Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   SAKARYA İlitam (https://www.forum.medineweb.net/796-sakarya-ilitam)
-   -   sakarya ilitam Tefsir 5.Hafta (https://www.forum.medineweb.net/sakarya-ilitam/28028-sakarya-ilitam-tefsir-5hafta.html)

Medineweb 28 Aralık 2013 13:31

sakarya ilitam Tefsir 5.Hafta
 
Tâbiûn Devrinde Tefsir

Gerek Hz. Peygamber (sas), gerekse dört halife devrinden itibâren, yeni fetihlerle İslâm devletinin sınırları Arap yarımadasını asmıstı. Fethedilen her beldeye İslâm’ı öğretmek için muallimler, asayisi temin etmek için de valiler görevlendiriliyordu. Resûlullah zamanında Muaz b. Cebel’in Yemen’e, Hz. Ömer döneminde de Abdullah b. Mes’ud’un Irak’a muallim olarak gönderilisini burada misâl olarak zikredebiliriz. Bu sekilde muhtelif sehirlere dağılan sahâbe, oralarda ilmî hareketlere baslamıstı. İslâm dininin hükümran olduğu beldelerde, sahâbenin güzîde bilginleri, tedrîs halkalarını kuruyor ve etrafına toplanmıs olan tâbiûndan öğrencilerine Kur’ân’dan anladıkları ve Hz. Peygamberden (sas) öğrendikleri tefsiri öğretiyorlardı.

Tâbiîler içinde tefsir ve fıkıhta öne çıkan Nâfi’, İkrime, Atâ, Saîd b. Cübeyr ve Hasan Basrî gibi sahıslar, tefsirde meshur sahâbilerin mevâlisi olarak anılmaktadırlar. İste bu ve benzeri kimseler, eski din ve kültürlerinin de belli ölçüde tesiri altında kalarak, İslâmiyeti Araplardan farklı bir biçimde anlamıslar, bu anlayıs farkları yüzünden tefsirde önemli hareketlerin baslamasında etkin rol oynamıslardır. Bu faaliyetin tabiî sonucu olarak, hocaları sahâbîler, öğrencileri tâbiîler olan mektepler olustu.

1. Mekke Medresesi/Ekolü: Bu medrese/ekol, Mekke’de tesis edilmis bir ekoldür. “İlim denizi” ve “Tercümânu’l- Kur’ân” ünvânının sahibi olan Abdullah b. Abbas tarafından kurulmustur. Kur’ân tefsirinin pîri olan bu sahâbînin kurmus olduğu tefsir ekolünün yetistirdiği en seçkin öğrenciler sunlardır: Saîd b. Cübeyr , Mücâhid b. Cebr , İkrime , Atâ b. Ebî Rabah , Tâvus b. Keysan .

2. Medîne Medresesi/Ekolü: Medine medresesi, Medine’nin en büyük âlimlerinden olan Ubeyy b. Ka’b tarafından kurulmustur. O’nun tedris halkasında yetisen en meshur öğrenciler de sunlardır: Ebu’l- Âliye , Muhammed b. Ka’b el-Kurâzî , Zeyd b. Eslem , doğrudan veya dolaylı biçimde Ubeyy b. Ka’b’dan ders almıslardır.

3. Irak (Kûfe) Medresesi/Ekolü: Tefsir ve kırâat konusunda en önde gelenlerinden biri de Abdullah b. Mes’ûd’dur. İbn Mes’ûd, Peygamber Efendimizin (sas) vahiy kâtiplerindendir.Hz. Ömer (r) halifeliği sırasında İbn Mes’ûd’u Kûfe’ye muallim olarak tayin etmistir. İbn Mes’ûd’un Kûfe’de olusturduğu medrese, daha çok rasyonel bir temel üzerine bina edilmistir. Bu sebepten dolayıdır ki İslâm âlimleri, İbn Mes’ûd’un tesekkül ettirdiği bu medreseyi/ekolü, içtihâdî hareketlerin ilk nüvesi olarak kabul ederek O’na “Irak Re’y Ekolü” ismini vermislerdir. Mesruk b. el-Ecda’ , Esved b. Yezîd , Mürre b. el-Hemedânî , Âmir es-Sa’bî , Hasan Basrî , Katâde b. Diâme , İbrahim en-Nehaî, İbn Mes’ud’tan ilim alarak yetismisler ve tefsir alanında ün kazanmıslardır.

