Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Serbest Kürsü (https://www.forum.medineweb.net/658-serbest-kursu)
-   -   Enfal Operasyonu ve Fetvalarla Satılan Kürt Kızları (https://www.forum.medineweb.net/serbest-kursu/14412-enfal-operasyonu-ve-fetvalarla-satilan-kurt-kizlari.html)

Muvahhid 24 Nisan 2009 14:08

Enfal Operasyonu ve Fetvalarla Satılan Kürt Kızları
 
Enfal Operasyonu ve Fetvalarla Satılan Kürt Kızları

Kürt soykırımı ‘Enfal Katliamı’nın 22’nci yıldönümü vesilesiyle katledilen şehitlerimize rabbimden sonsuz rahmet diliyor, katledilişlerinin gerekçesi olan Kürtlüklerinin ülkemizde muzaffer olmasını diliyorum…



Yaklaşık verilerle; Talan edildikten sonra yakılıp yıkılarak 3-4 bin köyün yok edildiği, topluca gömülerek, kurşuna dizilerek ve kimyasal silahlarla 180-200 bin Kürd’ün katledildiği, genç kız ve kadınlarının cariyeleştirilerek fetvalarla satıldığı Kürt soykırımı ‘Enfal Operasyonu’ doğu, batı ve F. Kürdistan’da her vesileyle ve özellikle de her yılın 14 Nisan günlerinde çeşitli etkinliklerle anılırken kuzey Kürdistan’da da hak ettiği yeri alabilmesi temennisiyle…



Kısaca Enfal Operasyonu



Irak önderi Saddam Hüseyin, 29 Mayıs 1987'de Devrimci Komuta Konseyi'nin 160 Sayılı Kararnamesiyle güney Kürdistan'ı Kürtlerden arındırma operasyonu başlatır…

1988 yılının Şubat sonlarında uygulamaya sokulan ve Eylül başlarında sona erse de izleri günümüzde hala devam etmekte olan güney Kürdistan’ı Kürtlerden arındırma operasyonu Ali Hasan El-Mecid genel komutasında yürütülür. Operasyonda Seçkin Cumhuriyet Muhafızları, Özel Kuvvetler, Komando Kuvvetleri, Acil Kuvvetler, terörizme karşı oluşturulan şehir timlerinin yanısıra, saldırılar öncesinden köylere girip yağmalayarak yakmak, kaçak köylüleri takip edip yakalayarak teslim etmek veya öldürmek gibi çeşitli destek faaliyetleri ile paramiliter 'Kürt cahşları' da yer alır.

Katliam fermanı

Ali Hasan El-Mecid’in 20 Haziran 1987 tarihinde Kolordu Komutanlıkları, Emniyet Müdürlüğü ve diğer bazı sivil ve askeri kuruluşlara gönderdiği direktifte şunlar bulunmaktadır:

2. Bu bölgeler, bütün kişi ve hayvanlara kesinlikle kapalı olan ve askeri birliklerin, büromuz tarafından aksi belirtilmedikçe, istedikleri gibi ateş açabilecekleri operasyon bölgeleri olarak kabul edilecektir.

4. Kolordu komutanları, top, helikopter ve savaş uçaklarını kullanarak bu yasaklı bölgelerde bulunan en fazla sayıda insanı öldürmek amacıyla, gece gündüz gelişigüzel saldırılar gerçekleştirecek ve bizi sonuçtan haberdar edeceklerdir.

5. Bu bölgelerde yakalanan herkes güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak sorguya çekilecek ve kendilerinden faydalı olacak bilgiler alındıktan sonra 15 ve 70 yaş arasındakiler infaz edilecek ve bize haber verilecektir.

13 Nisan tarihli Irak ordusu saha istihbarat raporunda, 'Köylerin çoğu harita üzerinde işaretlenmemiş olduğundan konvoyun içinden geçtiği bütün köyler tahrip edilmiş ve yakılmıştır' diye geçmektedir.

