Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   SAKARYA İlitam (https://www.forum.medineweb.net/796-sakarya-ilitam)
-   -   sakarya ilitam hadis 6. hafta (https://www.forum.medineweb.net/sakarya-ilitam/28031-sakarya-ilitam-hadis-6-hafta.html)

Medineweb 28 Aralık 2013 13:33

sakarya ilitam hadis 6. hafta
 
HADİS 6.HAFTA



[Ravinin Hadisi Hocadan Muteber Bir Yolla Alması

Hocadan hadîs almanın (tahammulün) muteber yolları ise, bir kısmı tartışmalı olmakla beraber, şunlardır:

a) Semâ’

Öğrencinin (talibin) hadisi hocadan (şeyhden) işitmek suretiyle alması, öğrenmesi yöntemidir. Alimlerin çoğu tarafından en makbul yol sayılmıştır. Bilindiği gibi sahabiler de Hz.Peygamber’den böyle bir yolla hadis öğrenmişlerdi. Bu yöntemde hoca hadisi ezberinden okuyabildiği gibi kitabından da okuyabilir. Aynı şekilde öğrenci de hocasının okuduğu (ismâ’ ettiği) hadisi birkaç şekilde alabilir:

aa) Hocanın okuduğu hadisi o esnada yazabilir. Bu durumda hocanın hadisi okumasına imlâ’, öğrencinin onu yazmasına istimlâ’ denir. Öğrenciler çok olduğunda hocanın okuduğu hadisi, müstemlî adı verilen birinin yüksek sesle tekrar edip uzaktakilere ulaştırmasına da istimlâ’ denir.

ab) Hocanın okuduğu hadisi daha önce bir yolla elde edip yazmış olduğu defterinden/sahifesinden takip edebilir. Hadis tarihinde ilk bir-iki nesilden sonra en çok uygulanan yöntemin bu olduğu anlaşılmaktadır.

ac) Hocanın okuduğu hadisi sadece ezbere dinleyebilir, bu şekilde dinlemek suretiyle aklında tutmaya çalışabilir.

Öğrenci bu yolla almış olduğu bir hadisi başkasına anlatırken (rivayet ederken) şu ifadelerden birini kullanabilir: Haddesenâ (Hocadan birkaç arkadaşıyla birlikte almışsa), Haddesenî (Hocadan tek başına almışsa), Haddesenâ imlâen (Hocadan birkaç arkadaşıyla ve “a” şıkkında anlatılan imlâ’ yoluyla almışsa), Haddesenî imlâen (Hocadan tek başına ve “a” şıkkında anlatılan imlâ’ yoluyla almışsa), Ahberenâ, Ahberenî, Semi’tu... Kalıplaşmış olan bu ifadelere edâ’ sîgaları denir.

b) Kırâ’at

Öğrencinin, hocasının rivayet hakkına sahip olduğu bir hadisi/hadis kitabını onun karşısında okumasıdır. Bu yönteme arz yahut arzu’l-kırâat da denir. Bu yöntemde öğrencinin ezbere veya defterden/kitaptan okuduğu hadisi, hocası da ya ezberinden yahut kitabından takip edebilir. Hoca kitabından takip işini güvendiği birine de yaptırabilir. Bu yöntemi semâ’ yönteminden üstün veya ona eşit sayanlar varsa da alimlerin çoğuna göre

ikinci sırada yer alır.

Bu yolla alınan bir hadis başkasına nakledilirken şu ifadelerden biri kullanılabilir: Haddesenâ kırâaten, Haddesenî kırâaten, Ahberenâ kırâten, Ahberenâ, Kurie alâ fulânin ve ene esma’ (Hocayakendisi değil de başka bir öğrenci okumuşsa)...

Örnek:Bana Yahya b. Yahya rivayet edip şöyle dedi: Ben Mâlik'in huzurunda; İbn Şihâb'dan, İbn Şihâb'a Atâ' b. Yezîd el-Leysî'den, Atâ'ya ise Ebû Saîd el-Hudrî'den naklen okudum ki, Resûlullah sallellahu aleyhi ve selem- şöyle buyurmuş: Ezanı duyduğunuzda müezzinini söylediği şeylerin aynısını söyleyin!"

c) İcâzet

Bir kimsenin/hocanın, rivayet hakkına sahip olduğu hadisleri/hadis kitabını rivayet etmesi için bir kimseye/bir çok kimseye izin vermesi demektir. Bu izin sözlü olarak verilebildiği gibi yazılı olarak da verilebilir. Burada ne hocanın ne talebenin okuması vardır, hocanın öğrenciye/öğrencilere güvenmesi söz konusudur. Bu usul başlangıçta çok tartışılmıştı. Ancak zamanla esas itibariyle benimsendi. Bununla beraber bu usulün tartışmalı veya tamamen geçersiz olan bazı şekilleri de vardır. İcazet,. günümüzdeki diploma usulüne benzetilebilir.

Bu yolla alınan bir hadisi rivayet ederken şu edâ sîgalarından biri kullanılabilir: Haddesenâ icâzeten, ahberenâ icâzeten, ecâzenî...

d) Munâvele

Hocanın hadis kitabını bir kimseye/öğrenciye elden vermesi demektir. Hoca kitabı öğrenciye sadece vermekle de yetinebilir, onu rivayet etmesi için izin de verebilir. Her iki durumda da, alimlerin çoğunun benimsediği görüşe göre, öğrenci bu hadis kitabını rivayet edebilir.Bu şekilde alınan bir hadisi rivayet ederken kullanılabilecek eda sigalarından bazısı şöyledir: Haddesena munaveleten, ahberena munaveleten, navelenî..

e) Mukâtebe

Hocanın bir hadisi/hadis kitabını yazıp bir kimseye göndermesi demektir. Bu usulde aracı olan kimsenin güvenilir biri olması önemlidir. Vaktiyle tartışılan bu usul de zamanla benimsenmiştir. Bu yolla alınan bir hadisi rivayet ederken haddesena kitabeten, ahberena kitabeten, ketebe

ileyye gibi bir sîga kullanılabilir.

