Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   İMAM DEMEK ''ANA YÜREKLİ ADAM'' DEMEKTİR !... (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/9771-imam-demek-ana-yurekli-adam-demektir.html)

AŞK'ÜL İSLAM 21 Şubat 2009 16:23

İMAM DEMEK ''ANA YÜREKLİ ADAM'' DEMEKTİR !...
 

Bu köşede bir zamanlar "İmam görünce neyi hatırlıyorsunuz?" başlıklı bir yazı yazmıştım(AŞAGİDA BİRAZDAN ONU DA YAYINLAYACAGIM). Bu sorunun cevabı belliydi: Ölüm. Söylemeye bile gerek yok, bu hatırlamanın, öyle sufilerin içsel arınma yöntemlerinden biri olarak kullandıkları "mevti tefekkür" cinsinden olumlu bir hatırlama olmadığı açık. Sokaktaki dünyevileşmiş tipin gözünde, ölümün hiç de iyi bir imajı yok.


Anlayacağınız öyle ters bir hal ki, imamla cenaze arasında mülazemet ilişkisi kurulmuş. Sanki imamın olduğu yerde, mutlaka bir cenaze olmak zorundaymış gibi.

Hemen söyleyelim ki, bu imaj, bu ülkede yaklaşık yüzyıldır uygulanan din-devlet ilişkilerinin yamuk tabiatından kaynaklanan bir imaj. Hedef Hıristiyanlığa benzer bir İslam, İncil'e benzer bir Kur'an, kiliseye benzer bir cami olunca, elbet imamı da bir 'kuşa' benzetmek isteyeceklerdi. İşte imam görünce ölü ve ölümün akla gelmesinin böyle hazin bir hikayesi var.

Bu hazin ve bir o kadar da ihanet kokan hikayeyi tersine çevirmek mümkün mü?

Allah var, imkansızlık yok. İmanın en büyük imkan olduğunu bilen bir mü'minin ağzından "imkansız" lafı öyle ulu orta dökülemez. Değil mi ki, Allah yokmuş gibi konuşmak günahtır.

Önceki yazıya aldığım tepkiler çeşit çeşit. İnsanımızın hayli yekun tutan bir kısmı imamlardan, onların bağlı olduğu Diyanet'ten ümit kesmiş. Bir kısmı hâlâ ümitli olduğunu ifade ediyor, fakat bahaneler sıralamaktan da geri kalmıyor. Çok az bir kısmı ise "Bu iş olur" kararlılığında. Onlar "Bir tane varsa, binlerce olabilir" diyenler. Onlar "Kötü misal emsal olmaz" diyenler. Onlar "Bu coğrafyanın suyu ve toprağı, bu tohumu yetiştirecek kaliteye sahiptir" diyenler.

İlginç, imamlardan umut kesenler arasında imamlar da var. Yahu, bu nasıl iş! Olur mu öyle şey? Umut imanın çocuğudur, çocuğunu öldüren anasını ağlatır. Nasıl kıyar insan, imanın çocuğuna?

Bazıları maaş azlığından şikayet ediyor. Doğru, imamların maaşları gerçekten çok az. Ama bu imamlık/rehberlik/önderlik misyonunu asmanın mazereti olabilir mi? O zaman bu durumu "özrü kabahatinden büyük" olarak isimlendiren birilerine diyecek söz kalır mı?

Okumamanın, kitaptan uzak durmanın, cahil kalmanın mazereti maddi imkan olsaydı, varlıklıların hepsi "yetîm-i dehr, ferîd-i zaman, allâme-i dû cihân" olurdu. Yok, yok öyle bir şey. Adam olacak çocuk, adam olur, o kadar. Ne yapar yapar, olur.

Epey oluyor, Fahreddin er-Razî'nin tefsirini okurken bir şey takıldı gözüme: Surelerin tefsirinin sonuna düştüğü tarihler. Mesela Zuhruf suresinin sonuna şu tarihi düşmüş üstad: "603 yılının Zilhicce ayının 11. Pazar günü." Üşenmedim kağıdı kalemi elime aldım ve 10 surelik bir kısmı hesapladım. Toplam sayfa adedini güne böldüğümde, her güne 20 sayfa düştü. Yani merhum müfessirimiz, her gün bu muhteşem ve müstesna tefsiri yazarken günde 20 sayfalık metin üretmiş. Bu sayfalar da, öyle beri benzer sayfalar değil.

Elimdeki tefsirin ebadı A-4 ebadı ve sanırım Türkçe'ye çevirsek, her sayfası en az 2,5-3 sayfa tutar.
Bırakın yazmayı da, bu kadarını okuma konusunda bir sınava tabi tutsak, sayıları 70 binlere baliğ olan imamlar, müftüler, vaizler arasından kaç tane çıkar sınavı geçecek olan? Peki okumadan nasıl becerilir irşad, inşa, ikaz? Nasıl kazanılır ilim, irfan, hikmet, izzet, hatta îkan ve iman? Ve dahi insan?

