Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Hariciler ve Haricileri Tekrarlayan Silahlı Örgütler/Mevlüt Hönül (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/30035-hariciler-ve-haricileri-tekrarlayan-silahli-orgutler-mevlut-honul.html)

Mevlüt HÖNÜL 22 Ağustos 2014 23:40

Hariciler ve Haricileri Tekrarlayan Silahlı Örgütler/Mevlüt Hönül
 
İslam, özünde Tevhid ve adaletin inşası ve cehaletin her türü ile mücadeledir. Bugün Ortadoğu’da pervasızca kan dökenler, kendi cehaletlerine “İslam” diyor, aşağılık yol ve yöntemlerle evrensel insani değerleri ayaklar altına alıyorlar.

İslam, özünde Tevhid ve adaletin inşası ve cehaletin her türü ile mücadeledir. Bugün Ortadoğu’da pervasızca kan dökenler, kendi cehaletlerine “İslam” diyor, aşağılık yol ve yöntemlerle evrensel insani değerleri ayaklar altına alıyorlar.

Günümüzdeki adalet anlayışı ile Kur’an’ın adalet anlayışı arasındaki farklılıkların temelinde, vahiyden uzak kalmışlığımız, Kitab’ı okuduğumuz halde onu hayata aktaramayışımız var. Bilgi sahibi olmak, tartışmada birilerini alt etmek demek değildir, söylem faşizmi ile hareket etmek ve benzeri hatalar bizi adaletten uzağa düşürmüş, yüzlerce parçaya bölmüştür.

Kur’an, ferdi amaçlardan toplumsal amaçlara kadar her yönüyle İslam’ın adalet kavramı üzerinde durmuştur. Başkalarının adil olmasını istiyorsak, önce biz kötülük düşünmeyen, taraf tutmayan, hakkı gözeten, zulme sessiz kalmayan, mazlumlardan yana olan kimseler olmak zorundayız. Günümüz İslam toplumlarında çoğu zaman dikkate alınmadan yapılan yönetimsel uygulamalar, ferdi hareketler, adalet ölçüsü gözetilmeden, kişisel çıkarların ön plana alındığı, adaletsizce yaklaşımlar sergileyen insan toplulukları ortaya çıkardı. Birçok Müslüman ülkede “adalet”, kişisel menfaatlerin gözetilmesi, fakirlerin ezilmesi, zenginlerin cebinin doldurulması yoluyla “sağlanmakta”dır.

Bunu hem kendi tarihimizde ve günümüzde, hem de genel olarak tarihin her aşamasında görmek mümkündür. Allah’ı inkâr, Allah’a isyan, Allah’ın ahkâmını keyfî yorumlama, insanın yaradılış gayesini unutması, nefislerin şeytana uyması, kötü ahlakı huy edinmesi, temel problemler olarak karşımıza çıkıyor.

Harici mantıkla hareket eden örgütleri daha iyi tanıyabilmek için bir örnekle başlayalım:

Muhakeme gücü zayıf olan, dinin sadece dış görünümünü kavrayabilmiş bu topluluk (Hariciler), meseleyi anlayamayarak “Biz Kur’an’a kılıç çekmeyiz” demişler ve hileye düşmüşlerdi. “Biz Kur’an için savaşıyoruz, bunlar da Kur’an’a teslim olmuştur, o halde ne diye savaşalım?”

İmam Ali, ferasetli görüşünü sunarak, “Ben de Kur’an için savaşmaktayım, ama bunlar sizi oyuna getiriyorlar; anlamıyor musunuz? Bunların Kur’an’la ne işleri var? Kur’an’ı kalkan gibi kullanıp canlarını kurtarmak istiyorlar, hepsi bu” diyordu. Kâğıt ve yazıyı değerli kılan, içindeki anlam ve muhtevasıdır.