Mekke ve Medine ekolleri re’y ve kıyasa fazla yer vermezlerken, Irak medresesinde bu görüslere fazlasıyla önem verilmektedir.Tâbiîler, tefsiri sahâbeden ya isittikleri sekilde nakletmisler, ya da kendi içtihatlarına müracaat etmislerdir. Bu arada İsrâiliyyat denilen hareket de tefsire girmistir. Aslında sahâbe devrine kadar indirilebilecek bu hareket tâbiîler devrinde artarak devam etmis,

Yahudî, Hıristiyan ve diğer kültürlerden gelen rivâyetler tefsir kitaplarına girmistir. İslamî eserlerde İsrailî rivâyetler çoğunlukla Abdullah b. Selâm , Ka’bu’l- Ahbâr , Vehb b. Münebbih , Abdülmelik b. Cüreyc üzerinde yoğunlasmaktadır.

a. Tâbiûn Tefsirinin Özellikleri

Kur’ân’ın bütünü tefsir edilmeye baslanmıstır.Ayetlerin icmâlî mânâlarıyla yetinilmeyip gerektiğinde kelimeler de tefsir edilmistir. Kur’ân’daki garip lafızlar, bastan sonuna kadar âyet âyet tefsir edilirken, istinbat ve istidlâl yoluyla âyetlerden hükümler çıkartılması sebebiyle, âyetlerde geçen bazı kelime ve tâbirlerin tavzihine genis yer verilmistir. Lügat müfredatının yanında târihî bilgiler, fıkhî serhler ve gayb âlemini tasvîr mahiyetinde açıklamaların yapılması da sahâbe döneminde fazlaca görülmeyen, tâbiûna ait tefsir özelliklerindendir. Tâbiîler arasındaki anlayış farklılığının çokluğuna bağlı olarak tefsirdeki ihtilafları da çok olmustur. Bu ihtilaflar neticesinde mezhebî ihtilafların tohumları da bu dönemde atılmıs olmaktadır.

b. Tâbiûn Tefsirinin Bağlayıcılık Değeri

Tefsircilerin çoğunluğunun görüsü, Tâbiûn Tefsirinin hüccet olarak kabûlü yönündedir. Bunu benimseyenlerin gerekçesi ise, tâbiîlerin, tefsirin ekserisini sahâbeden almıs olmalarıdır. Ayrıca tâbiîlerin kendi sahsî ifadeleri, birbirleri hakkındaki hüsn-ü sahâdetleri, Kütüb-i Sitte sâhiplerinin onları tevsîki de bu görüsü destekler mahiyettedir. Bir rivâyete göre Ahmed b. Hanbel de bu görüstedir. Âlimlerin bir kısmı da Tâbiûn Tefsirini hüccet olarak kabul etmeme görüsündedir. Su’be b. el-Haccâc, onun re’yine istinaden İbn Âkil ve bir diğer rivayete göre Ahmed b. Hanbel bu görüsü benimseyenlerdendir. Nüzûl vaktinde yasayıp, nüzûle sebep olan halleri ve karîneleri görmediklerinden dolayı, âyette kastedilen murâdı anlamada hata edebilirler, delil olamayan seyi delil sanabilirler. Ayrıca sahâbenin sîka (güvenilir) olusuna dair nass var ama, bunlar hakkında böyle bir nass mevcut değildir. Ebu Hanîfe’nin: “Rasulullah’tan gelen bas göz üstüne, sahâbe’den gelenlerde muhayyeriz. Tâbiîler’den gelene gelince, onlar ricâl(insan), biz de ricâliz” dediği rivayet edilmektedir. Kanaatimize göre de Tâbiûn Tefsiri, hüccet değildir.