"Niçin bu hallere düştük?" sorusunun cevaplarından biri de burada yatmıyor mu? Evet, "yattığımız için", zamanı hovardaca harcadığımız için, Allah ömrümüzün, ömürlerin, nesillerin, paraların, ilmin bereketini çekip aldığı için.

İmamların asli işi ölüleri değil, ölü ruhları yıkamak, ölü akılları yıkamak, ölü yürekleri yıkamaktır. Bunun bir başka ifadesi de "dirileri yıkamak" olabilir. O yıkanacaklar camilere akın akın gelmiyor olabilirler. Oların da mazereti vardır, unutmayın. Çünkü camiye gelenler camiye geliş-gidiş arasında bir fark görememektedirler.

Bu yanlıştır. Cami adamı "topladığı" için cami adın almıştır. Kendisine sığınanın duygusu, düşüncesi ve hayatı arasındaki dağılmışlığı ve çözülmüşlüğü onarıp, onu topladığı ve bir bütün kıldığı kadar "cami"dir.

Eğer yıkanacak 'diriler' camilere gelmiyorsa, imamlar onları çarşılarda, pazarlarda, dükkanlarda, evlerde, salonlarda, hatta kahvelerde arar, bulur ve yaralarını sarar. Kahvehaneye onlarla oyun oynamak için değil, onlara hayatın oyun ve eğlence olmadığını, bir anlam ve amacının olduğunu, hayata anlam ve amaç verenin Allah olduğunu, Allah'sız bir hayatın anlamlı olamayacağını söylemek için gider.

Makamının yüz akı bir imam "İmam arkadaşların bile kulak asmadığı uyarılarıma, ilk defa girdiğim meyhanede meyhane müdavimleri kulak verdi" demişti. Ben şaşırmadım.

Her imam, büyük İslam ailesinin yitik çocuklarını, nerede kaybolmuşlarsa orada bulup yuvaya geri getirmenin acısını yüreğinde duymadıkça "imam" olamaz. Çünkü imam sözcüğü "anne" anlamındaki "ümm" sözcüğünden türetilir. İmam demek, insanların manevi istikbali üzerine tir tir titreyen "ana yürekli adam" demektir.

Anaları ana yapan yürekleridir, ispatlanmamış iddiaları değil. İmamları imam yapan da yürekleridir, cüppe ve sarıkları değil.


NOT : BU YAZILAR SİTEMİZDEKİ İMAM ARKADAŞLARA VE DİYANET'E İTHAFIMDIR/ ALINTIDIR + İMAM DEDİĞİN CAMİSİNİ VE ÇEVRESİNİ ''MEKKE'NİN BİR ŞUBESİ YAPMAYI BAŞARAMAMIŞSA, İMAMIM DİYE GEZMEMELİDİR !.. ( YAGMUR )

AŞK'ÜL İSLAM 21 Şubat 2009 16:27

Cvp: İMAM DEMEK ''ANA YÜREKLİ ADAM'' DEMEKTİR !...
 
1. MAKALEYE KONU OLAN : İMAM GÖRÜNCE NEYİ HATIRLIYORSUNUZ BAŞLIKLI YAZI ...

Cumhuriyet dönemi din-devlet ilişkileri, istisnai durumlar ve dönemler hariç, hep din aleyhine yürümüştür.

Yeni rejimi şekillendiren kadrolar, dinle şu ya da bu biçimde sorunu olan kadrolardı. Tepeden modernleştirmeci, iflah olmaz biçimde batıperest, kendi değerlerine güvenini yitirmiş Osmanlı artığı unsurlardan oluşuyordu.

Bu milletin can damarı dindi. Onlar, bu milletin başına ne geldiyse, hepsini dinin hanesine fatura ettiler. Bu Osmanlı batıcılarının da, Cumhuriyet batıcılarının da yaptığı ortak yanlıştı.

Batı karşısında yenilmişliğin acısını, dini kıyasıya eleştirerek, dini değerlere düşman olarak, o değerlere bazen savaş açarak dindirmek gibi akla ziyan bir yol seçtiler. Din onlara "yenilenleri" hatırlatıyordu. Onlarsa asla yenilenlerin yanında görünmek istemiyorlardı. Onun için de "yenenlerin" yanına, yani "düşman safına" geçtiler.

Dostun yanında görünmekten utanıp sıkılanlar, düşmanın yanında görünmekle iftihar edecek kadar öz benliklerine yabancılaşmıştılar. Bununla da kalmadılar. Kendi değerlerine düşmanın gözüyle bakmaya başladılar. Orada da durmayıp kendileri gibi bakmayanlara düşman oldular. O da yetmedi, düşmanın yapamadığını yapmaya kalkıp, tüm güçlerini değerleriyle savaşa hasrettiler. O değerleri hayatında, ticaretinde, siyasetinde, sanatında, suretinde, siretinde, kıyafetinde yaşatanları "düşman" ilan ettiler.

Sonuç mu?

Sonuç ortada. Engizisyon dönemi orta çağ kilisesinin resmi din dili olan Latince ve onun harfleriyle hiç sorunu olmayanlar, Kur'an'ın indiği harflerle "Allah" ve "Muhammed" yazısını görmeye bile tahammül edemez bir noktaya gelip dayandılar.