Haricilerin isyan etmeden önceki yaşam tarzlarına baktığımızda, sakin bir yaşam içerisinde sadece tartışmalar ve eleştirilerle yetindiklerini görürüz. İmam Ali, onlara yapıcı tavırlarla yaklaşıyor ve ameli noktalarda kendilerine müdahalede bulunmuyordu. Yalnız Sıffin’de İmam Ali’nin saflarında çarpışan bu kesim, daha sonra gelişen olaylar neticesinde İmam Ali’ye savaş açarak onun şehadetine sebep oldu.

İbn-i Abd-i Rabbih, ‘Fecru’l-İslam’ adlı kitabında Haricileri tavsif ederken şöyle der:

“Haricilerden daha inançlı ve çalışkan bir fırka yoktu, her an ölüme hazırdılar. Savaş sırasında bir Harici’ye mızrak saplanmıştı, yarası çok ağırdı, ama o kendisini vuran adama doğru yürüyerek ‘Allah’ım’ diyordu, ‘Senin rızanı kazanmak için sana gelmedeyim.’”

Haricilerin ortaya çıkışı Şia’nın ortaya çıkışıyla aynı zaman dilimine denk gelir. İmam Ali’nin döneminde çıkan kargaşalar sonucunda aynı saflarda yer alırlar. Sıffin savaşında İmam Ali’nin saflarında savaşan bu kesim, Kur’an sahifelerinin mızrakların ucuna asılması ile birlikte savaşmaktan vazgeçer ve Muaviye’nin kurnazlığı ile hakeme gitme fikrini destekler. Bunu kabul etmemesi durumunda İmam Ali’yi kılıç zoru ile buna mecbur edeceklerini açıkça beyan etmeleri neticesinde onun hakeme gitme kararı almasına sebep olurlar.

Hakem olayı, İmam Ali’nin azli ve Muaviye’nin yerinde kalması ile sonuçlanır. Kendi zorları ile hakeme gitmeye karar kılan grup, daha sonra İmam Ali’nin hakeme gittiği için büyük bir günah ve suç işlediğini savunmaya başladı. Bu iddiaları doğrultusunda İmam Ali’nin tevbe etmesi gerektiğini, zira küfür işlediğini, yani dinden çıktığını söylüyorlardı. Kendilerinin de hakeme gitme istekleri sebebiyle küfre düştüklerini ama tevbe ettikleri için küfürden döndüklerini öne sürüyorlardı.

Haricilerin geneli “Hüküm yalnızca Allah’ındır, Allah’tan başka hüküm koyucu yoktur” esasına ve “iyiliği emredip kötülükten menetme” ilkesine dayanıyorlardı.

“De ki: ‘Bakın, ben Rabbimden gelen açık bir kanıta dayanmaktayım ve (bu şekilde) siz onu yalanlamış oluyorsunuz! (Bilgisizliğiniz yüzünden) bu kadar şiddetle arzuladığınız şey benim elimde değil. Hüküm ancak Allah’a aittir. O, hakikati ilan edecektir; çünkü (hak ile batıl arasında) en iyi hüküm veren O’dur.’” (En’am, 57)

Bu ayet-i kerimede “hüküm” sadece Allah’a ait bir şey olarak takdim ediliyor; ancak burada geçen “hüküm” kelimesiyle neyin kastedildiğine dikkat edilmeli. Bu ayette geçen “hüküm” kelimesiyle kastedilen şey kanun koyuculuktur. İnsanoğlunun hayatını düzenleyecek kural ve prensipleri belirlemedir. Bu ayette kanun koyuculuk hakkının sadece Allah’a ait olduğu ve Allah’tan başka hiç kimsenin kanun belirleme hak ve yetkisi taşımadığı vurgulanmaktadır.

Hariciler ise, bu kelimeyi hâkimiyeti de kapsayacak şekilde genelleştirip şiar edindiler. “Allah’tan başka hiç kimse kanun koyuculuk hakkına sahip olmadığı gibi, devlet ve yöneticilik hakkına da sahip değildir, Allah’tan başka hiç kimse insanları yönetmeye kalkışamaz!” dediler.