F. Tâbiûn Devrinden Sonraki Tefsir

Hz. Peygamber ve sahâbe dönemine “tefsirin birinci merhalesi”; hadisin bir cüzü olma özelliği sebebiyle tâbiîler dönemine “tefsirin ikinci merhalesi” denilmistir. Etbau’t- tâbiîn döneminde müstakil yapıya kavustuğundan bu devre de “tefsirin üçüncü merhalesi” olarak değerlendirilmistir.

İlk asırlardan itibaren zuhur etmeye baslayan fırkalar, kendi fikirlerinin asıl olduğu noktasından hareket ederek, onları teyid edecek mahiyette Kur’an’dan deliller aramaya baslamıslardı. Ekseriya onları teyid eden nass’lar bulunamıyor, bazı ayetler zorlanmak sûretiyle te’vil edilmeye çalısılıyordu. Bu arada pek çok haberlerin de uydurulması icâb ediyordu. Bunlara İsrâiliyyat dediğimiz haberler de ilâve edilirse, tefsir ilmindeki karısık durum kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Böyle bir durum karsısında, bazı ciddi ilim adamlarının tefsire karsı olan itimadı sarsılmıs, dönemin tefsirlerine kuskulu bakmıs, itimat etmemislerdir. Meselâ; Ahmed b. Hanbel “tefsir, melâhim ve megâzî gibi üç seyin aslı yoktur” demisti. Kanaatımızca, Ahmed b. Hanbel’in bu sözünde, zihinler için bir ikaz ve tenbih vardır. Tefsire dair olan haberlerin sahih olmayanları, sahihlerine nisbetle çok olduğuna isaret etmek istemistir.

İlk müstakil tefsir yazanın Mukâtil b. Süleyman olduğu görüsü ağırlık kazanmaktadır. Bu arada en eski matbu Kur’ân tefsirinin de Süfyânü’s- Sevrî’nin olduğu bilinmektedir.

Bu devirde müstakil tefsir yazmıs zevattan bazısı sunlardır: Ali b. Ebî Talha, Mukâtil b. Süleyman , Su’be İbnu’l- Haccac , Süfyan es-Sevrî , Vekî’ İbnu’l- Cerrah , Süfyan b. Uyeyne ,Yahya b. Sellâm , Abdurrazzak b. Hemmâm .

İlk tefsirlerin çoğu kaybolmus ve bize kadar ulasmamıstır. Bu bakımdan Taberî ve İbn Ebî Hâtim’in tefsirleri, bu eski tefsirleri koruyan tefsirler koleksiyonu sayılmıslardır.

G. Tefsir Faâliyetinin Gelismesi ve Tefsirlerin Tedvîni

Emevîler’in son dönemiyle Abbâsîlerin ilk döneminde Hz. Peygamberin hadîsleri tedvîn edilmeye baslandı. Hadîslerden muhtelif konular ayrı bablar altında toplanıyor ve tefsir konusu da bu hadîs mecmuaları içerisinde ayrı bir bölüm olarak yer alıyordu. Henüz sûre sûre, bastan sona Kur’ân tefsiri mevcut değildi. Peygamberimizden veya sahâbe ya da tâbiûndan rivâyet edilen Kur’ân âyetlerinin tefsirleri hadîs imâmlarının derledikleri mecmuâlar içerisinde yer alıyordu. Ancak bu mecmuâlarda tefsir yalnızca “kitâbu’t- tefsir” adıyla bir bölüm halinde mevcut idi. Ve kendilerinden önce geçen zevâtın tefsirlerinin aktarılmasından öteye geçmiyordu.


Tefsirlerin Tedvîni

Tedvîn “ilk devirden itibaren gelen tefsir rivâyetlerini muntazam bir sekilde bir kitapta toplamak” demektir. Kur’ân’daki her âyetin tefsiri ile ilgili Hz. Peygamberden (sas) ve ashâptan nakledilen