Örnek:Bana Müslim b. İbrahim rivayet edip dedi ki, bana Hişâm rivayet edip şöyle dedi: Bana Yahya, Abdullah b. Ebî Katâde'den, Abdullah'a da babasından naklederek yazdı ki, Abdullah'ın babası Ebû Katâde şöyle demiş: Resûlullah –sallellahu aleyhi ve selem- şöyle buyurdu: "Namaza kamet getirirldiğinde beni görünceye kadar ayağa kalkmayın!"

f) İ’lâm

Hocanın bir hadisi/hadis kitabını rivayet hakkına sahip olduğunu bir kimseye sadece bildirmesi demektir. Bunu duyan kimse o hadisi/hadis kitabını o hocadan rivayet edebilir, diyenler olmuştur. Ancak çok tartışılan bir usuldür.

g) Vasıyyet

Bir yolculuğa çıkmakta olan veya ölüm döşeğinde bulanan bir hocanın hadis kitabını birine bırakmasıdır. Bu, hocanın o kimseye güvenini gösterir. Dolayısıyla o kimse de söz konusu hadis kitabını o hocadan rivayet edebilir. Bu da çok tartışılan bir usuldür.

h) Vicâde

Bir kimsenin, yazısını tanıdığı bir hocanın el yazısıyla yazılmış hadis kitabını veya bir hocanın rivayet hakkına sahip olduğunu bildiği bir hadis kitabını elde etmesi, bulması demektir. Zamanında çok tartışılan bu usul daha çok bir aile içinde görülmüştür. Çocuklar, babalarının, dedelerinin bırakmış oldukları kitaplara sahip olmuş ve onlardan rivayette bulunmuşlardır. Günümüzdeki hadis öğrenimimiz bu usule benzetilebilir.

Bu usulle alınan bir hadis “vecedtu bi-hattı fulân” gibi bir sîgayla rivayet edilir.

Örnekler:

Abdullah dedi ki, babamın kitabında kendi elyazısıyla sunu buldum: Bize Mehdî b. Ca'fer er-Remlî rivayet edip (söyle dedi): Bize el-Velîd –Müslim'in oğlunu kasdediyor-, İbn Cureyc'dan, o, Atâ'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen rivayet etti ki, o söyle demis: Resûlullah –sallellahu aleyhi ve selemsöyle buyurdu: "Hosgörülü ol ki, sana da hosgörülü olunsun!"

Bize Ali b. Abdillah rivayet edip (dedi ki), bize Muâz b. Hişâm rivayet edip şöyle dedi: Babamın kitabında kendi elyazısıyla şunu buldum, bunu ondan işitmedim: Katâde, Yahyâ b. Mâlik'den, o da Semure b. Cundeb'den naklen dedi ki, ALLAH'ın Peygamberi –sallellahu aleyhi ve selem- şöyle buyurdu: Zikirden (ibaret olan Cuma namazına) katılın ve imama yaklaşın. Zira kişi (iyi seylerden) uzak durmaya devam eder de sonunda, içine girmiş olsa da, Cennet'de geriye bırakılır!"

Bu öğrenim yollarından en yaygın kullanılanları semâ' ve kırâattır Bu sebeple öğrencilerin ilk asırlarda hocaların bulunduğu merkezleri dolaştıkları ve bu yollarla onlardan hadis almak için büyük gayret gösterdikleri görülmektedir. er-Rihle fî talebi’l-ilm denilen bu yolculukların tarihi Hz.Peygamber zamanına kadar iner.

Söz konusu belirli usullerle hadis öğrenimi üzerinde durulmasının baslıca iki sebebinin olduğu anlasılmaktadır. Hadislerin güvenli bir sekilde rivayet edilmesiyle ilgili olan bu sebeplerden ilki, hadisi doğru okumayı sağlamaktı.

Yazıda, ilk dönemlerde, doğru okumaya imkân veren nokta ve harekeler yeterince kullanılmıyordu. İmam Şafii'nin (ö.204), talebesi Rebî' b. Süleyman tarafından yazılan ve asli şekliyle günümüze ulaşan en eski kitap olan er-Risâle'sinde bile yeteri kadar nokta ve hareke kullanılmadığı görülmektedir. Böyle bir yazılı metnin doğrudan kullanılması durumunda, kullanan kimse işin ne kadar uzmanı olursa olsun, onu aslına uygun bir şekilde okuma çok zor, hatta bazı durumlarda adeta imkânsız gibi olacaktır. Bu yüzden hadislerin aslına uygun bir şekilde okunup nakledilmesi hep önemli bir mesele olmuştur. Zira okuyuş şekli manayı da etkilemektedir.

Güven açısından önemli olan ikinci sebep ise, hadislerin tahriflerden korunmasıdır. O zamanlar ekseriya tek nüsha halinde olan el yazması kitapta, başkaları tarafından şu veya bu maksatla ilâve, çıkarma, değiştirme gibi tahrifler yapılmış olma endişeleri taşınırdı O günkü şartlarda, kitap sahibinin ciddi koruması olmadığında, bunlar daima mümkün ve kolay şeylerdi.Bu sebeble, meselâ, Abdurrahman b. Mehdî şöyle demiştir: "Kitaplarımda kendi el yazımla Şu'be'den naklen, bilmediğim, tanımadığım bir şey buldum ve onu attım!"


SAAT: 10:08

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306