İmam Ali’nin onlara verdiği cevap şu şekilde olmuştur:

“Söz doğru, ama söyleyenin maksadı batıl. Evet, kanun koyuculuk hakkı elbette ki sadece Allah’ındır, ama bunlar ‘Allah’tan başkası insanları yönetemez, yönetici olamaz’ diyorlar! Oysa insanların bir yöneticiye ihtiyacı vardır, yöneticisiz toplum olmaz, iyi veya kötü bir yöneticinin varlığı zaruridir. Bir yönetici sayesindedir ki mü’min insanlar Allah rızası için yapmak istediklerini yaparlar, kâfir olanlar dünyadan faydalanırlar ve bu minval üzere Allah Teala onları götürür. Bir devlet ve yönetim sayesindedir ki vergiler toplanır, düşmanla savaşılır, yollarda ve şehirlerde güvenlik sağlanır, zayıf ve güçsüzün hakkı, zorba ve zalimden alınır. Devlet ve yönetim sayesindedir ki iyiler huzur bulurlar, insanlar kötülerin şerrinden emin olurlar.” (Nehcu’l-Belağa, 40. Hutbe.)

Hariciler, kendi din anlayışları doğrultusunda takvalı kimselerdi, en bariz vasıfları buydu, kendilerince ideal İslam toplumunun tesis edilmesini arzu ediyorlardı, ancak çöl ortamından gelmeleri, yeni ortama ayak uyduramamaları, sert ve inatçı karakterleri, kendileri dışında kalanları Müslüman saymamaları ve gerçek Müslümanların kendileri olduğu şeklindeki dar çerçeveli dini görüşleri, onları İmam Ali’yi tehdit etmeye sevk etti; onu önce hakeme gitmeye razı edip ardından da isyan ettiler.

İslam tarihinin ilk fırkası olan Haricilerin karakter yapısına bakalım:

Muaviye, oğlu Haricilere katılmış olan bir babayı, oğlunu geri getirmesi için görevlendirdi. Babası her ne kadar ısrar ettiyse de oğlunu kararından vazgeçiremeyince, “Oğul, şimdi gidip senin küçük çocuğunu getireceğim, onu görünce babalık duygun kabarır da gitmekten vazgeçersin belki!” dedi. Harici “Vallahi,” dedi, “Ben ağır bir darbe yemeyi, evladımdan daha fazla istemekteyim şimdi!” diye cevap verdi (Fecr’ul-İslam, s. 243)

Hariciler İslam’ın dış görünüşüne aşırı önem verir, Şeriat kurallarının zahirine uymaya pek özen gösterirlerdi. Günah olduğuna inandıkları şeylerden ciddiyetle sakınmaya çalışır, günah işleyenlerden uzak durmaya dikkat ederlerdi. Ziyad b. Ebih, bir Harici’yi öldürmüştü; kölesine onun nasıl bir adam olduğunu sordu, kölesi “Ne gece yemek yerdi ne de gündüz; gündüzü oruç tutmakla, geceyi ise ibadetle geçirirdi” dedi. (Kamil-i Müberred c. 2, s. 116)

Haricilerin belirgin özelliklerinden biri de ihlâs idi. Yalnız bu ihlâs, onların belli bir yöne şartlanmışlıklarına eşlik ediyordu: Abdullah b. Abbas, İmam Ali tarafından onlarla tartışmak üzere gittiği vakit, uzun süren secdelerinden ötürü alınlarının yara aldığını, ellerinin deve dizi gibi nasır bağladığını ve üzerlerinde temiz elbiseler olduğunu anlatır. (El-Müberred, El-Kâmil, 2/143)

Hariciler, bir Müslüman ile bir Hıristiyan’a rastlarlar. Müslümanı öldürüp Hıristiyan’a iyi davranırlar ve ona “Peygamberimizin emanetine sahip çık” diye tavsiyede bulunurlar. Derken Abdullah b. Habbab, boynunda mushafı ve yanında hamile eşi ile onlara rastlar. Ona şöyle derler: “Senin boynundaki bu Kur’an, seni öldürmemizi emrediyor. Söyle bakalım, Ebubekir ve Ömer hakkında ne düşünüyorsun?” Abdullah onları iyilikle anar. “Peki” derler, “Hakeme gitmeden önceki Ali ve ilk altı senesinde Osman için ne dersin?” Abdullah yine iyilikle anar.