rivâyetler yine mushaftaki sırasına göre tanzîm edilerek ilk tefsir mecmuaları meydana getirildi. Bunlar arasında bilhassa İbn Mâce , İbn Cerîr et-Taberî , Ebû Bekir ibn Münzir en-Neysâbûrî , İbn Ebî Hâtim , İbn Hibbân , Hâkim ve Ebû Bekir ibn Merdûyeh gibi değerli tefsir âlimleri bulunuyordu. Ve bu tefsirler de yine Hz. Peygamberden, ashâptan, tâbiûndan ve tebe-i tâbiînden nakledilmis olan rivâyetlerin isnatlar halinde aktarılmasından ibâretti. Kısacası rivâyet tefsiri idi. Yalnızca İbn Cerîr et-Taberî nakledilen rivâyetleri zikrettikten sonra kendi tercihini belirttiği gibi bazı yerlerde gramer ve i’râbla ilgili bilgiler de veriyordu. Ayrıca âyetlerden çıkabilecek hükümleri de zikrediyordu. Böylece ilk rivâyet tefsirleri ortaya çıktı.

Müfessirleri kronolojik sıra ile, bes tabakaya ayırabiliriz:

I. Tabaka: Sahâbîler. En basta Hulefâ-i Râsidîn gelir. Bunların arasında tefsire ait rivâyetlerin en çoğu Hz. Ali’den gelmistir. Hz. Ebu Bekr’in daha evvel vefat ettiğinden dolayı, tefsire ait rivâyetleri çok nadirdi ki es-Suyûtî, bunların sayısının 10’u geçmediğini söyler. Bunlardan baska, tefsir hususunda söhret sahibi altı sâhâbi daha vardır:

1. İbn Mes’ûd. 2. İbn Abbâs. 3. Ubeyy İbn Ka’b. 4. Zeyd b. Sâbit. 5. Ebû Mûse’l- Es’ari. 6. Abdullah İbn Zübeyr.

Diğer sâhâbilerin tefsire ait rivâyetleri azdır. (Ebu Hureyre, Enes, Abdullah İbn Ömer, Câbir, Abdullah İbn Amr İbni’l- As).

II. Tabaka: Tâbiîler. İbn Teymiye’nin değerlendirmesine göre, tefsir hususunda, tâbiîlerin en mühimi Mekkelilerdir. Bunlar İbn Abbas’tan rivayet etmislerdir. Bunlardan bazılarını zikredebiliriz: Atâ İbn Ebî Rabah, Mücâhid, İkrime, Saîd İbn Cübeyr, Tâvus İbn Keysan. Bunların arasında en az rivayet eden fakat en güvenilir zat Mücâhid’tir. Bunun tefsirine en büyük alimler bile (el-Buhârî ve es-Sâfiî gibi) itimat etmislerdir.

İbn Mes’ûd’un Irak’taki en mühim talebeleri sunlardır: Katade, Mesruk İbnü’l- Ecda’, Alkame İbn Kays, Esved en-Nehaî, İbrahim en-Nehaî, es-Sa’bî vb.

Bunlardan baska: Mâlik İbn Enes, Hasan el-Basrî, Zeyd İbn Eslem, ed-Dahhâk İbn Muzâhim, Atiyye el-Avfî ve diğerleri tefsir ile mesgul olan tâbiîlerdir.

III. Tabaka: Bu kategoriye girenler, tefsir kitaplarını te’lif etmeye baslayanlardır. Bunlar, bir ayetin tefsirine yarayacak sahâbe ve tâbiîlerden olan bütün rivayetleri sened ile birlikte zikretmektedirler ki, en meshurları sunlardır: Süfyan İbn Uyeyne, Veki’ İbnü’l-Cerrah, Su’be İbnü’l- Haccâc, Yezid İbn Harun, Abdürrezzak, İshâk İbn Râheveyh, Ebû Bekr İbn Ebi Seybe.

IV. Tabaka: İbn Cerîr et-Taberî, İbn Hibbân, İbnü’l-Münzir v.s.

V. Tabaka: Ebû Ca’fer en-Nehhâs, Ebû Ali el-Fârisî v.s.

Dördüncü tabakadan itibaren, artık tefsir, hadisten ayrılıp müstakil bir ilim haline gelmeye basladı. Böylece mushafın tertibine göre sıra ile âyet âyet tefsir yapmak âdet oldu.


SAAT: 10:56

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306