Genelkurmay Başkanı Abdülkerim Faysal imzasıyla 1. ve 5. Bölük komutanlarına gönderilen ve ‘Iraklı subaylar, tüm mültecilerin kovalanması amacıyla işbirliği anlaşması uyarınca tarafıyla işbirliği yapmalı' emirlerinin yer aldığı 21 Ağustos 1988 Tarihli ele geçirilen bir talimat, Kürt soykırımı operasyonunda ... yer aldığı iddialarının güçlü göstergelerindendir.



Devrik lider Saddam Hüseyin ile altı adamının Enfal operasyonuyla ilgili yargılandığı dava esnasında savcılık, Kürt köylerinin kimyasal gazlara boğulduğu operasyonla ilgili delilleri, 'Türkiye'yi utandırmamak' amacıyla mahkemeye gizli sunmuştu. Savcılığa göre de sunulan gizli belgelerde geçen ‘Özel saldırılar'ın ‘Kimyasal gazların kullanılması’ olduğu ve sunulan gizli belgelerin 'Irak güçlerine 'Türk güçleriyle işbirliği' emrinin verildiği 1988 tarihli askeri talimat olduğu Kürt kaynaklarınca da doğrulanmıştı.

Türkiye ayrıca, operasyonun son safhalarında kimyasal gaz bombasının da kullanıldığı Irak savaş uçaklarının yoğun hava saldırıları sonucunda soykırımdan kurtulmak umidiyle Türkiye sınırına (Kuzey Kürdistan’a) doğru kaçmaya başlayan ancak mülteci akınının yoğunluğu ve uluslararası baskılar neticesinde açmak zorunda kalıncaya kadar sınır kapılarını kapatarak öldürülenlerden geriye kalan 80 bin civarında Kürt mültecinin de soykırıma uğraması için üzerine düşeni de yapmıştı…

Operasyon sürecinde Kürtlerin tasniflendirilerek imha edildikleri toplama kampları da oluşturulur. Bu toplama kamplarından Leylan, Taqtaq ve Topzawa toplama kamplarından en büyüğü olan ve Nazi toplama kamplarını çağrıştıran erkeklerin her gün düzenli şekilde dövüldüğü Topzawa kampını, sağ veya yaralı kurtulabilen kadınlar şu şekilde anlatıyorlar; 'Her gün birkaç düzine erkek dövülürdü. Bütün erkekleri gömleklerini çıkartarak, dövüyorlardı. Sonra da ikişer ikişer birbirlerine kelepçeleyip, ayakkabıları çıkarttılıyor ve bazı erkeklerin gözleri bağlanıyor, bazıları ise donlarına kadar soyuluyorlardı. Ve sonunda beyaz ya da yeşil boyalı ve penceresiz araçlara bindirilerek bir daha hiç haber almadığımız bir yerlere götürülüyorlardı.'

Penceresiz araçlara doldurularak mekânı belirsiz akibeti bilinen yönlere doğru götürülen 15 ila 70 yaş arasındaki erkeklerden bir daha hiçbir haber alamayanlar ancak günümüzde, hunharca katledildikleri toplu mezarlarının birer birer bulunmasıyla soykırım acıları yeniden tazeleniyor.


Toplama kamplarından cezaevlerine gönderilen çocuk ve kadınlar ise ağır ve kötü şartlardan dolayı ölüme mahkum ediliyorlardı.

Ortadoğu Gözlem Merkezi'ne Nagre Selman cezaevini anlatan görgü tanıkları şöyle anlatıyor; 'Nagre Selman'daki şartlar kötüleştirilmiş, açlık diyetinde ekmek ve kirli su verilirdi. Mahkumlar halsiz düşmüş ve bitlenmişlerdi. Mayıs ayına ulaşıldığında, insanlar koşullardan kaynaklı olarak ölmeye başladılar. Bazı günler üç, bazen altı ya da yedi ve bazen ise bir düzine kadarı ölüyordu. Abdülkadir isminde bir tutuklu serbest kaldığı Eylül ayı başlarında bu rakamın 517 olduğunu söylüyor. Eylül ayında, serbest kaldıktan sonra duyduğuma göre de peşpeşe iki gece içinde, 45 kişi daha ölmüş...'