“Hakeme gitme hakkında ne düşünüyorsun?” derler. Abdullah şöyle der: “Ben Ali’nin, Allah’ın kitabını sizden daha iyi bildiğine, onun dinine sizden daha sadık olduğuna ve daha basiretli olduğuna eminim.” Bunun üzerine Hariciler “Sen Hakk’a değil, isimlerine göre adamlara tabi oluyorsun” diyerek, onu nehir kıyısına götürüp keserler. Derken, kendi hurma bahçesinde bulunan bir Hıristiyan’a uğradıklarında, Hıristiyan, “Buyurun, hepsi sizindir” der. Hariciler, “Hayır, vallahi parasını ödemeden onu almayız” derler. Bunun üzerine adam şöyle der: “Ne Garip! Abdullah b. Habbab gibi birini öldürüyorsunuz da bizden hurma mı kabul etmiyorsunuz?” (El-Müberred, El-Kâmil, 2/143)

Örneklemeye çalıştığımız Hariciler, bir yanda ihlâs anlayışı, diğer yanda haksızlık, katl, şiddet gibi yanlış amellerle insanları dine davet etmeye, dini insanlara zorla kabullendirmeye çalışıyorlardı. İnsanlık açısından baktığımızda, ne takva, ne hoşgörü, ne de ihlâs ile bağdaşmayan, sapkın, çelişkilerle dolu bir inanç tarzıdır bu.

İşin özüne baktığımızda, Haricilerin geneli, çöl bedevisi Araplardan oluşmaktaydı. İslam’ın zuhurundan önce fakirlik ve sefalet içinde yaşayan bu toplum için İslam’ın hakikatleri sadece kendi anlayışları doğrultusunda intikal etmişti. Kur’an’ın zahirine bakarak hüküm veriyorlardı. Haricilerin geneli dar düşünceye sahip, mü’min ama taşkın ve atılgan tiplerdi.

İhlâslı olduklarını belirtmiştik, lakin bu ihlâsı teslimiyet olarak algılamamalıyız, çünkü cehaletten ve körü körüne itaatten kaynaklanan bir ihlâs hâkimdi. Haricilerin günümüz versiyonları hal-i hazırda aynı anlayışı devam ettiriyorlar. Cehalet ve tutuculuk, Müslümanların çoğu zaman hakikati görebilmelerine engel olmuştur ve bugün, aynı cehalet ve tutuculuk Müslüman toplumları esir almıştır. Haricilerin, Kur’an sahifelerini mızrakların ucunda görünce “Biz Kur’an’a karşı savaşmayız” demeleri, bu cehalet ve tutuculuğun en bariz örneğidir.

Günümüzde bu anlayışla hareket eden, bu tür uygulamalar yapan örgütler, silahlı gruplar vs. mevcuttur. Kimi Kur’an’ın zahirine bakarak hükmederken, kimi Kur’an’ın zühd ve takva hayatını emreden yönünü benimsemekte, kimi sadece cihad ayetlerini esas almakta, kimide kişisel ahlakı ön plana çıkaran ayetlere tutunmaktadır. Bu ve benzeri parçacı yaklaşımlarda bulunanlar, çoğu zaman Harici mantığına yakın davranıyorlar.

Günümüzde hâlâ din ve vicdan özgürlüğünün ne demek olduğunu anlayamamış Müslüman toplumlar, diğer din mensuplarına, kendi dinlerini yaşamaları noktasında müsamahasız davranıyorlar. Bu tür anlayışlar hem baskıcı hem de parçacı dini yaklaşımların ürünü, Allah’ın kitabında ortaya konulan dinle uzaktan yakından alakası yok. Tekrar özümüze dönmek, elbette Kur’an’la mümkün, inşallah tarihten ders alabilir ve aynı hataları tekrar etmeyiz.