Başlangıçta şöyle düşünüyorlardı: "Kur'an'ı İncil'e, camiyi kiliseye, imamı papaza benzetebilirsek, İslam'ı da Hıristiyanlık'a benzetebiliriz. Dolayısıyla, biz de "yenilenler" arasında olmaktan kurtulmuş oluruz. Galiba "yenenlerin" sırrı burada yatıyor. Biz de "yenenlerden" sayılmamız için böyle yapmalıyız..."

İşte bu düşünceyle önce en kolay unsuru hedef seçtiler: İmam.

İlkin aç bıraktılar. Dilenci ettiler. Onurunu yok ettiler. İnsanlar nazarındaki saygın konumunu beş paralık etmek için basın yayından tiyatroya kadar kullandılar. Bunca yıl bir zümre hakkında böylesine "kara propaganda" yapılırsa, o zümre ağzıyla kuş tutsa kendini saydıramaz.

İmamlar, vaizler, hatta bütün bir 'din görevlileri' camiası işte bu acımasız propagandanın kurbanı oldular. Daha sonra onları midelerinden yakaladılar. Devletleştirilen bu sınıfı bordro mahkumlarının en gerisine, yani hücre mahkumuna çevirdiler. Bir yandan da iyi eğitilmemeleri için elden gelen arkaya konulmadı. Aynı idare kendi düzenlediği eğitim içerisinde öz eğitim-üvey eğitim türü ayrımlar icat etti, uyguladı.
Ve maksat hasıl oldu. İmamlar sonunda bir miktar da olsa papaza benzetildi.


Nereden mi biliyorum?

Geçen, emsallerinin hayli üzerinde bir donanıma sahip yüksek okul mezunu bir köy imamı, dokunsan patlayacak kadar dolu bir yürekle soruyor: Din işlerinden sorumlu devlet bakanının karşısına sarığım ve cübbemle geçip bir tek soru sormak isterdim:

- "Ben size neyi hatırlatıyorum? Ben insanlara neyi hatırlatıyorum?"

Cevabını kendisi veriyor:

- Ölümü, ölüyü, cenazeyi... Ve ekliyor "İnsanlar beni görünce hayatı hatırlamalı. Bana ölüme bakar gibi değil, hayata bakar gibi bakmalı. Mesela köyümde dersler boş olsa dahi ilköğretim okulunda derse girme hakkım yok. Oysa ki öğretmen de yüksekokul mezunu, ben de. Fakat beni sistem cenaze işlerine mahkum etmiş. Elimden insanı almış. Beni insansız bırakmış. Yani ölüye mahkum etmiş; ölüye, bir bakıma ölüme..."
Evet, özellikle taşrada artık "imam" deyince "ölü" hatırlanıyor. İnsanlar imam görünce akıllarına "cenaze işleri" geliyor. Bu, bu ülkede 80 yıldan beri sürdürülen "Hıristiyanlaşmış bir İslam" projesinin ilk ayağında küçümsenmeyecek bir mesafe alındığının göstergesi. İmam kadrosunu sorun edenleri anlıyorsunuz değil mi?

Bir ilerisi, kiliseye benzer bir cami.

İslam Hıristiyanlaştırılırsa, dini ve dini görünürlüğü hasım ilan eden azgın azınlık yenilgiden kurtulup yenmiş mi olacaklar?

Evet, yenmiş olacaklar. Fakat küçük bir farkla: Dünkü düşmanı değil, düşman adına onların yenemediği kendi öz değerlerini.

Peki, bu durumda kimden teşekkür bekleyecekler?

Herhalde değerlerine düşman oldukları bu milletten değil. Karşılarında ezildikleri yenenler sınıfı da, bu "düşman kardeşlerine" bir kıyakta bulunsunlar artık.

Ha bu arada, azgın azınlık, artan misyonerlik faaliyetlerinden şikayet etmeye sakın ola kalkmasın. Aksine kendilerine, bu faaliyetlere çanak tutmak yakışır. İslamî hayat tarzını yasaklayınca, geride oluşan boşluğu "seküler paganizmle" dolduracak değillerdi herhalde... !!!

hattaboğlu 21 Şubat 2009 16:43

Cvp: İMAM DEMEK ''ANA YÜREKLİ ADAM'' DEMEKTİR !...
 
yazarın yazdıklarının çoğuna katılıyorum ama atladığı bir ayrıntı var ...
zaman mefhumu!
geçmiş için evet ama günümüz imamları ve diyanet i için (son 10 sene) asla katılmıyorum ...
--
allah bazıları nın oyunlarını başlarına geçirdi...sağmaya çalıştıkları diyanet ve imamlar onca darbeye rağmen hamdolsun bu din için hala ayakta..
--
imamları görünce ölüm den başka şeyler de hatırlanırdı..para...yemek...ama artık bitti...hala eskide kalıyorsa bazıları ..reforma ihtiyacı var demektir beyinleri ve kalblerinin..


SAAT: 14:48

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306