uzunluğunu kilogram ile,demirin ağırlığınıda metreyle ölçsün.....

İşte tamda bu anlamda,hayatın her alanıyla ilgili ölçüler vardır .Bu ölçüler öyle bir anda birinin başına tesadüfen düşen bi meyveyle veya,daha farklı tesadüflerle ortaya çıkmamıştır.Hayatın ölçülerinde yani fenni ilimlerdeki ölçüler ince elenip sık dokularak ve aklını zorlayarak ortaya konmuştur..Yani zahmetsiz Rahmet olmamıştır..Bu şöyledir,tarif bakımından,gemişte elmaya elma denmiş ve elma hep daha sonrada elma olarak tarif edilmiştir,bu gün dünyanın neresine giderseniz gidin ,gittiğiniz yerin dilyle elma deyin ve elma isteyin size getirilecek olan şey ELMA olur,yani hiç kimse siz ondan elmayı isterken,size masa,sandelye veya daha farkı şeyler getirmez..

Yani sizin elmayı tanımlamadaki ölçünüz eğer doğru ise,size getirilecek,yani karşı tarafında ölçüsü elma olacağı için,size getirilen elma olacaktır..Bunu niye mi anlatıyorum veya nereyemi gelmek istiyorum,onu izah edeyim...

Günümüzde biri çıksa,elmayı,armut olarak tanımlasa ve bunun armut olduğunu ıspatlamaya çalışsa ona nasıl tavır koyar veya pekte önemsemeyip,ondan uzaklaşırmıyız,hatta bu kişinin bir kılinik vaka olduğunu biran önce tedavi olması gerektiğinide düşünürüz..

Bizim bu kişi hakkındaki bu düşüncemizin sebebi nedir.Çünkü biz biliyoruzki bu kişinin bakışında sakatlık,bi eğrilik var ve bu kişi bu eğri bakışıyla,eğri gördüğünü doğru zan etmekte ve ısrarla bunu savunmaktadır..

İşte arkadaşlar,fenni ilimlerdeki ve günlük muamelattaki değişmez ölçülerde nasılki doğrulukta asl olan İLK TANIM İSE,VE BU TANIM BU GÜNDE AYNEN DOĞRU KABUL EDİLİYORSA ,BU GÜNDE BÖYLE İSE..

DİNDEKİ ÖLÇÜLERDEDE BÖYLEDİR,yani dinin ASLI BÜTÜN RASULLERDEDE AYNIDIR[NAHL SÜRESİ 36.. Andolsun ki biz, "Allah'a kulluk edin ve Tâğut'tan sakının" diye (emretmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik. Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde gezin de görün, inkâr edenlerin sonu nasıl olmuştur!ayette anlaşıldığı gibi bütün peygamberlerde dinin tanımı aynıdır..tağutu red,Allah a davet....

Yani Allah 1400 yıl önce Muhammed as ma gönderdiği ölçülere göre faiz nasılki haramsa,bu günde aynı haramlıkta haramdır.Bu faizin 1400 yıl önceki hayatın içerisinde ismi RİBA iken haram, bu gün ismen değişip FAİZ,KREDİ OLUNCADA BU HARAMLIK DEĞİŞMEZDİR ve bu bi islami usuldur..Bunun aksini ıspatlamaya çalışan,metre ile kilogramı,elma ile armutu karıştırıp tanım olarak, tanımlama zorbalığına ve eğri ölçüye gitmiş olunur..

Bu anlamda,islamın bahsettiği ölçülere bağlı bi tanımda olmak doğru bi bakış iken,islamın bahsettiği özellikleri ölçü bilmeyip heva ve hevesine göre yapılan tanımlar ise,eğri bakışlar olur ve öylece önümüze çıkar..

İslamın temel özellik ve ölçüleri vardır,nasılki bir ağırlığın bir uzunluğun,bir meyvenin temel özellik ve ölçüleri var ise ve kim bu TEMEL ASLINDAKİ USUL ÇERÇEVESİNDE,bu özelliklere riyayet etmiyorsa,bu kişi ne kadarki,bunun doğruluğunu savunsada ,TEMELDEKİ ASLINDAKİ USUL TANIMINA UYMADIĞI İÇİN,tanımı yanlış olur..

Örneğin bir kişi kalkıp ,ben Kuran ve sünnete göre bi dini benimsemişim, kuran ve sünnette bana emrettiği şunlardır,dedikten sonra,kalkıp ortaya attığı TANIMLAR VE ÖLÇÜLER,vahiye ve sünneti tarif eden İLK NESLİN TARİFİNE UYMUYORSA,ne kadarda KURAN VE SÜNNET DERSE DESİN,O KİŞİNİN YAPTIĞI TANIM KURAN VE SÜNNET TANIMI DEĞİL,Bu gün itibariyle ortaya attığı bi yeni TANIMDIR,tıpkı elmaya daha önce elma denmiş ve bu gün kalkıp yeni bi tanım yapmak gibi olur...

Peki kuran ve sünnetin tarifini doğru olarak nerden alırsak doğru yapmış ve doğruya ulaşmış oluruz,işte tamda asıl sorulacak ve cevap bulunması gereken acil bi durum budur.Bunuda yıllardır edindiğim tecrübemi kısaca izah etmeye çalışayım,eğer tutturursam bunun başarısı Allahın yardımıyladır,yanılırsam hata bendedir..

Kuran ve sünnetin tarifini,şimdiki gelenekçilerden değil,şimdiki tasavvufçulardan değil,şimdiki modernist ilahiyatçılardan değil,şimdiki mealcilerden değil,peki nerden diyeceksniz onu vereyim inşaAllah..

1..hatasıyla,sevabıyla günahıyla,Allahın kendilerinden razı olduğu ve onlarında Allah tan razı olan ASHABINDAN VE SÖZLERİNDEN,TAVIRLARINDAN..

2..Birinci sıradan sonra gelen,yaşantılarıyla hakka ve hakikate şahid olmuş olan müçtehid imamlar olan,imam ebu hanife,imam malik,imam şaffii,imam ahmed bin hanbelden ve bUNLARIN KURAN VE SÜNNET-HADİSTEN ne anlayıp tavırları ve yaşantılarından,bunu öyle üstünden okuyup geçmekle değil,iyi bir araştırmaya koyularak yapın..

3..Bu iki kurala bizi yönlendiren KURANIN VAHİYSİDİR,BİLEN VE BİLMEYENLERİ AYIRIP,BİLMİYORSANIZ BİR BİLENE DANIŞIN DER,Bunun içindirki bizim içn ilk nesil KURAN NESLİ,DAHA SONRAKİ NESİLDE,geldiklerinde farklı sorunlarla karşılaşınca HADİS VE SÜNNETE İHTİYAÇ DUYMUŞLARDIR VE HADİS-SÜNNETİ TOPARLAMIŞLARDIR,BAZENDE KENDİ REY lerini kullanmışlardır,yalnız bu rey kullanma işi öyle sıradan değildir,sizlerde bu araştırma yolunu takip ederseniz bunu rahatlıkla göreceksiniz,örneğin muhammed ebu zehranın EBUHANİFE kitabına bakabilirsiniz..

medineweb.net...