MEVLÜT HÖNÜL
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Medineweb 23 Ağustos 2014 11:43

Cevap: Hariciler ve Haricileri Tekrarlayan Silahlı Örgütler
 
hocam sitemizde yazarlık kurallarını biliyor olduğunuzu düşünüyorum.konunuzla ilgili düzenlemeleri yaptım ama tekrar konu açacağınız zaman konu başlığına isminizi konunun sonunada sitenin linkini yazmanızı rica ediyorum

Yitiksevda 23 Ağustos 2014 16:42

Cevap: Hariciler ve Haricileri Tekrarlayan Silahlı Örgütler/Mevlüt Hönül
 
Haklisiniz dikkat ederim bundan sonraki yazilarda. Selametle kalin.

Yitiksevda 24 Ağustos 2014 00:30

Cevap: Hariciler ve Haricileri Tekrarlayan Silahlı Örgütler/Mevlüt Hönül
 
Medineweb kardeşim site adına haklısınız buna itirazım yok. Ama ne yazık ki bütün sitelerde illa bir etiketleme duygusu ile hareket edilmekte bir türlü anlam veremedim. Hani bizler Özgürlük vs değerleri dillendirmeye çok meraklıyız ama birilerinin özgürlüklerine de zincir vurmadan da geri durmayız. Önemli olan hakkı adaleti doğruyu yansıtmak ve yaşamaktır a veya b sitesinde olması çok mu önemli bence artık taasubi davranışları bir kenara bırakmalıyız. Belki kendimi hiçbir yere ait hissetmek istemiyorum buda benim özgürlük alanım diye düşünüyorum. Ha bu site benim için çok ayrıdır ilk başladığım yerdir ama bence insanlar hür hareket edebilmelidir. Allah'a emanet olun .

Medine-web 24 Ağustos 2014 04:15

Cevap: Hariciler ve Haricileri Tekrarlayan Silahlı Örgütler/Mevlüt Hönül
 
özgürlük anlayışına hayran kaldım. Her mekanın bir kuralı adabı olmalı. Teknik anlamda sitelerinde ayakta durabilmesi için kural/yöntem/telif hakkı olsa gerek. Bu sitede yıllarca baş editörlük yaptın halada konuyu özgürlükle aidiyetle izah edebiliyorsan yüzünü yıka gel. Kimseye zoraki bize ait ol demedik öyle bir derdimiz de yok. Dikkat edersen yazarlarımız bizim özel yazarlarımızdır. Alıntı çalıntı yazarları yazıları köşelerimize astırmıyoruz. Yani yazarlarımız bizim eli kalem tutan seçkin üyelerimizdir. Dolayısıyla konularımız makalelerimizde bizim sitenin telifindedir. Bu telif hakkını kabul etmeyen onlarca yazarın köşesini iptal ettik aldık elinden.
yazarlarımızın makalelerini başka sitede yayınlamayın demiyoruz. Yayınlarken kaynağı belirtmeniz şarttır. Bu tüm basın yayın için geçerlidir.
şu anda onlarca sitede makale yazıyorsun. Âmâ hatırlarsan ve unutma ki eline kalem veren ilk site burası idi. Bu site sayesinde kendini geliştirdin ve o beğenmediğin telif hakkı sayesinde Google de tanındın. Başka sitelerde teklif aldın.
Kurallarımız bellidir ve uymak zorundasın aynı tekerlemeyi tekrar etmemelisin.
ayrıca makaleni okudum. Güzel bir araştırma yapmışsın. Şu espriyi de ekliyeyim haricilerin en büyük özelliği kural kaide tanımamalarıdır.
oldu mu Koçumafrn*
:)

bilinmez 25 Ağustos 2014 21:03

Cevap: Hariciler ve Haricileri Tekrarlayan Silahlı Örgütler/Mevlüt Hönül
 
abu özgürlük de nedir,bide bunu kısaca tanımlayan çıksada bize tanımlasada ,bizde rahat edeydik iyiydi.:)..

mevlüt abi,acaba kısaca özgürlük tanımıı bize yaparmısın..ltfn52.


ayrıca bu haricilikte,tamda bi günah keçisi olmuş,bi mühür gibi ,kime hangi durum hoş gelmiyorsa,yapıştırıyor hariciliği.....ne güzel dünyahyyyyy

Yitiksevda 25 Ağustos 2014 22:15

Cevap: Hariciler ve Haricileri Tekrarlayan Silahlı Örgütler/Mevlüt Hönül
 
Bilinmezim haricilik masum bir hareket ve düşünce olsa idi bu kadar ayak altına alınmazdı.