Operasyon esnasında imha edilmek üzere kamplarda toplatılanlar arasından birçok genç kız ve kadın seçilerek götürülür. Kamplardan mucizevî olarak kurtulabilen birkaç kişi, 'Askerler, kampta ne kadar genç ve güzel kız varsa hepsini alıp götürdüler ve bir daha geri getirilmediler, gelmediler. Tecavüz edildikten sonra herhalde öldürüldüler. Akibetleri ne oldu bilmiyoruz!’ şeklinde ifadelerde bulunurlar.


Toplama kamplarından seçilerek götürülen genç Kürt kız ve kadınlarından bazılarının cariye muamelesine tabi tutularak fetvalarla satıldıkları daha sonraları ortaya çıkmıştı. 2006'da, yaşları 12 ile 29 arasında değişen 18 Kürt kızının isim listesini ve Baas rejiminin resmi mührünü taşıyan 1601 nolu ve 10.12.1989 tarihli fetvalı satış belgesini medyaya dağıtan Danimarka’daki Kürtler, Stockholm'deki Mısır elçiliğine başvurarak, 18 Kürt kızının akıbeti konusunda bilgi istemişti.



El Tamim bölgesindeki istihbarat şefinin imzasını taşıyan 20.12.1989 tarihli belgede de şu ifadeler yer alıyor: "Enfal Kampanyası çerçevesinde bir çok kadın yakaladık. Burada yaşları 14 ile 18 arasında değişen 18 kadın, Mısır'daki striptiz ve gece kulüplerinde çalışmak üzere bu ülkeye gönderilecek. İsteğiniz üzere kızların isimleri ve kendileri ile ilgili bazı ayrıntıları yandaki belgede gönderiyoruz.’


Kısa bir zaman diliminde, kendi coğrafyamızda, ulusal savunma refleksleri alınarak/yokedilerek kendisine duyarsızlaştırılmış, kendi dışındakilere duyarlılıkları koşulsuz ve ilkesizce yoğunlaştırılmış gözlerimizin önünde -katledilenlerimizin çığlıklarının dışında- sessiz ve sedasız cereyan eden bir soykırımı üç sayfaya sığdırmaya çalıştım...

Zihin ve ulusal refleksleri Ümmet dünyasının Milliyetçi ve İslamcı ideolog ve aydınları tarafından ‘Selahaddin’in evlatları’, ‘Ümmet’in şövalyeleri’, ‘İslam’ın mızrakları’ sazanlığına ayarlandırılmış İslamcı Kürt birey ve cemaatlerinin Filistin’de Siyonist İsrail tarafından öldürülen mazlum Filistinliler için sergilediği tepkilerle mukayesesi bile mümkün olmayan 'Enfal Katliamı' karşısındaki sessizliği üzerinde düşününce, ‘Acaba bizler de mi kendimizi Saddam’ın bizi gördüğü gibi değerlendiriyoruz’ şeklinde kimi kuşkularımın oluştuğunu ifade etmek istiyorum.



Başta kendim olmak üzere bütün Dindar, Muhafazakâr ve İslamcı Kürtlere bir soru yöneltmek istiyorum. (Bilinsin ki asla amacım ne kendimi ne de sıfatlarını zikrettiğim Kürt kesimlerini tahkir etmek değildir; Hepimizin Kürt ulusal duyarlılık ve refleks sicili aynı.) Lütfen vicdanlarımızı yalın kılarak düşünelim; Herşey bir yana, İsrail devleti, bir Filistinli mazlumeyi satışa sunmuş olsaydı tepkimiz ne/nasıl olurdu?!.



Îzraq HESESORIYAN


SAAT: 15:15

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320