Özgürlük tanımı kişiye göre değişir. Allah'ın sınırları bellidir bu sınırlar dışına çıkmadıkça Özgürlük sonuna kadar vardır. Kendi adıma bir eleştiri yazdım Muhsin hocam cevapladı saygı duyarım kendisine tartışma vs gibi bir sorunda olmadığı için uzatmadık. Gerekte yoktur benim için Medineweb'in ayrı bir yeri vardır hiç bir zamanda değişmez. Bugünkü fikri ve benzeri seviyede asla buranın emeğini unutmam Allah razı olsun bana bu kapıyı açan Muhsin Hocadan.

AlimOğlu 26 Ağustos 2014 03:27

Cevap: Hariciler ve Haricileri Tekrarlayan Silahlı Örgütler/Mevlüt Hönül
 
hariciler islamın tabiri caiz ise veledi zina mahsulü asi aksi kesimidir. Cahil cühelaların başını çektiği cehaleti ilim zanneden aynı zamanda alimcilik taslamak bunların belirgin özelliğidir. Kuranın zahiri ayetleri ile amel ederler. Bu günkü mealciler gibi. Sarhoşlardan morfincilerden tinercilerden oluşan Gezi parkına imamlık eden ihsan eliaçık( bu adamdan adam çıkmaz buna köşe yazarlığı vermekle hata ediyorsun dediğimde Sağ olsun Muhsin hoca bu taifeyi komple siteden uzaklaştırmıştı) taifesi gibi.biz bilsek de ne mal oldukları Gezi parkı ile meydana çıkmıştı. Diğer taraftan fethullah'ın başını çektiği israilsevicileri.biz bu taifeye çattığımızda gene Sağ olsun Muhsin hoca tepki göstermiş alimlere saygı adı altında.bizi küstürmüş onları korumaya çalışmıştı.
Konumuz bu değildi.....söylemim o ki feraset sahibi olmak gerekir. islamın veledi zinaları çoktur. Bir bakarsın elinde mendil göz yaşı dökerek vaaz sömürüsü ve neticede İsrail sevdalısı bir imparator kurulmuştur. Sonrada elim kırılsın vermeseydim semirtmeseydim....
yakın zamanda bir veledi zina gurubumuz daha oluşmuştu. Güneydoğuda Hizbullah adı altında Kürtleri temizlemekle görevli kontrgerilla...
yine şu an işid adı altında vahşi hayvanlara tıpatıp benzeyen taife...
yine Müslümanları iftiharı olarak bilinen 1979 İran devriminin bu gün esedi desteklediği gibi...
yine milli görüş adı altında islamı temsil ettiğini söyleyen Erbakan'ın mücahidi mehdisi yiğidi cennetlisi olan Tayyip Erdoğan'ın ondan ayrılması ile ölene kadar Tayyib'i mason deccal hain hatta tekfire varan düşmanlığı gibi...onun yaptığı muhalefeti chp yapmamıştır.
haricilerimiz çoktur arkadaşım. Menfaatlerini ön planda tutup islamı kalkan edenlerin adıdır haricilik. bunlarda din iman menfaattir. iktidardır. paradır. şöhrettir. şehvettir. kemiktir.

Sevgili Mevlut Hocam. Arada heyecanlandığında bir bardak su iç kendine gel. Haricîliği eleştirirken haricice saldırmak çelişki. Site yöneticilerine talimat vereceğine özgürlüğü öğren sana harici demesinler :)

Selam Dua ile.


SAAT: 08:39

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306